T.C.

GAZİANTEP BÖLGE İDARE MAHKEMESİ

3. İDARİ DAVA DAİRESİ
E. 2021/1066
K. 2023/175
T. 26.1.2023

İSTEMİN ÖZETİ : Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi’nce verilen 26/02/2021 gün ve E:2020/948, K:2021/301 Sayılı kararın; dilekçede belirtilen nedenlerle ve 2577 Sayılı Kanun’un 45. maddesi uyarınca istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : İdare mahkemesince verilen kararın hukuka ve usule uygun olduğu ileri sürülerek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesi’nce işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; davacı tarafından, Diyarbakır 7. Kor. Tak. Tnk. Tb. Bl. Timi Komutanlığı emrinde tankçı er olarak askerlik görevini ifa ederken, 04/06/2019 tarihinde shortland tipi askeri zırhlı aracın üst kapağının eline düşmesi sonucu sağ el 4. parmağının kopması olayında meydana gelen zararda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen şimdilik 1.000,00-TL maddi ve 30.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 31.000,00-TL tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesi’nce; dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile davalı idare tarafından tebliğ edilen Tek Er Emniyet Kaza Önleme Talimatı, idari tahkikat raporu ile tanık ifadelerinin birlikte değerlendirilmesinden; davacı tarafından talimata ve zırhlı aracın kapağının açılmaması yönündeki sözlü emirlere aykırı hareket edildiği, araç kapağının arızalı olduğuna dair bir delil bulunmadığı gibi tanık ifadelerinde sağlam olduğu yönünde görüş birliği olduğu ve davacının olayın kendi dikkatsizliği neticesinde gerçekleştiğine yönelik beyanları dikkate alındığında, yaşanan mezkur yaralanma olayının davacının dikkatsiz ve tedbirsiz davranması sonucunda meydana geldiği, dolayısıyla olayda meydana gelen zararın, illiyet bağını kesen davacı kusuru nedeniyle oluştuğu açık olup, söz konusu zarardan idarenin sorumlu tutulmasının hukuken mümkün bulunmadığı ve mağdurun ağır kusurunun idarenin kusursuz sorumluluk halini de ortadan kaldıracağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından; tank nişancısı er olarak askerlik görevini yerine getirirken 04.06.2019 tarihinde shortland tipi askeri zırhlı aracın üst kapağının eline düşmesi sonucu sağ el 4. parmağı kopması suretiyle yaralandığı, askerlik görevi sırasında nişancı olarak bulunduğu zırhlı araçla Lice İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden tank bölük timine dönüldüğü esnada haziran ayında Diyarbakır sıcağında zırhlı aracın içinin çok sıcak olması nedeniyle üst kapağın açılması istendiği, zırhlı aracın üst kapağını açarken kapağın eline düşerek parmağının kopmasına neden olduğu, parmağının kopması sonucu tedavi için derhal Lice Devlet Hastanesi’ne gidildiği, ancak burada herhangi bir müdahalede bulunulamayacağı söylenerek kopan parmak sargı bezine sarıldığı ve ambulans ile Diyarbakır Üniversite Hastanesi’ne sevk edildiği, Diyarbakır Üniversite Hastanesi’nde kopan parmağının dikilmesi için yapılan ameliyat neticesinde 7 gün yoğun bakımda kaldığı, ancak kopan parmağın tutmaması nedeniyle yeniden ameliyat edilerek hastaneden taburcu edildiği, 26.06.2019 tarihinde terhis edildiği, görmüş olduğu tedavilere ilişkin Dicle Üniversitesi Hastaneleri Plastik Cerrahi Kliniği Yatan Hasta Çıkış Özeti ile e-devlet hesabından alınan ayrıntılı tedavi dökümlerini dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulduğu, hasta kayıt dosyasının Lice Devlet Hastanesi ve Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hastanesi’nden celbi talep edilmişse de ilk derece mahkemesi söz konusu delilleri toplamadığı, daha sonra parmağının kopmasına neden olan zırhlı araç kapağının arızalı olduğunu, bakımının yapılmadığını öğrendiği, kendisine bu araçta nişancılık görevi verilmeden evvel bu hususlarda bilgilendirilmediği, herhangi bir uyarıda bulunulmadığı, herhangi bir eğitim verilmediği, askerlik hizmeti sırasında tank nişancısı olarak görevli bulunmasına ve zırhlı araç nişancısı olmamasına rağmen özelliklerini ve kullanımını bilmediği bir araçta kendisine görev verildiği, bakımı ve tamiri yapılmayan, arızalı olduğu bildirilmeyen zırhlı araç kapağı parmağının kopmasına neden olduğu, zırhlı araçların bakımı yapılsaydı veya üst kapağın düşme riski bulunduğuna ilişkin veya diğer askerler uyarılsaydı bahse konu kazanın gerçekleşmeyeceği ileri sürülerek, istinaf incelemesi ile kararın kaldırılmasına karar verilmesi istenilmektedir.

Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları doğrudan zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davaları olup, idarenin hukuki (mali/tazmin) sorumluluğunun yargı aracılığıyla yerine getirilmesini sağlamaktadır.

İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.

Kusursuz (objektif) sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, hukuka uygun olarak yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, istisnai bir risk sonucu oluşan, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazmin etmekle yükümlüdür.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 04/06/2019 tarihinde tankçı er olarak askerlik hizmetini yaptığı Diyarbakır 7. Kor. Tak. Tnk. Tb. Tnk. Bl. Timi Komutanlığı emrinde 250514 plakalı HZTA’da (Shordland) Araç Muhafızı olarak görevli olduğu, saat:18:30 sıralarında bahse konu shordlandle Tnk.Yzb. T.D.’yi bayramlaşma faaliyeti için Lice Emniyet Müdürlüğü’ne bıraktıkları ve aracın park halinde olduğu bir sırada davacının shordlandin kule üst kapağını açmaya çalıştığı sırada üst kapağın sağ eli yüzük parmağı üzerine kapanması sonucunda parmağının ezilerek kopması suretiyle yaralanmasına ilişkin olayın meydana geldiği, davacının olay nedeniyle 500.000,00-TL maddi, 100.000,00-TL manevi zararının tazmini maksadıyla 17/02/2020 tarihinde davalı idare nezdinde başvuruda bulunduğu, başvurunun zımnen reddi üzerine de hizmet kusuruna dayalı olarak oluştuğu ileri sürülen şimdilik 1.000,00-TL maddi ve 30.000,00-TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İdarenin kusursuz sorumluluğu kapsamında değerlendirilen mesleki risk ilkesi uyarınca, yürütülen kamu hizmetinin bünyesinde taşıdığı riskler nedeniyle kamu personelinin uğradığı zararlar, idarenin hiçbir kusuru olmasa dahi tazmin edilmektedir.

Hukukumuzda terörle mücadele, askerlik gibi riskli mesleklerde görev yapanların zararlarının idarece giderilme esaslarını düzenleyen yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Ancak idarenin yürüttüğü her bir kamu hizmetinin bünyesinde farklı riskler taşıdığı göz önünde bulundurulduğunda, bu hizmeti yürüten kamu personelinin uğradığı zararların herhangi bir yasal düzenleme olmasa da mesleki risk ilkesi kapsamında giderilmesi, hukuk devletinin bir gereğidir.

Uyuşmazlıkta, davacının Diyarbakır 7. Kor. Tak. Tnk. Tb. Bl. Timi Komutanlığı emrinde tankçı er olarak askerlik görevini ifa ederken, shortland tipi askeri zırhlı aracın üst kapağının eline düşmesi sonucu sağ el 4. parmağı kopması suretiyle yaralandığı, bu tür kazaların olabileceği bu durumun yaşanmasında davacının dikkatsizliğinin ifa edilen askerlik hizmeti ile oluşan zarar arasındaki nedensellik bağını kesebilecek nitelikte ağır olmadığı, meydana gelen olayda doğrudan idareye yüklenecek bir hizmet kusuru olmadığı ancak davacının parmağını kaybetmesine neden olan yaralanma olayının askerlik görevinin ifa edilmesi esnasında görevin etkisiyle meydana geldiği dolayısıyla askerlik hizmetinin sebep ve tesirinden kaynaklandığı kanaatiyle eylem ile zarar arasında doğrudan bir illiyet bağı bulunduğu, oluşan zararın davalı idarenin kusursuz sorumluluğu gereğince karşılanmasının gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranı ve oluşan maddi zararın bilirkişi marifeti ile tespit edilerek, davacının maddi ve manevi tazminat istemi hakkında bir karar verilmesi gerekir iken, davacının dikkatsizliğinin illiyet bağını kestiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinde hukuka uyarlılık bulunmamaktadır.

Öte yandan, eksik inceleme ve araştırma üzerine işin esası hakkında hüküm kurulabilmesi mümkün olamayacağından, davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranı, olay nedeniyle yapılan ödemelerin bulunup bulunmadığı ve neticesinde yaptırılacak bilirkişi incelemesiyapılmadan karar verilmesinin usul hükümlerine uygunluk bulunmadığından, bu eksikliğin giderilmesi gerektiği sonucuna varılmakla, iki aşamalı olması gereken yargısal denetimin ilk aşaması olan yargısal denetimin gerçekleştirilmesi amacıyla, belirtilen eksiklikler giderilmeden verilen kararın bu aşamada istinafen incelenmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmış ve davacının istinaf başvurusu da bu kapsamda kabul edilmiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi’nce verilen 26/02/2021 gün ve E:2020/948, K:2021/301 Sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulüne, idare mahkemesi kararının kaldırılmasına, 2577 Sayılı Kanun’un 45/5. maddesi uyarınca işin esası hakkında yeni bir karar verilmek üzere dosyanın ait olduğu mahkemeye gönderilmesine, Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 26/01/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Yorum yapın