T.C. YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ E. 2022/8333 K. 2022/17785 T. 07.12.2022



T.C.

YARGITAY

5. HUKUK DAİRESİ

E. 2022/8333

K. 2022/17785

T. 7.12.2022

• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ VE TAŞINMAZIN YOL OLARAK TERKİNİ İSTEMİ ( Mahkemece Bilirkişi Kurulu Raporlarının Geçerli ve İnandırıcı Bulunmadığı – Yeniden Emsal Bildirilmesi İçin Taraflara Süre Verilip Gerektiğinde Resen Emsal Celbi Yoluna Gidilerek Yeniden Oluşturulacak Bilirkişi Kurulu Eşliğinde Mahallinde Keşif Yapılarak Alınacak Olan Raporun Yasa Hükümlerine Uygun Olup Olmadığı Denetlenerek Karar Verilmesi Gerektiği )

• EMSAL TAŞINAMZ ARAŞTIRMASI ( Dava Konusu Taşınmaza Yakın Bölgelerden ve Yakın Zaman İçinde Satışı Yapılan Benzer Yüzölçümlü Satışları Bildirmeleri İçin İmkan Tanınarak Lüzumu Halinde Resen Emsal Celbi Yoluna Gidilmesi Gerektiği – Taşınmazın Değerlendirme Tarihi İtibarıyla Emsal Alınacak Taşınmazın ise Satış Tarihi İtibarıyla İmar ya da Kadastro Parselleri Olup Olmadığı İlgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden Sorulması Gerektiği )

• KEŞİF ( Taşınmaz ile Emsal Taşınmazların Resen Belirlenen Vergi Değerleri ve Emsal Taşınmazların Satış Akit Tablosu Getirtileceği – Yeniden Oluşturulacak Bilirkişi Kurulu Marifetiyle Mahallinde Keşif Yapılarak Dava Konusu Taşınmazın Değerlendirmeye Esas Alınacak Emsallere Göre Ayrı Ayrı Üstün ve Eksik Yönleri ile Oranları Açıklanmak Suretiyle Yapılacak Karşılaştırma Sonucu Değerinin Belirlenmesi Bakımından Alınacak Rapor Sonucuna Göre Hüküm Kurulması Gerektiği )

2942/m.10

ÖZET : Dava, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir.

Mahkemece, Bilirkişi Kurulu Raporları Geçerli Ve İnandırıcı Bulunmadığından Yeniden Emsal Bildirilmesi İçin Taraflara Süre Verilip, Gerektiğinde Resen Emsal Celbi Yoluna Gidilerek Yeniden Kamulaştırma Kanunu’nun 15. Maddesi Uyarınca Oluşturulacak Bilirkişi Kurulu Eşliğinde Mahallinde Keşif Yapılıp, Alınacak Olan Raporun Yasa Hükümlerine Uygun Olup Olmadığı Denetlenerek Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gerekir.

Taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınarak, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması gerekir.

Ayrıca dava konusu taşınmazın imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ile oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.

İdarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerekir. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtayca incelenmesi davalı vekilince istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, 4650 Sayılı Kanun’la değişik 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir.

İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, taraf vekillerince yapılan istinaf başvurusunun Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince kabulüyle 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiş olup, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiş, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 25.03.2022 tarihli kararı ile hükmün miktar itibarıyla kesin olduğundan bahisle temyiz isteminin reddine karar verilmiş olup, bu ek karar davalı vekilince süresi içerisinde temyiz edilmiştir.

Her ne kadar mahkemece kararın miktar itibarıyla kesin olduğundan bahisle, davalı vekilinin temyiz başvurusunun reddine karar verilmiş ise de 15.04.2022 tarihli ve 31810 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 24.02.2022 tarihli ve 2021/34 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararı ile 6100 Sayılı HMK’nın 341. maddesinin ( 2 ) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “Kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin” davalar yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği gözetildiğinde, temyiz kanun yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen HMK’nın 362. maddesinin ( 1 ) numaralı fıkrasının ( a ) bendi için de aynı hususun uygulanması gerektiğinden;

Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin temyiz başvurusunun reddine ilişkin 25.03.2022 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra;

Dosyada bulunan delil ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; arsa niteliğindeki Mersin İli, Aydıncık İlçesi, Aydıncık Mahallesi 3496 ve 3505 parsel sayılı taşınmazlara 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 11/1-g maddesi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;

1- )4650 Sayılı Kanun ile değişik 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine göre hakim, adil ve hakkaniyete uygun olarak kamulaştırma bedelini tayin ederken keyfi olarak hareket edemez. Bu takdiri yaparken, alınan bilirkişi raporlarından herhangi birini veya bu raporlar arasında bir değeri tespit edebilir. Şayet bu raporlar mahkemece karar verilmesine yeterli görülmez ise yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmelidir.

Somut olayda mahkemece, bilirkişi kurulu raporları geçerli ve inandırıcı bulunmadığından yeniden emsal bildirilmesi için taraflara süre verilip, gerektiğinde resen emsal celbi yoluna gidilerek yeniden Kamulaştırma Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde mahallinde keşif yapılıp, alınacak olan raporun yasa hükümlerine uygun olup olmadığı denetlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi,

2- )Dava konusu taşınmaz arsa niteliğindedir. Kamulaştırma Kanunu’nun kıymet takdir esaslarını belirten 11.maddesinin 1.fıkrasının arsalara ilişkin ( g ) bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.

Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.

Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda; somut emsal alınarak incelenen Sipahili Mahallesi, 164 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 31.12.2007 tarihli satışının esas alındığı, satış tarihinin çok eski olması sebebiyle bu satışın emsal olarak kabul edilmesi doğru olmadığı gibi,

Emsal olarak kabul edilen taşınmaz ile dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi olan 17.05.2018 itibarıyla Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden getirtilip; dava konusu taşınmazların değerlendirme, emsal taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğu ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup rapor denetlenmeden eksik inceleme ile değer biçildiğinden, bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir.

Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınarak, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorularak, ayrıca dava konusu taşınmazın imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ile oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,

Doğru görülmediği gibi;

3- )Anayasa Mahkemesi’nin 27/11/2020 tarihli ve 31317 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 16/07/2020 tarihli ve, 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 Sayılı Kanun’la Değişik Kamulaştırma Kanunu’nun 10/8. fıkrasının dördüncü cümlesinin; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerektiğinden,

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi hükmünün HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 07.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yorum yapın