Av. MUSTAFA TOPALOĞLU
I- GENEL OLARAK
Limited şirket, müdür sıfatını taşıyan kimse veya kimseler tarafından idare ve
temsil edilir. Müdürlük sıfatı, ana sözleşmeye veya genel kurul kararıyla
belirlenmemişse “ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye
temsile mezun ve mecburdurlar” hükmü gereği kazanılır (TTK m.540/1). Ortak
olmayan kimselerin de müdür olarak seçilmeleri mümkündür.
Türk Ticaret Kanunu, limited şirketlerde müdürlerin sorumluluğunu
düzenleyen bağımsız bir hüküm öngörmemiştir. Bunun yerine, 566. Maddesinde
“Şirketin idaresine….. memur edilen kimselerin….hukuki mesuliyeti….hakkında
anonim şirketin bu hususlara müteallik hükümleri tatbik olunur.” Demek suretiyle
TTK 336 ila 346.maddelerdeki hükümlere atıf yapılmıştır. Ayrıca, TTK madde
539/7, idare işlerinden dolayı şirketin kendi organlarına tazminat taleplerini
dermeyan etme yetkisini, başkalarına devredilmeyen yetki olarak genel kurula
vermiştir.
II- MÜDÜRLERİN SORUMLULUĞUNUN HUKUKİ NİTELİĞİ
Müdürler aleyhine açılacak sorumluluk davasının şirket ile idareciler
arasındaki hizmet veya vekalet akdine dayandığı
1, ya da bu sorumluluğun bir
haksız fiil sorumluluğu olduğunu ileri sürenler2 olduğu, burada kanundan doğan
sorumluluk mevcut olduğunu savunanlarda vardır3.
Kanımca, müdürler aleyhine açılacak sorumluluk davasının hukuki niteliği
kanunundan doğan sorumluluktur. Çünkü, TTK m. 334 vd. da sorumluluk davası
ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Ticaret Kanununda boşluk olması halinde de,
vekâlet akdi hakkındaki Borçlar Kanunu hükümleri uygulanmalıdır.
Limited şirkette müdür sayısı birden fazla ise, yani yönetim kurulu mevcutsa,
yönetim kurulu mevcutsa, yönetim kurulu üyeleri kurul olarak verilmiş görevlerin
1 İMREĞÜN, Oğuz; Anonim Ortaklıklar, 3. B., İstanbul 1974, s. 190.
2 ARASLI, Halil; Anonim Şirketler, C. II-III, İstanbul 1960, s. 171.
3 ANSAY, Tuğrul; Anonim Şirketler Hukuku, 6. B., Ankara 1982, s. 139-140.
ihlali nedeniyle müteselsilen sorumludur. Müteselsilen sorumludur. Müteselsil
sorumluk hakkındaki kural, emredici hükümdür ve ana sözleşmeyle
değiştirilemez4. Yöneticiler için öngörülen teselsül, tam teselsüldür. Yani, davacı,
sorumlu müdürlerin kusur derecesine bakmaksızın tazminatın tamamını birinden
veya tamamından isteyebilir5.
III- SORUMLULUĞUN ŞARTLARI VE BAZI ÖZEL SORUMLULUK
SEBEBPLERİ
A- Sorumluluğun Şartları
1) Kusurlu Hareket
TTK. M.338 ve 346’da öngörüldüğü gibi, müdürlerin sorumluluğu kusurdan
doğan sorumluluktur. Bu nedenle, müdürün sorumlu olabilmesi için, kendisine
kast veya ihmal şeklinde beliren bir kusurun izafe edilebilmesi gerekir6.
İhmalin mevcut olup olmadığını tespit etmek için TTK m. 320’ye bakmak
gerekir. Bu maddeye göre, “yönetim kurulu üyelerinin şirket işlerinde
gösterecekleri dikkate ve basiret hakkında BK m. 528/II hükmü uygulanır. Bu
hüküm gereğince de şirket işlerini idare eden müdür, tıpkı vekil gibi sorumlu
olur7.
TTK m. 338 bir kusur karinesi koymaktadır. Şirkete verilen zararların
müdürlerinin kusurlu davranışından doğduğu asıldır8. Böyle bir durumda
müdürler objektif esaslara göre kusursuzluklarını ispat edemezlerse kusurlu
sayılırlar.
2) Zarar
İdarecilerin kusurlu hareket etmeleri sebebiyle ortada bir zarar ve ziyan da
bulunmalıdır. Zarar, zarara uğrayan bakımından şirketin, pay sahiplerinin ve
alacaklıların zararı olmak üzere üçe ayrılabilir.
4 ARSLANLI; s. 172.
5 POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU; Ortaklar ve Kooperatifler Hukuku, 3. B., İstanbul 1984, s. 275-
276.
6 TEKİL, Fehiman; Şirketler Hukuk-Anonim Şirketler, C. II, İstanbul 1976, s. 259-260; ANSAY; s.
141.
7 11.HD. 13.6.1974 TARİH, E. 1974/1913, K.1974-1990: “Limşited şirket genel müdürüne karşı
şirketi zarara uğrattığı gerekçesiyle açılan tazminat davasında kasıt ve ihmalin tayin ve taktirinde
TTK m. 320 hükmü yollaması sebebiyle, BK m. 528/II hükmü esas alınır.” (DOĞANAY, İsmail; Türk
Ticaret Kanunu Şerhi, C. II, 3. B., Ankara 1990, s. 1346-1347).
8 POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU; s. 282.
a) Şirketin Zararı
Zarar, esas itibariyle şirkete verilmiştir ve bu zararın tazmin edilmesi
sorumluluk davasının konusunu teşkil eder9. Şirket hem fiili zararını hem de
mahrum kaldığı karın tazmini isteyebilir10.
b) Pay Sahipleri ve Alacaklıların Doğrudan Uğradıkları
Zararlar
Doğrudan doğruya zarar, müdürlerin fiilleri sonucunda ortakların veya
alacaklıların şirketin zararından bağımsız olarak gördükleri zararlardır. Bu fiillerin
ayrıca şirketi de zarara sokmuş olup olmadığını önem taşımaz11. Ortakların
doğrudan zararlarına örnek olarak düzenlenmiş bilançoya güvenerek pay sahibi
olması veya pay sahiplerinin payları haksız olarak iptal edilmesi12, alacaklıların
doğrudan doğruya uğradıkları zararlar arasında ise, bilançonun doğruluğuna
güvenerek şirkete kredi açmaları gösterilebilir.
c) Pay Sahiplerinin veya Alacaklıların Dolayısıyla Uğradıkları
Zararlar
Pay sahiplerinin veya alacaklıların şirketin zararı sonucu uğramış oldukları
zararlardır. Esas itibariyle zarar şirkete verilmiş olmasına rağmen, şirketin zararı
pay sahiplerine ve alacaklarına yansıyacaktır13. Örneğin şirket mal varlığında
meydana gelen azalma nedeniyle pay sahibinin alacağı kâr payı düşecek,
alacaklılar da alacaklarını alamaz hale geleceklerdir.
3) İlliyet Bağı
Sorumluluğun doğabilmesi için kusurlu hareketle zarar arasında illiyet bağının
varlığı şarttır14. Şirket adına yapılmış bir işlemin yöneticilerin şahsi menfaatlerine
yönelik olması, fiktif kâr dağıtılması gibi olaylarda, zararla fiil arasında illiyet
bağının tespiti zor değildir. Buna karşılık gözetim borcunun yerine getirilmemesi
9 ANSAY; s. 142.
10 ARSLANLI; s. 177.
11 POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU; s. 282.
12 STELGER, Fritz Von; (Çev. Tahir Çağa), İsviçre Anonim Şirketler Hukuku, İstanbul 1968, s. 325.
13 ANSAY; s. 143.
14 TEKİL; s. 280.
gibi ihmali hareketlerin zarara etki derecesini tayin etmek çok defa güçlükler
doğurur. Böylesi durumlarda, İsviçre Federal Mahkemesi, uygun illiyet
prensibinden hareketle katı ve kesin delil aramayarak, bu konuda hayat
tecrübelerini ve olayların normal seyrini dikkate almakla yetinebileceğine
hükmetmemiştir15.
B- Bazı Özel Sorumluluk Sebepleri
TTK m.336 anonim şirketler hakkında sorumluluk sebeplerini bentler halinde
saymıştır. Bu sebeplerin varlığı, limited şirket müdürleri için de sorumluluğu
gerektirir. Bu maddede sayılan haller tadadıdır, tahdidi değildir. Bunlar:
1) Dağıtılan ve Ödenen Kâr Paylarının Gerçek Olmaması
Limidet şirkette de, anonim şirkette olduğu gibi kâr ancak safi kazanç veya
bu amaca tahsis edilmiş yedek akçelerden dağıtılabilir16. Aksi takdirde yapılan kâr
dağıtımı sermayeden iade teşkil eder ve ortaklar ve alacaklıların zarar görmesine
yol açar. Sebepsiz zenginleşme teşkil eden 17 böylesine haksız alınan kârın iade
edileceğini öngörmüştür (TTK m.535). Fakat Kanun, iade davasını fiktif kâr
dağıtımı ile meydana gelen zararı tamir için her zaman yeterli görmemiş, ayrıca
dağıtılan kârların gerçek olmamasından yönetim kurulu üyelerini (müdürleri)
sorumlu tutmuştur.
2) Kanunen Tutulması Gereken Defterlerin Mevcut
Olmaması veya İntizamsız Olması
Limited şirkette mecburi veya ihtiyari bütün defterlerin tutulması görevi
müdürlerin idari işlerindendir. Bu yükümlülük kapsamına defter ve belgeleri
kanuni süre içinde saklama borcu da girer18. Müdürler bu konudaki sorumluluktan
kusurun memur veya müstahdemlerin eylemlerdin doğduğunu ileri sürerek
kurtulamazlar.
3) Genel Kuruldan Çıkan Kararların Sebepsiz Olarak Yerine
Getirilmemesi
Limidet şirketlerde yürütme organı sıfatını taşıyan müdürler şirketin karar
organı durumunda olan genel kurulun kararlarını geciktirmeksizin ve gereği gibi
icra etmek zorundadırlar. Bu yükümlülüğe aykırı davranış müdürlerin
15 İsviçre Federal Mahkemesi: 3.10.1950, AFT 76 II, s. 307, Anıldığı yer: TEKİL; s. 280.
16 “Kâr payının tespitinde anonim şirketlere ilişkin ilkeler, limited şirketler içinde aynen geçerlidir.”
DOĞANAY; s. 1295; POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU; s. 282.
17 TEKİL; s. 266.
18 ARSLANLI/DOMANİÇ; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C. III, İstanbul, s. 666.
sorumluluğuna sebep olur. Fakat müdürler genel kurulun sakat kararlarını
icradan kaçınmalıdırlar. Bu tür kararların yerine getirilmemesi değil de icrası
sorumluluk doğurur19.
Limidet şirket müdürleri de TTK m. 516/son atfı dolayısıyla TTK m. 381
hükümlerine göre, kanuna, esas sözleşmeye ve afakî iyi niyet kurallarına aykırı
genel kurul kararlarının iptali için dava açma hakkına sahiptirler. Böylece
müdürler, özenli bir yönetici gibi hareket ederek, iptali kabul gördükleri bu tür
sakat karalar aleyhine iptal davası açmak suretiyle sorumluluktan
kurtulabileceklerdir20.
Müdürler, genel kurul kararlarını sıhhat açısından olduğu kadar şirket
menfaatlerine uygunluk bakımından incelemekle yükümlüdür. Şirket
menfaatlerine aykırı gördükleri bir kararın alınmasını ve uygulanmasını önlemek
için genel kurul uyarmalıdır. Genel kurul uyarıya rağmen eski kararında ısrar
ederse, bu karar yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu gerektirmez21.
4) Kanunen veya Sözleşmenin Kendilerine Yüklediği Sair
Görevlerin Kasten veya, İhmal ile Yerine Getirilmemesi
TTK m.336 son da genel bir sorumluluk sebebi öngörülmüştür. Buna göre,
gerek sözleşmenin, gerekse kanunun kendilerine yüklediği sair görevleri gereği
gibi yerine getirmeyen müdürler, şirketin bu nedenle uğradığı zararı tazminle
yükümlü olurlar. “Sair görevlerin arasında özellikle geniş kapsamlı yüküm olan
özen ve sadakat borçları önemli yer tutar22. Bundan başka, kuruluştaki
yolsuzlukları araştırmama, şirketin mali durumunun bozulması durumun da
gerekli kanuni tedbirleri almama, sermaye artırımında kanuna aykırı işlemler icra
etmeme somut örnekler olarak gösterilebilir”.
19 Ersin ÇAMOĞLU, “Yönetim Kurulu Üyelerinin Genel Kurul Kararlarının İcrasından Doğan
Sorumluluğu Konusunda Yeni Gelişmeler”, Batider, C.VI, s. 2. 286.
20 ÇAMOĞLU, s. 292.
21 ÇAMOĞLU, s. 294.
22 TEKİL, s. 272.
IV- SORUMLULUK DAVASININ TARAFLARI VE SORUMLULUĞUN SONA
ERMESİ
A- Sorumluluk Davasında Davacılar
1- Şirketin Dava Hakkı
Sorumluluk davasında asıl dava hakkına sahip olan şirkettir. Şirketin dava
açabilmesi için genel kurul kararı gereklidir. Genel kurulda bu yönde bir karar adi
çoğunlukla verilir ve bu yeten sayı sözleşme ile ağırlaştırılamaz. Yargıtay yerinde
olarak iki ortaklı limidet şirkette müdür sıfatı taşıyan ortağa karşı diğer ortağın
sorumluluk davası açılabileceğini kabul etmiştir23. Limited şirketin sorumluluk
davasında denetçiler temsil eder. Şirkette denetçi yoksa24, böyle bir durumda
şirketin temsili, eğer ortaksa davalı müdürün yer almayacağı genel kurula düşerα.
TTK m. 539/7, idare işlerinden dolayı kendi organlarına dolayısı ile müdürlere
de tazminat davası açma yetkisini devredilemeyen bir yetki olarak genel kurula
vermiştir. B u nedenle anonim şirketlerde esas sermayenin 1/10’ini temsil eden
ortaklara (azınlığa) sorumluluk davası açma hakkı tanıyan TTK m. 341, Limited
şirketlerde uygulanmaz.
Şirketin dava hakkı iflas halinde iflas idaresince, iflastan başka tasfiye
hallerinde ise tasfiye memurlarınca kullanılır25.
2) Ortakların ve Alacaklıların Dava Hakları
Ortaklar ve alacaklıların doğrudan veya dolayısı ile zarara uğrayabileceklerini
belirtmişti. Buna göre konuyu iki açıdan ele almakta yarar vardır.
a) Dolayısı ile Zararlara Dayanan Davalarda
Ortaklar ve alacaklılar dolayısıyla zararlara dayanan davaları kendi adlarına
açarlar. Fakat elde edilen tazminat şirkete verilir. Aksi takdirde, yani tazminatın
23 TD. 16.11.1970 Tarih, E.2235, K.4464 ( ERİŞ, Gönen; Türk Ticaret Kanunu, Ticari İşletme
Şirketler, Ankara 1987, s. 1466-14467).
24 Ortak sayısı 20’den az olan limited şirketlerde denetçi bulunması zorunlu değildir. (TTK m.548)
α KARAYALÇIN, Yaşar; Ticaret Hukuku II. Şirketler Hukuku, 2. B., Ankara 1973, s. 364.
25 TD. 20.03.1970 Tarih, E. 1965/1621, K. 1970/1132: “TTK 556. md’nin atfı nedeniyle TTK 340
ve 300/II hükmü gereğince iflas eden şirketin pay sahiplerinin dava açma hakkı olmayıp, bu hak
iflas idaresine ait bulunduğundan yetkisiz açılan davanın reddi doğrudur.”
ortağa dönmesi esası kabul edilmiş olsa idi, şirket sermayesinin ortaklara geri
verilmesi gibi bir sonuç doğardı26.
Bu dava şirketin dava şirketin dava hakkından doğan ikinci derece bir
davadır. Bundan dolayı şirketin dava hakkı sona ererse, ortak veya alacaklıların
da dava hakkı kalmaz27.
b) Doğrudan Doğruya Zararla Dayanan Davalarda
Doğrudan doğruya uğranılan zararlar nedeniyle açılan davalarda ortaklar
veya alacaklılar tazminatın kendilerine verilmesini isteyebilirler. Dava, genel
şartlar açısından TTK. 336 vd. hükümlerine tabidir.
B- Sorumluluk Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Sorumluluk davası, ticari bir dava olduğu için (TTK m. 4), ticaret
mahkemesince, ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bu işe bakmakla görevli
asliye hukuk mahkemelerince görülen bu davada yetkili mahkeme ise, şirket
merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir28.
C- Sorumluluğun Sona Ermesi
1- Zaman Aşımı
Müdürlere karşı açılacak sorumluluk davalarında TTK m. 309’daki zamanaşımı
süreleri uygulanır. Bu madde üç tip zamanaşımı süresi ön görmüştür29.
a) İki Yıllık Süre
Dava, davacının (şirket, ortaklar veya alacaklılar), sorumlulukları ve zararı
öğrenmesinden itibaren iki yılda zamanaşımına uğrar.
b) Beş Yıllık Süre
Sorumluluk davası, her halde zarar verici fiilin vukubulmasından itibaren beş
yıllık genel zaman aşımı süresine tabidir.
26 ANSAY; s. 146.
27 ANSAY; s. 146.
28 11. HD.31.1.1979 Tarih, E. 363, K. 364: “İster ortak olsun ister olmasın, bir limited şirketi
temsil ve idare yetkisine haiz olan kimseler (müdürler) hakkında, TTK’nun 556. maddesi
yollamasıyla, TTK’nun 336. Ve müteakip maddeleri uygulanır. Bu maddeler arasında yer alan 340.
maddenin 309. Maddeye yaptığı yollama nedeniyle de müdürler aleyhine açılacak tazminat
davasında şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili olur.”
29 Şirket tarafından açılacak davada TTK m. 309 değil de, BK m. 126 uygulanacağı, dolayısıyla bu
davada zamanaşımının sadece 5 yıl olduğu, iki yılın aranmayacağı ileri sürülmüştür. Bu görüş için
bkz. ANSAY; s. 148 ve dipnot 161.
c) Ceza Zamanaşımı
TTK m. 309/4 gereğince şayet sorumluluğu gerektiren fiil aynı zamanda suç
teşkil ediyorsa bu suça ait zamanaşımı süresi, TTK 309. Maddeyle öngörülen
sürelerden daha uzun bulunuyor ise, davacı bu süre içerisinde sorumluluk davası
açabilme imkânına sahiptir.
2) İbra
Müdürler aleyhine açılacak sorumluluk davası, genel kurulun vereceği ibra
kararı ile de yakından ilgilidir. Limited şirketle ilgili hükümlerde (TTK 537/III ve
539/V) ibradan bahsedilmekle beraber, ibranın hüküm sonuçları belirtilmemiştir.
Bu nedenle anonim şirkette ibra ile ilgili hükümlerin limited şirketler hakkında da
kıyasen uygulanması gerekir.
İbra, “menfi borç ikrarı” anlamına geldiğinden, ibra kararının alınmasıyla
şirketin dava açma hakkı sona erer. Buna karşılık ibra kararı, ortakların ve
alacaklıların gerek doğrudan gerekse dolayısıyla zararlara dayanarak açacakları
sorumluluk davasını etkilemez30.
Çünkü şirket genel kurulu, ibra kararı ile ancak kendi dava hakkında
vazgeçebilir. Üçüncü kişilerin hakları üzerinde tasarrufta bulunamaz31. Yalnız,
genel kurulda ibra kararına olumlu veren ortağın dolayısıyla zararlarına dayanan
sorumluluk davası açmasına MK 2 engel olur.
30 AYTAÇ, Zühtü; Anonim Şirketlerde İbra, Ankara 1982, s. 205 vd.; PULAŞLI, Hasan; Şirketler
Hukuku, Adana 1989, s. 323; 11. HD. 24.6.1976 Tarih, E. 3890, K. 3333 (YKD, C. II, s. 2.1976, s.
1151).
31 AYTAÇ; s. 221.