T.C. YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ E. 2022/14378 K. 2022/12731 T. 06.12.2022



T.C.

YARGITAY

10. CEZA DAİRESİ

E. 2022/14378

K. 2022/12731

T. 6.12.2022

• KULLANMAK İÇİ UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMA SUÇU ( CMK’nın 251. Maddesinin 3. Fıkrasında Yer Alan Düzenlemenin Sanık Lehine Sonuç Doğurabilecek Nitelikte Olduğunun Anlaşılması Karşısında TCK’nın 7. Maddesiyle CMK’nın 251. Maddesi Hükümleri Gözetilmek Suretiyle Sanığın Hukuki Durumunun “Basit Yargılama Usulü” Yönünden Değerlendirilmesi Gerektiği )

• BASİT YARGILAMA USULÜ ( CMK’nın 251. Maddesinin 3. Fıkrasında Yer Alan Düzenlemenin Sanık Lehine Sonuç Doğurabilecek Nitelikte Olduğunun Anlaşılması Karşısında TCK’nın 7. Maddesiyle CMK’nın 251. Maddesi Hükümleri Gözetilmek Suretiyle Sanığın Hukuki Durumunun “Basit Yargılama Usulü” Yönünden Değerlendirilmesi Gerektiği )

5237/m.191

5271/m.251

ÖZET : Dava, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkindir.

CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK md. 7 ve CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Sanık hakkında Manavgat ( Kapatılan ) 2. Sulh Ceza Mahkemesince 26/01/2010 tarih, 2009/818 esas 2010/89 Sayılı karar ile tedavi ve denetimli serbestlik kararı verildiği, ancak sanığın usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen süresinde başvurmaması üzerine dosyanın kapatıldığı ve aynı mahkeme tarafından 13/01/2011 tarih, 2010/1111 esas ve 2011/23 karar ile 5237 Sayılı TCK’nın 191, 62/1. maddeleri uyarınca sanığın 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiş, bu kararın itiraz edilmeksizin 22/02/2011 tarihinde kesinleşmesinden sonra sanığın denetim süresi içinde 15/04/2012 tarihinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlemesi üzerine, Manavgat ( Kapatılan ) 2. Sulh Ceza Mahkemesince 08/04/2014 tarih ve 2014/5 esas, 2014/291 Sayılı karar ile hükmün açıklanarak sanığın TCK’nın 191/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verildiği, kararın sanık tarafından temyiz edildiği ve Yargıtay ( Kapatılan ) 20. Ceza Dairesinin 15/06/2016 tarih ve 2015/6591 esas 2016/3850 Sayılı kararı ile bozulması üzerine yapılan yargılamada bozmaya uyan Manavgat 4. Asliye Ceza Mahkemesinin17/10/2017 tarih ve 2016/1313 esas, 2017/1079 Sayılı kararı ile; sanığın TCK’nın 191/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve gözaltında geçirilen sürenin mahsubuna karar verilmiş, hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ( Kapatılan ) 20. Ceza Dairesinin 13/11/2019 tarih ve 2018/4317 esas 2019/6133 Sayılı kararı ile sanığın ilk ihtara uymamasının kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle bozulduğu, ancak bu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/12/2019 tarih, 35658 Sayılı yazısı ile itiraz edilmesi üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca yapılan incelemede, 6545 Sayılı Kanun’un 68. maddesiyle TCK’nın 191. maddesinde yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği 28/06/2014 tarihinden önce işlenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından dolayı verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazı amacıyla gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin tebliğine rağmen başvuruda bulunmayan sanığa, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce bu hususta ikinci bir tebligat yapılmasına gerek bulunmadığına ilişkin 21/06/2022 tarih ve 2020/177 esas, 2022/456 karar sayılı ilamı ile karar verilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüyle Yargıtay ( Kapatılan ) 20. Ceza Dairesinin kararının kaldırılması üzerine yapılan incelemede;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 Sayılı Kanun’un 24. maddesiyle başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 Sayılı CMK’nın “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 Sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 19/08/2020 tarihli 31218 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 Sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 Sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesiyle CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 06.12.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Yorum yapın