T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2022/10-970
K. 2022/1725
T. 13.12.2022
• TESPİT DAVASI ( Bölge Adliye Mahkemesinin Bozmadan Esinlenerek Gerekçesini Kısmen Değiştirip Daha Önce Üzerinde Durmadığı Bir Hususu Değerlendirerek Özel Daire Denetiminden Geçmemiş Yeni ve Değişik Gerekçe ile Yeni Bir Karar Verdiği – Bu Durumda Ortada Hukuk Genel Kurulu Tarafından İncelenmesi Gereken Direnme Kararı Değil Yeni Hüküm Bulunduğu )
• YENİ HÜKÜM ( Tespit İstemi – Bölge Adliye Mahkemesinin Bozmadan Esinlenerek Gerekçesini Kısmen Değiştirip Daha Önce Üzerinde Durmadığı Bir Hususu Değerlendirerek Özel Daire Denetiminden Geçmemiş Yeni ve Değişik Gerekçe ile Yeni Bir Karar Verdiği/Bu Durumda Ortada Hukuk Genel Kurulu Tarafından İncelenmesi Gereken Direnme Kararı Değil Yeni Hüküm Bulunduğu )
• TEMYİZ İNCELEMESİ ( Mahkemece Özel Daire Denetiminden Geçmemiş Yeni ve Değişik Gerekçe ile Yeni Bir Karar Verdiği – Bu Durumda Ortada Hukuk Genel Kurulu Tarafından İncelenmesi Gereken Direnme Kararı Değil Yeni Hüküm Bulunduğu/Yeni Hükme Yönelik Temyiz İtirazlarının Özel Dairece İncelenmesi Gerektiği )
5510/m.80
ÖZET : Dava, tespit istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesi bozmadan esinlenerek gerekçesini kısmen değiştirip daha önce üzerinde durmadığı bir hususu değerlendirerek Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni ve değişik gerekçe ile yeni bir karar vermiştir. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil yeni hüküm bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.
DAVA : 1. Taraflar arasındaki “Tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi tarafından davanın kabulüne ilişkin verilen karar davalı … ve fer’î müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı … ve fer’î müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
KARAR : I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bakanlığa bağlı okullarda 2005-2016 yılları arasında eğitim-öğretim dönemlerinde ücretli öğretmen olarak görev yaptığını, günde 6, haftada 30 saat derse girmesine rağmen hizmetlerinin Sosyal Güvenlik Kurumuna eksik bildirildiğini ileri sürerek davacının 2005-2016 yılları arasındaki eğitim öğretim dönemlerinde eksik bildirilen hizmetlerinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı … ( Bakanlık ) vekili cevap dilekçesinde; 5510 Sayılı Kanun’un 80/1-h maddesine göre davacının çalışmalarının Kuruma eksiksiz bildirildiğini, 657 Sayılı Kanun’un 89. maddesine göre ders ücreti karşılığı öğretmen olarak çalıştığını, kadrolu öğretmenler ile statülerinin farklı olması nedeniyle aralarında karşılaştırma yapılmasının hakkaniyete uygun olmadığını ayrıca hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Fer’î müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu ( SGK ) vekili cevap dilekçesinde; öncelikle müvekkili Kurumun 6552 Sayılı Kanun ile eklenen 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7/4. maddesi uyarınca fer’î müdahil olmasına rağmen davalı olarak gösterilmesinin kanuna aykırı olduğunu, öte yandan davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, ücretli öğretmen olarak çalışmış olan davacının hizmetlerinin çalıştığı gün ve saat esas alınarak Kuruma bildirildiğini, bu tür davaların kamu düzenini ilgilendirir yönü nedeniyle tüm araştırmaların re’sen yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi’nin Kararı:
7. Çatak Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30.03.2017 tarihli ve 2016/25 E., 2017/56 K. sayılı kararı ile; dosya içeriğine uygun, teknik verilere göre hazırlanan denetime elverişli olup hükme esas alınan bilirkişi raporundaki açıklamalar dikkate alındığında davanın kabulüne karar verilmesi; Sosyal Güvenlik Kurumunun ise yasa gereği fer’î müdahil olarak davaya eklenmesi gerektiği gerekçesiyle davalı Bakanlık yönünden davanın kabulüne, davalı Kurum yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi’nin Birinci Kararı:
8. Çatak Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
9. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 07.11.2017 tarihli ve 2017/1036 E., 2017/1662 K. sayılı kararı ile; Kurumun hizmet tespiti davasında 5521 Sayılı Kanun’un 7/4. maddesinde yer alan hükme istinaden davalı olarak gösterilmesinin hatalı olduğu, öte yandan ilk derece mahkemesi tarafından davacının şahsi sicil dosyası ile davalı işyeri dosyasının ve dönem bordrolarının celbedildiği, davacının aylık kaç saat çalıştığı ve bu çalışması karşılığında ödenen ücrete ilişkin kayıtların da dosya içinde bulunduğu, davacının gelen kayıtlara bir itirazının ve ücretini aldığı saatten daha fazla bir çalışma iddiasının bulunmadığı, bu itibarla ücretli öğretmen statüsündeki davacının prim ödeme gün sayısının 5510 Sayılı Kanun’un 80/h maddesi uyarınca 1 gün=7,5 saat esası üzerinden aylık çalışma saatinin aylık gün sayısına dönüştürülerek hesaplanması gerektiği, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin içtihatlarının da bu yönde olduğu, bu hâli ile davacının Kuruma bildirilen hizmetlerinde eksiklik bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun bu esasa göre hazırlanmadığından yasal ve hukuksal duruma, davacının çalışmasının niteliğine uygun olmadığı gerekçesiyle davalıların istinaf başvurularının kabulüyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davalı SGK yönünden davanın husumet yokluğundan, davalı Bakanlık yönünden ise esastan reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
10. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
11. Yargıtay ( Kapatılan ) 21. Hukuk Dairesinin 12.02.2019 tarihli ve 2018/330 E., 2019/857 K. sayılı kararı ile; ilk derece mahkemesinde yapılan araştırma ile dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi Bölge Adliye Mahkemesince ücret ödeme belgeleri, puantaj kayıtları, davacı ile davalı … arasında imzalanmış sözleşmelerin tamamı getirtilmeden prim ödeme gün sayısının 1 gün=7,5 saat esasına göre belirlenmesi gerektiğinden yola çıkılarak davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, davacının ek ders bordrolarında çalışmaları bulunduğu hâlde hizmetinin bildirilmediği veya eksik bildirilen dönem bulunup bulunmadığı yönünde araştırma da yapılmadığı, bu itibarla ilgili İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden ihtilaflı dönemin tamamını kapsayan davacı ile imzalanan tüm sözleşmeler, ek ders ücret bordroları, atama kararları, günlük ve haftalık girdiği ders saatlerini gösteren tüm puantaj kayıtları getirtilerek davacının ücretini her ay aynı ücret şeklinde mi, yoksa her ay girdiği ders saatine göre değişen ücret şeklinde mi aldığının ve hangi sıfatla istihdam edildiğinin sorulması, vekil öğretmen olarak mı ücretli öğretmen olarak mı çalıştığının netleştirilmesi, Milli Eğitim Bakanlığından davacı ile aynı konumda olan kadrolu sınıf/branş öğretmeninin bir günde ve haftada kaç saat derse girmesi gerektiği sorulup davacının günlük girdiği ders saati belirlenmek suretiyle bununla karşılaştırılması, Milli Eğitim Bakanlığından ihtilaflı dönemde çalışmanın geçtiği okulda kadrolu olarak çalışan öğretmen, müdür, müdür yardımcılarından re’sen seçilecek tanıkların beyanlarına başvurulması ve davacının ücretinin girdiği ders saatine göre belirlenmesi hâlinde uyuşmazlığın 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ( 506 Sayılı Kanun ) dönemine isabet eden kısmı bakımından 1 gün=7,5 saat çalışma esasından hareketle; 5510 Sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu dönem bakımından ise bu Kanun’un 80/j maddesindeki hükme göre değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, kabule göre de 6552 Sayılı Kanun’un 64. maddesiyle 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7. maddesine eklenen hükme göre davalı Kurumun fer’î müdahil olarak davayı katılmasına ve HMK hükümleri uyarınca davanın tarafı olmayan fer’î müdahil leh veya aleyhine hüküm kurulmasının hukuken mümkün olmamasına rağmen Kurum yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nin İkinci Kararı:
12. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 07.10.2020 tarihli ve 2019/1740 E., 2020/1299 K. sayılı kararı ile; dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 2005 yılı 4. aydan 17.06.2016 tarihine kadar Çatak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü adına kayıtlı 1001615 ve 1013360 sicil numaralı işyerlerinde geçen çalışmalarının ayda 30 günün altında Kurum bildirildiği, davacının ücretli sınıf öğretmeni olarak çalıştığı, getirtilen puantaj kayıtlarına göre her gün günde 6 saat derse girdiğinin anlaşıldığı, davacının aylık prim ödeme gün sayısının 1 gün=7,5 saat esasına göre hesaplanarak Kuruma bildirilmiş olmasına rağmen bozma ilamı doğrultusunda yapılan araştırmalar neticesinde davacının her gün günde 6, haftada 30 saat derse girdiği, Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından davacı ile aynı konumda bulunan öğretmenlerin de haftada 30 saat derse girdiklerinin belirtildiği, buna göre davacının kendisi ile aynı konumda bulunan kadrolu öğretmenler ile aynı şekilde derse girerek okulda mesaisini tamamladığı anlaşıldığından davacının çalıştığı süre içerisinde ayda 30 gün üzerinden tam gün esası ile çalıştığının kabul edilmesi; bu nedenle davacının işe giriş- çıkış tarihleri ile okulların açılış-kapanış tarihleri ve ayrıca dava dilekçesindeki talep dikkate alınarak belirlenen hizmetlerin tespiti gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüyle davacının 01/04/2005-16/05/2005, 01/10/2005-17/02/2006, 01/03/2006-20/06/2006, 01/10/2006-19/06/2007, 17/09/2007- 14/06/2008, 01/10/2008-12/06/2009, 02/10/2009-18/06/2010, 01/10/2010-17/06/2011, 28/09/2011-17/02/2012, 14/03/2013-08/06/2012, 06/07/2012-31/08/2012, 10/10/2012- 14/06/2013, 03/12/2013-13/06/2014, 02/10/2014-12/06/2015, 06/10/2015-07/04/2016 tarihleri arasında ayda 30 gün üzerinden tam gün esası ile Çatak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü adına kayıtlı işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
13. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Bakanlık ve fer’î müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
14. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 11.03.2021 tarihli ve 2020/10820 E., 2021/3147 K. sayılı kararı ile; “..V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davacı, 2005-2016 döneminde ücretli öğretmen olarak tam gün esası ile çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, davacının talebi ile okulların açılış-kapanış tarihlerine göre ayda 30 gün üzerinden tam gün esası ile çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Uyulan bozma ilamına göre, uyuşmazlığın 506 Sayılı Kanun dönemine isabet eden kısmı bakımından 1 gün=7,5 saat çalışma esasından hareketle, 5510 Sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu dönem bakımından ise 5510 Sayılı Kanun’un 80/j hükmüne göre değerlendirme yapılarak ve ücret bordroları ile puantaj kayıtları esas alınarak, çalışma süresi hesaplanmalı, böylelikle davacının eksik prim gün sayısı bulunup bulunmadığı belirlenerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
O hâlde, feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi tarafından verilen hüküm bozulmalıdır..” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
15. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 24.11.2021 tarihli ve 2021/2040 E., 2021/1897 K. sayılı kararı ile; somut olayda puantaj kayıtlarına göre davacının sınıf öğretmeni olarak her gün 6 saat olmak üzere haftada 30 saat çalıştığı, 5510 Sayılı Kanun’un 4/1-c maddesi kapsamında kadrolu öğretmenlerin de davacı gibi her gün 6 saat olmak üzere haftanın 5 gününde toplam 30 saat çalıştıkları hâlde kadrolu öğretmenler yönünden ayda 30 gün üzerinden bildirim yapıldığı, 5510 Sayılı Kanun’un 80. maddesinin ( g ), ( h ) ve ( j ) bentlerindeki hükümler dikkate alındığında aynı maddenin ( f ) bendine göre davacı ile davalı Bakanlık arasında yazılı kısmi süreli hizmet akdi düzenlenmediği, bu nedenle eylemli olarak saat ücreti karşılığının ödenmiş olmasının saat ücreti ile çalışıldığını kanıtlayamayacağı, kaldı ki ders saatlerinin aralıksız devam etmesinin mümkün olmadığı, günde 6 saat ders verildiğine göre ders aralarında öğretmenin zamanını işyerinde bağımlı olarak geçirdiğinin dikkate alınması gerektiği, davacının günde 6 saat çalışması nedeniyle ek ders ücreti ile çalışmadığının ortada olduğu, bu durumda davalı işverenin çalışma saatlerinin 7,5 saate bölerek bildirimde bulunmasının hatalı olduğu, ayrıca Anayasa’nın 10. ve 60. maddelerinde düzenlemeler kapsamında kadrolu öğretmenlerle aynı koşullarda çalışan davacının aynı sosyal güvenlik hakkına sahip olması gerektiği belirtilerek önceki gerekçe de tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
16. Direnme kararı süresi içinde davalı Bakanlık ve fer’î müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
17. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; uyulan bozma kararı gereklerinin tam olarak yerine getirilip getirilmediği; buradan varılacak sonuca göre davaya konu dönemde prim gün sayısının hesaplanmasında 506 Sayılı Kanun dönemi yönünden 1 gün=7,5 saat esası üzerinden, 5510 Sayılı Kanun dönemi yönünden ise 5510 Sayılı Kanun’un 80/j hükmüne göre değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
18. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
19. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
20. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
21. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre mahkemece direnme kararı verilse dâhi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.
22. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece eksik bilgi ve belgelerin celbi ile davacının vekil öğretmen olarak mı yoksa ücretli öğretmen olarak mı istihdam edildiğinin netleştirilmesi ve ücretinin girdiği ders saatine göre belirlendiğinin tespiti hâlinde uyuşmazlığın 506 Sayılı Kanun’a isabet eden kısmı bakımından 1 gün=7,5 saat esasından hareketle; 5510 Sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu dönem bakımından ise aynı Kanun’un 80/j maddesine göre değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulmasından sonra bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu Bölge Adliye Mahkemesince davacının ücretli sınıf öğretmeni olarak çalıştığı yönünde tespit yapılarak davacının her gün günde 6, haftada 30 saat derse girdiği, Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından davacı ile aynı konumda bulunan öğretmenlerin de haftada 30 saat derse girdiklerinin belirtildiği, buna göre davacının kendisi ile aynı konumda bulunan kadrolu öğretmenler ile aynı şekilde derse girerek okulda mesaisini tamamladığı anlaşıldığından çalıştığı süre içerisinde ayda 30 gün üzerinden tam gün esası ile çalıştığının kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, kararın fer’î müdahil Kurum ve davalı Bakanlık vekilleri tarafından temyiz edilmesi nedeniyle Özel Dairece uyulan bozma ilamı gereklerinin tam olarak yerine getirilmesi ve 506 Sayılı Kanun dönemi yönünden 1 gün=7,5 saat esası üzerinden 5510 Sayılı Kanun dönemi yönünden ise 5510 Sayılı Kanun’un 80/j hükmüne göre değerlendirme yapılarak sonucuna belirlenmesi gerektiği belirtilerek bozulması üzerine verilen direnme kararında; önceki gerekçe tekrar edilmekle birlikte 5510 Sayılı Kanun’un 80/g, h ve j bentlerindeki hükümlere yer verildikten sonra davacı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında yazılı kısmî süreli hizmet akdi düzenlenmediği, yazılı akit olmadığından eylemli olarak saat ücreti karşılığının ödenmiş olmasının saat ücreti ile çalışıldığını kanıtlamayacağı, günde 6 saat çalışan davacının ek ders ücreti ile çalışmadığının ortada olduğu vurgulanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
23. Görüldüğü üzere Bölge Adliye Mahkemesi bozmadan esinlenerek gerekçesini kısmen değiştirip daha önce üzerinde durmadığı bir hususu değerlendirerek Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni ve değişik gerekçe ile yeni bir karar vermiştir.
24. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil yeni hüküm bulunmaktadır.
25. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında verilen kararın yeni hüküm olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle ön sorun bulunmadığı ve temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
26. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.
27. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
Davalı … ile fer’î müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 13.12.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
Özel Dairenin ilk bozma kararında araştırılması gereken hususlar belirtilmiş ve bunlar arasında “Milli Eğitim Bakanlığı’ndan davacı ile aynı konumda olan kadrolu sınıf/branş öğretmeninin bir günde ve haftada kaç saat derse girmesi gerektiğinin sorulması ve, davacının günlük girdiği ders saatinin belirlenerek bununla karşılaştırılması hususuna da yer verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu gerekli araştırmalar yapılmış ve kadrolu öğretmenlerin günde 6 saat ve haftada 30 saat derse girdiği, davacının da aynı şekilde çalışarak mesaisini tamamladığı da belirtilmek suretiyle karar verilmiştir.
Hükmün temyizi üzerine Özel Dairece diğer araştırma sonuçları karşısında bu araştırma sonucunun önemli olmadığını ortaya koyar biçimde hüküm ikinci kez bozulmuştur. Bozma kararında; uyulan bozma ilamı gereklerinin tam olarak yerine getirilmesi ve ücretli öğretmen statüsündeki davacı hakkında 506 Sayılı Kanun dönemine isabet eden kısmı bakımından 1 gün=7,5 saat çalışma esasından hareketle, 5510 Sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu dönem bakımından ise 5510 Sayılı Kanun’un 80/j hükmüne göre değerlendirme yapılarak aylık çalışma gün sayısının belirlenmesi gerektiği de belirtilmiştir.
Mahkemece bu bozma kararına uyulmayarak verilen direnme kararında önceki gerekçe tekrar edilmekle birlikte 5510 Sayılı Kanun’un 80/g, h ve j bentlerindeki hükümlere yer verildikten sonra önceki kararında yer almadığı hâlde; davacı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında yazılı hizmet akdi düzenlenmediği, yazılı akit olmadığından eylemli olarak saat ücreti karşılığının ödenmiş olmasının saat ücreti ile çalışıldığını kanıtlamayacağı, günde 6 saat çalışan davacının ek ders ücreti ile çalışmadığının ortada olduğu gerekçelerine yer verilmiştir.
Mahkeme kararında yer alan bu gerekçeler, bozmayı karşılayan önceki gerekçesini kuvvetlendiren ifadeler olup yeni bir olguya dayalı olarak yeni bir gerekçeyle karar verilmiş değildir. Bu şekilde bir gerekçe yazılmaması hâlinde bozmayı karşılayan direnme gerekçesi bulunmadığı anlamına gelecek bu da gerekçesizlik nedeniyle bozma nedeni oluşturacaktır. Mahkemenin bu gerekçelerle bozmayı karşılayan direnme gerekçesi oluşturduğu yeni bir nedene dayalı olarak yeni bir hüküm verilmiş sayılamayacağı açıktır.
Tüm bu nedenlerle ön sorun bulunmadığı ve temyiz incelemesinin yapılması gerektiği görüşünde olduğumdan temyiz incelemesinin Özel Dairece yapılmasını gerektiren ön sorun bulunduğu yönündeki değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.