TEMEL ARABULUCUK EĞİTİMİ KATILIMCI KİTABI ÖZET NOTLARI

Arabuluculuğun başlangıcı

Arabuluculuğa ilişkin olarak uygulamada kullanılan hükümler genel olarak; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu olup, 22 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Birincil mevzuata ek olarak ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği de 26 Ocak 2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanması durumu söz konusu olmuştur.

Eğitim modülleri

1.Çatışma teorisi

2. Arabuluculuk Nedir?

3. Arabuluculuk Sürecinin Temel İlkeleri

4. Arabulucu kimdir?

5. Arabuluculuğun Aşamalarının Gözden Geçirilmesi

6. Arabuluculuğun Aşamaları: Hazırlık aşaması (1)

7.  Arabuluculuğun Aşamaları: Başlangıç aşaması (2)

8. Arabuluculuğun Aşamaları: İnceleme aşaması (3)

9. Arabuluculuğun Aşamaları: Müzakere aşaması (4)

10. Arabuluculuğun Aşamaları: Sonuç/Anlaşma aşaması (5)

11. Uygulama Eğitimi

12. Arabuluculuk Mevzuatı

13. Arabuluculukta Etik

14. Arabuluculukta Taraf Vekilliği

Modüller

  1. Çatışma Teorisi
  2. Tarafların uyuşmazlık durumlarının sağlıklı çözümüne destek olabilmek için öncelikle çatışma durumunun teşhisi, çatışmanın anatomisi ve çatışmayı artıran ya da azaltan faktörler hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir.
  3. Çatışma durumlarında taraflar daha önce hiç düşünmedikleri ve her iki tarafın da yararına olan alternatif çözüm yollarını geliştirebilir ve uygulayabilir.
  4. Arabulucuların, çatışma durumlarının tepe noktasına ulaştığı ve hâlihazırdaki yöntemlerin çatışma yönetiminde işe yaramayacağı durumları da teşhis etmesi ve görüşmeleri sonlandırmaya karar verebilmesi de önemlidir.

Çatışma durumunu ortaya çıkaran çok farklı olaylar olmakla birlikte, genel olarak;

(a) sınırlı kaynakların paylaşımı,

(b) temel psikolojik ihtiyaçların karşılanamaması veya

(c) farklı değerlere sahip olmak, kişiler arası çatışmaların en önemli tetikleyicileri olarak görülebilir.

Tek bir tanesi çatışma grubu içinde yer alabileceği gibi 3’ ü birden de yer alabilir.

Mevcut bu üç olgu da tarafların algısına dayanan bir durumdur. Çatışmaya ilişkin algılamadaki bu tür olası farklılıklar, kişilerin içerisinde yaşadığı grup / aile, topluluk veya toplumdaki baskın kültürel kabullerle biçimlenebilmektedir. Bu nedenle çatışmaların çözümünde kişisel algıların, tutumların ve inançların cinsiyet, sınıf, etnik köken, dinî inanç vb. ile biçimlenen farklı güç ilişkileri çerçevesinde ele alınması, taraflar arası iletişim eksikliğinin nedenlerini keşfetmek ve çözüm üretebilmek açısından önemlidir.

  • Sınırlı kaynakların paylaşım;

Çatışmanın ekonomik yönü olarak görülebilir.

Taraflar burada çatışmanın sonunda elde edilecek kazanca odaklanılmaktadır. Eğer kişi, bu sonuca ulaşma konusunda engelle karşılaşırsa, çatışma kaçınılmazdır.

Ticari bir uyuşmazlıkta tarafların alacağı veya ödemek zorunda kalacağı paranın miktarının belirlenmesi sırasında çıkabilecek olan çatışmalar, bu duruma örnektir.

Ekonomik yönü dışında dezavantajlı konumdaki kişilerin çatışmayı yatıştırmaya yönelik bir tutuma sahip olduğunu göstermektedir. Örneğin kadınların çatışma durumları karşısında erkeklerden farklı olarak çatışmayı en az zararla yatıştırmayı tercih ettikleri tartışılmaktadır.

  • Temel psikolojik ihtiyaçların karşılanamaması

Dışarıdan gözlemlenebilmesi daha zordur.

Burada maddi kazanç sağlamak ile birlikte aynı zamanda çatışmanın “kazanan” tarafı olarak kendi özsaygısını beslemek, iyi ve güçlü hissetmek, çatışmadan psikolojik olarak kazançlı çıkmaktır.

Temel korku, “yenilmiş” hissetmektir.

Northrup ve Segall (1990), ev sahibi-kiracı, işçi-işveren, tüketici-üretici ve komşular arasında ortaya çıkan çatışmalarda kadın ve erkekler arası çatışmalarda güçsüz tarafın güçlü tarafa göre biraz daha yenilmiş hissettiğini tespit etmiş oldukları görülmüştür. Sağlıklı bir çatışma çözümünde bu duruma dikkat edip tarafların yenilgi hissi yaşamamalarının sağlanması için farklılaşan duygusal / psikolojik ihtiyaçların toplumda var olan güç ilişkileri üzerinden analizi oldukça önemli olacaktır.

  • farklı değerlere sahip olmak,

Yapısı itibariyle karmaşık bir çatışma tetikleyicisidir.

Çatışmanın temel nedeni, bireylerin kendi kişisel değerlerinden farklı değerlere (kültürel kabuller, dünya görüşü, inançlar, öncelikler, ilkeler) sahip kişilere karşı olumsuz tutum ve davranışlarıdır.

Buradaki sıkıntı ve çatışmanın asıl nedeni, kişilerin farklı değerleri olabileceğini kabul etmemek veya onları farklı değerlerinden ötürü aşağı görmek ve onlara düşmanca yaklaşmaktır. Düşmanca yaklaşımlar, toplumda var olan cinsiyetçi, ırkçı ve ayrımcı yapılarla pekiştirilebilir.

Deutsch (1994)’ e göre; “… Çatışma günlük yaşamın doğal ve kaçınılmaz bir parçasıdır. Çatışma hem yapıcı hem de yıkıcı bir potansiyele sahiptir. Doğru biçimde ele alındığında gelişmek, olgunlaşmak, öğrenmek ve değişmek için bir fırsat olabilir. Yıkıcı bir biçimde ele alındığında ise bireylere zarar verebilir…” şeklinde aslında çatışmanın çözüm için sağlıklı bir sonuç alınmasında kullanılabileceğini ifade etmiştir.

Çatışma durumları çoğunlukla;

  1. Gerçekçi çatışmalar ve
  2. Sosyal kimlik çatışmaları olarak

iki sınıfa ayrılırlar. Şimdi bu kısmı da ayrı ayrı inceleyelim.

  1. Gerçekçi çatışmalar; Çoğunlukla kısıtlı kaynakların paylaşımının veya daha fazla kazanç elde etme motivasyonun ortaya çıkardığı çatışmalar olarak kabul edebiliriz.

Bu tür çatışmalarda, çatışmanın nesnesi çok açık olduğu için bir orta yol bulmak veya tarafların isteklerini tatmin edecek yeni ve farklı stratejiler geliştirmek mümkün olabilir; çünkü taraflar kendi istedikleri “kazançlara” tatmin edici bir yakınlık sağladıklarında çatışma durumunun tamamlanmasını tercih edeceklerdir.

  • Sosyal kimlik tabanlı çatışmalar; Nesnesi belirsizdir.

Bu yüzden; tarafların birbirileri ile ilgili olan algısından kaynaklanan bir çatışma söz konusudur.

Tarafların sosyal ve kültürel farklılıklarının yaratacağı ön yargı bu çatışmaları besler.

Karşı tarafın da bir “dış grup” olarak algılanması karşımıza en sık çıkan çatışma sorunudur. Bu “dış grup” algısı cinsiyet gibi hemen görünebilen ve anlaşılabilen bir farklılıktan da kaynaklanabilir, etnik köken veya politik kimlik gibi anlaşılması daha zor olan farklılaşmalardan da beslenebilir.

Bu çatışma nedeni farklılaşma ve önyargılardan kaynaklanır. Bu anlamda bir uzlaşı sağlanmadan önce, tarafların birbirilerine mümkün olduğunca önyargısız bakmalarına yönelik çalışmalar yapılmadan çatışma nesnesine dönmek çok faydalı olamayacaktır.

  • Çatışma ile uyuşmazlık farkı

Uyuşmazlık kavramı; bir veya daha fazla kişinin *istekleri, *çıkarları, *değerleri, *inançları, *sınırlı bir kaynağın paylaşımındaki görüşleri veya *ihtiyaçları farklı olduğunda veya çeliştiğinde, ortaya anlaşmazlık çıkması veya gerginlik yaşanması durumudur.

Uyuşmazlık, hayatın gerçeğidir.

Moore’ a göre (2003); “Uyuşmazlık, amaçları gerçekleştirirken oluşan rekabetten doğar. Amaca ulaşmada rekabet yaşanan her yerde ‘uyuşmazlık’ yaşanması normaldir.” Şeklinde değerlendirmesi olmuştur.

Çatışma ve uyuşmazlık kavramları sıklıkla birlikte kullanılmakla birlikte aralarında;

● Uyuşmazlık konusunun şiddeti,

● Yaşanma sıklığı,

● Uyuşmazlığın devam süresi ve

● Uyuşmazlık konusunun karmaşıklığı açısından bazı farklar mevcuttur.

Uyuşmazlığın genel olarak farkları

Uyuşmazlık   Bir anlaşmazlığın daha erken, daha az karışık, daha yüzeysel, daha kısa zamanda ve nispeten daha kolay çözümlerle halledilebilecek özelliklerini taşımaktadır.Çatışma   Daha derinleşmiş, daha karmaşık, daha uzun vadede ve nispeten daha kapsamlı çözümlerle halledilebilecek bir anlaşmazlık türüdür.

Eğer uyuşmazlıklar erken safhada çözüme kavuşturulamazsa, çatışmaya dönüşebilme ihtimali artacak ve böyle olunca da daha fazla zaman ve maliyet isteyen çözüm süreçleri ile karşılaşılabilecektir.

                                                               D Ö N Ü Ş Ü R.

   UYUŞMAZLIK              ÇATIŞMA

                                                Şayet Erken Safhada Çözülmez ise                (Maliyet artar.)

Hukuk bilimi açısından Uyuşmazlık ile çatışma arası farkları;

                                                               D Ö N Ü Ş Ü R.

   UYUŞMAZLIK              ÇATIŞMA

                                              Şayet Karşı taraftan uyuşmazlık konusu

                                            Hususa ilişkin bir talepte bulunması halinde

                                                 Aksi halde Çatışmaya dönüşmez.

Çatışmaya dönüşmesi ile birlikte ise hukukun alanına girecektir. Bu şekilde uyuşmazlık aleniyet kazanır.

Arabulucu ve 3. Kişilerin önüne gelip çözüm sağlanması söz konusu olabilir. Davranış ve yönetim bilimlerinde Uyuşmazlık = Çatışma olarak tanımlanabilmekte olup, belli düzeyde mevcudiyeti kurumlar için gerekli görülür.

Keza Hukuk ve Uluslararası ilişkiler alanında da uyuşmazlık derhal ortadan kaldırılması gereken bir kavram olarak bakılır.                   

Uyuşmazlık Çatışmanın ilk kademesidir. Ancak uyuşmazlık ile çatışmanın tek bir derecesi bulunmaz.

Hem uyuşmazlık ve hem çatışma için

BASİT                                                                                                       KARMAŞIK

  +                                        +

YÜZELSELLİK                                                               ŞİDDETLİ

                                       İLERLEYEBİLMESİ SÖZ KONUSUDUR.

Bu nedenle uyuşmazlığın en şiddetli olduğu nokta ile çatışmanın en düşük olduğu nokta birbiri içine geçer.

Psikoloji bilimi açısından da; ORTAYA ÇIKMA        UYUŞMAZLIK

                                                  DİLE GETİRME            ÇATIŞMA

Olarak adlandırılabilir.

Bir karı kocanın yaz tatili geçirmek istedikleri yerle ilgili farklı fikirleri uyuşmazlık olarak adlandırılabilir. Ancak bu fikirlerin karşılıklı olarak birbirilerine ilettikleri andan itibaren yaşayacakları durum çatışma olacaktır.

  • Uyuşmazlık ve Çatışmanın analizi, Pozisyonlar ve ihtiyaçlar arasındaki farklılıklar;

Genellikle her iki tarafın da kazanmasını esas alan ve çatışma çözüm sürecinin temelini oluşturan kazan-kazan yaklaşımının altında, esas itibarıyla ihtiyaçlar, menfaatler bulunmaktadır.

KAZAN – KAZAN

                                                İHTİYAÇLAR + MENFAATLER

Uyuşmazlıkta sadece bir tarafın kazanabileceğini öngören ve bu nedenle kendi payını artırmayı esas alan kazan-kaybet yaklaşımının altında ise genellikle pozisyonlar yatmaktadır.

KAZAN – KAYBET

                                                              POZİSYONLAR

Kazan-Kaybet yaklaşımında daha yoğun ve zarar vereceği bir çatışma durumunun yaşanacağı hususu unutulmamalıdır.

Kazan-Kazan yaklaşımında ise çatışma;     Ortak yol bulma

                                                                       Problemi çözme üzerine olumlu şekilde yoğunlaşır.

Pozisyonlar; masada ne istendiği hakkındaki söylemler ve bir tarafın masadaki istekleridir.

Birkhoff’ a göre (2015); Tarafların kişinin çatışmaya nasıl yaklaşacağı ve masadaki isteklerini belirleme de;

sosyal             cinsiyeti,    yaşı,    ekonomik         etnik          dinî                 içerisinde yer

statüsü,                                           durumu,           kökeni,      inancı                aldıkları

                                                                                              vb. özellikleri      eşitsiz koşullar

etkileyici bir role sahip olması durumu bulunmaktadır.

Menfaat – ihtiyaç; kişinin öncelikli / gerçek ihtiyacını tatmin eden hususlardır.

Pozisyonlar – ihtiyaçlar her zaman birbiriyle uyumlu olmayabilir. Bu halde mevcut uyumsuzluk çatışmanın tırmanmasına ve sağlıklı sonuca ulaşmayı geciktirecektir.

                                                      D Ö N Ü Ş Ü R.

Uyuşmazlık;     Çözüm

                                 Taraflar arasında ortak menfaat sağlandığında           

Ortak menfaatin sağlanması   her iki tarafın da                  pozisyonlarının veya                                              menfaatlerinin tesis edilmesi       ihtiyaçlarının tatmin edilmesi

Şeklinde dönüşebilecektir.

İhtiyaçlar                                                                                                       Pozisyonlar

*Somuttur.                                                                                                    *Soyuttur.

*Odaklanmak üretkenliktir.                                                                          *Değildir.

*Daha çok tatmin sağlar.                                                                              *Sağlamaz.

*Menfaati ihmal etmez.                                                                                * Eder.

ARABULUCU

TARAFLARIN İHTİYAÇLARINI BELİRLER    ÖNCELİK SIRASIYLA MASAYA GETİRİR.

POZİSYON ALTINDAKİ MENFAATI ORTAYA ÇIKARAN SORU

(MÜZAKERECİLER VE ARABULUCULAR SORAR)

                               “Bu şey ne amaca hizmet ediyor?”

                          POZİSYONLAR VE İHTİYAÇLAR

İki taraf da “pozisyonel”             İki taraf da “ihtiyaç”             Bir taraf “pozisyoncu” diğer                          İki taraf da                                

müzakerecidir.                                temelli müzakerecidir.           taraf “menfaatçi” olduğu                       “karışık” durumdadır;                                                                                          durumda, ihtiyaçlar üzerine

odaklanılmalıdır.

*Çatışmanın yoğun olarak             *Bu uyuşmazlıkta                                                                                *Her iki tarafın da hem

Yaşanma potansiyelinin                   rastlanabilecek en kolay                                                                     ihtiyaçları ve hem de

Bulunduğu en zor durumdur.           durumdur.                                                                                           pozisyonları masaya

                                                               +                                                                                                    getirmektedir.          

                                          *Karşılıklı olarak tarafların                                                                          +

                                                        ihtiyaçları arasındaki                                                                          *Bu durumda pozisyon

         değişimler sağlanmalıdır.                                                                     Yerine ihtiyaçlara vur-                                                                                                          gu yapılmalıdır.

Buzdağı metaforu; Çatışma tarafları buzdağının altındaki büyük ve temel yapıyı yani ihtiyaçları anlamaya çalışmalıdırlar.

  • Çatışma durumunda bireyler nasıl davranırlar?

Thomas ve Kilmann’ a göre; Çatışma yönetimindeki davranış tarzları temel olarak; 

  • Israrcılık
  • İşbirliği

boyutları kapsamında ele alınmaktadır.

  1. “Israrcılık”; bireyin, kendi isteklerini tatmin etme konusundaki çabalarının düzeyi ile ilişkilidir; yani kısa vadede kendi istek-ihtiyaçlarına yüksek düzeyde ilgi söz konusudur.
  2. “işbirliği”; bireyin, diğer bir birey veya grubun ihtiyaçlarını tatmin etmeye yönelik çabalarının ve karşı tarafın istek-ihtiyaçlarına verdiği önemin düzeyini sergiler.

I S R A R C I L I K                                                        İ Ş B İ R L İ Ğ İ

                                               DAVRANIŞ MODELİ

REKABETÇİ            PROBLEM                     KAÇINMACI                 UYUŞMACI     UZLAŞMACI

                              ÇÖZÜCÜ

Bu tarzlardan en iyi ve en doğrusu yoktur; durumdan-duruma, zamandan-zamana, kişilerden-kişilere göre değişmektedir.

Çatışmayı Ele Alma Davranışının Farklı Boyutları ve Beş Farklı Müzakere Tarzı

  • Çatışma Çözme Genel Stratejileri;

Çatışma durumunda taraflar; (1) kendi çıkarlarını ön planda tutabilirler,

      (2) ortak çıkarları gözetebilirler veya

      (3) çatışma sonucunu önemsemezler.

Mevcut bu stratejileri de 5 başlık altında inceleyebiliriz.

Uyuşma-                    Kaçınma                    Rekabet-                    Problem               Uzlaşma

Teslim olma                                                  Çekişme                     Çözme

Uyuşma-Teslim olma; Bu stratejide kişinin kendisi veya grubun ortak çıkarı için ilgisi ve endişesi çok düşüktür. Karşı tarafın isteklerini ve taleplerini kendi istek ve taleplerinden daha doğru veya anlamlı bulabilir. Teslim olma durumunda teknik olarak çatışma çözülmüş gibi görünür; ancak tarafların psikolojik durumu anlamında ciddi bir dengesizlik ve teslim olanın yenilgi hissi vardır.

Kaçınma; Bu stratejide kişi ne kendi isteklerini ne de karşı tarafın isteklerini önemser. Tartışmaya ve çatışmaya girmemek, temel motivasyondur. Mümkün olduğunca çatışma ertelenmeye çalışılır. Bu strateji, bir başlangıç stratejisi olarak kullanılıyorsa, taraflara nefes alma imkânı tanıyacaktır; ancak sadece kaçınma stratejisi ile çatışmanın sağlıklı bir çözüme ulaşması mümkün değildir.

Rekabet-Çekişme; Bu strateji, bireyin kendi çıkarlarını diğerinin isteklerinin önünde tuttuğu, grup kazancından ziyade, kendi kazancını ön plana aldığı bir stratejidir. Saldırgan bir stratejidir ve bireysel olarak diğerine karşı üstünlük sağlamak, galip gelmek, kazanmak temel motivasyondur. Genel olarak, çatışmaların şiddetini artıran bir stratejidir.

Problem Çözme; : Diğerlerine kıyasla daha rasyonel olarak tanımlanabilecek bu stratejidir. Temel motivasyonu ise, grup kazancını (tarafların kazancını) bireysel kazançlardan daha önemli kabul etmektir. Bu stratejide taraflar, birlikte kazanmayı tercih ederler.

Uzlaşma; Hem kendi ve hem de karşı tarafın istek ve ihtiyaçlarının orta bir noktada dengelenerek elde edilmesi yönünde sergilenen müzakere tarzıdır.

Çatışma durumlarında verilen tepkiler genellikle, bireylerin daha önce deneyimledikleri çatışmalarda öğrendikleri davranışlarla şekillenir.

Bu açıdan bireylerin çatışma durumlarında nasıl bir tepki göstereceklerini belirleyen sayısız etmen vardır.

Dini inanç            Kültür ve Kültürlerarası      Kişilik                       Roller                      Cinsiyet

                    Farklılıklar                          *Yeni Deneyim-     *Saldırgan

                 ∕                   \                                lere açık olmak     (Girişken)

     Bireyci                     Toplulukçu        *Dışa dönüklük      *Ketleyici

kültür özellikleri                kültür özellikleri   *Özen                      (Temkinli)

                                                                         *Uzlaşmacılık         *Ben’ci

                                                                         *Nevrotiklik         (Baskın konuşmacı)                                                                                                                  *Diğer

Çatışma durumunda bireylerin nasıl davrandıklarına veya tepki verdiklerine ilişkin olarak farklı sınıflamalar yapılmıştır:

                        ∕                                                                                        \       

  Yarışmacı ve işbirlikçi yaklaşımlar:                             Yumuşak-sert-ilkeli tepkiler:    

*Yarışmacı yaklaşımda bireyin amacı, ne                  *Yumuşak tepkiler, başlangıç tepkisi olarak     

pahasına olursa olsun çatışmadan “galip”                 olumludur.

çıkmaktır.   

                                                                                  *Bazı durumlarda tarafların sakinleşmesi, *Bu yaklaşımın en belirleyici özelliklerinden         öfkesine hâkim olması veya durumu daha

birisi, tarafların birbirlerinin benzerlik-                   net değerlendirmek için zaman kazanması

lerini önemsememeleri veya küçümsemeleri,         açısından bu tepkiler, oldukça faydalı

farklılıklarını ise tam tersine önemsemeleri            olacaktır.

ve abartmalarıdır.

                                                                                   *Ancak çatışma sürecinin tamamında *Yarışmacı yaklaşımı benimseyen taraflar               yumuşak tepkiler vermek, kişinin kendisini

baskı, tehdit, aldatma gibi saldırgan taktikleri         yetersiz, çaresiz, değersiz hissetmesine

kullanmaya daha açıktır.                                          neden olabilir.

*Bireysel çıkarlar ön plandadır.                               *Sürekli yumuşak tepki veren bireyin

                                                                                   herhangi bir çatışma durumunda kendisini

*İşbirlikçi yaklaşıma sahip olan bireyler,                 tatmin edebilecek bir sonuca ulaşması zor

daha açık bir iletişimi tercih ederken,                       olacaktır.

aynı zamanda güvenli, arkadaşça bir

tutuma da sahiptir.                                                   *Çatışmanın eşitsiz taraflar arasında olması   

                                                                                  durumunda görece daha güçsüz olan taraf-

*Bu yaklaşımın en önemli avantajı,                         ların şiddete maruz kalma korkusu yüzün-

tarafların benzerliklerini ön plana çıkaracak           den daha çok yumuşak tepkiler verme duru-

sağlıklı bir ortam sunmasıdır.                                  mu söz konusu olabilmektedir.

*Çatışma yaratan olayla ilgili benzer tutum            *Bu durumun hem olumlu hem de olumsuz ve ilkeler ön plana çıkarsa, daha sağlıklı               boyutları, arabuluculuk sürecinde dikkat

bir çözüme ulaşma şansı da artacaktır.                  edilmesi gereken önemli noktaları işaret eder.

Böylece bireysel çıkarlar yerini genel /

ortak çıkarlara bırakabilir.                                         *Yumuşak tepkiler şunlardır.;

│  │ │ ││

                                                                 ∕     │       │    │              │      \   

                                                      Çatışmadan   Uyma    Kabullenme        Geri       Görmezden                                                            Kaçınma                                                Çekilme  Gelme

                                                                                                Ortamda bir çatışma olduğunu

                                                                                                           Reddetme 

Sert Tepkiler

  • Sert tepkiler veren kişiler, kendi görüşlerinin ve inançlarının mutlak doğru olduğunu düşünmektedirler.
  • İçerisinde yer aldıkları toplumsal sistemde kabul gören değerlere sahiptirler. Bu değerlerin baskınlığından güç elde ederler.
  • Bir tür yıldırma stratejisidir. Karşı tepki yumuşak ise kazançlı bir ayrılık yaşama ihtimalleri yüksektir.
  • Çatışma durumunda tarafların benzer ve sert tepkileri varsa çatışmanın büyümesi kaçınılmaz olacak ve sağlıklı bir sonuca ulaşılamayacaktır.

                 Sert tepkiler ise şunlardır.;

     ∕           ∕             │                 \               \

Tehdit    Baskı     Cezalandırma     Saldırganlık     Öfke

İlkeli Tepkiler

  • İlkeli tepkiler sağlıklı çatışma çözümünün en önemli ayağıdır.
  • Taraflar, kendi isteklerini geri plana atmadan karşı tarafı dinleme isteği ve becerisi gösterirler.
  • Temel amaç, ortak ve herkesi tatmin eden bir sonuca varmaktır.
  • İlkeli tepkiler, tam bir problem çözümü mantığı içermektedir.
  • Çözüm süreci daha uzundur. Ancak taraflar açısından “*Gelişmek, *öğrenmek ve *olgunlaşmak” hedefine en uygun olanıdır.
│  │ │ ││ │ ││ │

                     İlkeli tepkiler ise şunlardır.;  ———————————————————                        ∕             ∕             │                      │                                 │             \       

Aktif         Empati       Karşı taraf-   Karşı taraf-       Kendi istek      Kendi        Problemin

Dinleme                      ın duygula-   ın düşünce-       ve duyguları-   davranış     çözümünde                                        rını anlama-  lerini anlama-  nı uygun bir      ve duygu-     işbirliği 

                                    ya çalışma    ya çalışma        bir dille ifade    larının sor-     yapma

                                                                                   etme                  umluluğunu        

                                                                                                            bilme                                   

                                                                                                                             Her iki tarafında                                                                                        İhtiyaçlarını karşılamaya yönelik 

                                                                                                  Çözüm yolları üretme

  • Problem çözme ve Uzlaşma
  • Bazı durumlarda ortaya çıkan çatışmalar daha önce tarafların aklına gelmeyen veya repertuvarlarında olmayan davranışların, çözüm yollarının ve bunlara bağlı olarak da yeni ve uzun vadeli kazançların elde edilmesi için iyi bir başlangıç noktası olabilir. . Ancak bunun olabilmesi için belki de en önemli etken, tarafların çatışmanın çözümü ile ilgili olarak iyimser bir tutuma ve duyguya sahip olmalarıdır.
  • Çatışmanın her iki taraf için de kazançlı olabilmesi için;
  1. Tarafların problem çözme seyri (pattern) içerisinde hareket etmeleri
  2. Ortak bir çaba göstermeleri

gerekmektedir.

  • Problem çözümünün sonunda;

                                                           (1) Çatışma yönetimi sayesinde artan çatışma şiddeti azaltılabilir ve gelecekte olabilecek çatışmaların önüne geçilir,

                                                           (2) Tarafları tatmin eden bir uzlaşma (settlement) durumu sağlanır.

                                                           (3) Çatışma çözümü gerçekleşir.

                                    Problem çözme stratejisinin temel sorusu;

                 “Her iki tarafın birden amacına ulaşması nasıl sağlanabilir?

           ÇATIŞMA ÇÖZÜMÜNDE UYGULANAN PROBLEM ÇÖZME ADIMLARI

     ∕                  ∕                   \                     \

*Taraflar arasında    *Tarafların menfaatleri ve       *Her iki tarafın istek-         *Eğer 3. Madde

ihtiyaçlar (needs)     ve menfaatlere ulaşmak için     lerinin kesişebileceği      sağlanamaz ise, is-

ve menfaatler (inter-    yapılabilecekleri ile ilgili      olasılıkların dikkatlice      teklerin adım ad-

ests) açısından gerçek-     inançları analiz edilmeli    gözden geçirilmesi ger-     ım küçültülmesi

ten bir fark olup olma-     ve her iki taraf için de       ekir.                                  Ve her bir adımda

dığı sorgulanmalıdır.     tatmin edici, görece yüksek                        │                     yeniden tatmin

               │                      değerdeki istekler belirlenme-    *Tarafların temel is-     edici bir yol

*Çatışma durumunun      lidir.                                        teklerinden bağımsız ol-       araştırması

yarattığı olumsuz duy-                           │                      arak 3. Bir yol, her ikisi-         gerekir.

gu durum (mood) neden-     * Çatışmanın çözümü sadece       nin de isteklerinin

iyle taraflar birbirlerinden   iki tarafın uzlaşması ile olmaz, bu         gerçekleştirilebileceği bir

çok farklı şeyler istedikleri     uzlaşının taraflar açısından                    çözüm sunabilir.

algısına sahip olabilirler.      tatminkâr algılanması da önemlidir.

  • Çatışma Çözüm Yöntemleri
  • Çatışma hali, içinde bulunulmak istenmeyen veya rahatsızlık veren bir durum olduğu için ortadan kaldırılması için çeşitli yollar denenecektir.

                 Hangi yolun seçileceği

Taraflar arası      Uyuşmazlık konusu            Verimlilik           Kültür          Sosyal Normlar

İlişki

Gibi etmenlerle şekillenecektir.

Uyuşmazlık Çözümü Yöntemleri ve Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemlerinin Yeri

  • Yukarıdaki tablo, Moore (2003) tarihinde Uyuşmazlıkların çözümünde uygulanan yöntemlere ilişkin farklı bir bakış açısı olması adına oluşturulmuştur.
  • Buna göre, uyuşmazlığın şiddeti artıkça ve kazan–kaybet tarzı bir çözüme doğru gidildikçe, çözüm yaklaşımları da farklılaşmaktadır.

                                      Kazan-Kaybet tarzı bir çözüme gidilir ise;

Uyuşmazlığın şiddeti    Çözüm yolları

                                                                                                            Farklılaşır.

  • Gayrı Resmi Yöntemler; Kişilerin, uyuşmazlıklarının çözümünde öncelikle onlardan kaçınmaya çalışabilmekte birlikte, sonradan uyuşmazlığı kendi kendine ve karşı tarafın yardımı olmadan problem çözebilme çabasına denir.
  • Alternatif Uyuşmazlık Çözümleri;  Tarafların konuyu aralarında müzakere etmeye başlamaya başvurmuş olmaları demektir. Müzakere, iki tarafın da çıkarlarının korunduğu bir alternatif olarak karşımıza çıkmaktadır.
  • Müzakereden bir sonuç elde edilemediğinde başvurulan mercii arabuluculuktur. Bu süreçte bir tür müzakere yöntemi olup, üçüncü bir kişinin yardımıyla gerçekleştirilir. O yüzden bu yolda bir alternatif çözüm yöntemidir. Her iki yönteminde kabul edilmesi halinde her iki tarafın kazanacağı sonuçlar elde etmesi mümkün olacaktır.
  • Arabuluculuk ve Müzakere den sonra Geleneksel yargı kararları ve en uç nokta da, şiddete yönelen uyuşmazlık çözümü yöntemleri yer almaktadır. Uyuşmazlık çözümü için Hakeme (Arbiration) başvuru ve idari çözümlerde düşünülebilir.
  • Çözümsüzlüğün çözümü için yargısal (Judicial) veya yasal (legislative) çözümlerde denenebilir. Şema sonunda şiddete yönelen uyuşmazlık çözümü yöntemleri yer almaktadır.

Modül 2.

Arabuluculuk Nedir?

  1. Arabuluculuğun Tarihçesi

Arabuluculuk, Doğu’ da ve Afrika’ da eski çağlarda dahi görülmüştür. Osmanlı’ da ulemanın bazı faaliyetleri de modern arabuluculuğu çağrıştırmaktadır. Pek çok kültür de temel uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak kullanılmıştır. Arabuluculukta, yeni olan, arabuluculuğun ayrı bir kurum, usul ve meslek olarak düzenlenmesidir.

ABD’ de de 1960’ lı yılların sonundan itibaren kullanılmaya başlamıştır. Roscoe Pound Konferansı ise, milat olarak kabul edilmektedir. Bu konferans ile mahkemelerin sadece yargılama yeri değil, aynı zamanda uyuşmazlıklar için en uygun çözüm yolunu yönetecek bir uyuşmazlık çözüm merkezi hâline getirilmesine karar verilmiştir.

1990’ larda başta İngiltere ve Fransa ile başlamıştır. Daha sonrasında 2002 UNCİTRAL Milletlerarası Ticari Arabuluculuğa İlişkin Model Kanunu’ nu kabul edilmiştir. Avrupa Birliğinde ise 2002 yılında Medeni hukukta ve Ticaret hukukunda Uyuşmazlık çözümüne ilişkin alternatif Usuller üzerine Yeşil Kitabı hazırlamıştır. Hukuki ve Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuğun Belirli Yönlerine İlişkin 21 Mayıs 2008 Tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Yönergesi (2008/52/EC)  adalete daha iyi erişimi kolaylaştırmak amacıyla yayımlanmıştır.

2003 yılında Avrupa Konseyi’nin 1639 sayılı Aile Arabuluculuğu ve Cinsiyetler Arası Eşitlik konusundaki Tavsiye Kararı (madde 7.5 ve madde 8.2) taraflar arasında güç dengesinin gerekliliğini ve bunu sağlamanın arabulucunun temel sorumluluğu olduğunu açıkça belirtmektedir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Aile Arabuluculuğu Hakkındaki R (98) 1 Sayılı Tavsiye Kararı’nı bu alan için düzenlemiştir. Ancak bunun yapılmasının nedeni de; aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların yapı ve içerik bakımından farklı özellikler göstermesidir.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Konusunda Rec (2002) 10 Sayılı Tavsiye Kararı ve Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu’nun (CEPEJ) Aile ve Hukuk Arabuluculuğuna ilişkin Tavsiye Kararı; Arabuluculuğun daha iyi Uygulanmasına Yönelik Kabul Ettiği Rehber İlkelerdir (CEPEJ (2007) 14). Bunlar temel kaynak niteliğinde sayılabilir. Bu Rehber İlkeler, adaletin etkin ve hakkaniyetli olmasına ilişkin hukuk kurallarının daha iyi bir şekilde uygulanmasını sağlamaya çalışmaktadır.

Ülkemizde 2012 yılında 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (“Kanun”) ve Kanun’un uygulanmasına ilişkin olarak 2013 yılında Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği (“Yönetmelik”) kabul edilmiştir.

Yukarıda sayılı arabuluculuk süreçlerini açıklama yapmadan yukarıdan aşağıya sayalım.;

                                                (Kronolojik sıraya alınmıştır.)

                                               MODERN ARABULUCULUK

              ÖNCESİ          (Ayrı bir kurum, usul ve meslek olarak kabulü)      SONRASI

*Doğu’ da ve Afrika da                                                 *ABD 1960’larda Roscoe Paul Konferansı

*Osmanlıda ulemanın bazı faaliyetleri                      *İngiltere ve Fransa’ da 1990 ‘ da başlar.

*Pek çok kültürde temel uyuşmazlık çözüm              *2002 UNCİTRAL Milletlerarası Ticari

Yöntemi olarak kullanılmıştır.                                   Arabuluculuğa İlişkin Model Kanunu

                                                                                     *2002 AB.’ de Medeni hukukta ve Ticaret

                                                                                    hukukunda Uyuşmazlık çözümüne ilişkin

                                                                                     alternatif Usuller üzerine Yeşil Kitabı

                                                                                   *2002 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi

                                                                                   Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk

                                                                                   Konusunda Rec.10 Sayılı Tavsiye Kararı +

                                                                                   -Taraflar arasında güç dengesinin

                                                                                   gerekliliğini ve bunu sağlamanın

                                                                                   arabulucunun temel sorumluluğu olduğunu

                                                                                   düzenler.

                                                                                    *2003 AK.’ Da 1639 sayılı Aile

                                                                                   Arabuluculuğu ve Cinsiyetler Arası Eşitlik

                                                                                   konusundaki Tavsiye Kararı (madde 7.5 ve

                                                                                   madde 8.2) – Taraflar arasında güç

                                                                                   dengesinin gerekliliğini ve bunu

                                                                                   sağlamanın arabulucunun temel

                                                                                   sorumluluğu olduğunu açıkça

                                                                                  belirtmektedir.-Aile hukukuna ilişkin

                                                                                   uyuşmazlıkların yapı ve içerik bakımından

                                                                                   farklı özellikler göstermesidir.

                                                                                  *2007 Avrupa Adaletin Etkinliği     

                                                                                   Komisyonu’nun (CEPEJ) Aile ve Hukuk

                                                                                   Arabuluculuğuna ilişkin Tavsiye

                                                                                   Kararı’nın daha iyi Uygulanmasına

                                                                                   Yönelik Kabul Ettiği Rehber İlkelerdir

                                                                                   (CEPEJ 14).

                                                                                     *21 Mayıs 2008 Avrupa Parlamentosu ve 

                                                                                    Konseyi Yönergesi (2008/52/EC)

                                                                                     Amacı; adalete daha iyi erişimi sağlamak

Arabuluculuk konusunda yaşanan gelişmelerin temelinde;

*adalete erişimdeki sorunlar ve

*uyuşmazlıkların veya daha geniş ifade ile çatışmaların dostane yolla çözülmesi neticesinde elde edilmek istenilen toplumsal barış hedefi yer almaktadır.

Bu Hedeflerin elde edilmesindeki en büyük engeller;  (CEPEJ 3/37)

     ∕           ∕             │                 \                                \

Yargı     Avukatlar  Hukukçular   Adalet            Genel kamuoyundaki farkındalık eksikliği Mensupları                                  Sistemi kullanıcıları                             sayılabilir.

Bu noktada yargılama mensupları ile özellikle avukatlara gerekli bilgilendirme ve yönlendirmede bulunmaları konusunda sorumluluklarının olması durumu bulunmaktadır (bk. CEPEJ Rehber ilkeleri).

                         Adalete erişim araçları

     ∕                        │                 \               \

Yargılama         Tahkim     Arabuluculuk   Diğer çözüm yöntemleri olarak kabul edilir.

Adalete erişimin temelleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2, 5, 9, 10, 36, 141/4. maddeleri ve HMK’nın 77. maddesinde yer almaktadır.

                                    En Açık Göstergesidir.

Arabuluculuk       Kanunla düzenlenir.

                        *Kanun koyucu tarafından arabuluculuğa

                          Erişim araçlarından biri olarak kabul edildiğinin

Adalete erişim Temelleri; AİHS 6. Md.

                                           Any. 2, 5, 9, 10, 36, 141/4. maddeleri   

                                           HMK. 77. Maddesinde yer almaktadır.               

  • Arabuluculuk Nedir?

Tanım 1;

Arabuluculuk, tarafların, bir veya daha fazla arabulucunun yardımı ile bir anlaşmaya varmak için ihtilaflı meseleler üzerinde görüşme yaptıkları bir uyuşmazlık çözüm sürecini ifade eder.

                                                       En kısa tanımıyla

                                Bir veya Daha Fazla Arabulucunun Yardımı ile

                                                  Bir anlaşmaya varmak için

                                                              Görüşülür.

Taraf ◄—————————————————————————————-►Taraf

                                               -Bir uyuşmazlık çözüm sürecidir.- 

Tanım 2;

Arabuluculuk, üçüncü kişinin tarafları bir araya getirerek müzakere edebilmelerini sağladığı ve aralarındaki iletişimi kolaylaştırdığı, çözüme ilişkin karar verme yetkisinin taraflarda kaldığı, sürece ilişkin tavsiye veya karar verme yetkisinin ise üçüncü kişide olduğu bir yapılandırılmış uyuşmazlık çözüm sürecidir.          

                                                   Daha detaylı bir tanımıyla

                                                  Üçüncü kişi bir araştırır.

                                        Müzakere sağlar.+ İletişimi kolaylaştırır.

                                     Sürece ilişkin tavsiye veya karar verme yetkisi

                                                           Üçüncü kişidedir.

                                    ———————————————————

                                       Çözüme ilişkin karar yetkisi taraflardadır.

                                                              Görüşülür.

Taraf ◄—————————————————————————————-►Taraf

                                               -Bir uyuşmazlık çözüm sürecidir.- 

*En az iki tarafa ihtiyaç vardır.                       *Arabuluculuğun temel amacı; taraflar arasındaki

*Üçüncü kişinin müdahalesi şarttır.               İletişimsizliği arabuluculuk eğitimi almış

*Bu üçüncü kişinin tarafsız olması şarttır.     profesyoneller yardımıyla gidermektir (madde 7).

*Bu üçüncü kişi olmazsa bunun adı               

müzakeredir.

Tanım 3.

Kanun, arabuluculuğu “sistematik yöntemler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirini anlamaları ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştirilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” olarak tanımlanmaktadır.

                                                Kanuni arabuluculuğun tanımı

                                        *Amaç; Sistematik yöntemler uygulayıp.

                            *Görüşme ve Müzakerelerde bulunup bir araya getirir. 

                           *Çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlayıp, iletişim

                                            Sürecinin kurulmasını gerçekleştirir.  

                                                     *Uzmanlık eğitimi almış

                                                    *Tarafsız – Bağımsız

                                         *Zorunlu – İhtiyari olarak yürütülür.  

Taraf ◄—————————————————————————————-►Taraf

                                               -Bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir.- 

Arabuluculuğun temel özelliklerinden birisi, uyuşmazlığın menfaat temelli çözülmesidir.

Temel özellik ——————————-►Uyuşmazlığın menfaat temelli çözümüdür.

                                                                      Taraf menfaatleri ön plana çıkar.

*Arabulucu, gerekli görürse sürecin sonunda uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlamak için çözüm önerisinde bulunabilir.

*Üstelik taraflar, mevcut düzenleme ve usullere bağlı kalmaksızın sadece kendilerine özel bir çözüm yolu geliştirebilmekte ve herkes için oluşturulmuş kalıplar içinde kalmak zorunda olmamaktadırlar.

                                      *Mevcut düzenleme ve usullere bağlanmadan

                             *Sadece kendilerine özel bir çözüm yolu geliştirebilmekte

                           *Herkes için oluşturulmuş kalıplar için kalmak zorunda değil   

Taraf ◄—————————————————————————————-►Taraf

                                               -Bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir.- 

*Arabulucu, tarafların ihtiyaçlarını her vakaya özgü güç ilişkilerini dikkate alarak ve bu çerçevede oluşan pratik ve stratejik ihtiyaçlarını değerlendirerek ele almalıdır.

ARABULUCU;

  • Tarafların ihtiyaçlarını her vakaya özgü güç ilişkilerini dikkate almalıdır.

                                               +

  • Bu çerçevede oluşan pratik ve stratejik ihtiyaçlarını değerlendirerek ele almalıdır.

* Arabuluculukta iletişim ve tarafları doğru anlayabilmek, büyük önem arz eder.

  • İletişim
  • Tarafları doğru anlayabilmek

*Arabulucu, iletişim becerilerini kullanıp, genellikle sorular sormak yoluyla ve sürecin sonunda çözüm önerisinde de bulunmak yoluyla tarafların kendilerini ifade etmelerine ve uyuşmazlığı çözmelerine yardımcı olur.

ARABULUCU; (Temel faydaları da bunlar sayılabilir.)

  • İletişim becerilerini kullanır.
  • Sorular sorar.
  • Sürecin sonunda çözüm önerisinde bulunur.
  • Tarafların kendilerini ifade etmelerine yardımcı olur.
  • Uyuşmazlığın çözülmesine yardımcı olur.

Özellikleri;

  • Gönüllülüktür.

* Taraflar, arabuluculuğun dava şartı olduğu haller hariç sürece başlayıp başlamama, başladığı süreci devam ettirip ettirmeme ve sonuçlandırıp sonuçlandırmama konusunda serbest iradeye sahiptir.

*Dava şartı olduğu hallerde, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunludur. Ancak bu hallerde de arabuluculuğa devam etmek ve sürecin sonunda anlaşıp anlaşmamak tarafların ihtiyarındadır.

                                        Arabuluculukta Gönüllülük Özelliği

                ∕                                                                                     \

Dava şartı olmadığı haller;                                                             Dava şartı olduğu haller

-Sürece başlayıp başlamama                                                  -Dava açmadan önce başvuru

-Başladığı süreci devam ettirip ettirmeme                            zorunludur.

-Sonuçlandırıp sonuçlandırmama                                         -Arabuluculuğa devam edip

konusunda serbest iradeye sahiptir.                                      Etmemek tarafın sorumluluğu

                                                                                               -Sürecin sonunda anlaşıp

                                                                                               Anlaşmamak tarafın sorumluluğu

  • Gizlidir (Belki de en önemli özelliğidir.)

*Aksi kararlaştırılmadıkça, arabuluculuk faaliyeti esnasında elde edilen bilgilerin karşı tarafla veya üçüncü kişilerle paylaşılması ve arabuluculuk sürecinde hazırlanan belgeler ve süreçte yapılan açıklamaların anlaşmaya varılamaması hâlinde yargısal yollarda delil olarak kullanılması mümkün değildir.

Aksi kararlaştırılmadıkça;

-Arabuluculuk faaliyeti esnasında elde edilen bilgilerin karşı tarafla veya üçüncü kişilerle paylaşılması yasaktır.

-Arabuluculuk sürecinde hazırlanan belgeler ve süreçte yapılan açıklamaların anlaşmaya varılamaması hâlinde yargısal yollarda delil olarak kullanılması yasaktır.

  • İradidir. (İstisnası zorunlu arabuluculuktur.)

*Tarafların başvuru yapmaya zorlanamamasına denmektedir.

Arabuluculuk Dava şartı olmadıkça;

-Gönüllülük ilkesi gereği tarafların bu konuda anlaşmış olmaları gerekir.

-Bir sözleşme yapmaları gerekmektedir. ———-►Bağımsız bir sözleşme gibi düzenlenebilir.

                                               (veya)         ———-►Esas sözleşmeye Arabuluculuk şartı

                                                                                     Konabilir.

—————————————————————————————————————–

Arabuluculuğa başvurulur. . ———-►Dava açılmasından önce

                             (veya)       ———-►Dava görülmesi sonrasında

—————————————————————————————————————–

*Arabuluculuğun dava şartı olduğu hallerde davacının dava açabilmesi için arabuluculuk yoluna başvurulması ve arabuluculuk faaliyetinin sonunda verilen ve anlaşmaya varılamadığını gösteren son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemesi gerekir (HUAK madde 18/A/2).

(HUAK madde 18/A/2).

Dava şartı olan arabuluculuk hallerinde;

Dava açma koşulu; . ———-►Arabuluculuğa başvuru + Anlaşmama son tutanağı aslı

        (veya)                ———-►Arabulucu tarafından onaylanmış bir örneği ile başvurulur.  

Türk Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk ———-►İş – 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3/1’inci maddesi; -Bireysel ve toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı

  -İşe iade talebiyle açılan davaları

 ———-►Ticaret – 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi; -Türk Ticaret Kanunu’nun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan,

 -Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri

 ———-►Tüketici 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/A maddesi;

                                               (Aynı maddedeki istisnalar hariç)-Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklar için söz konusudur.

—————————————————————————————————————–

Arabuluculuk faaliyeti yürütür.   ———-►Tek arabulucu

                        (veya)                    ———-► Eş arabulucu     —–►Ön/Arka Koltuk

Arabuluculuk; *Tecrübeli olan sürece liderlik yapar.

                         *Daha az Tecrübeli veya Tecrübesiz arabulucu ise rahat hissettiğinde sürece katılır.

                                                                                                        —–►İşbölümü Yapılan Eş Arabuluculuk; *Değişik şekillerde yapılabilir.

                                            *Konulara göre işbölümü yapılır.

                                            *Her bir arabulucu tek bir taraf ile ilgilenebilir.

                                                                 —–►Sıra ile yapılan Arabuluculuk; *Süreç sıra ile yönetilir.

                         *Sıra arabuluculuk aşamalarına göre yapılabilir.

                         *—–►Her bir arabulucu bir aşamayı yönetebilir.

(Veya)                —–►Bir arabulucu süreci yönetir, diğeri gözlem yapıp not alır.

                                      (Gerekli görüldüğünde sürece dahil olabilir.)

—————————————————————————————————————–

Arabuluculukta kullanılacak yöntem,   —–►Arabulucuya X

          Değişir.                                                                         Bunlar sürece hazırlanır ve başlarlar.

                                                               —–►Taraflara       X

(Ancak bunlardan bağımsız 5           

aşamalı yöntem de belirlenebilir.)          —–► Uyuşmazlık konusuna göre

—————————————————————————————————————–

Süreç boyunca arabulucu taraflarla görüşür.     —–► Teker teker

                                                                            *Arabulucu uyuşmazlığı ve

                                                                       uyuşmazlığın temellerini anlar-İnceler-.

                                                                                       *Arabulucu taraflar arasında anlaşma

                                                                                   aralığının olup olmadığını tespit eder.                                         Ve/veya                                        

                                                                            —–► Birlikte

                                                                                           *Yukarıdaki süreçler tamamlandıktan sonra müzakere aşamasına geçilir.                     

Nihayetinde sonuç aşaması ile anlaşma veya anlaşmama ile uyuşmazlık neticelenir. 

—————————————————————————————————————–

Bu Görüşmelerde .     —–►tarafların karşılıklı duygularının anlaşılması X

       Ve                                                                                                          hedeflenir.

                                    —–► hukuki durumlarının anlaşılması                   X

—————————————————————————————————————–

Arabuluculuk sürecinde—► taraflar arasında anlaşma imkânının olup olmadığının tespitine  X

       Ve                                                                                                                              çalışılır.

                                        —►mümkün olursa tarafların anlaşmaya ulaşmasına                        X

—————————————————————————————————————–

*Arabulucu; süreçte taraflara yardımcı olur. Ancak anlaşma zorunlu değildir. Başarı da, tarafların anlaşması ile ölçülmez. Sürecin başarısı;  ”taraflar süreçten ve arabulucunun katılımından memnun mu, zaman ve masraf konusunda azalma ve elde edilebilecek çözümlerde artış oldu mu, taraflar arası iletişim ve ilişki gelişti mi, çözüme ulaşıldı mı, varılan anlaşma ne kadar sürdü” şeklindeki sorulara verilen cevaplardadır. Bu sorulara verilecek cevaplar birer kriter olabilir. “Anlaşmaya varıldı mı?” sorusuna verilecek cevap bu kritere verilecek cevaplardan sadece bir tanesi olabilir.

*Önemli olan sürecin doğru şekilde yürütülmesidir. Şayet bu şekilde olursa genellikle süreç anlaşma ile sonuçlanır. Bu süreçten dolayı tarafların en azından bir dereceye kadar tatmin olması gerekir. Şayet süreç olumsuz sonuçlanırsa; —►taraf ilişkisinin korunması X

(veya)                                                                                                                  çaba harcanır.

                                                                                  —►daha fazla bozulmamasına X

—————————————————————————————————————–

*Taraflar —► Arabuluculuk sürecini tekrar deneyebilir.

(veya)      —►diğer uyuşmazlık çözüm yöntemlerine başvurabilir.

  • Arabuluculuğa Elverişli Alanlar

*HUAK Md. 1/2′ ye göre; tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebildikleri her özel hukuk uyuşmazlığı için arabuluculuğa gidilebilir.

*Bu alanı; tarafların sulh olabildikleri özel hukuk uyuşmazlıkları olarak da adlandırabiliriz.

*Bu kapsama yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda dahildir.

*Arabuluculuğa konu uyuşmazlıklar türk hukukunda kanunla düzenlenmiş olması gerekir.

*Tarafların amacı çözüme odaklı olması hali sürecin başarıya ulaşması adına önemlidir.

*Tarafların müzakereye yatkın olmaması veya iletişim için yardıma ihtiyaç duymaları halinde de arabuluculuk yöntemi değerlendirilmelidir.

*Arabuluculuk doğru zamanda uygulanır ise başarılı bir yaklaşımdır. Buna göre; çatışma durumunun hemen ardından gelen taraflar için arabuluculuk uygun olmayabilir.

Arabuluculuğa elverişli uyuşmazlıklar

      ∕                           │                      │                                      │       \  

Ticari                   İşçi/İşveren         Tüketici              Kira                     Ortaklığın    Aile

Uyuşmazlıklar    Uyuşmazlıkları   Uyuşmazlıkları   Uyuşmazlıkları      giderilmesi  Uyuşmazlığı

*Çek, bono       /*İşe iade talebi/  *Kredi kartı/     *Kira bedelinin /    Uyuşmazlığı / *Nişanın

*Rekabet yasağı /*Ücret alacağı/  *Tüketici             ödenmemesi/          (YOK)         bozulması

*Komisyon sözl./*Fazla mesai/       kredisi            *Kira bedelini/   sonucunda hediyelerin iadesi

*Rehin karşılığı / ücreti alacağı/   *Bankacılık /   tespit ve tahliye/   *Maddi tazminat istemleri    

Ödünçten kaynak- /*Yıllık ücret-/  sözleşmeleri / >Davayı, icra takibini,/*Evliliğin devamı

lanan banka ve    /li izin alacağı /  *Ayıplı mal /  haczi ve tahliyeyi/ boyunca malların yönetimi

Finans kurumları  /*Hafta tatili  /   *Ayıplı hizmet / kapsar. /  *Evliliğin devamı boyunca mallar

İle yaşanan uyuş- /ve genel tatil /    *Peşin ve taksitli / üzerindeki tasarruf

mazlıklar ticaridir. /ücreti alacağı /     satım                / *Evliliğin sona ermesi halinde mal pay-

>TTK 5/A gereği/*İhbar ve kıdem/ *Ulaşım, kargo/    laşımı

4. maddede / Tazminatı alacağı/          sözleşmeleri /   *Evliliğin sona ermesi halinde nafaka ve

Sayılan davalar /> İş Mahk. Kn. 3./   *Abonelik   / tazminat

+                     /gereği bireysel/          *Özel eğitim / ▪Ayrılık –boşanma – velayet – nafaka gibi

Diğer kanun-/  veya toplu iş/             *Özel kurs / konuları içerdiğinden ailenin tüm üyelerini

larda belir- / iş sözleşmesine/             *Devre tatil / etkiler (Avrupa Konseyi Bakanlar komite-.

tilen ticari/ ne dayanan işçi/                *Devre mülk / si Aile arabuluculuğu hk.R (98) 1 sy. Tav-

davalardan,/ veya işveren/                  *Paket tur / siye kararı md.5). Bu yüzden boşanmanın

konusu bir/ alacağı ve tazminatı/       *Özel hastane / kendisi ve velayet uygun değildir.

miktar paranın / ile işe iade talepli/       İşlemleri /

ödenmesi olan/ davalar/                     >TKHK.73/A. Md. Aynı maddeler içindeki istisnalar hariç  

alacak ve tazminat /                           tüketici mahkemelerinde görünen uyuşmazlıklar

talepleri

*Hukuki uyuşmazlıklara ilişkin olarak arabuluculuk, değişik özellikler gösterse de, değer ve hedefleri ortaktır.

*Özellikle ticari ve aile arabuluculuğu bakımından arabulucunun rolü ve yöntemin işlevi bakımından ciddi farkların bulunduğu gözlenir. Aile arabuluculuğu, eğitim ve ayrıca incelemeye muhtaç bir durumdadır. Zira Aile uyuşmazlığının doğası ve içeriği farklıdır.

*Arabulucu; taraflardan birisinin süreci veya muhtemel varılacak anlaşmanın sonuçlarını anlamadığı düşüncesinde ise tarafsızlığını bozmadan süreci veya anlaşmanın sonuçlarının anlaşılması için tarafsızlığını zedelemeden açıklamalar yapıp, hukuki yardım almasını da tavsiye edebilir.

  • Arabuluculuğa başvurulması tavsiye edilen haller

         ∕   │    │      │                │          │          │               │   │     │    │  \

Taraflar arasındaki görünen uyuşmazlığın ötesinde daha büyük çatışma, menfaat veya sorunlar varsa,
Taraflar arasında korunmaya değer uzun süreli bir (ticari, ailevi nitelikte, komşuluk hukuku ile ilgili, kişisel veya uzun süreli sözleşme şeklinde bir) ilişki varsa,
Uyuşmazlığın görünen tarafları dışında başkaca tarafları da varsa

      │    │    │    │     

Taraflar arasında birden çok uyuşmazlık varsa,
Taraflar uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözülmesini istiyorlarsa,

            │     │      │

Taraflar yargılamanın uzun sürmesi sebebi ile daha hızlı çözüm elde etmek istiyor ise,
Uyuşmazlığın yargısal yolla çözümünde uyuşmazlık değerine göre çok masraflı olacaksa,

           │          │                      │    │    │

                   │       │

Uyuşmazlık konusunun yargısal yolla çözümü fazla karmaşık ise,
Uyuşmazlığın yargı kararıyla çözümü hâlinde kararın icrası zor olacak veya mümkün olmayacak ise,
Tarafların uyuşmazlığın dostane çözümünde karşılıklı çıkarları varsa,

                         │                            │    │

Taraflar, uyuşmazlık konusunda gizliliğin korunmasını istiyor ise veya

                  │

                          │

Taraflar arasında uzun süreli kalıcı bir çözüm isteniyor ise.

    Bu hallerde arabuluculuğa                          

başvurmak diğerlerine göre

                                      daha kolaydır.

  • Arabuluculuğun olumlu yönleri ve dikkat edilmesi gereken hususlar;

                 ∕                                               \

A.Arabuluculuğun                                                                        B.Arabuluculukta

Olumlu Yönleri                                                                     Dikkat Edilmesi gereken

                                                                                                           Hususlar

*Her iki tarafında rızası aranır. Arabuluculuk sürecinde taraflardan biri veya ikisi de işbirliğinden kaçınabilir. Arabulucu ise yöntemi uygulamaya devam için çaba gösterir. Sürecin olumsuz sonuçlanması halinde nelerin yaşanabileceğine dair arabulucunun tarafları aydınlatması gerekir. Burada rıza sadece ihtiyari arabuluculuk geçerlidir. Zorunlu arabuluculukta rıza söz konusu değildir.   *Taraflar taviz vermekten veya sulh olmaktan kaçınabilir. Taraflar bu yolla süreci sabote edebilir. *Anlaşma için tarafların rızasına ihtiyaç vardır. Dava şartı arabuluculukta, taraflardan biri toplantıya iştirak etmez ise, davada haklı çıksa bile yargılama giderlerine mahkum olacaktır. *Deneyimsiz bir arabulucu ve/veya taraf avukatı sürecin olumlu olarak bitmesine engel olabilir. Bu durum tarafların arabuluculuğa olan güveni de sarsabilir. *Arabulucu hizmet sağlayıcılarının kalitesini kontrol standardı olmadığı için iyi hizmet sağlayıcılarının tespit edilip seçilmesinde zorluklar olabilir. *Arabuluculuk sürecinde taraflar benzer uyuşmazlıklar için emsal karar istemesi sürece uygun bir durum olarak değerlendirilmez. Bu anlamda varılmış bir anlaşmada, benzer diğer uyuşmazlıklara emsal niteliğinde sayılamaz.

  │    │                            │   │   │    │              

1.Menfaat ve İhtiyaç Odaklı Karşılıklı Kabul Edilmiş Bir Çözüm
 2. Zamandan tasarruf
           │   │   │
3. Masraftan tasarruf
               │   │
4. Kontrolün taraflarda olması
                     │

         │

        5. Gizlilik
                      
6.Dava yükünün azaltılması
A1.; *Arabuluculukta uyuşmazlık, tarafların ihtiyaç ve menfaatlerin temel alınarak tarafların isteklerine uygun şekilde (Sulh yoluyla) çözümlenmektedir.   *Yargısal yöntemlerin herkes için uygun yöntemler bulması söz konusu iken, arabuluculukta, mevcut düzenleme ve usul ile bağlı olunmaması, tarafların kendilerine ve somut duruma özel çözüm üretme imkanı bulması durumu söz konusudur.
 
  *Gizlilik ve tarafsızlık ilkelerinin etkisi ile taraflar ihtiyaç ve menfaatlerine odaklanabilmesi, kendilerini daha iyi hissetmesi ve duygularını daha iyi ifade edebilmesi ile mümkündür. Böylelikle çözüm, tarafların ilişkisinin devamını sağlamakta ve yeni uyuşmazlıkların önüne geçmekte; genel olarak ise toplumsal barışın sağlanmasına yardımcı olmaktadır.   *Buradaki temel amaç, geçmişe odaklanıp uyuşmazlık nedeniyle zarar görenin tatmininden ziyade, ileriye odaklanıp her iki tarafın da mutlu olabileceği yeni bir gelecek oluşturabilmektir.

*Menfaat ve ihtiyaç odaklı yaklaşım, masraftan ve Zamandan da tasarruf sağladığı için taraflara uyuşmazlığın getirdiği stresi de azaltabilmesi söz konusu olabilmektedir.

*Arabuluculuk sonunda yapılan anlaşmaların, gönüllü olarak yerine getirilme ve taraflar arasındaki dostane ve sürekli ilişkileri koruma olasılığı daha yüksektir [Hukuki ve Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuğun Belirli Yönlerine İlişkin 21 Mayıs 2008 Tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Yönergesi (2008/52/EC)].

A2.;

*Ortada bir uyuşmazlık var ise bunun bir an önce çözülmesi önemlidir.

*Uzayan süreç, uyuşmazlığın büyümesi ve yayılmasına sebep olabilir.

*Bu durumda arabuluculuğun en önemli avantajlarından biridir.

*Bu süreçte en fazla bir gün veya daha kısa bir sürede çözüme ulaşılabilmesi sağlanabilir.

*Aile arabuluculuğu bir nebze daha uzun süreli olabilir.

*Bu kapsamda Arabulucuların zamanı iyi kullanma becerisine sahip olması gerekir.

A3.;

*Zamandan tasarruf edilmesi masraftan da tasarruf anlamına gelir.

*Arabuluculuk için yapılan masraf ve maruz kalınan yıpranma, davaya göre daha azdır.

*Arabuluculuğun taraf maliyeti, davaya göre daha azdır.

A4.;

*Çözüm, tarafların kontrolündedir. Taraflar ne beklemedikleri, ne de kabul etmeyecekleri çözüm ile karşılaşabilmeleri mümkündür. 

*İradilik ilkesi taraf, sulh konusunda irade serbestisine sahiptir. Kendisini tatmin edecek bir çözümü kabul edecektir.

*Bir çözümü kabul edip etmeme veya çözüm konusunda anlaşılmışsa, bunun içerik ve şartları hakkında karar verme yetkisi, tamamen taraflara aittir.

*Yargılamada uyuşmazlık, hakem veya hâkim kararı ile sonuçlandığı için çözüm, genellikle bir tarafı ve bazı hâllerde her iki tarafı da tatmin etmemektedir.

*Anlaşmayı ve şartlarını taraflar kendisi oluşturduğu için, bu anlaşmaya sadık kalma ihtimali artmaktadır.

A5.;

* Gizlilik, arabuluculukta tarafların sürece ve sonuca duydukları güven bakımından önemli bir özelliktir.

*Gizlilik sürecine; —►Başlama talebi

                               —►Süreçte paylaşılan bilgiler

                               —►Hazırlanan belgeler

                               —►Öneri ve kabuller

                             daha sonra yargılamada kullanılamazlar.

*Tarafların daha rahat hareket etmeleri amaçlanmaktadır.

*Tarafların hâlihazırda elinde mevcut olan bilgi ve belgelerin arabuluculukta ortaya konulmaları, yargılamada ileri sürülmelerine engel değildir.

A6.;

*Hâkimlerin mevcut dosyalara daha fazla yoğunlaşabilmelerini sağlayacaktır.

*Birçok ülkede uyuşmazlıkların tahkim, arabuluculuk ve alternatif yollarla çözülmesi, bu nedenle teşvik edilmektedir.

  •                                     Arabuluculuğun Türleri;

                 ∕                                               \

                   ∕                                  Kolaylaştırıcı             Arabuluculuk              *Ortak menfaatlerin bulunması için yapılandırılmıştır. *Tarafların bizzat katılımı önemlidir. *Uyuşmazlığın temelindeki pozisyonlarını ve çözümündeki ihtiyaç ve menfaatleri bulmaya odaklanır. *Çözüm konusundaki seçenekleri değerlendirmelerinde yardımcı olur. *Arabulucu, çözüm üretip taraflara empoze etmez. *Süreç iletişimi geliştirici ve aydınlatıcı bir yol izlemelidir. *Anlaşma, bilgi ve tarafların birbirini anlamasına ihtiyaç vardır. *Kural olarak, arabulucu hukuki  bilgilendirme, nitelendirme, tavsiye yapamaz.     *Tarafların tartışmalarına elinden geldiğince daha az müdahalede bulunur.             │                            Değerlendirici Arabuluculuk         *Tarafların uyuş-mazlıktaki zayıf yönlerini belirtip bu konuda hâkim veya hakemin nasıl bir karar vereceğini tahmin etmek yol-uyla tarafların uyuş-mazlıklarını çözme-lerine yardımcı olur. *Taraflara muhtem-el bir davanın sonu-cu hakkında tavsi-yelerde bulunabilir, dosyanın zayıf ve güçlü yanlarından bahsedebilir ve dos-yanın içeriğini değ-erlendirerek, teknik ve hukuki bilgi sağ-layabilir. *Taraflar arasındaki ilişkinin önemli ol-madığı ve tarafların uyuşmazlık için hız-lı bir çözüm elde et-mek istedikleri hâl-lerde tercih edil-mektedir. *Tarafların menfaat ve ihtiyaçlarından çok haklarına yoğunlaşır. *Formule edici veya çözüm bulucu Arabuluculuk ta denir.              │  Dönüştürücü Arabuluculuk         *Tarafların her birinin güçlen-dirilmesi; ihtiyaç, menfaat, değer ve görüşlerinin tanın-ması; bu şekilde onların geliştiril-mesi fikrine day-anmaktadır ve il-işki odaklı arabu-luculuk olarak da adlandırılmaktadır. *Uyuşmazlık in-sanın gelişimi için önemli bir fırsattır. Tarafların her biri zorluk ve prob-lemlerle karşılaş-tığında mücadele yetisi güçlendir-ilmelidir. *Tarafın kendin-den farklı durum-da olanlara saygı duyması sağlan-malıdır. *Sulh sağlanmasa bile güçlendirme ve tanıma ile taraf-lar kendilerini da-ha iyi bir bireye dönüşecektir. İleride ortaya çıkacak sorunlarla daha iyi mücadele edecektir.

A.Uygulanacak Kanun Hükümlerine göre                        B.Arabuluculuk Faaliyetine göre

                                                                               ∕                      │                             │

        │                         │

     Adi                  Nitelikli

*Kanuna tabi  olmaksızın yapılan arabulu- culuk hizmetidir. *Tarafların seçtiği herhangi bir kimse ara- buluculuk hizmetini yürütebilir. *Sulh anlaşmasına uyulmaması halinde açılacak icra; genel hükümlere tabidir. *Geleneksel olarak yapılmaktadır. Bunu da toplum içinde saygı duyulan kişiler-ce yapılmaktadır.        *Kanuna göre yapılan arabuluculuktur. *Kanuna göre tutulan sicile kayıtlı arabulucular tarafından yürütülür. *Emredici kurallara uyulmalıdır. *iki hali vardır.   │            │ İhtiyariZorunlu   Arabuluculuk *Varılan anlaşma, mahkemeden alınacak icra edilebilirlik şerhi ile ilam niteliğinde belge niteliği taşır (18/1-3. Md.). *Bu belge ilamlı icra hükümlerine tabi olur.(18/4. Md.). 

                                                                                                                         *Dönüştürücü arabu-luculukta yanlış anlamaların belirlenmesi, başkalarına ait alternatif bakış açışlarının bulunması ve süreçten önce başkaları hakkında bilinmeyenlerin öğrenilmesi ile birlikte arabuluculuk faaliyeti için yeterli başarının sağlandığı kabul edilebilmektedir.

                                                                                                                                                                   *Akran arabulucu-luğunda sıklıkla kullanılmaktadır.

                                                                                                                                                                    *Güçlendirme, do-ğası itibariyle dönüşümü sağlama konusunda ayrımcılık ve baskıyla baş etmeyi, bunu başarmak için var olan diğer sistemlerle ilişkilenmeyi ve ortaklık içerisinde çalışmayı içerdiğinden bambaşka bir alt yapıyı, süreci ve eğitimi gerektirmektedir.                                                                                                                     

Bizim kanunumuz; Kolaylaştırıcı arabuluculuk esas alınmak kaydıyla hazırlanmıştır. Arabulucu sürecin sonunda çözüm önerisinde bulunabilir (Madde 2/1).

  • Arabuluculuğun Uyuşmazlık Çözüm Yöntemlerindeki Yeri

 *Uyuşmazlık çözüm yöntemleri temel olarak 2 başlığa bölünür.

-►Dostane Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri; Müzakere ve arabuluculuktur.

-►Yargısal Temelli Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri; Tahkim ve mahkeme önünde yapılan yargılamadır.  

*Bu çözüm yöntemleri dışında hakem / bilirkişilik gibi başkaca yöntemler de bulunmaktadır.

*Bunlar herhangi bir uyuşmazlık çözümünde tek başına veya diğer yöntemlerle birlikte kullanılabilir.   

                  │                                               │                                          │  

Müzakere/Doğrudan Görüşme *Uyuşmazlığın taraflarca sistema-tik yöntemler kullanılmak yoluyla çözülmesidir. *Müzakere, iki veya daha fazla tarafın belirli bir sonuca varmaları gereken hâllerde, karşılıklı kabul edilebilir bir çözüme ulaşmak için, tartışma ve ikna yoluyla farklılık-larını gidermeye çalıştıkları bir iletişim sürecidir. *Bütün anlaşmaya dayalı alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin temeli müzakereye dayanmakta-dır. *Üçüncü kişinin katılması halinde Arabuluculuk aşaması söz konusu olur. *İki türlü müzakere vardır.     │                             │  Adi                       Nitelikli *TBK.’ ya     *Avukatlık Kn. 35/A      Tabi olup        md.’ sine göre olur. Sulh ile son-  *Av. Kn. Yön.’ nin uçlanabilir.      şekil şartlarına göre *Sulh anlaş-    hazırlanmışsa ilam masının icrası   niteliğinde belge dava ile olur.    sayılır                        (Av. Kn. Yön.Md.17).Hakem / Bilirkişilik   *Uyuşmazlık konusunun miktar, değer veya seviye, randıman veya yeterlilik gibi bir vasfın güvenilen uzman ve tarafsız bir kişi (hakem-bilirkişi) tarafından tespit edilmesi ve bu tespitin taraflar için bağlayıcı olması ve bu hususların yalnızca anılan tespitle ispat edileceği kabul edilmektedir. *Aksi kararlaştırılmadı ise münhasır delil sözleşmesi niteliği taşımakta; hakem-bilirkişi, bilgi ve deneyimine dayanıp bir tespitte bulunmaktadır. *Bu özelliği sebebiyle menfaat temelli arabuluculuktan farklılık arz etmektedir.Yargılama Yapılan Yöntemler           │                             │   Tahkim           Mahkeme   │            │                 *Uyuşmaz- Milli  Milletlerarası      lığın yar- (HMK.     (M.A.            gısal bir 11. md.)  Tahkim          yolla çöz-                   Kn.)            ülmesidir.                                   *Tahkim gibi *Hak temelli bir        hak temelli- çözüm yolu ol-          dir. ması sebebiyle ar-     *Önceden abulucuktan ayrılır.   belirlenmiş *Bağlayıcı bir çöz-    kanun ve üm yoluyla uyuş-       usullere mazlığı çözer.             bağlı kalın-                                     arak hakim                               tarafından bağlayıcı bir karar verilmektedir. *Bu açıdan, tarafların uygulanacak hüküm ve usul ile hâkimin vereceği karar üzerinde kural olarak bir etkileri yoktur.
  • Arabuluculuk Sözleşmesi

*Arabuluculukta taraflar arasında uyuşmazlık konusunda arabuluculuğa başvuru yapılmasına ilişkin bir sözleşmenin bulunması gerekir.

*Bu uyuşmazlık; -►Uyuşmazlık ortaya çıkmadan

                             -►Uyuşmazlık ortaya çıktıktan sonra da yapılabilir.

*Kanuni bir zorunluluğun olduğu arabuluculuk var ise, böyle bir sözleşmeye gerek yoktur.

*Arabuluculuk sözleşmesi / Arabulucu sözleşmesi; birbirinden farklıdır.

*Arabulucu sözleşmesi       ——►  Hakem sözleşmesine benzer.

  Arabuluculuk sözleşmesi ——► Tahkim sözleşmesine benzer.

*Arabulucu sözleşmesi, arabulucu ve uyuşmazlığın tarafları arasında yapılır ve tarafların hak ve yükümlülüklerini düzenler.

                 Hak ve yükümlülükler düzenlenir.

Arabulucu  ——————————————-►Uyuşmazlığın tarafları

                                    Yapılır.

MODÜL 3

ARABULUCULUK SÜRECİNİN TEMEL İLKELERİ

Sayacağımız tüm bu ilkeler; arabuluculuk sürecinin tümünde de dikkate alınmalıdır. Ayrıca, mevcut ilkeler; Avrupa Birliği Arabuluculuk Etik Kuralları içerisinde de yer almaktadır. Bu sebepten dolayı da mevcut ilkelere modül 14’ te tekrar değinilecektir. Her ne kadar burada gerekli ilkeler sayılmış olsa da, mevcut tüm ilkelere burada sayılanlarla sınırlı değildir. Burada sayılmasa da; *Esneklik ve *Arabulucunun süreçte ektin rol alması kavramları da (modül 5) iş bu temel ilkelere ek oluşturmaktadır.

      │                            │                           │                             │                                │

Gönüllülük             Gizlilik           Arabulucunun             Kontrolün                         Eşitlik

                                                        Tarafsızlığı            taraflarda olması

  1. GÖNÜLLÜLÜK

Üç aşamada irdelenir.

-►(1) Sürece başvuru,

-► (2) Sürecin devam ettirilmesi,

-► (3) Süreç sonunda bir anlaşmaya varılmasıdır.

Arabuluculuk sürecinin başlatılması genel olarak gönüllüdür ve üç ihtimalde mümkün olur:

-►Tarafların talebiyle arabuluculuğa başlanılmasıdır (Taraflar tam anlamıyla gönüllüdür.).

-►Hâkimin arabuluculuk yöntemini teşvik etmesidir (Hakim bilgilendirme konuşması yapar veya tarafları bilgilendirir.).

-►Arabulucuya başvurunun bir dava şartı hâline getirilmesidir (Öncelikle arabulucuya başvurmadan dava açılamamasıdır.). 7036 sy. İş mahkemeleri kanunu 3. Md. Bu durumu düzenler. Ayrıca 6102 sy. Türk Ticaret Kanunu 5/A. Md. Aynı durumdadır. Keza 6502 sy. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 73/A. Md. De bu kapsamda düzenlenmiştir. Mevcut durum, her ne kadar AİHS 6. Md. Ve Any. 36. Md. Kapsamında hak arama özgürlüğüne aykırılık içeriyormuş gibi görünse de, taraflar arabuluculuğa başvurduktan sonra süreci devam ettirmek veya sona erdirmek bakımından serbest olacaklarsa, burada yargı organlarına ulaşmak için aşılması güç bir engel olduğundan söz edilemeyecektir. O hâlde arabuluculuğa başvurunun zorunlu olarak düzenlenmesi hâlinde, bunun hak arama özgürlüğüne zarar vermemesi için devlet mahkemelerinden karar elde etme yolunun da açık olması gerekir. Bu nedenle arabuluculuk, yönteminin taraflarca istenildiği zaman sona erdirilmesi, hak arama özgürlüğünün de bir gereği olarak, bütün ülkelerde gönüllülük ilkesine tabidir. Ayrıca adli yardım kurumunun da arabuluculuk sürecinde de kullanılabiliyor olması ayrıca gönüllülük ilkesini destekleyen hususlardandır. Buna göre; 7036 sy. İş mahkemeleri kanunu 21. Md. Ve HUAK. 12/ Ek. 3. Fk. Da; arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan tarafın, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinin kararıyla adli yardımdan yararlanabileceği düzenlenmiştir.

Gönüllülük ilkesi, arabuluculuk sürecinin taraflardan birinin isteği üzerine sonlandırılması hâlinde, her iki taraf da bu nedenle bir külfete katlanmak zorunda kalmazsa anlam ifade eder. Bu kapsamda iradi olmasındaki en önemli unsur;

*Tarafların yöntemi diledikleri zaman terk edebilmeleridir. Yani bu ilke kapsamında taraflar arabuluculuğa başvurdular diye veya anlaşamamaları sebebinden dolayı yargılama yoluna gidilemeyecek diye bir durum söz konusu değildir.

*Aynı zamanda, arabuluculuğa başvurdular diye olumsuz bir etkiye veya sonuca maruz kalmamayı da gerektirir.

*Arabuluculuk sürecinde tarafların anlaşamama ihtimali her zaman mevcuttur ve bu ihtimalden dolayı da tarafların yargı yoluna başvurmak istemeleri ihtimaline binaen de zamanaşımı ve hak düşürücü süreler bakımından her zaman taraflara koruma sağlanmalıdır. HUAK 16/2. Md. Mevcut durumu koruması amacıyla düzenlenmiş bir hükümdür.

Dava şartı arabuluculuk kavramına ilişkin ek bir bilgi olması adına, mevcut zorunlu arabuluculuk sürecinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvuru yapılmış ve İptal Ret niteliğindeki kararı: Anayasa Mahkemesi’nin 11.7.2018 tarihli ve E. 2017/178, K. 2018/82 sayılı Kararı ile verilmiştir. Mevcut kararda, “…Cumhuriyeti Anayasası’nın 141. maddesine göre davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. Bu görevin ağır iş yükü altında yerine getirilmesi zorlaştıkça, yargının iş yükünün azaltılması, adalete erişimin kolaylaştırılması ve usul ekonomisi gibi çeşitli nedenlerle yargıya ilişkin anayasal kuralların etkililiğinin sağlanması bakımından gerekli görülmesi durumunda uyuşmazlıkların çözümü için alternatif yöntemlerin yaşama geçirilmesi, yasama organının takdir yetkisi içindedir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvuru zorunluluğu, bu yollar sırf kişilerin hak aramalarını imkânsız hâle getirmek amacıyla oluşturulmuş etkisiz ve sonuçsuz yöntemler olmadığı sürece hak arama özgürlüğüne aykırı kabul edilemez. Alternatif uyuşmazlık çözümü kavramında geçen “alternatif” terimi, mahkemelere alternatif bir yol olarak kullanılamaz. Bir başka ifadeyle, alternatif uyuşmazlık çözümleri, Devlete ait yargı yetkisinin mutlak egemenliğine zarar vermeden işlerlik kazanan ve uygulama alanı bulan ek yöntemler bütünü olarak nitelendirilebilir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının başarılı olabilmesinin ön koşulu da bu yolların yargı yoluyla yarışmaması ve yargının yerine ikame edilmemeye çalışılmasıdır. Bu yolların asıl hedefi, basit ve kamu düzenini ilgilendirmeyen uyuşmazlıkların adli bir soruna dönüşmeden çözümünü sağlamaktır… Bir başka ifadeyle, taraflar arasında arabuluculuk yöntemine başvurulmuş olması, Devletin yargılama yetkisini bertaraf edemez. Arabuluculukta iradilik ilkesi gereğince yargıya ve diğer çözüm yollarına başvuru yolu her zaman açık bulunmaktadır. Dolayısıyla kuralın, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. ve 36. maddelerine aykırı bir yönü yoktur. Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2., 9. ve 36. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir. (10.07.2013 tarih ve 2012/94 E. ve 2013/89 K. için bk. 25.01.2016 tarihli Resmî Gazete).” Şeklinde bir karar tesisine gidilmiş olması durumu söz konusudur.

  • GİZLİLİK

Arabuluculuk sürecinde başarının sağlanması için tarafların sürece güven duyması gerekir. Bu güvenin sağlanmasında da; tarafların birbirleriyle açıkça ve rahatça iletişim kurması büyük önem taşır. İşte bu ilişkinin açıkça ve rahatça kurulabilmesi içinde gizlilik ilkesine ihtiyaç vardır. Bu nedenle, arabuluculuk ile ilgili yasal düzenlemelerde arabuluculuk sürecinin gizliliği güvence altına alınmaktadır. Bu yasal güvence sayesinde tarafların birbirlerine karşı dürüstçe menfaatlerini ifade etmeleri, arabulucunun da tarafların gerçek durumları ve menfaatleri hakkında bilgi sahibi olup tüm bu bilgiler ışığında çözüm olasılıklarının değerlendirilmesinin sağlanması gerekli bir durumdur.

Güvenin tesisi için – aksi kararlaştırılmadıkça – 

-►Sürecin gizli yürütülmesi,

-►Tarafların bu süreçte ortaya koydukları beyan, bilgi ve belgelerin gizli kalması

-►bunların arabuluculuk süreci sonrasında açılabilecek davalarda kendileri aleyhine kullanılmayacağının güvence altına alınmış olması gerekir.

Bu ilke, Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu kararlarında (Aile ve Hukuk Arabuluculuğuna İlişkin Tavsiye Kararın Daha İyi Uygulanmasına Yönelik Rehber İlkeler CEPEJ 2007 (14) te belirtilmiştir.

Ülkemizdeki Arabuluculuk Mevzuatına göre gizliliğe aykırı hareket edenler için hukuki ve gereğinde cezai sorumluluklar öngörülmüştür.

2.a – Kapsamı :

Gizlilik ilkesinin kapsamının sağlanması

-►Taraflara bilinçli ve sorumlu bir şekilde karar alma +

-►karşı tarafın bilgisine sunacakları olguları tespit edebilme imkânı verir.

Bu kapsamda tarafların gizlilik ilkesinden beklentilerinin ne olması gerektiği tespit edilmesi gerekir. Bu beklentiler de bu kapsamda üç başlık altında toplanır. 

     │                                                               │                                                         │

Taraflar, Kişisel ve ticari        Taraflar, arabuluculuk yoluna              Taraflar, arabulucunun

itibarların korunmasını,         başvurduklarında, başvurmadan           süreç boyunca öğrenmiş

ilişkilerin devamını                önceki durumlarına oranla daha            olduğu bilgileri, üçüncü

isteyebilirler.                          elverişsiz bir hâle düşmemek isterler.   kişilerle paylaşmamasını

                                                *Bilgi ve belgelerin ve anlaşma              isteyebilirler.

                                               Tekliflerinin gizli kalmasını isterler.      *Arabulucunun özel

                                                                                                              Oturumlarda öğrenmiş

Arabuluculukta taraflar gizlilikten ne                         Bekler?        │                                                                          │     İç ilişkide gizlilik                Dış ilişkide gizlilik

                       Olduğu bilgilerin de karşı tarafla

            Paylaşılmamasını taraflardan biri

                        isteyebilir. 

-► Dış ilişki de gizlilikte; arabuluculuk süreci içerisinde ortaya çıkan tüm bilgi ve belgelerin üçüncü kişilerin huzurunda ifşa edilmemesini ifade eder.

Bu odada konuşulan her şey, bu odada kalacak.” İfadesi arabulucu tarafından ifade edilir.

*Buradaki gizliliğin muhatabı sürece taraf olmayan üçüncü kişilerdir. Üçüncü kişiler; arkadaşlar, tanıdıklar, çalışma arkadaşları, basın veya bu bilgiyi öğrenmede menfaati olan veya olmayan herhangi birileri olabilir.

*Mahkemenin huzuruna bu süreçte edinilen bilgi ve belgelerin getirilmesi de yine bu ilkeye aykırılık içeren bir durumdur. Sır saklama yükümlülüğüne aykırılıktan medeni yargılama hukukundan doğan kurallarla çözülecektir.

*Mahkeme huzurunda bu süreçte ortaya çıkan bilgi ve belgelere ilişkin örnek olarak; arabulucu kendisine ödenmesi için taahhüt edilen bedelin ödenmemesinden dolayı mahkeme yoluna başvurmak zorunda kalabilir. Bu durumda, mevcut süreçteki bazı hususların mahkeme önüne taşınması gerekmesine ihtiyaç duyduğunda arabulucunun bu konuda gizlilik ilkesi engelleyici bir ilke durumunda yer alır. Buna göre;  mevcut uyuşmazlık, genellikle medeni yargıya ilişkin olacaksa da ceza yargısına ilişkin de olabilir. Bu gibi durumlarda arabuluculukta gizliliğin korunmasına ilişkin hükümler medeni yargılama hukukunun alanıdır.

-► İç ilişkide gizlilik kavramı için olarak ise; arabulucunun özel oturumlar esnasında taraflardan birinden edindiği bilgiyi diğer tarafa aktaramayacak olması anlamı söz konusudur.

Kapsamı kavramını özellikleri anlamında 3 ayrı başlık anlamında inceleyebiliriz.

2.a.1 Arabuluculuk sürecinin aleni olmaması; arabuluculuk yönteminin en önemli ve olumlu özelliklerinden birisidir.

2.a.2. Arabulucunun, Tarafların ve Üçüncü Kişilerin Sır Saklama Yükümlülüğü; Taraflar kendilerini güvende hissetmedikçe gerçek menfaatlerini ortaya koymayacak, çözüm için gerekli olabilecek bilgileri, ortak veya özel oturumlarda ifade etmeyecektir. Bu olumsuzlukları önlemek ve söz konusu güveni sağlamak için, herkesçe bilinmeyen ve kolayca ulasılması mümkün olmayan olguların ortaya konması hâlinde, arabulucu, taraflar ve arabuluculuk dolayısıyla bu bilgiye sahip olan üçüncü kişiler de dahil herkesin sır saklama yükümlülügü altına gireceği kabul edilmektedir. Bu kapsamda arabulucu ve arabuluculuk sözleşmelerinde taraflar ve arabulucu bu sözleşme veya sözleşmelerde yer alabilecek gizlilik ilkesine ilişkin hususu bir madde ile ilişkilendirerek bu konuda süreci koruma altına alabileceği gibi, bu sürece dahil olan veya olacak 3. Kişilere de bu sözleşmeye taraf edebilir.

2.a.3. Beyan, Bilgi ve Belgelere Delil Olarak Dayanılamaması; Kural, arabuluculuk müzakereleri esnasında yapılan tekliflere, ikrarlara veya anlaşma önerilerine yargılama aşamasında delil olarak dayanılamamasıdır. Buna ilişkin husus; HUAK 5. Maddede; arabulucunun tanıklığına başvurulamayacağı ve bazı bilgi ve belgelere mahkemede delil olarak dayanılamayacağı pozitif şekilde düzenleme altına alınmıştır.

**Ancak arabuluculuk faaliyeti söz konusu olmasaydı dahi taraflar bir delili ellerinde bulunduruyor veya elde edebiliyor ve aynı zamanda mahkeme veya tahkim yargılamasında geçerli delil olarak kullanabiliyorsa; sırf daha önce arabuluculuk faaliyetinde ortaya konması, o delili mahkemece kabul edilmeyecek delil hâline getirmez. Zira arabuluculuk bir yargılama değildir, ispata ve dolayısıyla delillere dayalı bir faaliyet söz konusu olmaz. Bununla birlikte, bu gibi delillerin arabuluculukta bir şekilde gündeme gelmesi, üzerinde tartışılması veya ortaya konması söz konusu olabilir. Yani toplantı sırasında bir anlık sinirle senedi ortaya çıkarılmış olması durumunda mevcut senedin artık geçersiz olduğu anlamı ortaya çıkmayacaktır.**

  • Arabuluculukta Gizliliğin Bertaraf Edileceği Haller;

     │                                                                                                               │

Tarafların rızası                                                                    Arabuluculuk Süreci Sonunda           

*Taraflar kendi iradeleriyle                                              Varılan Anlaşmanın Uygulanması

Gizlilik ilkesini bertaraf edebilir.                                      ve İcrası

*Sır saklama yükümlülüğü, söz konusu                          * Anlaşmanın kapsamı ve şekli

bilginin, sahibi tarafından sır olarak                                 taraflarca serbestçe

nitelendirilmesine ve sırrın korunmasına                          kararlaştırılacaktır.

dair menfaatin varlığına bağlıdır.                                    * Ancak metnin hiçbir tereddüde

                                                                                          mahal bırakmayacak derecede açık,

basit ve kolay anlaşılır olması önemlidir.

*Arabulucu, taraflara bu metnin oluşturulması sırasında hukuki yardım almaları konusunda yönlendirebilir.

*Metnin geçerli olabilir olması için ifa edilebilir nitelikte olması yani yukarıda da belirtildiği gibi yalın ve açık olması gerekmektedir.

*Taraflarca yazılı hâle getirilen anlaşmanın icrası sırasında bazı tereddütlerin doğması her zaman mümkündür. Bunları gidermek için bilgi veya belgeye ihtiyaç duyuluyorsa, gizlilik ilkesinden vazgeçilebilir. Ancak bu her anlaşma durumunda da gizlilik ilkesinden feragat edilebileceği anlamını doğuramaz ki, o zaman da arabuluculuk kurumuna ihtiyaç ortadan kalkar. Bu durum ancak amaçlı sınırlı olmalıdır. Bu nedenle arabulucunun sır saklama yükümlüğünü düzenleyen hükümlerde de genellikle sır saklama yükümlüğünün istisnası olarak anlaşmanın icrası gösterilmiştir.

*Örneklersek; AB. Direktifinin 7. Maddesi yukarıdaki durumda, arabulucunun sır saklama yükümlülüğünün olmadığını düzenlemiştir. Ayrıca BM. Model Kanunu 10. Maddede de, benzer bir düzenleme söz konusudur.

*HUAK’ da ise; 2 temel istisna belirlenmiştir;

-►Söz konusu bilgilerin kullanılmasının bir kanun hükmü tarafından emredilmesi veya

-►Bunların arabuluculuk süreci sonunda varılan anlaşmanın uygulanması ve icrası için gerekli olmasıdır. Ancak bu istisnanın da ancak arabuluculuk sonunda varılan anlaşmanın icrasının zorunlu kıldığı ölçüde geçerli olacağı ve gereksiz şekilde genişletilemeyeceği belirtilmiştir.

  • ARABULUCUNUN TARAFSIZLIĞI

Arabuluculuğun tüm tanımlarında arabulucu; “*Bağımsız ve *Tarafsız bir *Üçüncü kişidir.” açıklaması geçmektedir. *Tarafsızlık ve *Bağımsızlık arabuluculuk sürecine hakim en temel ilkelerden birisidir.  Buradaki tarafsızlıktan kasıt; arabulucunun görevini yerine getirirken söz, davranış ve görünümünde kendi duygu, değer ve önceliklerine yer vermemesidir.

Tarafsızlık kapsamından olaya bakıldığında arabulucu; en nihayetinde uyuşmazlığın dışında kalmış olan herhangi bir üçüncü kişi olması gerekliliğidir.

İki açıdan incelenmesi gerekir.

                                       Arabuluculukta Tarafsızlığın İncelenmesi

                                 │                                                                       │

Uyuşmazlığın taraflarına karşı her zaman            Arabuluculuk süreci neticesinde varılacak 

Tarafsız kalınmasıdır.                                            Anlaşmada şahsi bir menfaatin olmamasıdır.

*Arabulucu, taraflara karşı ön yargısız               *Arabulucunun, taraflarla kişisel ilişkisi Olmalı, eşit mesafede olmalı, birini                veya iş ilişkisi olmamalı veya uyuşmazlık

Güçlendirip – diğerini zayıflatmamalıdır.         konusuyla ilgili ve uyuşmazlığın sonucuna

*Arabulucu, içinde yaşadığı toplumda                yönelik doğrudan veya doğrudan olmasa bile

baskın değer ve kabulleri içselleştirme                belirgin bir mali veya diğer ekonomik veya eğiliminde olan insan yapısı içinde,                     başkaca menfaatinin bulunmaması gerekir.

farklı bir kişiyle karşılaştığında hangi             *Arabulucu, çalıştığı veya varsa temsil

değer ve kabullerinin tarafsızlığını                      ettiği firmasının taraflardan biri için

engelleyebileceğine ilişkin bilgi sahibi               arabuluculuk dışında herhangi bir yetkiyle olmalıdır.                                                             görev yapmamış olması da gerekir.

*Bu bilgi kendisine verilen arabuluculuk             * Arabulucu, tarafsızlığından şüphe

Eğitimi sırasında kendisine ve kabul ettiği           edilmesini gerektirecek önemli hâl ve değerlere ilişkin de tarafsız bir değerlendir-     şartların varlığı hâlinde ve kendisinin buna

me yapabiliyor olmasını gerektirir.                      vakıf olması ile birlikte, tarafları

*Arabulucunun kendi kültürel öğrenmelerini    bilgilendirmelidir.

ve değer yargılarını da analiz edebileceği ve     *Taraflarda, arabulucunun tarafsızlığına

bunun davranış ve kararlarına nasıl etki         karşı şüphe oluşması durumunda arabulu-

edebildiğini deneyimlemesi tarafsızlık                cünun görevine derhal son verebilirler.

açısından gerekir.                                                   *Taraflar, bu bilgilendirme sonrasında 

                                                                                sürece devam etmek de isteyebilirler.

                                                                                *Ancak, arabulucu; bu şüphenin varlığı

                                                                                 karşısında şayet arabulucu tarafsız kalamayacağını değerlendirir ise, görevine devam etmemesi de önem arz etmektedir.

*Tarafsızlık eğitimli bir arabulucu bile anlaşmanın sağlanması için yeterli değildir. Hatta getirdiği bazı riskli durumlar vardır. Bunlar, 3 başlık altında toplanmıştır. 

        │                                                       │                                                            │

Güçlü olan tarafın, zayıf           Varılan anlaşmanın uyuşmazlığın    Toplumsal değerlerin göz

olan taraf karşısındaki               tarafları dışındaki üçüncü kişilere     önünde bulundurulmamış

üstünlüğü ile bir anlaşmaya       de etki edecek olması                        olmasıdır.

varılması

*Arabulucunun taraflar arasındaki güç dengesizlikleri olması halinde tarafsızlık ilkesinin daha karmaşık bir rol alacağı kuşkusuzdur.

*Taraflar arasındaki güç dengesizlikleri, bu durumun arabulucu tarafından yönetimi ve sonucun adil olmasında arabulucunun rolü kavramları aşağıda verilmiş 3 başlıkta şu şekilde açıklanabilmektedir.

                 │                                                    │                                                      │

Değer atfetme                                         Değer Biçme                             Doğru Değerlendirme

                                                                                                                (Değerlendirilen şeyin

*Sevdiğin birinin aldığı                * Olay veya insanların                              değerine uygun

1 liralık bir biblonun                        ilkeler, kurallar ve norm-                       olarak yapılan

Değeri o kişi için paha                     lar bakımından                                       değerlendirme)

biçilemez olabilir.                          Değerlendirilmesidir.

*Bu kapsamda kişiler,                  *“Şiddet kötüdür., Yalan           *Değerlendirilen şey,  

Başka kişi ve olaylara                     söylemek ayıptır., dayan-         kendi dışındaki bir

Sübjektif değer ve anlamlar            ışma iyidir.” Gibi genel          nedenden dolayı değerli

Yükleyebilirler.                                Yargılarına ve bunlara            veya değersiz görülmez.

*Genellikle kişisel Duygu                dayanarak ortaya çıkan            * Aksine değerlendirilenin

Ve deneyimler üzerinden                 özel değer yargılarına da-       kendinde taşıdığı değeri Hissedilen yakınlık ve uzaklık       yanılarak yapılan değer-      görmek anlamında yapılan

Üzerinden hissedilen yakın                lendirme biçimidir.             değerlendirmedir.

Ve uzaklık üzerinden bu kapsam-       *Genellikle toplumun değer      * Her birey biriciktir ve

Değerlendirme yapılabilir.                 Yargıları üzerinden değerlen-    farklılıklarının ötesinde

                                                           dirme yapılır.                             sadece insan olarak

                                                           *Yüklemeleri; “iyi-kötü,              değerlidir. 

güzel-çirkin, faydalı-zararlı, doğru- yanlış, günah-sevap” ve bu gibi        *Doğru değer- sıfatlar olan değer yargıları kurulur ve her şeye buna göre değer biçilir      lendirme, kişisel ve

veya biçilmesi beklenir.                                                                                toplumsal olarak

                                                                                                          kurulan değer yargıları ve anlamlardan bağımsız olarak yapılan bir değerlendirmeyi şart koşar. Yanlış değerlendirme ise; değerlendirilenin kendisine özgü değerini ve anlamını ortaya koyamayan değerlendirme-lerdir.

  • KONTROLÜN TARAFLARDA OLMASI

*Arabuluculuk, tarafların sonuçla ilgili sorumluluğu ve kontrolü ele aldığı, etkili çözümler bulunabildiği bir yöntemdir.

*Dolayısıyla yargısal yöntemlerden farklı olarak, arabuluculukta taraflar;

-►Karar verme yetkisini elinde buldurmakta,

-►Anlaşma şartlarını belirlemekte ve

-►Süreci etkileme imkânına her zaman sahip olmaktadır.

*Tarafların takdirinde olması sebebiyle kabul edilen şartlara uyma taraflarca uyulması

*Bu ilke kapsamında; kendi menfaat ve yetkileri doğrultusunda ortaya çıkan durumdan ve bu durumun sonuçlarından doğrudan tarafların kendileri sorumludur.

*Bu ilke kapsamında arabulucu; -►Taraflara uyuşmazlığın çözümüne ilişkin menfaatlerini hatırlatması veya

                                                     -►Uyuşmazlığın çözümüne ilişkin menfaatlerini ortaya koyacak sorular sorması mümkündür.

*Arabulucunun süreçteki tutumu; “Size yardımcı olmama izin verin.” şeklinde özetlenebilir.

*Arabuluculukta çözüm önerisinde bulunabilmesine ilişkin kanun koyucu görüş değişikliğine giderek;  tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde arabulucuya çözüm önerisinde bulunma yetkisi verilmesi yönünde tavır almıştır. Ancak tabi ki, taraflar, arabulucunun bu çözüm önerisini kabule zorunlu değildir. Arabulucu, bu hususu taraflara bildirmekle yükümlüdür.

  • EŞİTLİK

*Taraflar, gerek arabulucuya başvururken gerekse süreç boyunca eşit haklara sahiptirler.

*Silahların eşitliği ilkesi olarak da ifade edilir.

*Tarafların eşit hak ve imkânlara sahip olmasını gerektiren ve bir uyuşmazlık hangi yolla çözülürse çözülsün gözetilmesi gereken bir ilkedir.

*Eşitlik ilkesini 2 kapsamda inceleyeceğiz.

A. Taraflar Arasındaki Güç Dengesizlikleri, Yönetimi ve Adil Olma, Hakkaniyet

*Başlıktan da anlaşılabileceği üzere, taraflar arasında güç dengesizlikleri olabilir. Bunlara, şirket ile çalışanı arasındaki ilişki örnek oluşturabilir.

*Güç dengesizliklerinin birçok sebebi olabilir, Bunlardan bazıları;

-►Arabuluculuk sürecine dikkatli hazırlık,

-►Müzakere becerisi,

-►Mali kaynak,

-►Hukukçu veya uzmanlara erişim sonucu ortaya çıkmaktadır.

*İşbirlikçi olmayan davranışlardan kaynaklananlara ise;

-►Müzakerelerde zorlama veya

-► İyi niyet eksikliği sayılabilir.

*Güç dengesizliklerinin yaşandığı bir arabuluculuk sürecindeki olumsuz etkiler,

Buna göre;

-►Müzakerelerde öz saygısı düşük,

-►Hakları konusunda bilgi sahibi olmayan,

-►Kaynakları az olan bireylerin, daha bilgili ve yetkin bireylere göre başarı oranı daha düşüktür.

Benzer şekilde;

-►Arabuluculuk düşmanca bir ortamda gerçekleşirse, varılan anlaşmanın adil veya eşit olması mümkün değildir.

*Bazı kaynaklar, arabuluculukta güç dengesinin tarafların kendi kendine karar verme ve arabulucunun tarafsızlığı ile ilgili olduğunu söyler.

*Aslında eşitlik ilkesine göre arabuluculuğun amacı; tarafların uyuşmazlıklarına son vermek için kendi kendilerine ortak fayda sağlayacak bir anlaşmaya varmalarına yardımcı olmaktır.

*Arabulucular, güç dengesizliğinin hangi aşamada tarafların karar verme süreçlerine etki edeceğini tespit etmeli ve bu durumun üstesinden gelmek için gerekli tedbirleri almalıdır.

*Arabulucunun süreç içindeki güç dengesizliğinin yaşandığı anın tespitini sağlaması ve müdahale etmesi için farklı teknikler olup, deneyimli ve yetkin bir arabulucu bu teknikleri nasıl etkili bir şekilde kullanabileceğini bilmelidir.

*Arabulucunun tarafsız bir yol izlemesi önemli olup, aksi halde güçlü olan tarafın zayıf tarafın kayırıldığı gibi bir suçlamada bulunması gibi bir durumun yaşanmasının önüne geçilebilir.

*Sürecin açılış başlangıç aşaması içinde arabulucu katılımcıların uyması gereken eşit konuşma süresi, müzakerede iyi niyet gibi temel kuralları koymalı ve uygulamalıdır.

*Arabulucu zayıf olan tarafın, daha öz güvenli hissetmesi ve doğru kararlar verebilmesi adına oturumlar arasında uzmanlardan bilgi almasını teşvik etmelidir.

*Arabulucu özel oturumlarda daha zayıf olan tarafa, güven ve kontrol aşılamak için örneğin “Karşı taraf şunu derse nasıl bir cevap vereceksin?” gibi bazı sorular sorabilir.

*Önemli olan husus, tarafların egemenliğinin sağlanması için gerekli güce sahip olup olmamaları önemlidir.

B. ARABULUCUNUN TOPLUMSAL ÇEŞİTLİLİĞE YAKLAŞIMI VE GÜÇ İLİŞKİSİ

Arabulucu güç dengesizliklerini, üç düzeyde bir toplumsal çeşitlilik konusu olarak anlamalıdır (Nadrac ve Attorney-General, 1999; Frederico, Cooper ve Picton, 1998; Thompson, 2016):

            │                                                        │                                                      │

Kişisel veya Psikolojik                Söylemsel ve Kültürel                               Yapısal Alan

Farklılıklara Dayalı Güç                Farklılıklara Dayalı

İlişkileri                                              Güç Ilişkileri                              *Kişiler, kaynaklara eriş-

                                                                                                               İm açısından farklı top-

* Bireyin kendi hedeflerine            *: Kültür insanlar için gündel-      umsal konularda yer ala-

erişebilme yeteneğiyle ilgilidir.        ik yaşamlarındaki güç denge-     bilirler.

* Verili kişisel özellikleri,                sizliklerini pekiştirebilir.               *Örneğin, kimisi sağlık

öğrenilebilir becerileri, kısmen       * Özelde dil genelde ise kültürler,   hizmetini ücretli alır

öğrenilebilir olan ve kısmen de          kişileri belirli bir doğrultuya       iken, kimisi devlet kat-

doğuştan getirilen rolleri içermekle       güç dengesizliklerine neden     sı ile bu hizmeti alıyor.

birlikte tutumlarda bu çerçevede           olabilirler.                                         *Bu güç dengesiz-

ele alınabilir.                                        * Arabuluculuk sürecinin başarısı,   liği kişilerin arabu-

* Tutumlar, neyin öğrenildiği,             tarafların ihtiyaç ve menfaatlerini      luculuk sürecinde

diğer insanlara nasıl cevap verildiği      açıklayabilme ve  ifade edebil-       ihtiyaç ve menfaat-

ve diğerlerinin nasıl karşılık verdiği-       mesine bağlıdır.                           Leri farklı referans-

nin bir bileşimidir.                                 *Ancak; şu hallerde kişiler kendi-    larla belirleyebile-

* Arabuluculuk sürecinde;                     lerini farklılıklarından dolayı         ceğini veya men-

-►kişinin yaşı,                                       -► kültürleri,                              faatları üzerinde ısrar

-►eğitim durumu,                                 -► sınıfsal konumları,              etmek için ne kadar di-

-►engellilik durumu,                            -► yetiştirilme tarzları ve          rençli olabileceklerini

-►statüsü,                                              -►toplumun azınlık grubu        belirleyebilirler.

-►yaşadığı yer vb. farklılıkları ile        -► içerisinde yer alma durumları  *farklılıklara karşı

-►belirlenen beceriler,                          vb. sebeplerinden dolayı kendilerini     59 gelişen

-►roller ve tutumlar, güçsüzlük            kolayca ifade edemezler.             olumsuz ön yargıların olarak engel yaratabilir.                         *Bu gibi durumlarda arabuluculuk     kalıplaşması

*Bununla beraber, her bireyin              süreci güçlendirmeye odaklanmalı ve     durumunda

biricik özelliklere sahip olduğu            kişilerle yüz yüze görüşme ile            yapısal engeller

gerçeğinden yola çıkarak, her vaka              -►duygu                              hâline gelmektedir.

*Farklılıklar üzerinden gelişen şu hususlar;

kendi özelinde analiz edilmeli, tarafların     -►düşünce

güçlü ve güçsüz yönleri bir arada                -► ihtiyaç

değerlendirilmelidir.                                     -►menfaatlerini rahatça ifade

                                                               edebilmelidir.

*Farklılıklar üzerinden gelişen şu hususlar; -►olumsuz önyargılar,  -►ırkçı,  -►ayrılıkçı ve  -►cinsiyetçi Yapılarla beslenirler.

                                                                *Ayrıca arabuluculuk süreci;      

farklı kültürden kişilerin ihtiyaçlarına cevap verebilme süreci olarak

tanımlanabilir ve yürütülecek süreçte farklı kültürlerde çatışmaların

çözümünde ve anlaşmaya ulaşmada farklı süreçlerin ortaya çıkabile-

ceği durumu unutulmamalıdır.

                                                                 *Örneğin; bir tarafın geldiği

Kültürde önce anlaşılabilir konular öncelikli geliyor iken, diğer taraf

İçin öncelikle anlaşılamayan konular önce gelebilir.

                                                                                                                      *Tarafların sahip olduğu olumsuz ön yargılar ve yarattığı adaletsizlik, dönüştürücü arabuluculuk açısından müdahale edilmesi gereken konulardır.

                                                                                                                      *Kolaylaştırıcı arabuluculuk açısından ise bir müdahale söz konusu değildir.

                                                                                                                      *Ancak görüşme sürecinde ortaya çıkan ön yargılar veya adaletsizliğe uğramışlık duygusu güç dengesizliğinin varlığını tespit etmek açısından önemli bir işarettir.

                                                                                                                      *Arabulucu, benzer özelliklere de sahip olsa her vakayı toplumsal çeşitliliği çerçevesinde değerlendirmeli, farklı kültürel özelliklere ilişkin genelleme yapmaktan kaçınmalı ve en önemlisi de kendi kişisel ve kültürel değerlerinin farkında olmalıdır.

                                                                                                                     *Şiddet riskinin bulunduğu kimi durumlarda, arabuluculuk sürecinin yürütülemeyeceği akılda tutulmalıdır.

MODÜL 4

1. ARABULUCU KİMDİR?

Arabulucunun;

-►Belirli becerilere sahip olması

-►Belirli temel özellikleri taşımış olması gerekir.

* Arabulucu, taraflar arasındaki çatışmanın çözümüne yardımcı olmak amacıyla arabuluculuk sürecini idare eden ve arabuluculuk yöntemlerini bilip uygulayabilen tarafsız gerçek kişidir.

*Arabuluculuk;  -►Kanuna tabi olarak yapılabileceği gibi (Adalet bakanlığı siciline kayıtlı.)

                           -► Kanuna tabi olmadan da yapılabilir. (sicile kayda gerek yok.)

*Arabuluculuk faaliyeti tek başına yapılabileceği gibi birden fazla kişi ile de (Eş arabuluculuk) yürütülebilir. Eş arabuluculuk yöntemleri farklılık içerir. Ayrıca ileri arabuluculuk eğitimleri alarak uzmanlıklar oluşturulup buna göre bu branşlara özgü uzmanlıklar oluşturulabilir. Bunlar, iş-tüketici-ticaret vb. olabilir.

2. ARABULUCULUK SÜRECİNE KAYIT ZORUNLULUĞU

*Sicil; Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Arabuluculuk daire başkanlığı bünyesi tarafından tutulmaktadır.

*Bu kişilerin görev yapabilmesi için  -►sicile kayıt olmak üzere başvuru yapması +

                                                            -►kabulü ile mümkündür.

*Sicile kayıt olma şartları (HUAK 20 – Yön. 24);  ● Türk vatandaşı olmak,

                                                                                  ● Mesleğinde en az 5 yıl deneyimli hukuk fakültesi mezunu olmak,                 

                                                                                  ● Tam ehliyetli olmak,

                                                                                  ● 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma, yalan tanıklık ve yalan yere yemin suçlarından mahkûm olmamak,

                                                                                  ● Terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmamak,

                                                                                  ● Arabuluculuk eğitimi almış ve Bakanlık tarafından açılacak yazılı sınavda başarılı olmaktır.

*Sadece TC. vatandaşları ve hukukçular yapabilir. Avukatlık ta yapabilirler.

*Tarafsızlık ilkesi ve başka sıkıntılara mahal vermemek adına uyuşmazlık konusu olayda arabuluculuk yapmış ile taraflardan birinin vekilliğini üstlenemez.

*Meslekte 5 yıl kuralı bulunmaktadır.

*Her ne kadar arabuluculuk gönüllü olsa ve arabulucular bir karar vermeyecek olsalar da alınabilecek neticelerde bu eğitimin katkısı olacaktır.

*HUAK 22. Madde gereği; arabuluculuk eğitiminde; “ -►Arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesiyle ilgili temel bilgileri,

                                                                                          -►İletişim teknikleri,

                                                                                          -►Müzakere ve uyuşmazlık çözüm yöntemleri ve

                                                                                           -►Davranış psikolojisi ile yönetmelikte gösterilecek olan diğer teorik ve pratik bilgileri içeren eğitimi ifade eder.

*Eğitim 68 saat teori ve 16 saat uygulama üzerine yürütülür.

*Teori eğitiminin yanında video izleme ve senaryo üzerinden grup çalışmaları yapılması da pratik eğitim olarak düşünülmektedir (Yönetmelik madde 26). Eğitimini başarı ile tamamlayan kişilere bu konuda bir belge verilecektir (Kanun, madde 25).

*İhtiyari yürütülecek bir arabuluculuk sürecinde sicile kayıtlı olan herhangi bir arabulucudan hizmet alınmak istendiğinde (bk. Kanunun genel gerekçesi) yürütülecek işlemde sorumlu tutulan arabulucunun düzenlediği olumlu veya olumsuz herhangi bir tutanak HUAK anlamında sonuç doğurmaz.

*Yukarıdaki şartları sağlayan kişi ancak daire başkanlığına başvuru yapıp, sicile kayıtlarını yaptırabilirler.

*HUAK 20/3 e göre; sicile kayıt yapılması ile birlikte faaliyetlerine başlayabileceklerdir.

*HUAK 12’ e göre; öncelikle sicile giriş aidatı sonrasında ise; her yıl için aidat ödemesi yapacaklardır.

*HUAK 21/1’ e göre; sicile kaydedilmiş birinin aslında arabuluculuk siciline kaydı yapılabilmesi için gerekli şartları taşımadığı sonradan anlaşılmışsa veya silinmesini gerektirecek bir durum olur ise, daire başkanlığı bu durumu yerine getirecektir.

*1. Çıkma sebebi; Sicilden silinmeyi gerektiren aşağıdaki durumların varlığında da daire başkanlığı bu işlemi yürütebilecektir.  Buna göre; daire başkanlığı; -►Gizlilik (HUAK, madde 4),

                                                                           -►Görevi özenle ve tarafsız biçimde yerine getirme (HUAK, madde 9),

                                                                           -►Reklam yasağı (HUAK, madde 10) ve

                                                                           -►Tarafların aydınlatılması (HUAK, madde 11)   -► Arabulucunun aidat ödeme yükümlülüğüne uymaması (HUAK, madde 12) ile ilgili olan yükümlülükler bu kapsamda değerlendirilebilir.

*2. Çıkma sebebi

                         Birden çok arabuluculuk sürecinde

                          Yukarıda sayılan ihlalleri yapmış

                            Olduğunu tespit ettikten sonra

                                                    +

                     SAVUNMASINI ALDIKTAN SONRA

                                                     +

                                                    İster

Daire başkanlığı .—————————————–► Arabuluculuk kurulundan sicilden

                                                                                         arabulucunun kaydının silinmesini

*3. Çıkma sebebi; HUAK 21’ e göre; Arabulucu her zaman kaydının sicilden silinmesini isteyebilir.

3. Arabulucuda bulunması gereken özellikler;

Tarafsız Olmak

     │             │               │           │ │              │               │      │                │           │

İyi Bir Dinleyici Olmak
 Esnek Olmak
Kolay Anlaşılır Olmak
Süreci Yönetme Becerisine Sahip Olmak

│                                 │

Bir Anlaşmazlığın Dinamiklerini ve Karmaşıklığını Hızlı Bir Şekilde Anlama Becerisine Sahip Olmak
*Empatik Anlayışa Sahip Olmak
      │ Dürüst ve Güvenilir Olmak
Eleştirilere Açık Olmak

                                               │

  │  Uygun (Ayrımcı Olmayan) Bir Mizah Anlayışına Sahip Olmak
   │ Sabırlı Olmak

TARAFSIZ OLMAK

Arabulucu, taraflara eşit mesafede olmalı ve uyuşmazlık konusu üzerinde herhangi bir çıkara sahip olmamalıdır. Tarafsızlık, objektif davranışı kapsar. Arabulucu taraflardan ve uyuşmazlık konusundan etkilenmeden ve taraflarda bu şekilde bir intiba uyandırmadan süreci yürütüp uyuşmazlığın çözümüne yardımcı olmaya odaklanmalıdır. Bunu gerçekleştirebilmesi için arabulucunun, çatışma veya uyuşmazlık konusunu tarafların olumsuz kişisel özelliklerinden ayırabilmesi gerekir. Bu ise arabulucunun hem kendi değerlendirme biçimlerinin hem de tarafların birbirlerini hangi değerlendirme biçimleri üzerinden değerlendirdiklerinin farkında olmasını gerekli kılar.

İYİ BİR DİNLEYİCİ OLMAK

Dinlemek, arabulucunun tarafların tümüne eşit mesafede olduğu mesajını verir ve taraflardan birini diğerine tercih etmeyip, yansız kalmayı sağlamış olur.

ESNEK OLMAK

Arabulucu, bir tarafın uyuşmazlık konusuna veya bir alt soruna ilişkin durum değişikliğinin etkilerini algılayıp bu değişikliği derhâl gündeminde uygun yere almalıdır.

Arabulucu, çözülmesinde güçlük çıkan ve gündeminde ön sıralarda yer alan bir alt sorunu daha arka sıraya alabilmeli, bu şekilde görüşmelerin düğümlenmesinin önüne geçecek esnekliği göstermelidir.

KOLAY ANLAŞILIR OLMAK

Sürecin tüm tarafları açısından birbirlerini doğru anladıklarına ilişkin en etkili yöntem olarak soru ve özetleme dikkat çekmektedir.

SÜRECİ YÖNETME BECERİSİNE SAHİP OLMAK

Kendisini bireysel olarak iyi tanıması, arabuluculuk süreci ve oturumları başlamadan önce iyi bir hazırlık yapması ile başlar. Bu beceriye sahip olmak için öncelikli adımların ilki aktif dinlemenin sağlanmış olmasıdır. İkinci adım ise; etkin soru sorma tekniklerinin kullanılmasıdır. Bu, hem sürecin ilerlemesi hem tarafların makul ve esnek olması hem de sürece katılmalarının teşvik edilmesi açısından önemlidir.

BİR ANLAŞMAZLIĞIN DİNAMİKLERİNİ VE KARMAŞIKLIĞINI HIZLI BİR ŞEKİLDE ANLAMA BECERİSİNE SAHİP OLMAK

Arabulucu, uyuşmazlık konusunu ve onun altında yatan çatışma sebeplerini kısa sürede anlayabilecek ve bunlara doğru müdahale edebilecek bilgi, anlayış ve tecrübeye sahip olmalıdır. Bununla beraber, uyuşmazlık konusunun çözümünde etkin bir şekilde yardımcı olabilmesi için sürece ilişkin her zaman önceden hazırlık yapmalı, arabuluculuk konusunda bilgi edinmelidir. Deneyim, zamanla ve pek çok uygulama yaparak kazanılan bir özelliktir. Bu nedenle sabırlı olunmalı, çalışılmalı ve gerektiğinde deneyimli bir arabulucu ile eş arabuluculuk yapılması düşünülmelidir.

EMPATİK ANLAYIŞA SAHİP OLMAK

Tarafların deneyimi, davranışları ve duygularını, önyargılı olmadan, değerlendirmeden veya bunlara itiraz etmeden, anladığını ortaya koymalıdır. Taraflara, arabulucu; anlayışla yaklaşılmalıdır. Anlayış, tarafların düşünce ve korku gibi her türlü duygusunu kapsayıcı olmalıdır. Empatik anlayışa sahip olabilmek, görüşme süresince arabulucunun kendisini tarafların yerine koyarak ve onların içerisinde bulunduğu toplumsal koşulları değerlendirerek ne gibi duygular içinde olduğunu hissetmeyi / anlamayı gerektirir.

Empatik anlayış gelişiminin üç temel aşaması:

-►Başkasının ayakkabısını giymeyi (köprü kurmak)

-► Eşitsizlikleri ve farklılıkları dikkate alarak kişinin dünyasını, kavramlarını anlamayı ve

-►Kişinin anlam dünyasını keşfederek dışarıdan bir bakışla karşılık vermeyi içerir.

Bu çerçevede verilecek empatik tepki düzeyinde, genellemelerden kaçınılmalıdır. Yani arabulucu, tarafların anlattıklarında kendilerinin hangi hususları değerlendirdiklerini ortaya çıkarmaya odaklanmalıdır. Arabulucu, sorununu ileten kişinin rolüne girerek, olaylara o kişinin bakış açısıyla bakabilmelidir. Arabulucunun yanında, tarafların birbirlerini anlamaları da önemlidir. Bu anlayışın sağlanması ve dolayısıyla fikirlerin değişmesi için arabulucunun kullanabileceği en önemli yöntemlerden biri, tarafı diğer tarafın açısından düşünme ve değerlendirmeye yönlendirmektir. Bu sonucu elde etmek için kullanılabilecek tekniklerden birisi rol değişimidir. Rol değişiminde, taraflardan birisi uyuşmazlık hakkında bilgi verdikten sonra diğer taraftan bu bilginin özetlenmesi istenebilir. Böylece, karşılıklı anlayış artırılabileceği gibi yanlış anlama varsa da bunun düzeltilmesi sağlanmış olur.

DÜRÜST VE GÜVENİLİR OLMAK

Sürecin başlangıcında ilk yapılması gereken hususlardan biridir. Bu sebeple arabulucu, sürecin başından sonuna kadar dürüst olmalı, tarafların güvenini zedeleyecek hareketlerden kaçınmalı ve geçerli bir mazereti olmadığı sürece verdiği sözleri mutlaka yerine getirmelidir. Hatta arabulucu, içerisinde yer aldığı toplumsal önyargılara ve eşitsizliklere karşı da dürüst olmalıdır. Arabuluculuk sürecine katılan tarafların genellikle birbirlerine güvenmedikleri düşünülecek olursa, arabulucuya da güvenilmeyen bir ortamda sonuç elde edilmesi güçtür.

UYGUN VE AYRIMCI OLMAYAN BİR MİZAH ANLAYIŞINA SAHİP OLMAK

Arabulucunun mizah konusunda dikkat etmesi gerekenler açısından öncelikli olan “yerindelik” ilkesidir.

SABIRLI OLMAK

Hem birlikte hem de birebir görüşmelerde taraflara karşı sabırlı davranmak, onları acele ettirmemek gerekir. Sanır arabulucu da bulunulması gereken zorunlu erdemlerden biridir.

4. ARABULUCUNUN DİĞER BAZI MESLEKLERDEN FARKI NEDİR

Avukatlardan Farkı *Hukuki görüş veremez.

     │                                     │                                │                                   │ 

Hakemlerden Farkı *Tahkimde Hakim statüsündedir.
Hakimlerden Farkı *Atanmış hakim inceler.
Uzlaştırmacı Farkı *TCK’ daki suçlara karşılık yapılmıştır.

5.ARABULUCUNUN GÖREV VE İŞLEVLERİ

Arabulucu, tarafların birbirlerini dinlemelerini, anlamalarını ve çözüm üretmelerini sağlayan süreci yöneten kişidir. Bu sebeple, arabulucunun sürece ilişkin bazı görev ve işlevleri vardır.              

     │            │               │         │                │              │           │                            │        

Sürecin Yöneticisi
İletişim Sağlayıcı
Bilgilendirici
Çözüm Artırıcı
Gerçekçi Düşüncenin Temsilcisi
    │ Kusurları Üstlenici
    │ Tarafları Geçmişten Geleceğe Yönlendirebilen
     │ Duyguları İyi Yöneten

SÜRECİN YÖNETİCİSİ

*Arabulucu, sürece ilişkin yöntemin planlayıcısı ve idare edenidir. Taraflarla birlikte ve ayrı ayrı yapılacak görüşmeler, görüşme süreleri ve ortamı, katılımcıların kimler olacağı, gizliliğin ve tarafların birbirine saygısının sağlanması gibi konular arabulucunun görevleri arasındadır. İlaveten, tartışmalara bir yön verilmesi ve iletişimi devem ettirecek olumlu bir ortamın oluşturulmasından arabulucu sorumludur. Arabulucu, ayrıca silahların eşitliğine, tarafların birbirleri ile doğru iletişime geçip geçmediğine ve tarafsız görünmeye özen göstermelidir.

*Arabulucu, sürecin yönetimini elinde tutmalı ve o şekilde görülmelidir. Bunun içinde güvenilir görünmesi gerekir. Tarafların bilgilerini paylaşmada kolaylık yaşanması adına bu durum önemlidir. Arabulucu; etkin, amaca uygun, tarafsız ve taraflara eşit muamele yapar şekilde görülmelidir. İyimser, enerjik, sabırlı ve kararlı olmak süreç yönetiminde arabulucunun çok işine yarayacaktır. Arabulucu, zamanı da iyi idare edebilmelidir.

 İLETİŞİM SAĞLAYICI

*Uyuşmazlığın taraflar arasındaki iletişim bozukluğunda kaynaklandığı durumlarda arabulucu, iletişim eksikliğinin giderilmesi görevini üstlenir. Pek çok uyuşmazlığın altında yatan temel sebep, yanlış ifadeler veya yanlış anlaşılmalardır. Bu durumda arabulucu, iletişim teknikleri kullanarak ve soru sorarak tarafların birbirini anlamasına, doğru şekilde iletişimin sağlanmasına yardımcı olmalıdır.

*Taraflar ve arabulucu arasında güvene ve saygıya dayalı dengeli bir ilişki kurulması önemlidir. Bunun için, arabulucu:

● Tartışmalara herkesi dâhil etmeli,

● Dikkatli bir dinleyici olmalı ve ne duyduğunu göstermeli,

● Cevap vermek veya özetleme yapmak yoluyla tarafların anlaşıldığını ortaya koymalı,

● Tarafsız olmalı,

● Yaklaşılabilir, açık olmalı,

● Önyargılı olmamalı,

● Mesafeli olmamalı,

● Açık, dürüst ve samimi olmalı,

● Söz ve vücut dilinde sözleri ile beden dili uyumlu hareket etmeli,

● Tarafsız ve eşit olmalı,

● Taraflarla göz temasında olmalı.

● Süreç boyunca gizliliğe uyulmasını sağlamalıdır.

Arabulucu, etkin dinleme dışında ayrıca tarafları anlamalıdır. Bu durumda tarafların kendilerine değer verildiğini hissetmelerini sağlayacaktır.

BİLGİLENDİRİCİ

Arabulucu, arabuluculuk hakkında genel bilgiler yanında, sürece, sürecin aşamalarına ve gündeme ilişkin bilgi vermeli; yani “tarafları aydınlatmalıdır.”. Taraflardan beklentilerin neler olduğu, tarafların birbirlerine karşı tutumlarının nasıl olması gerektiği gibi konularda arabulucu, tarafları bilgilendirmelidir.

ÇÖZÜM ARTIRICI

*Müzakere aşamasında taraflar için çözüm seçeneklerini ortaya çıkarmak ve bu seçenekleri çeşitlendirmek, arabulucunun görevleri arasındadır. Arabulucu, mevcut seçeneklere tarafların dikkatini çekerken; yeni çözümler sağlayacak ek bilgilerin elde edilmesini sağlayabilir. Tarafların takıldıkları veya tıkandıkları noktalarda çözüm için yeni düşünceler oluşturulabilir. Mesela engelleyici unsur tarafların birbirlerine olan güven eksikliği ise arabulucu bu güvenin oluşması için empoze etmeden çözüm arttırıcı yöntemler kullanmalıdır.

*Arabulucu, gizlilik ilkesi ile hareket edecek şekilde taraflardan elde ettiği bilgileri hangi şartlarda kullanacağına dikkat ederek uygun şekilde kullanıp onların çözüme ulaşmasına yardımcı olmalıdır.

GERÇEKÇİ DÜŞÜNCENİN TEMSİLCİSİ

Arabulucu, özellikle gerçekçi olmayan veya karşı tarafça kabul edilmesi mümkün olmayan yaklaşımlar, teklifler söz konusu olduğunda, bu yaklaşım veya teklifte bulunan tarafın gerçeklik testini yapmasını sağlamalıdır. Tarafların menfaat ve kaynaklarına hâkim olan bir arabulucu, neyin mümkün olmadığı konusunda bir kanaate sahip olabilecektir. Bu açıdan, gerektiğinde, bu yaklaşım veya teklifin kabul edilebilirliğinin sorgulanmasını sorduğu sorularla sağlamalıdır.

KUSURLARI ÜSTLENİCİ

Arabulucu, tarafların istekli görünmek istemedikleri, ama aslında kabul ettikleri kararların sorumluluğunu üstlenebilir. Örneğin arabulucu, ilk teklifi doğrudan karşı tarafın kabul etmeyeceği bir durumda kendisi bu teklifi sorabilir. Bu durumda iletişimi arttırır ve kararlar daha kolay hayata geçebilir. Bu şekilde de arabulucu, tarafların karşılıklı desteğini kazanmış olur. Bu kapsamda günah keçisinin arabulucu olmasının iletişim sorunun çözümünde yardımcı olması ihtimali söz konusu olabilir.

 DUYGULARI İYİ YÖNETEN

Arabuluculukta taraf duygularını ifade etmeye başladığında buna engel olunmaması, hatta tarafın bu yönde teşvik edilmesi, en önemli kurallardan biridir. Zira duyguların ifade edilmesine izin verilmez ise bu durum, arabuluculuk sürecinin tıkanmasına sebebiyet verir; iyi bir müzakere ortamının oluşmasını engeller. Duygular rahatlamadan tarafların objektif olması zordur. Bu sebeple, arabulucunun özellikle her bir taraf ile teke tek (yüz yüze–mekik arabuluculuğu) yapılan görüşmelerde tarafın duygularını serbest bırakmasını sağlaması, onu anladığını ve duygularının önemli olduğunu ifade etmesi, arabulucu ile taraflar arasında bir ilişkinin kurulmasına olanak verir. Bu görüşmelere özel oturum (caucus) da denir. Bu durumda arabulucu, tarafların birbirlerine karşı öfke patlaması yaşamalarının önüne geçmeli, onları sakinleştirmeli, gerekiyorsa konuyu değiştirmeli veya ara vererek kontrolü elinde tutmalıdır. Arabulucu, taraflar sakinleştiğinde tekrar ortak oturumlara dönebilir.

TARAFLARI GEÇMİŞTEN GELECEĞE YÖNLENDİREBİLEN

Arabuluculuk sürecinde arabulucu; tarafların her ikisi için de uygun bir geleceğin oluşturulmasına odaklanır; geçmiş, sadece bu geleceğin oluşturulması bakımından yardımcı olabildiği oranda önemlidir. Geçmiş ve geçmişte olanlara, yargılamada kimin haklı kimin haksız olduğunu belirlemek için ihtiyaç duyulur. Arabuluculukta ise mümkünse her iki tarafın kazanacağı, menfaat odaklı çözümlere ulaşılmaya çalışılır. Bu sebeple arabulucu, tarafların geçmişten ziyade geleceğe yoğunlaşmalarını sağlamalıdır.

6.ARABULUCUNUN SAHİP OLMASI GEREKEN BECERİLER

     │                              │                           │                           │                            │          

Aktif Dinleme
Sözsüz İletişim
Özetleme
Yeniden Çerçeleme
Soru Sorma

AKTİF DİNLEME

Bu beceri kapsamında arabulucu,

-►uygun (açık ve kapalı uçlu) sorularla hikâyelemeyi başlatır, uygun sorularla meselenin derine inme ve açığa kavuşturma yapar;

-►özetleme,

-►odaklanma,

-►sözsüz iletişim ve davranış modelleme,

-►empati,

-►duyguların yönetilmesi,

-►yansıtma ve amaçlı sessizlik gibi yöntemlerin tamamını aynı anda uygular. Bu çoklu faaliyetler “etkin dinleme” olarak ifade edilir.

*Aktif dinleme, etkili bir iletişim tekniğidir. Tekniğin temelinde dinleyicinin kaynaktan gelen sözlü mesajı anlaması ve aynı anlam ve duyguyu içerecek şekilde tekrar kaynağa iletmesi yer alır. Böyle yapılmasında amaç, mesajın içeriğinin doğru anlaşıldığından emin olmak veya açık olmayan noktalar varsa bunları netleştirmektir. Bunu yapabilmek için her şeyden önce iyi bir dinleyici olmak gerekir. İyi bir dinleyici olmak, karşı tarafın konuşmasını kesmeden ve lafını ağzına tıkmadan konuşmacıyı dinlemeye hazır olmak anlamına gelir; dahası karşı tarafı duyma, anlama ve anladığını hissettirmeyi gerektirir. Dinleyici, konuşmacı ile aynı fikirde olmak zorunda kalmaksızın onu anladığını ortaya koymaktadır. Zira anlam, mesajın çıktığı yerde değil, ulaştığı yerde oluşur. Bu teknik, konuşmacıya dinlenildiğini ve konuşmaya devam etmesini beklediğinizi gösteren hareket ve mimikleri kullanmak ve geri bildirimde bulunmak yoluyla gerçekleştirilir. Bu hareket ve mimikler, “evet”, “hmmm ”, “başka neler oldu?” veya “sonra?” gibi ibarelerin kullanılması yoluyla yapılır.

Aktif dinleme 2 yerde fayda sağlar;

-►Eğer konuşmacı aktif dinleme sırasında doğru anlaşılmışsa; verilecek onay neticesinde bu öğrenilebilir ve konuşmacı da anlaşıldığını hisseder.

-►Konuşmacıdan onay alınamaması hâlinde ise işin doğrusunu öğrenme imkânı doğmuş olur. Ayrıca bu şekilde, arabulucunun bilgi toplaması ve tarafları konuşmaya teşvik etmesi mümkün olabilir.

SÖZSÜZ İLETİŞİM

Arabuluculuğun yapıldığı yer, tarafların oturma düzeni, jestler, mimikler sözsüz iletişimin bir parçasıdır ve yöntemin arzu edilen şekilde sonuçlanması için oldukça önemlidir. Bunların doğru değerlendirilmesi, özellikle tarafın beden dili gibi ipuçlarının iyi okunması, arabulucunun uygun müdahalelerde bulunmasını sağlar. Göz temasının kurulması çok önemlidir. Arabulucunun giyim tarzının da önemi büyüktür.

ÖZETLEME

Arabulucu, her bir tarafı dinlemeli ve duyduklarını tarafsız ve ayrımcı olmayan bir dille özetlemelidir. Arabulucu, tarafların anlaşıldığını hissetmeden bir sonraki aşamaya veya tartışmaya geçilmemelidir. Özellikle uzun açıklamalardan sonra özetleme yapmak, içerik ve duygunun birkaç kelimede yoğunlaşmasını sağlayacak, tarafların takibini kolaylaştıracak ve kontrolün arabulucuda kalmasına yardımcı olacaktır. Üstelik bu şekilde varsa çelişkili bilgilerden kurtulmak ve mesajı netleştirmek mümkündür. Dikkat edilmesi gereken tek nokta, çok sık özetleme yaparak gereksiz tekrarlara yol açmamak ve tarafta dikkatli dinlemiyormuş izlenimi uyandırmamaktır.

Bunun yanında, tarafların bir aradan bulundukları görüşmelerde arabulucu, bazen onlardan birbirlerinin açıklamalarını özetlemelerini isteyebilir. Bu şekilde taraflar arasında iletişimin ve karşılıklı anlayışın oluşmasına yardımcı olunabilir.

Özetlemenin belli başlı faydaları şöyledir:

● Tarafın anlaşıldığını teyit edilebilir,

● Dinleyici, tarafı duyup anladığını gösterir,

● Önemli konulara yoğunlaşma sağlanır,

● Taraflara söylediklerini değiştirme imkânı verir,

● Düzensiz şekilde ortaya konulmuş ifadelerin düzeltilmesi imkânı verir,

● Arabulucu ve tarafların zaman kazanmasını sağlar.

YENİDEN ÇERÇELEME

Yeniden çerçeveleme, kelimelerin düzeltilmesi, yeniden düzenlenmesi ve değiştirilmesi yoluyla onlara daha olumlu anlam kazandırılmasıdır. Burada temel amaç, yapıcı olmayan çerçeveden uzaklaşmak, farklı ve pozitif bir ifadeye ulaşmak, problemin çözümüne hiçbir katkısı olmayan, karşı tarafı üzecek, rahatsız edecek veya utandıracak kısımlardan kurtulmaktır. Özellikle uyuşmazlık sebebinin ortadan kalkması mümkün değilse, tarafların uyuşmazlığa ve birbirlerine bakış açılarını değiştirmek, ciddi farklar yaratabilir. Ancak yeniden çerçeveleme yapılırken açıklama sahibinin doğru anlaşılması ve ifadesinin içeriğinin hiç değiştirilmeden ve karşı tarafı rahatsız etmeyecek yapıcı bir dille sunulması gerekir. Çerçevelenen ifade, hakaret, öfke gibi unsurlardan arındırılarak sadece soruna odaklanmalıdır. Arabulucu, ortaya çıkabilecek yanlış anlaşılmaları dikkate almalıdır. Yeniden çerçeveleme sayesinde süreç boyunca tarafların itibarının korunması için çalışan arabulucu, taraf ifadelerinin yumuşatılması, önceden duruşunu değiştirmeyi kabul etmeyen tarafın daha sonra düşük teklifi kabul etmesine rağmen itibarını da korumasını kolaylaştırabilir.

Yeniden çerçevelemenin temel amaçları şöyle özetlenebilir:

● Öfkenin tırmanmasını engellemek ve duyguları sakinleştirmek,

● Tarafları pozisyondan menfaatlere doğru hareketlendirmek,

● Uyuşmazlığı çözülebilir sorunlar olarak tarif etmek,

● Düşüncenin geçmişten geleceğe taşınmasını sağlamak,

● Mümkünse ortak hedefler geliştirmek veya ödün takası yaptırmak.

SORU SORMA

Bu beceri, tarafın neyi bildiği, karşı tarafı nasıl anladığı, çözüm önerilerinin gücü gibi konularda arabulucuya çok yardımcı olabileceği gibi soru sormak suretiyle düşüncelerin harekete geçirilmesi ve taraflarda şüphe uyandırılarak çözüm seçeneklerinin daha iyi değerlendirilmesi sağlanabilir.

Soru tipleri üç ayrı kategoride incelenebilir:

-►Kapalı uçlu sorular; iki seçenekli sorulardır. Bu tip sorularda cevap, sadece “evet-hayır”, “katılıyorum-katılmıyorum” ve benzeri şekilde iki seçeneklidir.

-►Yarı kapalı uçlu sorular; kapalı uçlu soru tipine “başka” veya “diğer” gibi açık uçlu seçeneğin eklenmesi yoluyla sorulan sorulardan olmakla birlikte, sorunun cevabı dışında başka herhangi bir yanıt gelebilir düşüncesi ile de sorulabilir.

-►Açık uçlu sorular; bir konuya ilişkin ayrıntılı bilgi almak için sorulan “ne, niçin, neden, nasıl, nerede, hangi, ne zaman” gibi sorulardır. Bunlara “özgür yanıtlı” sorular da denir. Bu tip sorular, herhangi bir cevap alternatifi içermeyen kısa sorulardır.

Arabulucu, genelde, açık uçlu ve yarı kapalı uçlu sorular sormak yoluyla bilgiye ulaşmaya çalışır. Bu tip sorular çoğunlukla inceleme / araştırma aşamasında sorulur.

Soru sormadaki yöntem ve şekil çok önemlidir. Basit ve kısa sorular sorulması, en uygun yaklaşımdır. Olumsuz ve ön yargılı ifadeler, olumlu ve uzlaştırıcı şekilde yeniden çerçeveleme yapılmak yoluyla sorulabilir. İyi bir arabulucu, doğru zamanda doğru soruları sorarak sürece tarafların isteklerine uygun bir yön verme becerisine sahip olmalıdır.

MODÜL 5

ARABULUCULUK AŞAMALARININ GÖZDEN GEÇİRİLMESİ

Modül amacı;

Arabulucu, sürecin yönetilmesinden, farklı aşamalarda tarafların yönlendirilmesinden, farklılıklarının üstesinden gelinmesinden ve aralarındaki iletişimin olumlu bir şekilde yeniden kurulmasından sorumludur. Bu nedenle arabuluculuğun aşamalarının neler olduğu ve her bir aşamada neler yapılması gerektiğinin öğrenilmesi sürecin etkili bir şekilde planlanması için önemlidir.

-► İlk olarak taraflar arabulucuya başvurmaya karar verdiklerinde öncelikle arabulucunun seçimine, sonrasında da arabuluculuğun düzenleneceği yer ve zaman üzerinde anlaşma sağlayıp, birden fazla oturuma gerek duyuluyorsa oturum programı programlanabilir.

-► İkinci olarak taraflar görüşmek istedikleri konulara ilişkin olarak kararlar alıp, buna göre bir programı ayrıca çıkarabilirler. Süre ve usul anlamında kısıtlamaya gitmeden bu program oluşturulabilir.

-►Üçüncü olarak, İradilik ilkesi söz konusu olduğundan taraflar özgürce görüşmeyi istedikleri zaman sonlandırmak konusunda serbesttirler

-► Son olarak, arabuluculuk anlaşması gelmektedir ki, tarafların uyuşmazlığın giderilmesi konusundaki hak ve yükümlülükleri bu kapsamda değerlendirilir.

Bu kapsamda arabulucu, süreci yürütür iken, 5 başlık altında inceleyeceğimiz süreçlerde farklı teknikler kullanarak süreci sonuca erdirmeye çalışmalıdır. Bunlar;

Bu süreler kesin süreler değildir. Yani arabulucu ve taraflar diledikleri zaman bir önceki sürece tekrar dönebilme imkânlarına sahiptir. Bunun yanında ortak oturumdan özel oturuma da geçebilirler veya planlanan aşamalar anlaşmaya varma ihtimaline binaen kısaltılması durumları da söz konusu olabilir. Ancak burada önemli olan, taraflara birbirleri ile iletişim kurmaya çalışıp, buna göre; mevcut sorun ve bu sorunların çözümünü konuşabilmeyi sağlayacak sürenin verilmesidir (Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuğa İlişkin Rec (2002) 10 Sayılı Tavsiye Kararı, madde 4).

Bu bağlamda, arabuluculuğun süresinin tahmin edilebilir olmadığını, pek çok faktöre bağlı olduğunu, süre konusunda çok kesin sınırlamalar koyulmaması veya tarafların son aşamaya yani anlaşma aşamasına zorlanmaması gerektiğinin vurgulanması önemlidir.

2. ARABULUCULUK AŞAMALARI VE AMAÇLARI

3.İnceleme/ Araştırma   *Mevcut uyuş-mazlıkla ilgili ol-ayları, duyguları ve diğer önemli hususları ortaya çıkarmak, anlaş-maya yönelik baş-lıkları tespit etmek ve bir sonraki aşa-manın gündemini hazırlamaktır. *Taraflara sırayla söz verilir.  Kimin başlamak istediği sorulur. Arabulucu ve katılımcılar söz kesmeden dinler. Herhangi bir müd- ahale edilmeden, soru sormadan, yorum yapmadan dinlenir. *Arabulucu, anla- tım bitince sorular sorar. Elde ettiği bilgileri ve gözle- diği duyguları yansıtır. *Yapılan bu pay- laşımlar sayesin-de taraflar birbir- leriyle görüşlerini paylaşır ve korku ile kaygılarını an- latabilirler. *Pozisyonların altında yatan menfaatler ve ihtiyaçlar da tespit edilebilir. *Tarafların birbir-lerine olan yaklaş- 2.Başlangıç   *Arabulucu etkili bir giriş konuşması ile ara- buluculuk oturumunu başlatır. *Ayrıca, temel kurallar ortaya konulur ve doğru- lanır. *İlk tarafları selamlar ve oturacakları yerleri gösterir. *Tanışma süreci yapılır. *Anlaşma yapma yetki-leri olup olmadığı soru-lur. *Hangi isimle hitap edileceği ve sürece ne kadar süre ayırdıkları  sorulur. *Arabuluculuk ilkeleri, özellikleri ve faydaları açıklanır. *Taraflara eşit davran-ılacağı ve eşit konuşma Süresi verileceği açık-lanır. *Tarafların karşılıklı saygılı yaklaşım sergile-mesi teşvik edilir. *Gizlilik ilkesi ve yürütülen sürecin hak aramaya engel olma- dığı açıklanır. *Sürece ilişkin soruları olup olmadığı sorulur. *Hem ortak, hem özel oturum düzenleyecekleri söylenir. *Arabuluculuk özleşme- si hazırlık aşamasında yapılmamışsa, bu süreç-te  yapılabilir.         ımları, çekişmeli bir yaklaşımdan işbirlikçi bir yak-laşıma doğru yönlendirilir. *Ortak bir anlayışa varılması ve bir sonraki aşamaya geçmek için hazır olunması hâlinde, arabulucu bir anlaşma sağlanması amacıyla ele alınması gereken konuları içeren bir liste oluşturmaları yönünde tarafları teşvik eder. Kâğıt, kâğıtlı tahta veya diğer gösterim araçları bu amaçla kullanılabilir.    
4.Müzakere   *Taraflar, arabulucunun yardımı ile uyuşmazlık konularını müza-kere eder ve anlaşmaya varma-ya çalışır. *Gündem hazır olduğunda arabulucu, taraflardan olası seçenekler hakkında konuşma-larını ister. *Bazı arabulucular, beyin fır- tınası tekniği ile anlık fikir yü- rütmelerini, bu şekilde birden fazla çözüm üretmelerini ve bunlar arasında en başarı olası- lığı yüksek ihtimal üzerinde an- laşılabileceği değerlendirilir. *Arabulucu, taraflardan çözüm seçeneklerini sıralamalarını, her bir seçeneğin nasıl uygulanabilir olduğunu ortaya koymalarını ve alternatifler üzerinden sorunu çözmeye çalışmalarını teşvik eder. *Son olarak, katılımcılar karar-larını gözden geçirir, ayrıntıları tartışır. Bu kararın gerçekliğini sorgulamak için gerçeğe uygun-luk testi yapılır.    
│ 5.Sonuç/ Anlaşma *Amaç, arabulucu-luk faaliyeti ve son-uçlarını etkili bir şe-kilde  değerlendir-mektir. * Kural olarak an-laşma belgesi, tar-aflar veya onların avukatları tarafın-dan hazırlanır. *Teşvik edilen taraflara anlaşmaya uyulması konusunda ise icra edilebilirlik şerhini hatırlatır. *Aile arabuluculuğu anlaşma öncesinde, taraflara kendi üzerinde anlaştıkları konular üzerinde düşünmeleri için zaman tanınmalıdır.

     │                              │                                   │                                       │      │            

1.Hazırlık   *Arabuluculuk faal-iyetinin fiilen başla-masından önceki sü-reyi de kapsayabilir. *Amaç; arabulucu- luk için gereken haz-ırlıkları yapmaktır. *Bilgilendirme otu- urumu birlikte veya ayrı ayrı yapılabilir. *Bu oturumda Yaş,  Cinsiyet, engellilik durumu gibi özellik-ler dikkate alınarak yapılmalıdır. *Arabuluculuk söz- leşmesi mutlaka ya-pılmalıdır. *Bu sözleşme arabu- lucunun yetkisi dahil-indeki tüm faaliyet-leri kapsamalıdır. *Şayet bu sözleşme yapılmamış ise, bu aşama bir tür değer- lendirme aşaması ol-arak kabul edilebilir. *Arabulucu, geçmişte yaşanan uyuşmazlığa ilişkin şiddete başvur- ulup başvurulmadığı-nı araştırmalıdır. *Bu aşama arabulu- culuğun ilk oturumu için de hazırlık  yap-ılmasına imkân tanır. *Arabulucunun hazır- lığı uyuşmazlığa göre değişir. Ticari arabul- uculukta eposta vb. yazılı yolla çağrı kul- lanılabilir. *Bu noktada evrak ile çalışma sergilemek veya müzakere aşa- masında süreci yöne-tebilmek uyuşmaz- lığa göre değişir.     
 
  1. Hazırlık (Devamı);
*Her ne kadar oturum süreci içinde yürüteceği hususlar önemli ise de, hazırlık yapılması gereken hususlar da vardır. *Bu kapsamda Arabuluculuk; Dikkat, hızlı muhakeme, farklılaşan ihtiyaçları analiz etme, teknik ve araçları kullanma gibi özelliklerin varlığı da gerekir. *Arabuluculuk faaliyetinin yapılacağı yer ve zamanda iyi seçilmeli olup, tarafların yaş, cinsiyet ve yetkinlik düzeyleri de dikkate alınmalıdır. *Toplantı ortamı gizliliği sağlayabilecek donanım içermeli ve gerekli kırtasiye malzemesi de bu ortam içinde sağlanmalıdır. *Toplantı da, taraflar ve vekilleri de mümkün ise olmalıdır. 

3.ARABULUCULUK SÜRECİNİN PLANLANMASI

Olası en iyi sonucu elde etmek için arabulucu, her bir arabuluculuk sürecinde faaliyetleri dikkatli bir şekilde planlamalı ve tarafların onayını almalıdır.

Kolaylaştırıcı arabuluculuğun aşamalarına ilişkin klasik model, belirli bir arabuluculuk faaliyeti için özel bir yapı oluşturmak isteyen arabuluculara yardımcı olacaktır.

Arabulucu klasik modeli temel alarak, tarafların ve uyuşmazlığın özelliklerine, tarafların ihtiyaçlarına ve menfaatlerine göre arabuluculuk faaliyetinin duvarlarını ve çatısını oluşturur.

Bunun yanında,

-►Tarafların içinde bulundukları durum,

-►Kendi tarzı ve nitelikleri,

-►Süre sınırlamaları,

-►Hukuki çerçeve,

-►Mevcut kaynaklar,

-►Tarafların uygunluk durumu ve tercihleri,

-►Arabulucunun müdahale türü,

-►Taraf avukatları ve üçüncü kişilerin sürece katılımı ve

-►Diğer ilgili unsurlar dikkate alınmalıdır.

Tüm bu değişkenler, arabuluculuk sürecinin nihai görüntüsünü etkilemektedir. Bütün sorunlar için tek bir çözüm yoktur. Bu nedenle her bir arabuluculuk faaliyeti birbirinden farklıdır.

Örneğin; tarafların birbirleri ile karşılaştıklarında rahatsız olduklarını veya kendilerini güvende hissetmedikleri bir durumda, arabulucunun sürece özel görüşmelerle başlaması daha akıllıca olacağı kuşkusuzdur.

4. ARABULUCULUK SÜRECİNİN PLANLANMASINDA ARABULUCULUK İLKELERİNİN GÖZETİLMESİ

Arabuluculuk faaliyetlerinin tasarlanması ve uygulanmasında arabuluculuğun temel ilkelerine uyulması gerekir.

Arabuluculuk ilkeleri, süreç boyunca nasıl hareket edileceğine dair tüm soruların cevaplanmasında temel kılavuz olarak kullanılmalıdır.

Arabulucu, sürecin esas sahibinin taraflar olduğunu ve arabuluculuğun her aşamasında onların onaylarının alınması gerektiğini akılda tutmalıdır. Bu şekilde gönüllülük ver tarafsızlık ilkelerine göre hareket edilmiş olacaktır.

Etkililik ilkesi, sürecin sonuç odaklı bir yaklaşımla yürütülmesini gerektirir. Bu amaçla;

-►Arabulucunun her uyuşmazlığı kendi özel durumu içerisinde ve farklılıkları çerçevesinde ele alarak akıllı bir planlama yapması,

-►Arabuluculuğun amaçlarına ve hedeflerine odaklanması, tarafların rahat etmesini sağlaması,

-►Gerektiğinde süre ve maliyet tasarrufu için tedbir alması ve

-►Gizliliği sağlaması gerekir.

Esneklik ise arabulucunun tarafların rızası ile olası bütün iletişim yollarının açmasını sağlar. Bu ilke sayesinde arabulucu ilk planın beklendiği kadar yararlı olmadığını fark edebilir ve planı yeniden değerlendirebilir. Esneklik aynı zamanda, arabulucunun tarafları farklılıklarıyla birlikte kabul etme konusunda esnek bir anlayış geliştirebilmesi; yani, kalıp yargılardan kaçınabilmesi olarak da ele alınmaktadır.

Esneklik aynı zamanda, arabulucunun tarafları farklılıklarıyla birlikte kabul etme konusunda esnek bir anlayış geliştirebilmesi; yani, kalıp yargılardan kaçınabilmesi olarak da ele alınmaktadır.

MODÜL 6 – ARABULUCULUK AŞAMALARI – (1) HAZIRLIK AŞAMASI

Modülün amacı; Bu aşamada sürece katılan tüm taraflar arasında güven duygusunun oluşmasına ilişkin hazırlanacak zemin sayesinde tüm arabuluculuk sürecinin devamı ve yönü hakkında belirleyici adımlar atılacaktır. Hazırlık Aşaması tarafların yaşadıkları anlaşmazlığa ilişkin ortak anlam üretebilmek için ihtiyaç duydukları uzlaşmanın oluşumunu başlatmakta ve kolaylaştırmaktadır. Hazırlık Aşaması, başından sonuna tüm sürecin etkin bir biçimde yönetilmesini gerektirmekle birlikte,

-►süreç yönetimi,

-►belirsizlik yönetimi,

-►ilişki yönetimi ve

-►izlenim yönetimi şeklinde bir dizi bütünleşik faaliyeti de bünyesinde barındırmaktadır.

HAZIRLIK AŞAMASI

Arabulucu bu aşamada, taraflar ve varsa onların yasal temsilcileri ile temas kurmaya çalışacak, taraflarla arabuluculuk sürecine başlamadan önce bir toplantı (hazırlık aşaması toplantısı) yapacak ve ilk toplantının (başlangıç aşaması toplantısı) yeri ve zamanını belirleyerek arabuluculuğun gerçekleşmesine yönelik gerekli planlamalara başlayacaktır.

Arabulucunun temas kurma girişimi, *taraflarla arasında geliştireceği ilişkinin niteliğini, *yönünü ve *devamlılığını belirleyici özellik taşımaktadır. Bu aşamada; uyuşmazlığın arabuluculuğa uygun olup olmadığı değerlendirilecek, arabulucunun seçimi ve ücreti, sürece kimlerin katılacağı ve uzlaşma yetkisinin verilmesi gibi konular hakkında karar verilecektir.

Arabulucu tarafından aralarında ciddi bir anlaşmazlığın var olduğu kişilerin katıldığı bir sürecin yönetilmesi söz konusudur. Bu temel sürecin başlamasından önce yapılacak hazırlıklar ile süreç boyunca iletişime verilen önem ve değer taraflar arasındaki ilişkinin yönünü ve devamını belirlemede etkili olacaktır.

Her iki kavram arasındaki kesişme noktası “anlam ve anlaşma” üzerinden gerçekleşmektedir. . İletişimin temel ilkelerinden birisi olan, “anlam mesajın çıktığı değil, ulaştığı yerde oluşur” ifadesinin bir sonucu olarak, taraflar arasında mesaj alışverişinin gerçekleşmesi anlaşmak için yeterli olmayacaktır. Anlam oluşumunda dış dünyada yaşadıklarımıza yüklenen ortak düz anlamların yanı sıra, zihinlerimizde oluşan imgelerin karşılığı olarak yan anlamlar etkili olmaktadır.

Etkili bir iletişim kendi bünyesinde farklı değerleri barındırmaktadır. Bunlar,

-►içerik (ne söylendiği),

-►süreç (nasıl söylendiği) ve

-►bağlam (hangi ortamda söylendiği) kavramlarından oluşmaktadır.

. Bu değerler ile birlikte iletişim sürecinin bileşenlerinin de dikkate alınması gerekecektir. Bu bileşenler,

-►kaynak ve alıcının özellikleri,

-►mesajın kodlanması ve çözümü,

-►kanal özellikleri,

-►gürültünün varlığı,

-►geri bildirimin kalitesi şeklinde sayılabilir.

Tüm unsurların dikkate alındığı bir bağlamın *etkin, *verimli ve *sağlıklı sonuçlar üretebilmesi taraflar arasında yaşanan ilişkinin niteliğine bağlıdır.

Bu niteliği belirleyen temel unsurlar (*ritim, *temas ve *tatmin) taraflar arasındaki ilişkinin devamını ve yaşanan anlaşmazlıklar konusunda uzlaşmanın seyrini belirleyecektir.

Arabulucu, öncelikle taraflarca seçildikten / atandıktan sonra, arabuluculuk sürecinin etkili bir şekilde başlaması ve yürütülmesi için, bu süreci iyi planlayarak kendini hazırlar. Arabulucu, hazırlık aşamasında şu adımları izleyerek ilerler:

● Arabuluculuk süreci öncesinde taraflarla irtibat kurar ve sürece ilişkin sorularını cevaplar.

● Arabuluculuk görüşmelerinin yapılacağı yeri ve zamanı düzenler; ortak veya ayrı (özel) görüşmelere göre mekânın fiziksel ve diğer tüm hazırlıklarını önceden yapar.

● Bir kontrol listesi hazırlar ve sürece ilişkin ön planlama yapar. Arabuluculuğun dava şartı olarak düzenlendiği ve görevlendirmenin bu şekilde yapıldığı hallerde planlamada sürecin tamamı için Kanunda belirlenen süreyi dikkate alır ve bu süreyi iyi kullanmayı amaçlar.

● Uyuşmazlığın türü, arabuluculuğa elverişliliği, dava şartı arabuluculukta ilk toplantıya katılmamanın sonuçları ve uyuşmazlığın arka planı konusunda tarafların farkındalığının oluşmasını sağlar.

Eğer daha önce taraflar arasında henüz bir sözleşme yapılmamışsa, hazırlık aşamasında tarafların arabuluculuğa gitmeyi kabul ettiği yönünde irade beyanlarını gösteren Arabuluculuk Sözleşmesi düzenlenebilir. Ancak bu sözleşmenin sözlü olarak kurulması da mümkündür.

Daha önceden arabuluculuk sözleşmesi yapılmamış ise, bu aşamada yapılabilir. Ancak bu, sözlü olarak da kurulabilir.

Müzakerelerin ve müzakere edilen arabuluculukların, özellikle de olumlu sonuçlananların dikkatli gözlemi yoluyla belirli hedef görevlerin başarılması için az çok ortak ve tahmin edilebilir etkinlikler içeren farklı basamaklar bulunmaktadır (Moore, 2016). Bu aşamaların kendi içinde bir önem sıralamasını yapmak ne kadar güç görünüyor olsa da sürecin başlamasına ve ilerlemesine yön veren hazırlık aşamasının rolü çok açık ortadadır.

1.    ÖN BASAMAK: ARABULUCUNUN BELİRLENMESİ

Bunun için taraflar ayrıca bir sözleşme yapabilecekleri gibi uyuşmazlığa konu esas sözleşmeye bir şart da koyabilirler. Ayrıca Arabuluculuk bürosundan da bu konuda yardım alabilirler. Bu başvuru taraflardan birinin veya her ikisinin aynı anda yapacağı bir başvuru ile başlayabilir. Eğer uyuşmazlık hakkında yargısal yollara başvurulmuş 95 ise mahkeme, arabuluculuğun esasları, süreci ve hukuki sonuçları hakkında tarafları aydınlatıp, arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözülmesinin sosyal, ekonomik ve psikolojik açıdan faydalarının olabileceğini hatırlatarak onları arabuluculuğa teşvik edebilir (HUAK, madde 13/1). Taraflardan biri arabuluculuğa gitmeyi istiyor ve diğer tarafla temasa geçemiyorsa arabulucu, genellikle onun adına karşı tarafla temas kurmayı kabul eder. Karşı tarafın da arabulucuyu ve arabuluculuğu kabul etmesi durumunda süreç başlayabilir.

Arabuluculuk sürecini başlatmanın 4 farklı yolu vardır:

● Taraflardan biri, diğerine arabuluculuk teklif edebilir.

● Tarafların birinin ardından, arabulucu diğer tarafa arabuluculuk teklifini iletebilir.

● Arabuluculuğun dava şartı olarak düzenlendiği hallerde taraflardan birisinin arabuluculuk bürosuna başvurmasıyla süreç başlatılabilir.

● Taraflar hâkim tarafından arabuluculuk sürecine teşvik edilebilir.

Taraflar, elektronik ortamda yayınlanan arabulucu listesinden veya hatta yüz yüze görüşmek yoluyla arabulucu seçimini yapmak isteyebilirler. Bu seçim yapılır iken, uzmanlığı yanında; uyuşmazlığın ayrıntılarından geri durabilen, zorlu tarafları idare edebilen, güç dengesizliklerinin üstesinden gelebilen, tarafsız ve bağımsız bir yaklaşıma sahip, güven veren ve deneyim sahibi bir arabulucu tercih edebilir. Bu kapsamda, bir taraf bazen sürece katılma konusunda isteksiz olduğunda beceri sahibi ve deneyimli bir arabulucu, oluşturacağı güven ortamı sayesinde tarafları sürece katılmaları konusunda teşvik edebilir ve ikna edici sonuçlar yaratabilir.

Arabuluculuğa başvurmak isteyen herkes, sicile kayıtlı güncel arabulucu listesine, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığının web sitesinden ulaşılabilir:

1.1 Arabulucunun Görevlendirme Yoluyla Belirlenmesi

Arabuluculuğa başvuranları;

-►bilgilendirmek

-►arabulucuları görevlendirmek

-►kanunla verilen diğer görevleri yerine getirmek

üzere Bakanlık tarafından uygun görülen adliyelerde arabuluculuk büroları kurulmuştur. Arabuluculuk büroları, Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenen sulh hukuk hakiminin gözetim ve denetimi altında görev yapmaktadır. Arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde bu büroların görev, adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunca görevlendirilen sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğü tarafından ilgili hakimin gözetim ve denetimi altında yerine getirilir.

Arabuluculuk bürolarına dava şartı olarak düzenlenen veya düzenlenmeyen uyuşmazlıklar için başvurulabilir. Başvurunun dava şartı olarak düzenlenmeyen bir konuda yapılması halinde büro tarafından adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu başkanlıklarına bildirilen listeden bir arabulucu görevlendirilir ve süreci genel hükümlere göre yürütmesi sağlanır.

Arabuluculuğun dava şartı olarak düzenlendiği uyuşmazlıklarda arabuluculuk yapmak isteyenler, Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından, görev yapmak istedikleri adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarına göre listelenerek komisyon başkanlıklarına bildirilir. Komisyon başkanlıkları da listeleri arabuluculuk bürolarına, büro yoksa bu sıfatla görev yapacak sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerine bildirir. Esasın da bu işlemler, arabulucuların UYAP Arabulucu Portalından çalışmak istedikleri komisyon bölgelerini aktif hale getirmeleriyle çevrimiçi ve anlık olarak yerine getirilir. Arabuluculuk büroları gelen başvurular için listeden puanlama sistemiyle arabulucu atar. Taraflar listede adı bulunan bir arabulucu üzerinde anlaşırsa büro üzerinde anlaşılan arabulucuyu görevlendirir. Dava şartı olan arabuluculuk ile ilgili uyuşmazlıklarda listede olmayan bir arabulucu görevlendirilemez. Görevlendirilen arabulucu e-posta ve SMS ile bilgilendirilir. Arabulucu 24 saat içinde görevi UYAP Arabulucu Portalı üzerinden kabul etmezse reddetmiş sayılır. Bu durumda görev başka bir arabulucuya verilir. Arabulucu görev almak istemediği zaman kendisini portalda pasif hale getirmelidir.

Arabulucunun arabuluculuğu reddetme nedenlerine bazı örnekler şöyle olabilir:

● Arabulucu, herhangi bir sebeple (kişiliği, kişisel deneyimleri nedeniyle) tarafsızlığını sürdüremeyeceğini düşünebilir.

● Uyuşmazlığın kendi uzmanlık alanına uygun olmadığını düşünebilir.

UYAP Arabulucu Portalında aktif olan bir arabulucunun kendisine yapılan olası bir atama / görevlendirme işlemi için hazırlıklı olması gerekir. Arabuluculuk bürosundan gelecek görevin kabul edilmesi durumunda, sürecin hızlandırılması, olumlu sonuçlandırılması yönünde telkinlerden uzak durularak, arabuluculuk sürecinin tüm aşamalarının uygulanması önemlidir. Başvuran tarafın temsil durumu (ehliyeti) tespit edildikten sonra, diğer tarafa ulaşılması gerekir. Bu aşamada, tarafsızlığun korunmasına dikkat edilmelidir. Arabulucu adliye arabuluculuk bürosu tarafından görevlendirildikten sonra, büro arabulucuya taraflara ait iletişim bilgileri verir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve tarafları ve varsa avukatlarını ilk toplantıya davet eder (HUAKY, madde 24/3). Arabulucu görevlendirmeyi yapan adliye arabuluculuk bürosunun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz (HUAKY, madde 25/4).

Görevlendirilen arabulucu ilk oturum davetini yaparken toplantı tarihi ve yerinin belirlenmesi konusunda taraflarla iletişim kurar. Taraflarla yaptığı görüşme sonucunda bir mutabakat sağlanamazsa toplantı tarihini ve yerini kendisi belirler. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar. (HUAKY, madde 25/2; madde 25/3). Taraflara telefon edilmesi, e-posta ve SMS yollanması; buna ek olarak kayıtlı gönderi ile yazılı davet ve ekinde arabuluculuk broşürü (bk. Mahkeme Temelli Arabuluculuk Hizmetleri El Kitabı) gönderilmesi sıklıkla başvurulan yollardır. Arabulucu ilk toplantıdan önce uyuşmazlığın esasını öğrenmek ve tarafları süreç hakkında bilgilendirmek için ön görüşmeler yapabilir (HUAKY, madde 25/2).

Arabulucuğun dava şartı olarak düzenlenmediği uyuşmazlıklarda arabulucu, tarafların sürece davet edilmesi konusunda zorluklarla karşılaşabilir. Taraflar kendilerine telefonla yapılan davet konusunda çekimser kalabilirler. İlk temasın telefonla yapılması durumunda bu riskleri en aza indirgemek için arabulucuya bazı tavsiyeler (veya ipuçları) verilebilir:

● Uyuşmazlığın diğer tarafından söz etmeden önce kendinizi tanıtın.

● Uyuşmazlığı özetleyin, ancak etkilenmeyen ve tarafsız olduğunuz izlenimini vermek için muhatabınıza kendisini ifade etme ve ayrıntıları anlatma imkânı tanıyın.

● Her iki tarafın da kendilerini ifade etme konusunda aynı fırsata sahip olduklarını açıklayın ve onlara eşit bir biçimde çözüme ulaşmaları için yardımcı olun.

● Arabuluculuk ilkeleri ve aşamaları hakkında bilgilendirin.

● Arabuluculuğun avantajlarını anlatın.

Ayrıca arabulucunun, tarafların direnç göstermeleri durumunda olumlu tavrını sürdürmesi gerekmektedir. Tarafların sürece ilişkin kaygılarının varlığını kabul etmek gerekir. Taraflarca sürecin kabul veya reddedilmesi durumunda güvenilirlik ve saygının korunması gerekir

1.2 Arabulucunun Taraflarca Belirlenmesi

Taraflar, önceden ayrıca bir sözleşme yaparak veya esas sözleşmeye bir “arabuluculuk” maddesi (şartı) ekleyerek arabuluculuk yöntemini kararlaştırabilir. Arabuluculuğun dava şartı olarak düzenlendiği uyuşmazlıklarda taraflar, komisyon listesinde bulunan arabuluculardan birisini bir tutanakla arabulucu olarak belirleyebilirler. Her durumda arabulucu, seçilmesiyle birlikte gerekli hazırlıkları önceden yapmalı, her iki tarafı da detaylı olarak dinlemeli ve tarafların talebini birlikte değerlendirilmelidir. Bu konuda karşılıklı ve doğrudan iletişim kurulamıyorsa, söz konusu davet yazılı olarak yapılabilir.

1.3 Arabuluculuk Teklifini Avukatların Yapması

Uyuşmazlığın müvekkil açısından kolay, hızlı ve ucuz şekilde çözülmesi için en uygun yolun belirlenmesi avukatın özen yükümlülüğüne dâhil kabul edilmektedir. Uygun hâllerde müvekkil, bu konuda teşvik edilebilir (Bk. Av. K. madde 2). Müvekkilin ve karşı tarafın kabulüyle sürecin başlatılması hâlinde avukat, yargılamada olduğu gibi tarafın yanında veya taraf olmadan görüşmelere katılabilecektir (HUAK madde 8). Avukatın aynı zamanda sicile kayıtlı bir arabulucu olması hâlinde, arabulucu sıfatıyla uyuşmazlıkta görev alması da mümkündür. Ancak tarafsızlık ilkesinin hassasiyeti nedeniyle tercih edilen, aynı zamanda arabulucu olan taraf avukatının, uyuşmazlığı bir başka arabulucuya yönlendirmesidir. Zira arabuluculuk sürecinde pek çok sır ifşa edilebilir, avukat kimliğinin baskın çıkması hâlinde arabulucu kimliği zedelenebilir, tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerine ters düşülerek süreç tehlikeye girebilir, güç dengesi bozulabilir. Bu nedenle, arabulucunun daha en başında bu konuda taraflara çok ayrıntılı bilgilendirme yapması, güven telkin etmesi ve hepsinden önemlisi arabuluculuk görevini tamamen tarafsızca yerine getirebileceğine inanması gerekmektedir. Eğer her iki taraf da, taraflardan birinin (aynı zamanda arabulucu olan) avukatının veya arabulucular siciline kayıtlı başka bir avukatın bu uyuşmazlıkta arabulucu olarak yer almasını istiyor ise; söz konusu avukat, aynı uyuşmazlıkla ilgili daha sonra açılacak bir davada avukat sıfatıyla görev alamayacaktır (HUAK madde 9/4).

  • BİRİNCİ BASAMAK: KONTROL LİSTESİ HAZIRLAMAK

Arabuluculuk zor bir süreçtir. Plan ve hazırlık yapılması çok önemlidir. Arabulucu ve tarafların hazırlanmaya harcadığı zaman, sürecin daha düzgün işlemesini sağlar ve süreci hızlandırır. Yeterli bir hazırlık süreci, bir yandan, arabulucunun rahatlamasını ve sürece uyum, enerji ve bağlılık getirmesini sağlarken; diğer yandan, tarafların da oluşan bu iklimi hissetmesine yardımcı olacaktır. Ancak aşırı hazırlanma, arabulucunun sürece odaklanmasını ve yaşananlara dikkatini tam olarak vermesini, değişen durumlara uyum sağlamasını zorlaştırabilir. İlk toplantı öncesinde arabulucu, aşağıdaki unsurları göz önünde bulunduracak şekilde hazırlanabilir. Arabulucu, seçildikten sonra, taraflar ile ilk görüşmesini yaparak onları bilgilendirir. Bu süreç, sadece arabulucunun değil, aynı zamanda tarafların da hazırlanmasını gerektirir.

3. İKİNCİ BASAMAK: TARAFLARLA İLK TEMASIN KURULMASI

Arabuluculuk hazırlık aşaması,

-►ilk olarak arabulucunun uyuşmazlık yaşayan taraflarla irtibat kurmasını,

-►anlaşmazlık hakkında yeterli bilgi toplamasını ve

-►anlaşmazlığı çözümlemek için nasıl bir yol izleneceğinin planlanmasını içerir.

Planlama süreci, kendi içinde belirli özellikler taşımaktadır. Bu aşamada hedefler ve görevler, çoğu zaman taraflar konuşmak için bir araya gelmeden önce ortaya çıkabilir.

Taraflarla ilk temas şu unsurları içerir:

● Kendini tanıtmak.

● Tarafları tanıştırmak (Daha önce tanışmamışlarsa).

● Taraflara arabuluculuk sürecine katılımları için teşekkür etmek.

● Arabulucunun rolü ve olası arabuluculuk süreci hakkında tarafları bilgilendirmek.

● Tarafların arabulucudan ve süreçten beklentilerini netleştirmek.

● Tarafların sürece ilişkin kaygılarını dinlemek ve tatmin edici cevaplar vermek.

● Tarafların farklılıklarını inceleyerek arabuluculuğa ilişkin dirençlerini gidermek.

● Arabulucunun inandırıcılığını geliştirmek, deneyimlerden bahsetmek.

● Anlaşmazlık hakkında bilgi toplayıp taraflarla ayrı ayrı mı yoksa birlikte mi görüşmenin uygun olacağına karar vermek.

● Anlaşmazlığa ilişkin arabuluculuk sürecini başlatmak için zamanın uygunluğunu denetlemek.

● Yanıltıcı bilgi, yanlış anlama veya iletişim bozukluğundan kaynaklanan gereksiz anlaşmazlıkları önleyebilecek doğru bilgi temelinden hareket etmek.

● Etkili bir anlaşmazlık çözümü stratejisine ve eğer uygunsa, bütün tarafların belirli koşullarını, ihtiyaç, menfaat ve beklentilerini karşılayacak bir arabuluculuk planı geliştirme aşamasına geçmek.

● Veri toplamada uygun yönteme karar vermek.

● Veri toplama görüşmelerine ilişkin sorular hazırlamak ve yeterli bilgiyi toplamak.

●Taraflardan ayrı ayrı uyuşmazlığın nedenlerini içeren “uyuşmazlık özeti” göndermelerini istemek.

● Tarafların çok sayıda olması durumunda ilk görüşme ve sonrasına ilişkin sıralamayı belirlemek.

Arabuluculuğa geçme konusunda aşağıdakileri dikkate alarak bir “tamam mı / devam mı” kararı vermek.

● İletilen uyuşmazlık konusunun arabuluculuğa uygun olup olmadığı

● İletilen konuda arabulucunun kendisinin de arabuluculuk yapmaya uygun olup olmadığı

● Tarafların uyuşmazlıkta temsile yetkili olup olmadığı

Burada sıralan temel noktalar, henüz hazırlık aşamasında bulunan arabulucu ve tarafların sürecin devamına ilişkin isabetli karalar almalarında ve anlaşmazlığın ortadan kaldırılmasında önemli rol oynayacaktır. Bu sayede, kısa sürede çözüme ulaşmak mümkün olabileceği gibi tarafların çıkarlarını koruyan, kalıcı sonuçlar elde edilebilecektir.

4. ÜÇÜNCÜ BASAMAK: GÜVENLİ BİR GÖRÜŞME ORTAMININ HAZIRLANMASI

Hazırlık aşamasında başlıca amaç, arabuluculuk sürecinin ileri aşamalarına yönelik gerekli hazırlıkları yapmaktır. Toplantı yönetimine ilişkin zamanlama, mekân ve diğer lojistik düzenlemelerle birlikte arabulucu, taraflarla yapacağı görüşmenin açılışında paylaşacağı belgeleri bu süreçte hazırlar.

Uyuşmazlık yaşayan taraflar özgürce, korkmadan, baskı ve zorlama altında kalmadan uyuşmazlıklarını müzakere edebilmelidirler. Bütün bu koşulları sağlayan arabuluculuk, gizlilik ve güvenliği de düzenler (Özbek, 2013).

Arabuluculuğun hazırlık aşamasında, arabulucunun taraflarla çoğunlukla telefon aracılığıyla yapacağı görüşmeler sayesinde,

-►usulü tartışmak,

-►uyuşmazlığın geçmişi hakkında temel bir fikre sahip olmak,

-►tarafların uyuşmazlık konusu mesele hakkında düşüncelerini öğrenmek ve

-►izlenecek süreci belirlemek üzere adımlar atılacaktır.

Taraflarla ve avukatlarla yapılan bu tanımlayıcı görüşmelerle arabuluculuk toplantısının fiilen başlatılmasından önce arabulucu, temel meseleyi tam olarak anlayabilmek için değişik bakış açıları hakkında tespitlerde bulunur. Bu kapsamlı hazırlık, arabuluculuk toplantısını kolay ve verimli bir hâle getirdiği gibi müzakerelerin asıl mesele üzerinde yoğunlaşmasını da sağlar.

Taraflar yaşanan uyuşmazlığa ilişkin özetler de oluşturabileceği gibi bu özetlere ek belgelerde sunabilir. Arabulucular, uyuşmazlığı anlamak için yeterince ayrıntılı olarak hazırlanma ile ayrıntılara gömülmek arasındaki doğru dengeyi bulmalıdır. Burada okuma ve hazırlanma süresi, arabulucu ve uyuşmazlığın taraflarının kişisel tercihine bağlıdır.

Arabuluculuk görüşmeleri kişilerarası iletişimin temel özelliği gereği, çoğunlukla tarafların en yakınlarının girebildiği mahrem ve özel alanda gerçekleşmektedir. Kişilerarası ilişkinin seyri, tarafların böylesi yakın alanlarda kaldıkları süre ve sıklığa bağlı olarak etkilenecektir.

Aynı mekânı uzun süre paylaşmak, taraflar arasındaki ilişkinin genişliğini ve derinliğini belirleyici bir özelliğe sahiptir. Taraflardan birine konum olarak daha yakın oturan arabulucu, görece uzak kaldığı taraf üzerinde farklı bir etki yaratabileceğine dikkat etmelidir.

5. DÖRDÜNCÜ BASAMAK: ARABULUCULUK SÖZLEŞMESİNİN HAZIRLANMASI

Taraflardan biri yönteme başvurmaya karar verdikten sonra yapılacak olan, diğer tarafın bu karara katılımının sağlanması, yani ikna edilip uyuşmazlığın çözümü konusunda arabuluculuğa gidileceğine ilişkin onunla sözleşme yapılmasıdır. Tarafları arabuluculuk yolunu denemeleri için ikna etmek, bazen bütün sürecin en zor kısmıdır.

Bu sözleşme, asıl sözleşmeden bağımsız, gerek sözleşmenin kurulması gerek geçerliliği bakımından borçlar hukukuna tabi, etkilerini hem maddi hukuk hem usul hukukunda gösteren bir sözleşmedir. Şekil geçerlilik şartına sahip olmayan bu sözleşmedir. Ancak yazılı yapılması önerilir.

Sözleşme, arabulucunun yetkisi dâhilindeki tüm faaliyetleri kapsayacak şekilde hazırlanmalıdır. Sözleşmede, hangi uyuşmazlıkların bu sözleşme kapsamında yer aldığının belirtilmesi gereklidir. Arabuluculuk yönteminin kullanılabilmesi için sözleşmenin “yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıkları” konu etmesi gerekir (HUAK, madde 1).

. Bu koşulun karşılanıp karşılanmadığının tespiti için, uyuşmazlık konusunun belirli olması önem taşımaktadır. Bazı görüşmelerde taraflar, sürece ilişkin bilgilendirildikten sonra arabuluculuk sözleşmesini hazırlık aşamasının sonraki süreci olarak tanımlanan ‘başlangıç’ aşamasında da imzalayabilmektedirler. Hazırlanan sözleşmenin imzalanması ‘başlangıç’ aşamasına bırakılmış olsa da, içerik ve koşulların belirlenmesi ve sözleşmenin imzalanacak hâle getirilmesi hazırlık aşamasında gerçekleşmektedir. Hazırlık aşaması, temel olarak, tarafların sürece başlama kararını vereceği aşama olması nedeniyle, sürecin tamamı açısından özel bir anlam ve öneme sahiptir. Tarafların arabuluculuk geçmişine sahip olmaları durumunda da benzer yaklaşım sergilenmelidir.

Arabulucunun tarafları aydınlatma yükümlülüğü (HUAK madde 11), diğer aşamalarda olduğu gibi bu aşamada da geçerlidir. Taraflar, arabuluculuk yoluyla çözümlenen hukuki uyuşmazlıklar ve arabuluculuk faaliyeti sonucunda tarafların anlaşmaya varması durumunda düzenlenen ve mahkemece şerh verilmesi ile birlikte ilam niteliğinde belge hâlini kazanan, anlaşma belgesinin nitelik ve hukuki sonuçları hakkında özellikle bilgilendirilmelidir (HUAKY, madde 13/2).

Tarafların avukatla temsil edilip edilmeyeceği belirlenmelidir. Benzer şekilde, başlamış bir yargısal süreç veya bağlı kalınacak resmî bir zaman çizelgesi olup olmadığının bilinmesi önemli olacaktır. Arabuluculuğun zaman çizelgesi, arabuluculuk için kaç gün tahsis edileceği, mekân, arabuluculuk ücretleri, ödeme şartlarının onaylanması ve genellikle arabulucunun bir davranış kuralı gözetme taahhüdü gibi hususlar hakkında da tartışmalar olacaktır.

Arabuluculuk sözleşmesi; gizlilik, anlaşma yetkisi, uyuşmazlık hakkında daha sonra açılabilecek hukuk davasında veya tahkimde tanıklık yapılamayacağı (HUAK madde 5) konuları da dâhil olmak üzere, arabuluculuğun gerçekleşeceği koşulları belirler.

Bu ilk aşamada, genellikle bir arabuluculuk anlaşma taslağı gönderilir ve böylece taraflar bu taslağı değerlendirerek, standart formda ihtiyaç duyulan her türlü değişikliği müzakere edebilir. İdeal olarak, arabuluculuk anlaşması veya başka bir gizlilik anlaşması şekli, başlangıçta imzalanmalıdır. Arabuluculuk anlaşması imzalanmamış olsa bile, arabulucu, taraflar veya danışmanları ile ilk temastan itibaren kesin bir gizlilik temelinde çalışacaktır ve bu temas her zaman, “haklara halel getirmez” ve “ifşaya karşı korunmuş” kabul edilecektir.

6. BEŞİNCİ BASAMAK: TARAFLARLA ÖN GÖRÜŞME

Arabulucu taraflarca seçildikten yahut adliye arabuluculuk bürosu tarafından görevlendirildikten sonra öncelikle başvurandan başlamak üzere asiller ile hazırlık kapsamında ön görüşme yapar. İlk toplantıdan önce yapılan bu ön görüşmeler, tarafları ilk toplantıya ve sürecin devamındaki aşamalara hazırlar. Arabulucu ön görüşmede başvurucudan ve diğer taraftan uyuşmazlığın esasını öğrenir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak tarafları arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında aydınlatır, arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözümünün ekonomik, sosyal ve psikolojik faydaları hakkında bilgilendirir (HUAKY, madde 25/2).

Arabulucu, birlikte veya ayrı ayrı yapacağı ön görüşmede, arabuluculuk usulünü açıklar; arabuluculuk faaliyetinin başında, tarafları arabuluculuğun esasları, süreci ve hukuki sonuçları hakkında, şahsen ve doğrudan aydınlatır. Ancak bu yükümlülük yerine getirilirken tarafsızlık hakkında şüpheye yol açacak tutum ve davranışlardan kaçınılır (HUAKY, madde 11/2; madde 13/1).

Taraflar, arabuluculuk alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurmak istiyorlarsa, bu konuda anlaşmış olmaları gerekir. Normal şartlar altında arabuluculukta ilk adım, yönteme başvuracak kişinin buna karar vermesidir. Arabuluculuğun uyuşmazlık doğmadan önce yapılmış bağımsız bir sözleşmede veya esas borç ilişkisini doğuran sözleşme içerisinde kararlaştırılmış olması hâlinde, tarafların ayrıca bu yönteme karar vermesi gerekmez. Fakat bunlar dışında, tarafların arabuluculuğu denemeye karar vermiş olmaları lazımdır.

Genel olarak bütün alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinde olduğu gibi arabuluculuğun başarısı, hakkındaki tereddütler, usule olan yabancılık ve arabuluculuğun teklif edilmesinin bir zayıflık belirtisi olarak görüleceğinden korkulması, arabuluculuğun önündeki en önemli engellerdendir.

Hazırlık aşamasında arabulucunun yaklaşımları, özellikle sade ve açık bir anlatım ile aktif dinleme konusunda gösterdiği performans, bu engellerin aşılmasında yardımcı olacaktır.

Hazırlık aşamasının ilk toplantısında arabuluculuk sözleşmesi imzalanmadan önce yapılacak bu ilk toplantı, bir değerlendirme süreci olarak da kullanılabilir. Örneğin;

● Söz konusu uyuşmazlık arabuluculuğa elverişli midir?

● Uyuşmazlıkta arabuluculuğa elverişliliği ortadan kaldıran zorlama, istismar veya şiddet olduğuna dair delil var mıdır?

● Uyuşmazlığın niteliğine göre taraflara arabuluculuk önerisinde bulunulmalı mıdır?

● Uyuşmazlık arabulucunun kendi uzmanlık alanına uygun mudur?

● Bir eş arabulucu görevlendirilmesi gerekmekte midir?

Arabuluculuğun esası; gönüllülüğe dayanmasıdır. Taraflar bir arabuluculuk toplantısında buluştuklarında, iradelerini uzlaşma veya uzlaşmama yönünde kullanabilirler. Bu konuda verecekleri karar, daima onların kontrolündedir.

6.1 Kişilerarası İletişimde İlk Temas ve Önemi

Arabuluculuk sürecinde tarafların bir araya geldikleri ilk temas aşaması, karşılıklı anlamların üretildiği bir özellik taşımaktadır. Bu aşamada izlenim yönetimi anlam kazanmaktadır. Tarafların birbirleri hakkında ürettikleri anlamların bağlayıcılığı açısından “Halo Effect – Hale Etkisi” kanaatlerin oluşumunda etkili olmaktadır. Yine bu aşamada “Varsayılan Kişilik Yaklaşımının” taraflar üzerinde etkili olması sürecin seyrini etkilemektedir. Tüm ayrıntılar dikkate alındığında uzlaştırmanın sağlıklı sürdürülmesi süreç yönetimi yaklaşımının önemini ortaya koymaktadır. Tarafların yaşadıkları anlaşmazlığın olası sonuçlarının yarattığı belirsizliğin süreç içinde tarafların tutumları üzerinde etkili olduğu varsayıldığında, ayrıntılı olarak ele alınması gereken bir başka boyut ise, belirsizlik yönetimidir.

Tarafların ilk defa bir araya gelmeleri sözlü ve sözsüz iletişimin önemini ortaya koyması açısından ayrıca bir öneme sahiptir. Özellikle taraflar arasında gelişen ilişkinin devamı dinlemenin rolünü öne çıkaran aktif dinleme ile mümkün olacaktır. Aktif dinleme hem tarafların dikkate alındığı hem de anlaşmaya eğilimli olunduğunun açık bir göstergesidir. Soru sorma aşamalarında, anlatılanların özetlemeye çalışıldığı durumlarda, çerçevelemenin sağladığı avantajlardan faydalanılmaya çalışıldığında devrede olacaktır.

6.2 Arabuluculuk Sürecinde Sözlü ve Sözsüz İletişim

Arabuluculuk görüşmelerinin yüz yüze gerçekleşiyor olması, kişilerarası iletişimin tüm yönleriyle ve dikkatli bir biçimde değerlendirilmesini gerektirmektedir. Özellikle arabuluculuk süreçlerinde taraflar arasında yaşanan mesaj alış-verişi sözlü olarak kontrollü ve sınırlı bir biçimde ve özellikle sözsüz olarak da kontrolsüz ve sınırsız bir şekilde gerçekleşir.

6.2.1 Sözlü İletişim ve Arabuluculuk Süreci

Söylem, kişilerarası iletişimde içerik olarak tanımlanan ve taraflar arasında sürecin yönünü ve devamını etkileyen bir öneme sahiptir. Ortama dâhil olma ve nüfuz etme, kişinin görüşmelerin başından itibaren kendisini ifade etmesine fırsat verilmesi ve kendisini açmaya cesaretlendirmesi ile mümkündür. İnsan, her ortamda ilk görüşmeden itibaren kendisini açmaya istekli olmayabilir. Arabulucunun ortama hâkim olacak güveni oluşturması ve samimi bir üslup kullanması, arabuluculuk sürecinin akışını ve yönetilmesini kolaylaştıracaktır.

Sözlü iletişim, konuşarak gerçekleştirdiğimiz iletişimdir; iki kişinin karşılıklı konuşmasında olduğu gibi doğrudan veya telefon görüşmelerinde olduğu gibi uzaktan ve dolaylı yapıda olabilir. Sözlü iletişimin niteliğini etkileyen ve yönlendiren bazı faktörler bulunmaktadır. Etkili bir sözlü iletişim için;

● İletilecek fikir veya bilginin tanımlanması,

● Beklenen sonucun tanımlanması,

● Düşüncelerin dinleyicinin anlayabileceği bir dile dökülmesi,

● Dinleyicinin tepkisinin gözlemlenmesi,

● Karşıdakilerin dikkatle dinlenmesi ve

● Sözsüz iletişim faktörlerinin göz ardı edilmemesi gibi hususlar önemli olabilmektedir.

Sözlü iletişim planlanmış olabileceği gibi, planlanmamış da olabilir. Ayrıca, hoş ve ilgili bir ses tonu kullanmak, ne hızlı ne yavaş konuşmak, basit ancak yeterli bir dille doğal bir konuşma stilini tercih etmek ve akıcı bir konuşmayla iletişim kurmak, etkili bir iletişim tarzıdır.

Etkili olmayan iletişimde ise, monoton veya çok heyecanlı bir ses tonu, sesin çok yumuşak veya sert olması, konuşma hızının çok hızlı, çok yavaş veya kesik kesik olması, argo dilin aşırı kullanımı, aşırı biçimsel bir konuşma veya teknik kelimelerin kullanılması, “aynen” gibi ifadeler, kontrolsüz duraklamalar dikkat çekmektedir.

Konuşmanın hızı ile dinleme ve anlama arasında, konuşulan / dinlenen konuya, dinleyicinin bilgi düzeyine, ortama göre değişen ilişkiler vardır. Arabulucunun bu değişkenlere dikkat etmesi, sürecin yönetilmesine katkı sağlayacaktır. Eğitim seviyesi durumu, muhakeme ve odaklanma yeteneğine bağlı olarak konuşma hızı, tarafların anlatılanları anlamasına, odaklanmasına ve geri bildirimlerde bulunmasına doğrudan etkide bulunacaktır. Örneğin, eğitim seviyesi düşük birine hızlı konuşulması, mesajların yüzeysel değerlendirilmesine neden olabilecekken, eğitim seviyesi yüksek birine yavaş konuşulması, kişiyi sıkabilecektir.

6.2.2 Sözsüz İletişim ve Arabuluculuk Süreci

Sözsüz iletişim, çoğunlukla, farkında olunmaksızın gerçekleşir. Yüzümüzün aldığı ifade, bedenimizin duruşu, konuşma tarzımız, el-kol hareketlerimiz, sesimizin tonu, insanlarla aramızdaki mesafe, giyim tarzımız, kıyafet ve aksesuarlar, bakım ve makyaj gibi ögeler, söylemek istediğimiz birçok ayrıntıyı kendiliğinden ifade eder. Kimi durumlarda ne söylediğimiz değil; söylemek istediğimizi nasıl söylediğimiz, karşı tarafta daha fazla etki bırakır. Bunda en büyük etken, sözel olarak söylediklerimiz değil, sözsüz olarak ifade ettiklerimizdir. İnsanların büyük bir bölümü sözsüz işaret ve hareketlerin bilincinde değildir. Bu yönüyle, insanların sözsüz mesajlarının ve farklı ortamlarda nasıl iletişim kurduklarının farkına varmaları iletişimin etkililiği açısından çok önemlidir. Arabuluculuk görüşmelerinin kişilerarası iletişim sürecinin temel özelliklerini taşıdığını belirtmiştik. Bu bağlamda, sürecin yüz yüze iletişim olarak tanımlanması, sözsüz iletişimin önemini artırmaktadır. Görüşme ortamlarında ilk intiba denilen, ilk dakikalardan itibaren sözsüz iletişim etkisini göstermektedir. Üstelik bu ilk intiba süreci, “hale etkisi” anlamına gelen, tanışılan insanlara dair oluşturulan olumlu/olumsuz özellikler nedeniyle arabuluculuğun tamamını etkilemektedir ve tekrarlanması mümkün olmayan bir süreçtir.

İnsanlar, nasıl göründüklerini bilemezler, bu esnada kendilerinin de karşı tarafa mesaj ilettiklerini dikkate almazlar; buna rağmen, karşısındakinin mimiklerinden anlam üretmeye çalışırlar. Arabuluculuk süreci, anlık sözsüz mesajların karşı tarafa iletilmesi nedeniyle sözcüklerin çok ötesinde yan anlamlar üretilmesine neden olabilmektedir.

İletişim esnasında karşı taraftan gelen tüm geri bildirimlerin bir bütünlük içinde değerlendirilmesi, etkili iletişimin temel şartı olma özelliğinin yanında, tarafların birbirlerini daha iyi anlamasına, isabetli yaklaşımların sunulmasına, sağlıklı ve kalıcı ilişkilerin kurulmasına katkıda bulunma yönüyle de vazgeçilmez bir özellik taşımaktadır. Bu süreç, sözlü iletişim bilgisi ve yeteneği kadar, sözsüz faktörlerin de kavranmasını gerektirir.

Sözsüz iletişim, sözlü iletişim sürecini zenginleştirme ve berraklaştırma işlevine sahiptir. İçten ve dışardan kaynaklanan etkenler nedeniyle sözlü iletişim, istenilen anlamı verme konusunda yetersiz kalabilir. Sözlü iletişim kelimelerden oluşur, sözsüz iletişimin gerçek anlamını bu kelimelerin ifade ediliş biçimi belirler. Sözsüz iletişim sadece kişinin jest ve mimiklerinden ibaret değildir. Ses tonu, dokunma ile birlikte bir bütünlük içinde Etkisel Dilsiz Bilgilenme olarak kabul edilen bu özelliklerin yanı sıra Yapısal Dilsiz Bilgilenme olarak kabul edilen ve tarafların kişisel takıları ile ortamdaki fiziksel detayları da içeren bir alan bulunmaktadır.

Sözsüz iletişimin özellikleri, gönderilen mesajın taşıdığı anlamı güçlendirmekle birlikte, genellikle farkında olmaksızın geri planda kalan ayrıntıları da ortaya çıkarmaktadır. İnsan, hareket, duruş ve tavırları ile iletişim kurduğunun farkında olmasa da, bu tür işaretler iletişimde sürekli kullanılır. Bazen sözlerle ifade edil(e)meyen duygu ve düşüncelere ait izler, sözsüz iletişim aracılığıyla ortama yansımaktadır. İletişimin en temel türlerinden birisi olan sözlü iletişimde, “ne söylendiği”, sözsüz iletişimde ise “nasıl söylendiği” önem taşımaktadır. Araştırmalar da, insanların birbirlerine ne söylediklerinden çok, nasıl söylediklerine dikkat ettiklerini göstermektedir.

İnsanlarla etkili iletişim kurabilmek için gerekli temel becerilerden birisi, karşımızdakine ilgi ve özen gösterdiğimizi iletebilmektir. Bu iletim süreci, sözel ifadelerin yanı sıra, sözsüz mesajlarla da gerçekleşebilmektedir. İnsanların sözsüz davranışları, en az sözlü ifadeler kadar, belki de çok daha fazlasını karşısındakine iletir.

Arabuluculuk görüşmelerinde sözsüz iletişim açısından en değerli alan, baş bölgesidir. Bütün duyu organlarımızın (yüze dokunma ile birlikte) baş bölgesinde bulunması, karşı tarafa anlam üretme ve iletmede çok etkilidir. Yüzümüzde kılcal damarların ve sinir uçlarının yoğun olması, mimiklerin oluşumuna neden olmaktadır. Bu mimikler, arabulucuya anlam üretme konusunda yardımcı olmakla birlikte, arabulucunun önünde gerçekleşiyor olması nedeniyle süreç içinde yaşanan değişime hâkim olmasına da yardımcı olacaktır. Oluşan anlamları takip edebilmek, taraflarla yüz ve göz teması varlığının sürdürülmesi ile ilgilidir. Arabulucu, hem karşısındakinin yüz ifadesine dikkat etmeli hem de karşı tarafa mesaj aktarırken yüz ve göz teması kurmaya özen göstermelidir. Göz teması yoksunluğu, samimiyet ve güvenden yoksunluk anlamı yaratabilir. Arabulucu, karşısındakinin mimiklerini değerlendirirken aceleci davranmadan, kalıp yargıların etkisinde kalmadan, tüm sözsüz unsurları dikkate alarak ve kişiye özgünlük ilkesi bağlamında hareket etmelidir. Normal koşullarda insan kendisine ve yüzüne dokunma ihtiyacı hissetmez. Arabulucu, tarafların kendisine dokunma sıklığına, dokunulan yere ve dokuma süresine dikkat etmelidir. Yüze dokunma ve özellikle kılcal damarların yoğun olduğu buruna dokunmaya ve bu esnada gerçekleşen söyleme özellikle dikkat etmelidir. Aşırı duygulanma anlamına gelen bu değişim, sürecin seyrini etkileyecek bir dönüm noktası olabilir. Kişilerarası ilişkilerde yaşamsal bir öneme sahip olan dokunma, arabuluculuk görüşmelerinde de benzer özellikler taşımaktadır. İlk karşılaşma esnasında taraflarla tokalaşma ile başlayan dokunma, dokunmanın sıklığı, yeri ve süresi ile farklı anlamların oluşumuna neden olmaktadır. Dokunma da, cinsiyet, kültür, statü ve hiyerarşi gibi değişkenlere bağlı olarak gelişebilir. Arabuluculuk görüşmelerinde taraflarla eşit ve uyumlu bir görünüm sergilemek, ayrıcalık yaratıldığı hissine imkân vermeyecektir. Görüşme esnasında gergin bir durumun yaşanması anında söylemin içeriğine ve sertliğine de özen göstererek, dokunmaya dikkat etmek gerekecektir. Böylesi gergin durumlarda dokunma, beklenmedik tepkilerin verilmesine neden olabilir. Sürece hâkim olmada zorlanıldığında ideal olan, ara verilmesidir. Dokunma, kişinin kendi özgür iradesi dışında, onayı olmadan veya onay anlamına gelen girişimi olmadan yapıldığında rahatsız edici bir özellik kazanabilir.

ÖRNEK Ek. 1 Arabulucudan Tarafa Yapılan Arabuluculuk Sürecine Davet Mektubu

Sayın ……………………………………………………… , Sözleşmesi/Konusu/Davası ile ilgili …………………… konudaki uyuşmazlığı dostane olarak arabuluculuk yoluyla çözmek için bu davet yazısını yazıyoruz. ………………………………. hukuki uyuşmazlığının 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği iş ve işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlığı olduğu anlaşılmaktadır. Size yapılan teklifin elinize ulaştığı tarihten itibaren 30 gün içinde cevap vermeniz, cevabınızın olumlu olması hâlinde arabuluculuk görüşmelerine başlanması için görüşme tarih ve yerinin belirlenmesi gerekmektedir. Arabuluculuk görüşmelerine başlamadan önce arabuluculuk sürecinin daha verimli geçmesi için; Arabuluculukla ilgili şu hususları bilgi ve görüşlerinize sunmak isterim:

a) Arabuluculuk taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın tarafsız, bağımsız, arabuluculuk eğitimi almış ve arabulucular siciline kayıtlı bir arabulucu desteği ile çözülmesi yöntemidir.

b) Arabulucu ile uyuşmazlığın çözümü tamamen gönüllülük esasına dayalıdır. Taraflar serbest iradeleri ile uyuşmazlığın dostane olarak çözümlenmesini sağlar.

c) Arabuluculuk görüşmelerine katılmak başvurucunun iddia ve taleplerini kabul anlamına gelmez.

d) Arabuluculuk görüşmeleri, taraflardan birinin isteği ile her aşamada sonlandırılabilir.

e) Arabuluculuk görüşmelerinde gizlilik ilkesine uyulması esastır.

f) Arabuluculuk ücreti 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa göre taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça ortaklaşa ödenir. Ancak ücretin hangi tarafça ödeneceği ve ne kadar olacağı müzakerelere başlanmadan önce taraflarca özel olarak da belirlenebilir. Arabulucunun ücretine ilişkin bilgilere Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın internet sitesinde yayınlanan Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinden ulaşabilirsiniz. (6325 Sayılı Yasa 7. madde, Yönetmelik 12. madde) (http://www. adb.adalet.gov.tr/ Sayfalar/Teskilat/mevzuat/tarife-index.html)

g) Arabuluculuk görüşmeleri sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, arabuluculuk ücreti dışında, mahkeme harcı ve yargılama giderleri ödenmez.

h) Arabuluculuk toplantılarına bizzat veya avukatınız aracılığıyla katılabileceksiniz.

i) Arabulucuya başvuracağınızı dava açıldıktan sonra mahkemeye bildirmeniz hâlinde görülmekte olan dava, üç ayı geçmemek üzere ertelenebilecektir. Birlikte talep etmeniz hâlinde ise bu süre üç aya kadar daha uzatılabilecektir.

j) Arabuluculuğa başvurma konusunda anlaşmaya vardığınızda, sürecin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre zaman aşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır. (6325 Sayılı Kanun 16. madde, Yönetmelik 20. madde)

k) Uyuşmazlık konusunda anlaşmaya varmanız, isteğe bağlı olarak arabuluculuk faaliyetinden vazgeçmeniz, görüşmelerden çekilmeniz, uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının anlaşılması veya arabuluculuk faaliyetini sona erdirmeniz durumunda arabuluculuk sona erecektir. (6325 Sayılı Kanun 17. madde, Yönetmelik 21. madde)

l) Arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varmanız hâlinde, varılan anlaşmayı tespit edip arabulucu ile birlikte imzalayarak, mahkemeden bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirsiniz. Bu şerhin verildiği anlaşma belgesi ilam niteliğinde bir belge sayılacaktır (6325 Sayılı Yasa 18. madde, Yönetmelik 22. madde).  Bu davetin size ulaştığı tarihten itibaren veya daveti alma tarihinden itibaren arabuluculuk görüşmelerine katılma davetimizi kabul edip, etmeyeceğinizi 15 gün içinde tarafımıza iletmenizi rica ederiz. Uyuşmazlığı anlaşmaya çevirmenizi temenni ederiz.

                                                                                                          Arabulucu Adı, Soyadı,

                                                                                                          Sicil No. İletişim bilgileri

Ek. 2 Bilgilendirme Tutanağı

Arabuluculuk Sürecine İlişkin Bilgilendirme Tutanağı

….. /….. /….. tarihinde aşağıda ad ve unvanları yazılı taraflar adresime birlikte/ayrı ayrı gelerek 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu gereğince arabuluculuk yoluna başvurmak istediklerini bildirip aralarındaki uyuşmazlıkta arabuluculuk yapmamı istediler. Bunun üzerine taraflar aşağıdaki konularda sözlü olarak bilgilendirildiler. Taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda tamamen serbesttirler. Taraflar zorla bu sürecin içine dâhil edilemeyecekleri gibi her aşamada uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla sonuçlandırmaktan da vazgeçebilirler. Taraflar, gerek arabulucuya başvururken gerekse süreç boyunca eşit haklara sahiptirler. Taraflardan biri arabuluculuk sürecinin dışında bırakılamayacağı gibi söz hakkı da diğerine göre kısıtlanamaz.

● Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, taraflar ve arabuluculuğa katılan üçüncü kişiler, taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği; uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için taraflarca ileri sürülen görüş ve teklifler; arabuluculuk faaliyeti esnasında taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü; sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeleri delil olarak ileri süremez ve bunlar hakkında tanıklık yapamaz. Bu yükümlülüğe aykırı hareket ederek bir kişinin hukuken korunan menfaatinin zarar görmesine neden olan kişi altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

● Arabulucu, yapmış olduğu faaliyet karşılığı Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinden az olmamak kaydıyla ücret ve masrafları isteme hakkına sahiptir. Arabulucu, ücret ve masraflar için avans da talep edebilir. Aksi kararlaştırılmadıkça arabulucunun ücreti, faaliyetin sona erdiği tarihte yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenir ve ücret ile masraf, taraflarca eşit olarak karşılanır.

● Arabulucu, tarafların her biri ile ayrı ayrı veya birlikte görüşebilir ve iletişim kurabilir. Taraflar bu görüşmelere vekilleri aracılığı ile de katılabilirler.

● Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Dava açılmasından sonra arabulucuya başvuru hâlinde ise bu süreç, mahkemenin tarafları arabuluculuğa davetinin taraflarca kabul edilmesi veya tarafların arabulucuya başvurma konusunda anlaşmaya vardıklarını mahkemeye yazılı olarak beyan ettikleri veya duruşmada bu beyanlarının tutanağa geçirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

● Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.

● Arabulucu, bu sıfatla görev yaptığı uyuşmazlık ile ilgili olarak açılan davada, daha sonra, hâkimlik, hakemlik ve bilirkişilik yapamayacağı gibi avukat olarak da görev üstlenemez.

● Arabuluculuk yoluyla çözümlenen hukuki uyuşmazlıklar konusunda arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma belgesi düzenlenir. Bu anlaşmanın gereklerinin taraflardan herhangi biri tarafından yerine getirilmemesi durumunda diğer taraf arabuluculuk anlaşma belgesini yetkili mahkemeye ibraz ederek icra edilebilirlik şerhi verilmesini talep edebilir, bu belge yetkili mahkeme tarafından şerh verilmesi ile birlikte ilâm niteliğinde belge vasfını kazanarak mahkeme kararı gibi icra edilir. Taraflar arabuluculuk süreç ve esasları ile anlaşmanın hukuki niteliği ile ilgili, iş bu imzaya konu belge içindeki açıklamaları anladıklarını ve arabulucunun tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirecek hiçbir hâl ve şartın olmadığından bahisle arabuluculuk sürecine başlamak istediklerini ifade ettiler. İşbu tutanak üç nüsha olarak düzenlenmiştir.

….. /….. /…..

(Ad,soyad, T.C. Kimlik No. ve imza)                       (Ad, soyad, T.C. Kimlik No. ve imza)

                     Taraf                                                                             Taraf

                                               (Ad, soyad ve imza)

                                    Arabulucu Arabuluculuk Sicil No: …………

Bu Tutanak üç (3) nüsha olarak düzenlenir; taraflarda ve arabulucunun kendisinde kalır.         

MODÜL 7

ARABULUCULUĞUN AŞAMALARI: BAŞLANGIÇ AŞAMASI (2)

Modülün Amacı

Başlangıç aşaması taraflar ile arabulucunun arabuluculuğa başlamak üzere, fiilen bir araya ilk geldiği aşamadır. Bu aşama arabulucunun en aktif olduğu, en çok konuştuğu, taraflara en çok bilgi verdiği, sürecin tamamında uygulanacak temel kuralların konduğu aşama olma özelliği taşır. Aynı zamanda başlangıç aşamasında arabulucunun, süreç yönetimine ilişkin bilgi ve becerilerini sergileyerek, taraflar nezdinde kabul gördüğü bir güven ortamı oluşur. Arabulucu, başlangıç aşamasındaki gözlemlerine dayalı olarak sürecin ne şekilde devam etmesinin çözümü kolaylaştıracağını belirler. Arabulucunun başlangıç aşamasını iyi yönetmesi, taraflar ve arabulucu arasında dengeli bir iletişim kurulmasını sağlar. İyi bir başlangıç yapmak, süreç boyunca arabuluculuğun atmosferini etkileyeceğinden önemlidir.

BAŞLANGIÇ AŞAMASI

Bu aşamada daha önceki hazırlık aşamasında, temas kurulan taraflar ve varsa onların yasal temsilcileri ile (kimi kez taraflarla arabuluculuk sürecine başlamadan önce yapılan bir hazırlık toplantısında hazırlık aşamasında yapılabilir) karşılıklı görüşmelerin yapıldığı ve arabuluculuğa fiilen başlandığı aşamadır.

1. ARABULUCUNUN TARAFLARLA BULUŞMASI

Başlangıç aşamasında taraflar kaygılı ve gergin olabilirler. Bu duruma diğer tarafın arabuluculuğu isteme niyetinden duyulan şüphe, süreçte istemediği sonuçlara yönlendirilme veya faydalanılma korkusu yol açar. Arabuluculuk sürecine ilk defa katılan kişiler bir arabuluculuk oturumunda ne olduğundan ve arabulucudan ne beklenebileceğinden genellikle emin değildir. Bu bakımdan başlangıç aşamasının amacı, sürece katılma ve güvenme konusunda tarafların rahat hissetmesini sağlamaktır. Arabuluculuğun başlangıçtaki atmosferi, tüm aşamaların seyrini etkileyecektir.

Genel olarak bir arabuluculuk süreci başlamadan önce arabulucu, o gün için yapılan hazırlıkları kontrol eder. Süreç başladığında arabulucu, öncelikle tarafları selamlar, onlara oturacakları yeri gösterir, kendisini tanıtır, gerekiyorsa tarafların kendisini tanıtmasını sağlar ve katılanların uyuşmazlığı çözmeye yetkili olup olmadıklarını kontrol eder.

1.1 Tarafların Karşılanması

Arabulucu, hazırlık aşamasında toplantı yeri ve düzenine ilişkin ayarlamaları yapmış olmalıdır. Toplantı yeri arabuluculuğun gizliliğine, tarafsızlığına uygun belirlenmeli, özel görüşme yapmaya uygun olmalı, görüşmeler elverişiz ve halka açık mekanlarda yapılmamalıdır. Eğer arabulucu hazırlıkları aynı gün yapmak zorunda kalmışsa ortama erken gelmeli, tarafları karşılamadan önce arabuluculuk için gerekli ortamı oluşturmalı ve mevcut hazırlıkları gözden geçirmelidir Tarafların karşılaşması çeşitli şekillerde organize edilebilir:

● Arabulucu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın türüne göre onları birlikte, aynı ortamda kabul edebilir.

● Ortak toplantıdan önce ayrı toplantılar yapabilir.

● Hiç ortak toplantı yapmayabilir.

● Sürecin başında ve sonunda ortak toplantılar yapıp bu iki toplantı arasında kalan sürecin tamamını ayrı ayrı yürütebilir.

Arabulucu tarafların daha önce karşılaşmadığı durumlarda oturumları planlarken daha dikkatli olmalıdır. Taraflar;

-► yüz yüze müzakere etmeme konusunda kararlıysa,

-►taraflarda birbirlerine karşı aşırı öfke ve kırgınlık gözleniyorsa

-►taraflar duygularını yönetemeyecekse ve

-►şiddet eğilimleri varsa arabulucu, hiç ortak oturuma almayarak süreci tamamen ayrı oturumlarla yürütmeyi tercih edebilir. Arabulucu tarafların katılmak üzere oldukları sürece ilişkin merak ettikleri hususları cevaplamalı ve süreç boyunca rahat çalışmalarını ve iyi hissetmeleri sağlayacak ihtiyaçları olup olmadığını kontrol etmelidir.

Arabulucu, sürece hazırlığın bir parçası olarak, katılımcıları toplantı salonuna nasıl davet edeceğini düşünmelidir. Arabulucunun tarafları karşılarken sergileyeceği yaklaşım sürecin başarısı bakımından önemlidir. Arabulucu, sakin, kendinden emin, sıcakkanlı ve samimi bir yaklaşım sergilediği ölçüde tarafların arabuluculuk görüşmesine dair endişeleri hızla hafifleyecektir. Taraflar arabuluculuk ortamına belirli aralıklarla gelebilir. Bu durumda tarafları arabulucu bizzat veya yardımcılarıyla karşılayabilir. Gelen taraf toplantının başlaması yakında toplantı odasına alınabilir, değilse bekleme yeri gösterilebilir. Bu sırada ikram teklif edilebilir. Aynı karşılama diğer tarafa da yapılarak taraflara eşit davranılır. Arabulucu, tarafların tamamı gelmeden görüşmelere başlamamalıdır. Aksi halde sonradan gelen taraf nezdinde arabulucunun tarafsızlığı bakımından olumsuz algı / intiba gelişebilir.

Arabulucu, görüşmelere ayrı oturumlarla başlamayı tercih etmişse, bu ilk ayrı toplantılarda taraflara arabulucu sözleşmesini imzalatabilir, tarafların yetkilerini teyit edebilir, gün boyunca sürece ayırabilecekleri süreyi netleştirerek bir planlama yapabilir.

Arabulucu, bir ortak toplantı yapılacağını öngörüyorsa tarafları bu toplantı için hazırlamalıdır. Tarafların biri veya tamamı birden fazla kişiden oluşuyor ise kimin ilgili taraf adına açılış konuşması yapacağı belirlenmeli veya teyit edilmedir. İlk ayrı toplantılarda sürecin işleyişi hakkında bilgilendirilen taraflar ilerleyen toplantıların nasıl yapılacağına karar verebilirler.

Ortak toplantı yerine geçildiğinde arabulucu, tarafları sıcak bir şekilde, ‘Hoş geldiniz’ ile selamlayabilir. “Yolculuk nasıl geçti?”, “dışarıda hava nasıl?” gibi sorularla ortamı yumuşatacak havadan sudan konuşmalar yapılabilir. “Bugünkü toplantımızın iyi ve verimli geçeceğine inanıyorum” şeklinde iyimser / olumlu cümleler kurulabilir. Taraflar, bir araya gelerek çözüm arayışında bulundukları ve bu konuda sorumluluk aldıkları için tebrik edilebilir. Böylece, taraflar arasındaki doğrudan görüşmeye olumlu bir zemin hazırlanabilir. Bu sırada duruma göre su, çay, kahve ikramı teklif edilebilir.

1.2 Oturma Düzeni ve İmkânlar

Arabuluculuk sürecinde, eşitlik ilkesine de uygun olarak, arabulucunun taraflarla eşit mesafede oturmasını sağlayacak yuvarlak veya oval masanın toplantılar için en uygun masa şekli olduğu düşüncesi hâkimdir. Bu tip masalarda köşelerin bulunmaması nedeniyle, tarafların birbirleriyle zıtlaşma / cepheleşme eğiliminin azalacağı kabul edilmektedir. Buna karşılık, tarafların karşılıklı konuşmasına yardımcı olduğu sürece dikdörtgen bir masa etrafında da arabuluculuk yapılabileceği, süreç iyi yürütüldükten sonra kişilerin nereye oturduklarının pek önemli olmadığı da savunulmaktadır. Masa, ister yuvarlak veya oval, isterse kare veya dikdörtgen olsun, tarafların kendilerini rahatsız hissedecekleri kadar küçük veya çok uzak kalmalarına neden olacak kadar büyük olmamalıdır. Arabulucu taraflara eşit mesafede bir yer seçmeli, dikdörtgen ve oval masada ise masanın başında (kısa kenarında) oturmalıdır.

Arabulucu, sürece hazırlığın bir parçası olarak, ilk ortak oturumda tarafların nerede oturacağını düşünmelidir. Burada birçok seçenek vardır. Taraflar yan yana oturtulabileceği gibi yüz yüze de oturtulabilirler, arabulucunun yanına oturtulabilecekleri gibi birbirlerinin karşısına da oturtulabilirler. Arabulucu, taraflar arasındaki iletişimi teşvik etmek için en iyi yerleşim düzenini düşünmelidir. Masada karar vericilerin arabulucuya yakın oturması, arabulucunun süreç yönetimindeki etkinliğini artıracak, ilgili taraflarla doğrudan ve kesintisiz bir iletişim kurmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenle, arabulucunun yanına önce tarafların sonra da varsa avukatlarının oturtulmasının faydalı olacağı kabul edilmektedir.

Her tarafta birden çok kişi veya ikiden fazla taraf bulunabilir. Bu durumda da tarafların nereye oturacağına arabulucu yardım edebilir. Arabulucu, daha önceden hazırladığı isimlikleri masaya yerleştirerek tarafların kendileri için ayrılmış yeri bulmalarına yardımcı olabilir. Ama bu zorunlu değildir. Bazen herkesin istediği yere oturmasına da izin verilebilir.

. Öte yandan tarafların en az beş, altı kişiden oluşan kalabalık gruplar olması hâlinde karar vericiler dışındaki tarafların ne şekilde oturacağına avukatların yardım etmesi de tercih edilebilir. Avukatlara bu konuda danışmak ve yardımlarını istemek, onlarla arabulucu arasında işbirliğine dayalı bir atmosferin oluşmasına yardımcı olabilir. Tarafların masaya istek ve statülerine uygun şekilde yerleşimi önemlidir. Bu konuda yaşanacak aksaklıklar arabulucunun rolünün etkisini ve otoritesini azaltabilir. Taraflar yerlerini benimseyecek ve özel oturumdan döndüklerinde aynı yere oturmak isteyeceklerdir. Tarafların bir araya gelmesi ve bir masa etrafında oturması çok önemli bir fırsattır ve çoğunlukla böyle bu ortam kendi içinde anlaşma ile neticelenebilecek yeni bir dinamik yaratır.

Arabuluculuk toplantılarını herhangi bir toplantıdan ayıran en önemli özellikler, bu toplantıların gizli olması ve yüksek konsantrasyon (yoğunlaşma) gerektirmesidir. Bu nedenle, toplantı ortamında gizliliği zedeleyecek ve dikkati dağıtacak giriş çıkışların azaltılması gerekir. Toplantılar ses izolasyonu iyi odalarda yapılmalı, eğer mümkünse odalar ses geçirmez olmalıdır. Bunu sağlamak arabulucunun işidir. Özellikle su, çay, kahve, atıştırmalık gibi ihtiyaçlar görüşme ortamından devamlı bulundurularak bu ihtiyaçların servis edilmesinin süreci bölmesi, dikkat ve zaman kaybı engellenebilir. Yemek vakitleri arabulucu tarafından tarafların da görüşü alınarak belirlenebilir. Ancak bu servis özel görüşme odalarına yapılarak yemek için ayırılan zamandan tasarruf edilebilir. Tarafların yemeği birlikte yemeleri ise bu sırada çalışmalarına veya konu dışında sohbet ederek yakınlaşmalarına yardımcı olabilir.

1.3 Arabulucunun Kendisini Tanıtması

Arabulucu, tarafların hiç tanımadığı bir kişi olabileceği gibi, taraflardan birisinin tanıdığı bir kişi de olabilir. Bu durum arabulucunun bir merci tarafından önerilmiş olmasında veya adliye arabuluculuk bürosundan atanması halinde de aynıdır. Genellikle taraflar, ilk toplantıdan önce hazırlık aşamasında arabulucu ile iletişime geçmiş olacaklardır. Bu iletişim sırasında arabulucu, gerekli gördüğü ölçüde kendisini taraflara tanıtmış olabilir. Ancak taraflar ile arabulucunun bir araya geleceği başlangıç aşamasında tanıtım, tarafların ihtiyaçları da dikkate alınarak yeniden yapılmalıdır.

Arabulucu, bu tanıtım sırasında adını soyadını ifade etmeli, arabuluculuk faaliyetine başlamadan önce unvanını taraflara bildirmelidir (HUAKY madde 6/2; HUAKY madde 9/2). Arabulucu, kendisini tanıtırken gerek görüyorsa sicil numarasını, yaşını, mesleki tecrübesini, genellikle ne gibi uyuşmazlıklarda arabuluculuk yaptığını ifade edebilir. Arabulucu adliye arabuluculuk bürosu tarafından görevlendirilmişse bu durumu ayrıca belirtmelidir. Arabulucunun kendisini tanıtırken kullanacağı bilgiler tarafların arabulucuya ve sürece güven duymasını sağlamaya, emin ellerde olduğunu hissettirmeye yönelik olmalıdır; fakat taraflara üstünlük kurmaya yönelik olmamalıdır.

1.4 Tarafların Kendini Tanıtmasının Sağlanması

Arabulucu, tarafların bir araya geldiği toplantıda kendisini tanıttıktan sonra kısaca tarafların da kendisini tanıtmasını ister ve onlara nasıl hitap edilmesini istediklerini sorar. Bu daha önce birbirini tanıyan taraflar bakımından bir ritüel gibi görülebilir; ama, arabulucunun tarafların kimliğini teyit etmesi ve hitap şeklinin bir tarafın diğer tarafa üstünlük kurmasına sebep olmaması bakımından önemlidir. Öte yandan, bu toplantı, birbiriyle hiç yüz yüze gelmemiş tarafların ilk kez tanışmaları açısından da önem arz eder. Tanışma, ad- soyadların söylenmesi ve varsa temsil edilen kişinin ifade edilmesiyle başlar. “Ben Ahmet Çalışkan, AGT Tekstil AŞ Genel Müdürüyüm, ben Emin Aral, AGT Tekstil AŞ’nin avukatıyım” örneğinde olduğu gibi. Durumuma göre tarafların kendilerinden bahsetmeleri de buzları eritmeye katkı sağlaması bakımından teşvik edilebilir.

1.5 Tarafların Arabuluculuktaki Yetki ve Ehliyetlerinin Netleştirilmesi

Arabulucu, hazırlık aşamasından başlayarak, süreçte taraf rolü üstlenenlerin sürece katılma ve anlaşmaya varma yetkisine ve ehliyetine sahip olup olmadığını kendiliğinden kontrol etmelidir. Açılış konuşmasına başlamadan önce veya açılış konuşması sırasında da bu yetki, gerek sözlü olarak gerekse belgelerle teyit edilmelidir. Çünkü arabuluculuk, sürece katılma ve anlaşmaya varma yetkisine ve ehliyetine sahip olmayan kişilerce yürütülemez.

Gerekli yetki ve ehliyete sahip olmak kaydıyla taraflar görüşmelere bizzat katılabilecekleri gibi avukatları aracılığı ile de katılabilirler (HUAKY madde 17/8). Ancak arabulucu mümkün olduğunda tarafların bizzat katılımını teşvik etmelidir. Avukatla temsil için avukatın vekâletnamesinde arabuluculuğa katılma konusunda özel yetki bulunması gerekir (HMK madde 74). Vekâletinde özel yetki bulunmayan avukat, diğer tarafın da rızası ile ilgili tarafın danışmanı olarak sürece katılabilir. Katılımcıların gerekli yetkiye ve ehliyete sahip olmadığının tespiti hâlinde sürece eksiklik giderilinceye kadar ara verilebilir. Eksiklik giderilemiyor ve katılanlar yetkili veya ehliyetli değilse süreç sona erdirilir.

İdarenin taraf olduğu her türlü uyuşmazlıkta idareyi, üst yönetici tarafından belirlenen iki üye ile hukuk birimi amiri veya onun belirleyeceği bir avukat ya da hukuk müşavirinden oluşan komisyon temsil eder. Komisyon, arabuluculuk müzakereleri sonunda gerekçeli bir rapor düzenler ve beş yıl boyunca saklar (HUAK madde 15/8; HUAKY madde 18). Komisyonun yetki belgesi yoksa veya komisyon görüşmeye eksik üye ile katılmışsa görüşme yapılamaz, eksiklik giderilinceye kadar ara verilebilir.

Arabuluculuğa başvurunun dava şartı olarak düzenlendiği uyuşmazlıklarda tarafların temsiline dair özel hükümler saklıdır. Örneğin işçi-işveren uyuşmazlığında dava şartı olarak arabuluculuk yoluna başvurulduğunda işverenin adi veya resmi yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir (İş Mah. K. madde 3/18; HUAKY m. 25/1). Ancak katılan kişi, işverenin çalışanı değilse temsilci olamayacağından görüşme yapılamaz, eksiklik giderilinceye kadar ara verilebilir

Avukatların ve yasal temsilcilerin yetkilerini aşan konularda onay almaları gerekebilir. Bu nedenle arabulucu, temsilcilerle yürütülecek müzakerelerde katılımcıların ilgililerden onay alıp almadıklarını sorabilir. Eğer telefonla onay alınması gerekiyorsa arabulucu bunu öngörerek taraflardan onay verecek yetkililerin süreç boyunca erişilebilir olmalarını isteyebilir.

2. ARABULUCUNUN AÇILIŞ KONUŞMASI

Arabulucu, açılış konuşmasında,

-►arabuluculuğun temel ilkeleri, faydaları,

-►sürecin temel kuralları ve işleyişi,

-►günün nasıl planlandığı,

-►ortamdaki imkânlar hakkında tarafları bilgilendirir ve onlardan gelebilecek soruları yanıtlar.

2.1 Açılış Konuşmasının Kapsamı, İşlevi ve Süresi

Arabulucunun ilk görüşmede yapacağı açılış konuşmasının başlıca amacı, arabuluculuk süreci hakkında taraflarla bilgi alışverişinde bulunmaktır. Açılış konuşmasının sürece sağlayacağı faydalardan bazıları şöyledir:

● Arabulucu, açılış konuşmasıyla görüşmeye uygun bir zemin hazırlar; arabuluculuğun havasını belirlemeye çalışır.

● Açılış konuşması, taraflar arasında kopmuş olabilecek iletişimin yeniden kurulması veya daha önce mevcut olmayan iletişimin başlatılması açısından önemli bir adım atılır. Çünkü, aralarındaki iletişimin sağlanması için taraflar, bir üçüncü kişinin yardımına ihtiyaç duymaktadır.

● Arabulucunun yapacağı açılış konuşmasıyla arabulucunun rolü ve yetkileri taraflar nezdinde netleştirilir.

● Açılış konuşmasıyla arabuluculuğun temel kuralları koyulur ve teyit edilir. Bu hususlardan daha önce ayrı toplantılarda bahsedilmiş olsa da bunların bütün tarafların huzurunda tekrar edilmesi, bilgi düzeyinin denkleşmesini sağlar, ayrı oturumda konuşulanların farklı yorumlanmasını engeller.

● Açılış konuşması sayesinde taraflar, arabuluculuk yoluyla elde edemeyecekleri beklentilerinin farkına varır.

Arabulucunun açılış konuşmasına önceden hazırlaması ve bir kontrol listesi üzerinden hareket etmesi, konuşmanın taraflar üzerindeki etkisini artıracak, taraflara arabulucunun yetkin olduğu hissini verecektir. Bununla birlikte, açılış konuşmasında bir metne bağlı kalınmaması, göz temasına önem verilmesi ve konuşmanın çok uzun olmaması gerekir. Uygulamada makul açılış konuşma süresinin 5 ila 10 dakika sürdüğü gözlenmektedir. Fakat, uyuşmazlığın türüne, somut olayın gerekliliklerine ve daha önce taraflarla ayrı oturum yapılıp yapılmamasına göre bu süre değişebilir. Tarafların konuşma sırasında sorduğu sorular, konuşmanın uzamasına neden olabilir. Arabulucu, açılış konuşması yaparken sadece bir konuşmayı baştan sona mükemmel bir şekilde yapıp tamamlamayı hedeflemez. Tarafların yapılan konuşmayı anlayıp anlamadıklarını, takip edip etmediklerini gözleyen arabulucu, gerektiğinde duraklayarak yapılan açıklamaların anlaşılıp anlaşılmadığını sorabilir. Konuşma tamamladığında, genel olarak tarafların sorusu olup olmadığı sorulur.

2.2 Sürecin İşleyişinin ve Tarafların Süreçteki Rolünün Açıklanması

Öncelikle arabulucu, açılış konuşmasında taraflara, kendilerini ifade etmeleri ve uyuşmazlık konusunu tartışmaları için yeterince süre vereceğini ifade etmeli ve böylece onları acelecilikten kurtarmalıdır.

Sonrasında ise arabulucu, şu konular üzerinde durur:

● Taraflara, ortak (birlikte) ve özel (ayrı) toplantılar yapılabileceğini, bunların ihtiyaca göre belirlenebileceğini açıklar.

● Tarafların özel durumlarını da dikkate alarak günün planı anlatır, icabında bu planda gerekli değişiklikler yapar.

● Günün verimli bir şekilde değerlendirilmesi için çaba sarf edeceğini ifade edebilir.

● Ortak ve özel oturumlar için ortalama bir süre belirleyebilir. Ancak bu sürenin değişebileceğini, uzayıp kısalabileceğini, bunun doğal olduğunu taraflara anlatır.

● Taraflar ile varsa avukat ve danışmanlarının gerektiğinde kendi aralarında görüşebileceğini, bu görüşmeler hakkında kendisinin de bilgilendirilmesi şartıyla sürecin her türlü görüşmeye imkân verebilecek bir esneklikte olduğu üzerinde durur.

● Tarafları, molalar ve zamanı ile diğer lojistik imkânlardan nasıl yararlanabilecekleri hakkında bilgilendirir.

● Taraflara, uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözülmesi hâlinde başka yollarla elde edemeyecekleri çözümlere kavuşma fırsatı elde edebileceklerini ifade ederek çözüm konusunda kontrolün kendilerinde olduğu vurgusunu yapar.

● Süreç sonunda çözüme ulaşmak için sadece arabulucunun değil, tarafların da gayret göstermesi gerektiğini hatırlatır.

● Sürecin sonunda tarafların isteklerine uygun bir çözüm bulunabileceğini; ama, tarafların her istediklerini alamayabileceklerini ifade edebilir.

Arabulucunun işleyişe dair bir planı olması beklenmekle birlikte, bunun her an yeni durumlara uydurulabilecek esneklikte olması gerekir. Örneğin arabulucu taraflarla birlikte görüşmeyi planlamışken ayrı görüşmeler yapması gerekebilir, uzun görüşme planlamışken sürecin başında mola vermesi ya da o gün için toplantıyı bitirmesi gerekebilir.

Arabulucu, açılış konuşmasında taraflardan birisiyle çıkar çatışması veya menfaat birliği bulunması gibi tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirecek hâllerde tarafları bilgilendirmekle yükümlüdür. Bu açıklamaya rağmen taraflar, arabulucudan süreci yönetmesini birlikte talep ederlerse, arabulucu bu görevi üstlenebilir yahut üstlenmiş olduğu görevi sürdürebilir. Bu gibi hallerin ortaya çıkması hâlinde sürecin olumlu ve emniyetli bir havada devam etmesi için konu göz ardı edilmemelidir. Aksine hemen tartışmaya açılarak tarafların arabulucuya olan güveni ve sürece olan inancı sağlandıktan sonra arabuluculuğa devam edilmelidir.

Arabulucu, taraflara süreçte üstlenecekleri rolü iyi bir şekilde anlatmalıdır. Arabulucu;

● Tarafların uyuşmazlığın çözümü için iyi niyetle birlikte çalışması gerektiğini,

● Tarafların birbirlerine değil, soruna ve çözüme odaklanması gerekliliğini,

● Tarafların birlikte çalışma iradeleri devam ettiği sürece arabuluculuğun süreceğini,

● Sürecin ilerlemesinin ve başarısının, tarafların müzakereye aktif katılımına ve aralarındaki bilgi değişimine bağlı olduğunu,

● Görevini ne kadar özenle yerine getirse de rolünü benimsemeyen taraflarla ilerlemenin ve sonuca varmanın mümkün olmayabileceğini,

● Üzerine düşenleri yaptığı sürece, sürecin başarısının tarafların sorumluluğunda olduğunu,

● Tarafların sürece devam etme iradelerinin sürüp sürmediğini devamlı gözleyeceğini ifade edebilir veya davranışlarıyla gösterebilir.

2.3 Arabulucunun Rolünün Açıklanması Arabulucu taraflara süreçte üstleneceği rolü iyi bir şekilde anlatmalıdır. Bu kapsamda arabulucu,

● Süreci olabilecek en etkin şekilde taraflar arasındaki eşitliği gözeterek yöneteceğini,

● Taraflar arasındaki iletişimde tıkanan kanalları açmaya çalışacağını,

● Tarafların kendi hikâyelerini anlatmalarına olanak vereceğini (aktif dinleme ile),

● Süreçte elde edilen hassas bilgilerin kendi aleyhlerine kullanılmasına izin vermeyeceğini,

● Tarafsız kalarak ve yargılamadan, elinden geldiğince yardımcı olacağını,

● Taraflara duygularını yönetmekte yardımcı olacağını, duyguların yıkıcı etkilerinden tarafları korumaya çalışacağını,

● Bilgiyi izin verildiği ölçüde kullanacağını (hangi bilgilerin saklanması, hangilerinin verilmesi veya hangilerine farklı bir açıdan bakılması gerektiğine karar vermek),

● Tarafların kendi çözümlerini bulmasına yardım edeceğini,

● Süreci yöneteceğini ve sürecin ilerlemesine olanak vereceğini; ama, talimat ya da tavsiye vermeyeceğini, tarafların çözüm üretemedikleri ortaya çıkmadıkça çözüm önermeyeceğini (HUAK madde 1/1, b),

● Taraflara pozisyonlarını, fikirlerini ve seçenekleri değerlendirme ve test etmede yardımcı olacağını,

● Uyuşmazlıkla ilgili olarak açılabilecek bir davada, avukat veya tanık gibi sıfatlarla ileride sürecin bir parçası olmayacağını, ifade edebilir ve davranışlarıyla gösterebilir.

2.3 Arabulucunun Rolünün Açıklanması

Arabulucu taraflara süreçte üstleneceği rolü iyi bir şekilde anlatmalıdır. Bu kapsamda arabulucu,

● Süreci olabilecek en etkin şekilde taraflar arasındaki eşitliği gözeterek yöneteceğini,

● Taraflar arasındaki iletişimde tıkanan kanalları açmaya çalışacağını,

● Tarafların kendi hikâyelerini anlatmalarına olanak vereceğini (aktif dinleme ile),

● Süreçte elde edilen hassas bilgilerin kendi aleyhlerine kullanılmasına izin vermeyeceğini,

● Tarafsız kalarak ve yargılamadan, elinden geldiğince yardımcı olacağını,

● Taraflara duygularını yönetmekte yardımcı olacağını, duyguların yıkıcı etkilerinden tarafları korumaya çalışacağını,

● Bilgiyi izin verildiği ölçüde kullanacağını (hangi bilgilerin saklanması, hangilerinin verilmesi veya hangilerine farklı bir açıdan bakılması gerektiğine karar vermek),

● Tarafların kendi çözümlerini bulmasına yardım edeceğini,

● Süreci yöneteceğini ve sürecin ilerlemesine olanak vereceğini; ama, talimat ya da tavsiye vermeyeceğini, tarafların çözüm üretemedikleri ortaya çıkmadıkça çözüm önermeyeceğini (HUAK madde 1/1, b),

● Taraflara pozisyonlarını, fikirlerini ve seçenekleri değerlendirme ve test etmede yardımcı olacağını,

● Uyuşmazlıkla ilgili olarak açılabilecek bir davada, avukat veya tanık gibi sıfatlarla ileride sürecin bir parçası olmayacağını, ifade edebilir ve davranışlarıyla gösterebilir.

2.4. Konuşma Sırasında Belirebilecek Duyguların Kontrolü ve Alınabilecek Önlemler

Bir arabulucu için en büyük zorluklardan birisi, tarafların duygusal olmasıdır. Arabuluculuk sürecinde taraflar veya arabuluculuğa katılanlar duygusallaşabilir. Arabuluculuk sürecinde taraflardan biri veya arabuluculuğa katılanlar duygusallaşabilir. Bu durumda dikkat edilecek husus, duyguları görmezden gelmek veya engellemeye çalışmak yerine bunların ortaya konmasına izin vermek ve hatta bunu teşvik etmektir. Duyguların ifade edilememesi, sürecin tamamını etkileyecek olumsuz bir havaya ve gerilime neden olabilir. Duyguların görmezden gelinmesi, aynı duygusal durumun tekrar tekrar ortaya çıkmasına neden olacağı gibi duygularını ifade edemeyen ilgili taraf kendisini dikkate alınmamış ve değersiz hissedebilir. Bunun yanında, arabulucu, tarafların duygularını özgürce ifade etmesine izin vererek süreç boyunca taraflar nezdinde edinmeye çalıştığı yakınlık (rapport) ve güveni kazanmış olur. Kendisine değer verildiğini ve kabul gördüğünü hisseden taraf, daha işbirlikçi ve olumlu bir tavır sergileyecektir.

Taraflar duygularını özel oturumda ifade edebilecekleri gibi ortak oturumda da ifade edebilirler. Hatta diğer tarafın duygularının yoğunluğunun görülebilmesi ve altta yatan nedenlerin anlaşılabilmesi için ortak oturumların bu iş için daha iyi olacağı kabul edilmektedir

Duyguların ifade edilmesi, tarafların kontrollerini kaybetmesine neden olacağı düşüncesiyle ürkütücü gelebilir. Ancak iş, yıkıcı ve sözlü saldırıya varacak seviyeye ulaşmadığı sürece buna izin verilmesi gerekir. Böylece taraflar birbirlerinin içinde oldukları durumu belki de daha önce hiç farkına varmadıkları şekilde anlayabilirler.

Duyguların yıkıcı ve sözlü saldırıya varacak seviyede ifade edilmesi hâlinde ise arabulucunun duruma müdahale etmesi gerekir. Müdahale yöntemlerinden ilki, arabulucunun tarafın dikkatini daha önce üzerinde durduğu belirli bir konuya çekmesidir. Böylece ilgili tarafın başka bir konuya odaklanması sağlanarak yıkıcı ve saldırgan tutuma müdahale edilmiş olur. Arabulucu, ikinci bir müdahale yöntemi olarak ara verilmesini önerebilir. Yapılan müdahaleler, konuşan tarafın konu hakkındaki güçlü duygularını dikkate alarak ve küçük düşmesine neden olmayacak şekilde yapılmalıdır.

2.5 Sürece İlişkin Temel Kuralların Açıklanması

Arabulucu, arabuluculuk süreci ile ilgili temel kuralları taraflara açıklamak ve bunlara uyulmasını gözetmekle yükümlü bir kişidir. Arabulucu, açılış konuşmasında arabuluculuğun temel kurallarını açıklar ve taraflardan bu kurallara uymasını ister; bu konuda onların sözlü onaylarını alır. Bu kuralların bazıları arabuluculuğun temel ilkeleriyle bazıları da arabuluculuk sırasında gerçekleşecek iletişimin doğasıyla ilgilidir.

     │                      │                          │                           │                       │                         │

Gizlilik          Tarafsızlık            Gönüllülük       Çözüm empoze       Bağlayıcı    Söz kesmeme         

                                                                                  Etmeme             olmama           ve saygı

2.5.1 Gizlilik

Arabulucu, açılış konuşmasında kendisinin, tarafların ve sürece katılan üçüncü kişilerin arabuluculuk sürecinde öğrendiği veya edindiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtların taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça gizli olduğu, muhtemel bir tahkim veya yargılamada hak kayıplarına neden olmayacağı konusunda tarafları bilgilendirir. Bunun yanından arabulucu, gizliliğin iki seviyesi hakkında da tarafları bilgilendirilmelidir. Gizlilik, ortak toplantıda görüşülenlerin üçüncü kişilere açıklanmaması anlamına geldiği gibi özel oturumda elde edilen bilgilerin ilgili taraf izin vermedikçe diğer tarafa aktarılmaması anlamına da gelir. Gizliliğin kapsamı hakkında bilgilendirilen taraflar daha rahat ve samimi bir şekilde konuşmaları için cesaretlendirilmiş olur.

2.5.2 Gönüllülük

Açılış konuşmasında arabulucu, arabuluculuk sürecini sürdürmek ve sonlandırmak konusunun ihtiyari olduğu hakkında taraflara bilgi verir. Taraflar, gönüllülük ilkesinin bir sonucu olarak, görüşmeleri diledikleri zaman terk edebilir, süreci sonlandırabilirler. Sürece katılmamanın ya da süreci sonlandırmanın bir yaptırımı yoktur. Bu nedenle, arabuluculuk sürecine katılmak dava yoluyla hak aramaya engel değildir. Gönüllülük hakkında bilgilendirilen taraflar bir çözüme varma baskısından kurtularak, özgürce hareket edebilirler. Bununla birlikte, dava şartı arabuluculuk hükümlerinin uygulandığı davalarda davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Dava şartı arabuluculuk sürecinde, taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

2 Tarafsızlık

Arabulucu, açılış konuşmasında tarafları, tarafsızlığı hakkında bilgilendirir. Arabulucunun rolü, süreci etkin bir şekilde yönetmek ve taraflara anlaşmaya varma konusunda en iyi fırsatı vermektir. Bu ise tarafsız kalınarak yapılabilir. Arabulucunun tarafsız kalacağını kavrayan taraflar arabulucuyu yanlarına çekmeye çalışmak yerine ondan sürece dair yardım almaya odaklanabilirler.

2.5.3 Çözüm Empoze Etmeme

Arabulucu, açılış konuşmasında, uyuşmazlıkla ilgili bir çözüm empoze etmeyeceği, tarafların çözüm üretemedikleri ortaya çıkmadıkça çözüm önermeyeceği (HUAK madde 1/1, b) hakkında tarafları bilgilendirir. Anlaşmaya varıp varmamak taraflara bağlıdır. Arabulucunun süreçte taraflar için en uygun çözümü bulmak gibi bir görevi yoktur. Bu kural/bilgi ile birlikte taraflar, çözüm için arabulucuyu değil, diğer tarafı ikna etmeleri gerektiğini idrak eder ve arabulucunun rolü netleşir.

2.5.4 Bağlayıcı Olmama

Arabulucu, açılış konuşmasında, varılan anlaşmanın yazılı hâle getirilip imzalanıncaya kadar bağlayıcı olmadığı hakkında tarafları bilgilendirir. Taraflar, önlerine yazılı bir anlaşma gelene kadar herhangi bir taahhüde girmeden, özgürce fikir ve seçenekleri değerlendirebilirler. Ancak yazılı bir metin oluşup imzalandığında her iki tarafı da bağlayan bir anlaşma elde edilmiş olur.

2.5.6 Söz Kesmeme ve Saygı

Arabulucu açılış konuşmasında;

● Bir taraf konuşurken diğer tarafın dikkatle dinlemesi,

● Diğer tarafın sözünün kesilmemesi,

● Her tarafın sırası geldiğinde ve kendisine ayrılan süre boyunca konuşması,

● Sürece katılan herkese ağırbaşlı ve saygılı davranılması,

● Diğer tarafı suçlayan, aşağılayan ve alaycı ifadelerden kaçınılması gerektiği konusunda tarafları bilgilendirir; bu konuda süreç boyunca dikkat edilecek kuralları ortaya koyar. Böylece taraflar, fikirlerini kesintiye uğramadan, rahatça ifade edebilecekleri bir atmosfere kavuşabilir.

Taraflar, henüz açılış konuşmalarını yaptıkları aşamada birbirlerinin sözünü kesip, tepki göstermek, itiraz etmek, müzakere aşamasında konuşulabilecek istek ve soruları gündeme getirmek isteyebilirler. Arabulucu, sürecin akışının bozulmaması için taraflara söz kesmeme ve saygı kuralını hatırlattıktan sonra, açılış konuşmasına ek olarak konuşulması gereken konular için yeterince zamanları olduğun hatırlatmalı, onlardan şimdilik birbirlerini dikkatlice dinlemelerini istemelidir.

Arabulucu, tarafları sadece söz kesmeden, sessiz ve saygılı bir şekilde dinlemeye değil, aktif dinlemeye teşvik etmelidir. Ayrıca taraflar, diğer taraf konuşurken akıllarına gelen ve cevap vermek istedikleri hususları unutmamaları için not almaya teşvik edilmelidir.

Söz kesmeme ve saygı kuralının açılış konuşmasında konulması önemlidir. Çünkü insanlar, sürecin başında konulan bu tür kurallara uyma eğilimindedir. Ancak açılış konuşmasında konmamış bir kuralın müdahale gerektiren bir durum ortaya çıkınca konulması, tarafları sinirlendirebilir ve arabulucunun tarafsızlığını tehlikeye atabilir.

3. TARAFLARA KONUŞMALARINI VE SÜRECE DÂHİL OLMALARINI SAĞLAYACAK GÜVENİ VERMEK

Açılış konuşması sırasında arabulucu, tarafların kendisine ve sürece güvenlerini temin etmeye, onlara emin ellerde olduklarını göstermeye çalışır. Arabulucu taraflara güven veremezse taraflar, uyuşmazlığın nedenlerini açıklamakta ve duygularını göstermekte çekingen davranabilir varsa avukatlarına tabi olmayı ve sürecin avukatları tarafından yürütülmesini tercih edebilirler. Arabulucunun açılış konuşmasını iyi bir şekilde yapması, tarafların sürece ve arabulucuya olan güvenini artırır; tarafların rahatlamasına, ortak çözümü destekleyecek işbirlikçi bir havanın oluşmasına yardım eder.

4. SORULARIN YANITLANMASI

Arabulucu, konuşmasının sonunda taraflara devam edecekleri süreçle ilgili herhangi bir sorularının olup olmadığını sorar. Sorular bir sonraki aşamaya geçmeden önce tarafları tatmin edecek düzeyde cevaplanmalıdır. Tarafların sorularına tatmin edici cevaplar alamaması, sürece olan inancı azaltabilir, ilerleyen aşamalarda direnç ve zorluklara neden olabilir.

5. SÜRECİN BAŞLADIĞININ BELGELENMESİ

Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar (HUAK madde 16/1; HUAKY madde 20/1). Bu nedenle arabulucu, tarafların sürece başlama ve devam ettirme konusundaki iradelerini teyit ederek bir tutanak hazırlamalıdır (Tutanak hazırlanması ve sonuçlarıyla ilgili ayrıntılı açıklama için bk. Modül 12).

6. ARABULUCU SÖZLEŞMESİNİN İMZALANMASI

Arabulucu sözleşmesi, arabulucu veya varsa eş arabulucular ile uyuşmazlık içindeki tarafların ve avukatları dâhil tüm katılımcıların hak ve yükümlülüklerini düzenleyen bir sözleşmedir. Bu sözleşme, genellikle hazırlık aşamasında gündeme gelir ve imzalanır. Eğer bu aşamada imzalanmadıysa başlangıç aşamasında hazırlanarak taraflar, vekilleri ve sürece katılanlarca imzalanabilir. Zaman kazanmak için bu konuda maktu sözleşmelerden yararlanılabilir.

Arabulucu sözleşmesi, kolay anlaşılır bir dille hazırlanmalıdır. Genel olarak, arabuluculukta uygulanacak kurallara, arabuluculuğun temel ilkelerine, özellikle sürecin gizliliğine, arabulucunun tarafsızlığına ve arabuluculuk yoluna başvurmanın ileride hak aramaya engel olmayacağına dair hükümler içerir.

Arabulucu sözleşmesi, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT)’nin üzerinde bir ücret uygulanacağı veya ücretin Kanun ve AAÜT’de düzenlendiği gibi taraflarca eşit ödenmeyeceği durumlarda ücret, masraf ve avansın nasıl ve kim tarafından ödeneceğini belirler. Taraflar bu tür bir sözleşme hazırlamaz ve imzalamazlarsa arabuluculuk süreci Kanuna, Yönetmeliğe, Etik Kurallara ve AAÜT’ye göre yürütülür.

7. TARAFLARIN AÇILIŞ KONUŞMASI

Arabulucunun açılış konuşmasından sonra taraflar, genellikle pozisyonlarını ifade etmek üzere kendi açılış konuşmalarını yaparlar. Tarafların açılış konuşması, esas etkisini inceleme aşamasında (bk. Modül 8) göstermekle birlikte, sistematik olarak başlangıç aşamasında ele alınmaktadır.

Sürecin yapılandırılması üzerinde söz hakkı olan arabulucu, taraflar konuşmaya başlamadan önce, daha önce yapılmışsa ortak oturumda veya kendi yaptığı açılış konuşmasında, bu konuşmanın uzunluğunu, içeriğini ve odağını belirlemede bir miktar etkili olabilir. Arabulucunun bu konuşmadan beklenen faydanın elde edilebilmesi için taraflara söz verirken ve oluşabilecek gerginlikleri yönetirken dikkatli olması gerekir. İlk ortak toplantının iyi yönetilmesi tarafların arabulucunun günü verimli bir şekilde yöneteceğine inanmalarını sağlar.

7.1 Tarafların Açılış Konuşmasının Sürece Katkıları

Taraflarca yapılan açılış konuşmaları, sürecin geri kalan kısmının nasıl ilerleyeceği konusunda önemli bir göstergedir. Eğer daha önce taraflar arasında uyuşmazlık özeti alışverişi olmamışsa tarafların açılış konuşması, bu özetin sözlü olarak ilk elden ifade edildiği aşama olacaktır.

Tarafların yapacağı açış konuşması, tarafların kendilerine verilen süre içinde ilişkilerini, olayları, uyuşmazlığı, ihtiyaç ve menfaatleri, pozisyonları ve seçenekleri kendi bakış açısından kesintiye uğramadan ifade etmelerine fırsatı verir. Diğer taraf da -belki de ilk kez- karşı tarafın anlatımıyla uyuşmazlığı ilk elden duyma ve öğrenme fırsatı elde eder. Taraflar karşılıklı olarak birbirlerinin pozisyonlarını ifade ederken nasıl hareket ettiklerini gözleme, sözsüz iletişim kurma fırsatı bulur. Yine taraflar çözüm bulmak için nasıl bir işbirliği fırsatı yakalanabileceğini, hangi konuların gerginliği artırma potansiyeli olduğunu gözler. Açılış konuşmasının ne kadar süreceğini arabulucu ve taraflar beraber belirleyebilir, taraflar belirleyemiyorsa süreyi arabulucu verir.

7.2 Konuşmaya Kimin Başlayacağının Belirlenmesi

Açılış konuşmaları, taraflara sırayla söz hakkı verilmesi şeklinde yapılabilir. Bu usulün izlenmesi hâlinde sorun, sözü ilk kimin alacağıdır. Burada öncelikle taraflara hangi tarafın konuşmaya başlamak istediği sorulmalı, eğer taraflardan biri kendisinin başlamak istediğini ya da diğer tarafın başlamasını istediğini belirtirse, diğer tarafında onayı alınarak sürece devam edilmelidir.

Tarafların her ikisinin de ilk sözü almak istediği ya da istemediği hallerde arabulucu insiyatif kullanabilir. Esnek bir yöntem olan arabuluculukta bu konuda da katı kural konulması mümkün değildir. Örneğin, uyuşmazlığı ilk gündeme getiren taraf ile başlamak veya duygusal yoğunluk nedeniyle diğer tarafın konuşmasını bekleyemeyecek durumda olana öncelik tanımak mümkündür. Arabulucu, tarafların durumuna ve süreçte izlenen plana göre bir belirleme yapmalıdır.

İlk sözü kimin alacağı, bir tarafta birden çok katılımcı olması hâlinde kimin sunum yapacağı daha önce taraflarla kararlaştırılabilir veya sürecin yöneticisi olarak arabulucu, söze başlayacak kişiyi belirleyebilir.

Arabuluculuğun ilkeleri tüm süreç boyunca geçerli olduğu için, konuşmaya kimin başladığının önemi olmaksızın, taraflara mümkün olduğunca eşit sayıda ve sürede söz hakkı tanınması önemlidir.

7.3 Açılış Konuşmasının Yönetimi

Arabulucu, taraflardan kendi açılış konuşmalarını yapmalarını ister ve onları konuşmaya teşvik eder. Arabulucu, taraflardan yaptıkları konuşmanın kendi yaşadıklarına yönelik yapılmasını istemelidir. Ayrıca bir tarafta birden çok katılımcı varsa arabulucu diğer katılımcıları da konuşmaya katkı yapmaya davet etmelidir.

Arabulucu, bir taraf açılış konuşmasını yaparken dikkatini konuşmacıya yönlendirmeli, göz temasını korumalı, mümkün olduğunca az not almalıdır. Arabulucu, bunları yaparken tarafların konuşma süresine dikkat etmeli, tarafların anlatımlarını – sunumlarını bozmadan- onları konuşmaya teşvik edecek sorular sormalı, konuşmanın başlangıcı ve bitişini yönetmelidir. Bir tarafı konuşmaya teşvik ederek konuşmayı başlatan arabulucu, katkısı için ona teşekkür ederek konuşmayı sonlandıran, böylece konuşmalar arasında geçişi sağlayan kişi olmalıdır.

Tarafların ayrı ayrı açılış konuşması yapması yerine arabulucunun bu aşamayı soru sormak suretiyle yönetmesi de mümkündür. Bunun avantajı, kontrolün arabulucuda kalmasıdır. Özellikle duygusal yoğunluğun yaşandığı uyuşmazlıklarda yapılan konuşmaların konuyla ilgisi olmayan yerlere gitme ihtimali yüksektir. Arabulucu, böyle bir durumda yönlendirici olmamalı, açık uçlu soruları tercih etmelidir. Arabulucu soru sorarken, “…. yapmadınız / ödemediniz / vermediniz değil mi?” gibi yargılayıcı sorular yerine “…. konu hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?” şeklinde soruları tercih etmelidir.

Arabulucu taraflar konuşma yapılırken aktif dinleme, konuşmacının doğru anlaşıldığını teyit etmek için özetleme, konuşmanın muhatabı tarafından doğru anlaşılması ve iletişimin olumlu devamını kolaylaştırmak için de yeniden çerçeveleme becerilerini kullanabilir.

Bunun dışında arabulucu;

● Söz kesen veya sözlü saldırıda bulunan tarafa müdahale etmeli,

● Taraflardan yönteme ilişkin önceden belirlenmiş kurallara bağlı kalmalarını istemeli,

● Kişi yerine sorun odaklı bir yaklaşımı teşvik etmeli,

● Tarafları anladığını hissettirmelidir. Düşmanca tavırlar ve gergin atmosfer, tarafların sürece yönelik umudunu kırabilir, çözümü geciktirebilir, hatta imkânsız hâle getirebilir. Böyle bir durumda arabulucu, tarafların duygularına hâkim olmasına ve görüşmelerin devamına yardımcı olabilir.

7.4 Gergin Açılış Konuşmaları

Tarafların açılış konuşması sakin geçebileceği gibi düşmanca tavırlarla, gergin bir havada da yapılabilir. Düşmanca tavırlar ve gergin atmosfer, tarafların sürece yönelik umudunu kırabilir, çözümü geciktirebilir, hatta imkânsız hâle getirebilir. Böyle bir durumda arabulucu, tarafların duygularına hâkim olmasına ve görüşmelerin devamına yardımcı olmalıdır.

Arabuluculuk sürecinde ortamın gerilmesi doğaldır. Böyle bir atmosferde arabulucu görüşmeye ara vermek yerine mümkün olduğunca görüşmeyi sürdürmelidir. Arabulucunun pozisyonlarını ifade ederken oluşan gergin hava nedeniyle, tarafları özel oturumla devam etmek üzere ayırması, karşılıklı anlayış ve diyaloğun geliştirilmesi fırsatının kaçırılması anlamına gelebilir. Bu nedenle arabulucu mümkün olduğunca tarafları aynı ortamda tutmaya özen göstermelidir.

Arabulucu, tarafların açılış konuşmasını birlikte tamamlamasını sağlayabilirse başlangıçtaki gerginlik, bir diyalog fırsatına dönüşebilir. Tarafların güçlü duygularını ifade etme fırsatı bulması, düşmanca tutumun yerini gerçek anlamda bir iletişime bırakmasını sağlayabilir. Ancak diyaloğun yıkıcı olması, sözlü saldırı hâlini alması ve arabulucunun uyarı ve müdahalelerinin sonuç vermemesi hâlinde görüşmeye ara verilebilir. Verilen arada sorun yaratan tarafla bundan sonra nasıl ilerleneceğine, süreçte temel kurallara uyulup uyulamayacağına dair ayrı bir oturum yapılabilir. Oturumda kurallara uyulacağı izlenimi edinilirse ortak görüşmeye devam edilmeli, aksi durumda oturumlara ayrı ayrı devam edilmelidir.

7.5 Tarafların Açılış Konuşmasının Tamamlanması Açılış konuşmaları tamamlandığında teorik olarak başlangıç aşaması sona erer. Ancak az önce de ifade edildiği üzere, pratik olarak açılış konuşmasının etkisi, inceleme aşamasında da sürer. Açılış konuşmaları tamamlandıktan sonra arabulucu, yapıcı ilerlediği sürece tarafları konuşmaya devam etmeleri için teşvik edebilir. Ancak taraflar, özellikle güçlü duygular ve diğer nedenle ilerlemekte sorun yaşıyorlarsa, arabulucunun temel uyuşmazlık konularının görüşülmesi için esnek bir gündem belirlenmesi faydalıdır.

Gündem, arabulucu ve tarafların çözüme ulaşmak için görüşülmesi gereken konuları birlikte sıralamasıyla oluşturulur.

Tarafların açılış konuşmalarından sonra ilk ortak toplantının tamamlanması ve ayrı oturuma geçilmesi gerekebilir. Bu durumda arabulucu, ilk olarak hangi tarafla özel oturum yapacağına ve özel görüşmelerin süresine karar vermelidir. Özel oturumlar başladığında gizliliğin hatırlatılması görüşmenin daha verimli geçmesine yardımcı olur.

Ek 1.

Açılış Konuşması Örneği

Merhaba ben Arabulucu………………… . Bana ilettiğiniz konunun çözüme kavuşması için beni arabulucu olarak seçtiniz. Kısaca kendimi tanıtmam gerekirse ben Adalet Bakanlığı Arabuluculuk siciline kayıtlı bir arabulucuyum… yıldan bu yana, arabuluculuk işini yürütmekteyim. Genellikle sizin uyuşmazlığınıza benzer konularda arabuluculuk yapıyorum. Tarafsızlığıma ve size süreçte yardım edeceğime olan güveniniz nedeniyle teşekkür ederim. Sizlere ilk adınızla hitap edebilir miyim? ……………………………………… ……………………………………… Teşekkürler. Bana daha önce ilettiğinize göre, bugüne kadar hiç karşılıklı olarak bir araya gelme fırsatınız olmamış. Bu nedenle sizlerden ve avukatlarınızdan kısaca kendilerini tanıtmalarını rica edeceğim. Sizden başlayalım. ……………………………………… Teşekkür ederim. Şimdi sizi tanıyalım. ……………………………………… Teşekkür ederim. Bu arabuluculuğa gelirken varsa temsil ettiğiniz kişilerden yetki aldınız ve bu uyuşmazlığı “çözmeye yetkilisiniz” değil mi? ……………………………………… (sözlü) ……………………………………… (sözlü) Tamam, teşekkür ederim. Aranızda daha önce arabuluculuk sürecine katılmamış olanlar için rolümü ve süreci kısaca anlatmak istiyorum. Kişiler zaman zaman birbirleriyle uyuşmazlığa düşebilir ve çözümü için arabulucuya ihtiyaç duyabilirler. Uyuşmazlıkların çözümü için müracaat edilebilecek tahkim, dava gibi bazı yollar vardır. Ama, ben bugün arabulucunuz olarak görev yapacağım. Burada bulunmamızın amacı, ihtiyaç ve menfaatlerinizi karşılayan bir çözüme ulaşmaktır. Katıldığım çoğu arabuluculuk sürecinde yaşadığım gibi müzakereler sonunda her iki tarafın da işlerini kolaylaştıran bir çözüm bulacağımıza inanıyorum. Sizin de bildiğiniz gibi arabuluculuk mahkeme dışı bir süreçtir. Taraflar genellikle bu çözüm yolunu, daha hızlı, ekonomik ve uygulanabilir çözümlere ulaşabildikleri ve çözüm sürecinin mahkemede olduğu gibi aleni olmaması nedeniyle seçerler. Burada varılacak çözümler, sizin hayal gücünüzle ve bir ölçüde de hukuk kurallarıyla sınırlıdır. Sizin de bildiğiniz gibi eğer mahkemeye gitmiş olsaydınız, bu konu geçmişteki olaylara ve hukuk kurallarına göre çözülecekti. Şimdi sizin bu masada geleceğinizi yeni baştan planlama olanağınız var…

Ben hakem, hâkim veya karar verici değilim, kararı verecek olanlar sizsiniz. Sizleri yönlendiremem, uyuşmazlığın nasıl çözülmesi gerektiğine ilişkin tavsiyede bulunamam, çözüm empoze edemem. Benim işim sizin iletişiminizi kolaylaştırarak, çözüm bulmanız için en uygun ortamı sağlamaktır. Benim bu içinde bulunduğunuz uyuşmazlıkla ilgili olarak sizin anlatacaklarınızın dışında herhangi bir bilgim yok. Tamamen tarafsız ve bağımsızım, sizlerden birisiyle daha önce görüşmedim veya konuşmadım, şahsi ve maddi bir ilişkim olmadı (görüştü veya konuştuysa şekli sebebi, varsa şahsi ve maddi ilişkileri). Arabuluculuk iradi bir süreçtir. Masada kalmak veya aksi sizin seçiminiz olacaktır.

Süreç boyunca eşit haklara sahipsiniz. Ayrıca sizlere hukuki mütalaa veremem (avukat varsa: bunu avukatlarınız mükemmel bir şekilde yapacaktır). Süreç boyunca yapılacak ortak ve özel oturumlar gizlidir. Fakat bu mutlak değildir; bazı istisnaları vardır. Özel oturumlarda ancak izin verdiğiniz hususları diğer tarafa iletebilirim. Ayrıca burada konuşulanlar, gizli bilgiler ve sunulan belgeler mahkemede delil olarak kullanılamayacağı için herhangi bir hak kaybına neden olmaz.

Sizlerden başlangıç olarak öncelikle uyuşmazlık konusunu (ve pozisyonları) anlatmanızı isteyeceğim. Açıklamalarınızı tamamladıktan sonra, sizlere olayları doğru anlayıp anlamadığımı teyit etmek için bazı sorular yönelteceğim. Konuları görüşürken sizinle birlikte ve ayrı ayrı görüşeceğim.

Özel oturumlarda amaç sizinle karşılıklı olarak konuşmak, ihtilaflı hususları netleştirmek ve fırsatları keşfetmenizi sağlamaktır. Burada önemli olan mümkün olduğunca dürüst, samimi ve açık konuşmanızdır. Özel oturumlarda, bir tarafla daha uzun süre kalmam gerekebilir, bir tarafa daha çok soru sormam gerekebilir. Bunun bir tarafı daha haklı bulmakla, sizlerden birinin tarafını tutmamla ilgisi olmayacaktır. Özel toplantılar sırasında bana özel konularda açıklamada bulunabileceksiniz. Sizlerden biri izin vermediği sürece öğrendiklerimi diğer tarafa açıklamayacağımdan emin olmanızı istiyorum. Anlaşmaya varmak için uygun zemin oluştuğunda tekrar bir araya geleceğiz ve üzerinde mutabık kalınan hususları yazılı hâle getireceğiz.

Sizlerden birlikte yapılan oturumlar sırasında, bir taraf konuşurken diğer tarafın sözünü kesmemesini, sesinizi çok fazla yükseltmemenizi, karşılıklı saygı ilkesi çerçevesinde görüşmeleri gerçekleştirmenizi istiyorum. Bu sırada söyleyeceklerinizi unutmamak için önünüzde bulunan kâğıtlara not alabilirsiniz. Öte yandan hatırlatmak isterim ki gün boyunca herkesin konuşmak için yeterince fırsatı olacak. Müzakereler sırasında sizlere mümkün olduğunca eşit süre vereceğim ve sizinle eşit sürelerde görüşmeye çalışacağım. Bu konuda tereddüt yaşarsanız soru sormaktan çekinmeyiniz. Görüşmeleri (birer) saatlik periyotlarda yapacağız. Bu arada (15) şer dakikalık aralar verebiliriz. Bu sürelerin daha uzun veya kısa olması da mümkün… Öğlen 12.30 da ara vereceğiz ve saat 14.00 te tekrar başlayacağız. Ama öğle arasına kadar çözüme varmaya da herhangi bir itirazım olmaz. (böylece çözüm için bu zamanın geçirilmesi gerektiği yönündeki algı yıkılır)

Evet, kısaca amacımız bu uyuşmazlığı iyi bir şekilde çözüme ulaştırmak. Burada varabileceğimiz anlaşma, imzalanmasıyla birlikte her iki tarafı da bağlayacaktır. Dileyen taraf, anlaşma belgesine yetkili ve görevli mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alabilir.

İleride bir hukuki süreç olursa ben bu sürecin bir parçası olmayacağım, tanıklık yapmayacağım.

Önce kimin konuşacağının ve ayrı yapılacak toplantıların süresinin bir önemi yoktur. Bana soracağınız bir husus var mı? Sizin ……… yok, sizin ………… yok (sözlü teyit al).

Kısa aralar verdiğimizde yandaki su, çay, kahve ve atıştırmalıklardan yararlanabilirsiniz.

Lavabo koridorun sonunda soldadır.

İlginiz için teşekkür ederim.

Taraflara arabulucu sözleşmesinin imzalatılması (Bu en başta da olabilir. Ama, bu açıklamalardan sonra süreç hakkında bilgi sahibi oldukları için daha rahat imzalarlar).

O hâlde sizinle başlayalım. Buyrun:

………….. Bir taraf kendi uyuşmazlık konusunu ve pozisyonunu anlatır.

………………. Bitti mi? Tamam. Teşekkür ederim. Şimdi siz başlayın.

…………… Diğer taraf kendi uyuşmazlık konusunu ve pozisyonunu anlatır………. Bitti mi? Tamam. Teşekkür ederim.

MODÜL 8

ARABULUCULUĞUN AŞAMALARI: İNCELEME AŞAMASI

Modülün amacı;

Arabuluculuk yöntemiyle uyuşmazlık çözümünde arabulucu ve taraflar için çözüm yolunu açacak en önemli unsurlardan birisi “bilgidir”. Bilgi, tarafların bakış açılarını değiştirebileceği için onların gerçek menfaat ve ihtiyaçlarını ve dolayısıyla kendileri için doğru olan çözümü görebilmelerini sağlar. Arabulucunun uyuşmazlığın çözümüne yardımcı olabilmesi, taraflar ve uyuşmazlık hakkında yeterli bilgiye sahip olması ile mümkündür. İnceleme aşaması, işte bu bilginin elde edilmesi, taraflara yeni bir bakış açısı sunulması ve müzakerelerin şekillendirilmesi açısından arabuluculuğun seyrini etkileyen bir aşamadır.

İNCELEME AŞAMASI

Tarafların arabuluculuğa gelme sebeplerinden biri, çoğu kez mevcut pozisyonlarında saplı kalmalarıdır. Bundan kurtulabilmenin yolu, uyuşmazlığa farklı bir bakış açısı ile bakabilmektir. İnceleme aşamasındaki temel hedef, uyuşmazlığın altında yatan sebepleri ve menfaatleri ortaya çıkarmaktır.

Arabulucu, inceleme aşamasında taraflar hakkındaki doğruları ne kadar öğrenebilirse, çözüme ulaşılması için o derece yardımcı olabilir. Bu aşamada elde edilen menfaatler ve ihtiyaçlarla ilgili bilgiler, anlaşmaya şekil verecektir. Bu şeklin nasıl olacağı bir sonraki aşama olan müzakere aşamasında belirlenecektir.

1. UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜMÜNDE ÖNEMLİ UNSURLARIN BELİRLENMESİ

1.1 Arabulucunun Bilgi Toplaması

1.1.1 Bilginin Önemi

Bilgi, arabuluculuk için oldukça değerlidir. Bilginin düzeyi ve kalitesi ne kadar fazla olursa, arabuluculuktan beklenen başarı da o kadar fazla olur. Aslında bu, sadece arabuluculuk süreçleri için değil, tüm müzakereler için geçerlidir. Arabuluculuk bir yargılama değildir, tarafların bir hususu ispat veya arabulucuyu ikna etmeleri söz konusu olmaz. Fakat elde edilen bu bilgiler ile arabulucu tarafların uyuşmazlık için kendi çözümlerini bulmaları konusunda onlara yardımcı olabilir.

1.1.2 Bilgi Toplama Yöntemleri

Bilgi toplamak için değişik yöntemler kullanılabilir. Bunlar içinde temel olarak, ikincil kaynakların gözden geçirilmesi ve karşılıklı görüşme yer alır. Bu yöntemler ayrı ayrı kullanılabilecekleri gibi daha doğru ve yeterli bilgi için bir arada da kullanılabilirler.

     │                                                                                   │

İkincil kaynakların gözden geçirilmesi: İkincil kaynaklar, doğrudan gözlem veya görüşme olmaksızın bilgi edinilen yöntemlerdir. Finansal kayıtlar, toplantı tutanakları, haritalar, kurumsal veya resmî raporlar, gazete / magazin makaleleri, teyp / video sunumları veya uyuşmazlığa dâhil kimseler veya konular hakkında araştırmalar bu kapsamda yer alır. Söz konusu kaynaklar, arabuluculuk görüşmelerinden önce veya görüşmeler sırasında arabulucunun eline geçebilir.Karşılıklı görüşme: Yaygın kullanılan bilgi edinme yöntemidir; ama genelde, ortak oturumlar öncesinde, ön bilgi toplamak için yapılması tercih edilmektedir. Bu görüşmeler de aslında özel oturum niteliğindedir. Fakat özel oturumlar farklı amaçlar (bk. aşa. 2.3) için yapılabilirken burada amaç, bilgiye ulaşmak ve tarafların, konular ve menfaatler hakkında birbirlerini nasıl bilgilendirecekleri hakkında bir plan yapmaktır. Bu toplantılar, özel oturumlardaki genel kural gereği gizlidir.

1.2 İç Bilgiler: Menfaatleri Saptamak

İyi bir arabuluculuk için menfaatlerin (doğru) saptanmasının önemi büyüktür. Kural şudur: Eğer bir kişi, istediği şeye, karşı tarafın işbirliği olmadan veya menfaati zarar görmeden erişebilseydi, müzakere etmezdi. O hâlde taraflar, birbirlerine bir şekilde bağlıdırlar ve insanların isteyerek işbirliği yapmaları, kendi menfaatlerini tamamen feda etmediklerine ikna olmaları ile doğru orantılıdır.

Tarafların menfaatleri genelde açıkça anlaşılamaz ve ortaya çıkarılmaları güç olabilir. Bazen taraf, kendisi bile bile menfaatinin farkında olmayabilir, bazen menfaatlerini karşı taraf bilmezse daha fazla kazanç elde edeceğini düşünür veya bazen menfaat ile bir iddia bağdaştırılır ve onlardan ayrı düşünülemez hâle gelir.

Menfaatleri ortaya çıkarmak için çeşitli yollar denenebilir:

     │                                    │                                           │                                           │                        

Dolaylı                        Deneme                                  Varsayımsal                            Doğrudan

Yöntemler                   Yöntemi                                 Yöntemler                              Yöntemler

Arabulucu;                Arabulucu; tarafları             Arabulucu; bir seri               Arabulucu; men-

Aktif dinleme,          dikkatlice dinledikten          farazi çözüm seçenek-           faatler hakkında

tekrar ifade               bulunan menfaatleri,           leri sunar. Beklenen ise       doğrudan sorular

etme, özetleme,        konuşmacıya geri bildirir.  Seçeneklerden birinin           sorarak ve men-

genelleme, kıs-         ve deneme/yanılma yön-    seçilmesi değil, seçenek-      faat temelli tar-

ımlara ayırma           temi ile menfaat ve ihti-     lerden birinin veya bir-         tışmalar yaptıra- veya yeni bir            yaçları ortaya çıkarır.          kaçının diğerlerine göre           rak veya beyin

çerçeveye sokma                                                 daha mı çok tatmin edici        fırtınası ile men-

gibi yolların bir-          olduğu hakkında bir değerlendirme yapılması istenir.   faatlere ulaşma-

leşiminden oluşan        Verilen cevaplar, çeşitli çözüm örnekleri içeren ön-.    sı sağlanabilir.

tekniklerle, dolaylı        eriler, arabulucunun tarafların menfaatlerini anla-       Burada, uyuş-

olarak menfaatlere         maları konusunda onlara yardımcı olur.                     mazlıklarla gizli

ulaşılabilir.                                                                                                         anlaşmazlıkları

                                                                                                                                 birbirinden ayırabilirlerse, etkili sonuçlar elde edebilirler. Zira bazen, belli söylenen ve görünen uyuşmazlığın yanında, saklı ve inkâr edilen gizli anlaşmazlık olabilir. Görünen uyuşmazlık, gizli anlaşmazlığa ilişkin ipuçları içerebilir. Örneğin, bir şirkette iki bölüm sorumlusu arasında (daha kolay olan) “kafeterya kullanım kuralları” konusunda görünen uyuşmazlığın altında, aslında ”kim daha güçlü” gizli anlaşmazlığı yatabilir. Sadece görünen uyuşmazlıklara odaklanan bir arabuluculuk, bu anlaşmazlıkları sona erdiremeyecektir. Bu ayrım, menfaatlerin doğru tespiti açısından önemlidir.

Menfaatlere yoğunlaşmak pek çok açıdan fayda sağlayacaktır. Böylece, anlaşmanın önündeki gizli engellerin üstesinden gelinebilir, “pasta” büyütülerek, tarafların kazanımları artırılabilir, tarafların anlaşma sonucunda bir takım kazançları olabileceği ve süreci kontrol imkânları olduğu gösterilirse, anlaşma olasılıkları yükseltilebilir.

Tarafların arabuluculuğa ne için geldikleri kadar önemli bir soru da arabuluculuğa neden geldikleridir. Oturumların henüz daha başlarında, tarafların katılma sebeplerinin ve çözüm konusundaki isteklerinin berraklaştırılması gerekir.

1.3 Dış Bilgiler

Menfaatlerin ortaya çıkarılması, arabulucunun tam bir bakış oluşturması için yeterli olmayabilir. Uyuşmazlıkla ilgisi olan diğer konuların da belirlenmesi gerekebilir.

Uyuşmazlık ————————————–►Menfaatler

                             İç bilgisi olarak adlandırılır.

Uyuşmazlık ————————————–►Diğer Bilgiler

                             Dış bilgisi olarak adlandırılır.

Menfaatleri uyuşmazlığa ait iç bilgiler olarak adlandırırsak, diğer faktörler, uyuşmazlığa ilişkin dış bilgilerdir. Gerçek bir çözüme ulaşabilmek için her iki bilginin de toplanıp değerlendirilmesi gerekir. Bu dış bilgileri altı başlık altında toplayabiliriz:  

  │                           │                       │                              │                         │                          │

Uyuşmazlığın      Masraflar ve    Çözüm için daha         Tarafların    Organizasyona    Varsa il-

Geçmişidir.          Kayıplardır.     Önce yapılan de-        kişisel öz-     ait başlıkların        gili ob-

                                                     nemeler hakkında      ellikleridir.   İyi belirlenme-  jektif kay-

                                                     bilgi sahibi olmak-                          sidir.                naklar iyi

                                                     tır.                                                                      iyi değerlen-

                                                                                                                               dirilmelidir.

1. Uyuşmazlığın geçmişidir. Bir anlaşmazlık veya uyuşmazlık olduğuna dair ilk belirtiler nelerdi? İşe geç gelmeye ne zaman başladı? Tutanaklarda ne yazıyor?

2. Masraflar ve kayıplardır. Kazaya uğrayan işçi, ne kadar süre çalışamadı? Yangından sonra evin tamiri ne kadar tuttu? Bunlar müzakerelerde esas alınacak noktalardır.

3. Çözüm için daha önceden yapılan denemeler hakkında bilgi sahibi olmaktır. Daha önce problemin çözümü denendi mi? Nasıl? Neden olmadı? Arabuluculuk denenmeye çalışıldı mı?

4. Tarafların kişisel özellikleridir. Taraflardan biri alkolik mi? Tedavi görüyor mu? Taraflar arasında güç dengesizlikleri var mı? (Taraflar arası güç dengesizlikleri ile ilgili olarak bk. Modül 3).

5. Organizasyona ait kaynakların gözden geçirilmesidir. Uyuşmazlık bir organizasyon dâhilinde olmuş ise bu organizasyonun resmî kuralları ve yöntemleri nelerdir? Örneğin, uyuşmazlık bir hastane bünyesinde ortaya çıkmış ise mevcut şikâyet prosedürleri, ilgili yönetmelikler, çalışanlara ilişkin kurallar ve düzenlemeler gibi uyuşmazlık için kaynak oluşturabilecek esaslara dikkat edilmelidir. Olası çözümler, bu standartlar karşısında değerlendirilmeli, eğer sonradan bozulmaları istenmiyorsa, bunlara aykırı olmamalıdır.

6. Varsa ilgili objektif standartlar gözden geçirilmelidir. Arsanın rayiç bedeli nedir? O işe yeni başlayanlar için ortalama ücret ne kadardır? gibi.

1.4 Pozisyonlar, Menfaatler ve İhtiyaçların Farkının Ortaya Çıkarılması

Uyuşmazlığa ilişkin bilgi toplamak yanında bir o kadar önemli bir konu da pozisyonlar, menfaatler ve ihtiyaçlar arasındaki farkın ortaya çıkarılmasıdır.

         │                                                │                                             │

Pozisyon: Tarafların açıkça ifade ettikleri düşünce veya istekleridir. Pozisyonlar çok belirli olabilir ve karşı tarafın pozisyonu ile sıklıkla tam bir zıtlık teşkil edecek şekilde sergilenebilir.  Menfaat: Genelde her pozisyonun arkasında bir menfaat vardır. Menfaat, uyuşmazlıkta bizim neyi elde etmek istediğimizdir. Neden o pozisyonu aldığımızın cevabı menfaattir. Taraflar genellikle menfaatlerinin farkında değildir.İhtiyaç: Her menfaatin altında bir ihtiyaç yatar. Genelde uyuşmazlıkların altında temel insan ihtiyaçları vardır ve bunlar çoğu zaman müzakere edilemez. Temel insan ihtiyaçları; yemek, barınak gibi maddi, saygı, aidiyet, güvenlik gibi sosyal veya kimlik, din gibi kültürel olabilir.

Temel ihtiyaçlar, tüm insanlar için geçerlidir ve ihtiyaçlar karşılanmadıkça kalıcı bir anlaşma elde edilemez. Bu konuda soğan örneği verilebilir (bk. Richter and UN HABITAT, Conflict Resolution and Mediation, s. 80). Pozisyonlar, soğanın dışında yer alan ve görülen sert kabuktur. Bu kabuğun altında yer alan ve dış kabuğun desteklediği kısım menfaatlerdir. İhtiyaçlar ise tıpkı soğanın en içinde yer alan kısma benzer. Bu kısma ulaşmak zordur; fakat soğanın asıl özü bu kısımdır. Soğanın iç kısımlarını ortaya çıkarmak arabulucunun işidir. Özenli bir biçimde pozisyonlar, menfaatler ve ihtiyaçlar birbirinden ayrılmaya çalışıldıktan sonra tarafların dikkati aradaki bu farkın çoğu zaman açık olan bedeline çekilmelidir. Bedelin fark edilmesi ile kişi, gerçekten bu bedelin ödenmeye değip değmeyeceğini sorgulamaya başlar. Genelde en büyük hareket, bu kavrayışla başlar.

  1. Bakış Açısı

Farklılıkları Bakış açısı dediğimiz şey, basitçe, kişilerin bir şeyi nasıl gördükleri ile ilgilidir. Herkesin bakış açısının farklı olması konu, kişi, durum ve benzerinin farklı veya uyuşmazlık durumu olarak görülmesine neden olur. Fakat burada asıl sorun şudur: Herkes, kendi bakış açısının mümkün olan tek ve doğru bakış açısı olduğunu düşünür. Bunu bir örnekle

Açıklayalım;

Tarafın bakış açısını değiştirmek demek, onun karşı tarafın uyuşmazlığa nasıl baktığını, bu konudaki duygu, menfaat ve ihtiyaçlarının ne olduğunu anlamaları demektir. Böylece diğer tarafın önceden mantıksız ve saçma görünen davranışları anlam kazanabilir.

Bu anlayışla birlikte, taraflarda öfkenin ortadan kalkması ve olumsuz davranışlardan vazgeçilmesi gözlemlenebilir.

1.6 Anlaşma Aralığının Saptanması

İnceleme aşamasında arabulucuya yardımcı olacak unsurlardan birisi de varsa anlaşma aralığını belirlemektir. Örneğin; haksız fiil sonucu, birinin malına zarar verilmesi hâlinde, zarar veren 60.000 TL üzerinde bir rakam vermemeyi, zarar gören de 40.000 TL altında bir rakamı kabul etmemeyi planlıyorsa, 40.000 TL zarar gören, 60.000 TL ise zarar veren için direnç noktasıdır (bottom line-resistance point). Yani bu rakamlar, tarafların kabul edebilecekleri en kötü anlaşma şartlarıdır ve taraflar, bu rakamların altına inmeyecek veya yerine göre üzerine çıkmayacaklardır. İki tarafın direnç noktaları arasındaki bölge ise bu kişilerin anlaşma aralığıdır (settlement zone). Bu aralık dışında anlaşmak mümkün olmaz. Anlaşma aralığı dahilinde yapılan anlaşmalar, yargılamaya devam edilmesi hâlinde elde edilebilecek olandan daha iyi bir sonucu sunmuş demektir. Her iki taraf da görüşmelerin sona ermesi hâlinde önlerine çıkacak alternatif yerine, bu alanda anlaşmayı tercih edeceklerdir. Taraflara, anlaşmanın çıkmaza girmesi nedeniyle, mevcut imkânlardan birisini kaybetmeyi riske atıp atmayacakları sorulabilir. Eğer riske atamıyorlarsa, bu demektir ki; direnç noktasına eşit veya daha iyi bir teklifle karşılaşılmıştır. Bir anlaşma aralığı olduğu anlaşıldığında, özel bir oturumda veya duruma göre taraflar bir arada iken, sadece bir anlaşma aralığı olduğu söylenebilir veya ima edilebilir.

Böylece artık taraflar, mahkemeye göre daha iyi bir seçenekleri olduğunun farkına varırlar ve arabuluculuğa daha istekle devam edebilirler.

Anlaşma aralığının bulunması, her zaman tarafların anlaşacakları anlamına gelmez. Ancak arabulucu teklifi yapan veya teklifte bulunulan tarafı anlaşma aralığının ortalarına gelme konusunda teşvik ederek, orta yolu bulmaya ve anlaşma ihtimalini güçlendirmeye çalışmalıdır.

Taraflar için ortak bir anlaşma aralığı olmaması hâlinde, iki taraf arasındaki mesafeye, negatif anlaşma aralığı (negative settlement zone) denir. Negatif anlaşma aralığı olan hâllerde, müzakerelere ve teklif sunmaya devam edilerek, karşı tarafın anlaşma aralığında bir değişiklik olması beklenebilir. Sabit meblağ üzerine yapılan müzakerelerde, müzakere konuları çoğaltılarak, başka konulardaki menfaatlerin değiş tokuşu ile ilk konudaki kayıplar kapatılabilir. Bunun gibi bütünleyici seçenekler aranabilir. Yalnız, bunlar denenmez veya sonuç alınamazsa; artık arabuluculukta ısrar etmenin bir anlamı yoktur.

2. İNCELEME AŞAMASINDA ARABULUCUYA YARDIMCI OLABİLECEK UNSURLAR

   │                        │                           │                         │                   │                          │

Tarafların         Soru            Zor Durumlarla             Gündem            Özel              Yeniden

Açılış               Sormak       Mücadele Etmek         Oluşturulması    Oturumlar   Çerçeveleme

Konuşması

2.1 Tarafların Açılış Konuşması

Tarafların açılış konuşması, bir önceki modülde başlangıç aşamasının bir parçası olarak açıklanmıştır. Bu konuşmada amaç, tarafların uyuşmazlığın temeline ve genel esaslara yoğunlaşmalarını, kendi gördükleri şekli ile konuları özetlemelerini ve bilgi alışverişi yapmalarını sağlamaktır. Dolayısıyla, esasen başlangıç aşamasında yapılan tarafların açılış konuşması, inceleme aşaması için gerekli olan mevcut bilginin elde edilmesi ve üretilmesi açısından büyük rol sahibidir. Bu nedenle ve bu kapsamda kalmak üzere tarafların açılış konuşmasına inceleme aşamasında da yer verilmiştir.

Tarafların açılış konuşmasından inceleme aşamasında çok işe yarayacak iki önemli fayda elde edilmeye çalışılır.

   │                                                                                                                         │

Birinci fayda, tarafların uyuşmazlığı kendi bakış açılarından belki de ilk defa anlatma fırsatı bulmaları; bu fırsat sayesinde belki de rahatlayıp, iletişime daha açık hâle gelmeleridir.İkinci fayda, uyuşmazlığın geçmişi, taraflar arası ilişki, ihtiyaç, menfaat ve pozisyonlar gibi bazı önemli konularda bilgi veya ipuçlarına ulaşılabilmesidir.

Açılış konuşmalarından beklenen faydanın elde edilmesi kolay bir iş değildir. Yoğun duygular ve kendini doğru ve net ifade edememe gibi konuşmacıdan veya sözlü / sözsüz iletişim araçları ile konuşmacıyı reddetme, söz kesme, ilgisiz davranma gibi karşı taraftan kaynaklanan durumlarla karşılaşılabilir. Arabulucunun taraflara yöntemle ilgili kuralları hatırlatması ve gerekirse özel oturumlarda konu üzerinde çalışması gerekebilir. Arabulucunun rolünü hakkıyla yerine getirmesi hâlinde açılış konuşması, inceleme aşaması için önemli bir kaynak işlevi görür.

2.2 Soru Sormak

Diğer aşamalarda olduğu gibi inceleme aşamasında da arabulucunun en büyük yardımcısı soru sormaktır. Böylelikle tarafın ne bildiği, isteklerinin ne kadar gerçeğe dayandığı, diğer tarafın durumunu nasıl anladığı ortaya çıkarılabilir. Soru sormak, bilgi edinmek için her zaman kullanılan bir yöntemdir. Fakat burada, onu daha da önemli kılan, belli bir noktaya ulaşmayı sağlamasıdır. Özellikle bilgi toplamak amaçlanıyorsa, arabulucunun tercih etmesi gereken soru tipi açık uçlu sorulardır.

Soru sormak ———————————————–►Açık uçlu sorular √ (Uygundur.)

                       ———————————————-►Kapalı uçlu sorular X (Değildir.)

 Kapalı uçlu sorular ise sadece “evet” veya ”hayır” gibi sınırlı cevapları içerdiği ve bazı durumlarda arabulucunun konu hakkında zaten bir yargısı olduğu izlenimi oluşturabileceği için tercih edilmemelidir. Örneğin; ‘Komşunuzun kapısının önüne çöp dökmeyi kestiniz mi?’ şeklindeki kapalı uçlu soru, hem sınırlı bilgi içeren bir cevap alacak hem de arabulucunun çöpün dökülmesi konusunda zaten bir yargıya sahip olduğunu gösterecektir.

Açık uçlu soruların, kapalı uçlu sorulara kıyasla çok daha fazla bilgi içermesi ve arabuluculuk açısından hem tarafların hem de arabulucunun netleşmesini sağlaması oldukça önemli bir kazanımdır. Ancak bu faydasına rağmen; açık uçlu soruların bir takım potansiyel olumsuzlukları olduğu unutulmamalıdır.

Bunlar; açık uçlu soruların tarafları konudan gereksiz yere uzaklaştırması ve farklı çatışma alanlarına girmesi ve orta derecedeki olumsuz duyguların açık uçlu sorulara cevap verilmesi sırasında (veya nedeniyle) şiddetli olumsuzluk hâline dönüşebilmesidir.

2.3 Zor Durumlarla Mücadele Etmek

Arabulucu, taraflar arasındaki güç dengesizliğini ve farklılıkları ortadan kaldırmak ve uyuşmazlığı çözmek için onlara yardımcı olurken, anlaşmaya varılması için üstesinden gelinmesi gereken pek çok sorunla karşılaşır ve bu sorunlara müdahale eder. Söz konusu müdahaleler, tarafların olumlu davranışlarının teşviki ve olumsuz davranışlarının önlenmesine yöneliktir ve iki kapsamda incelenebilir.

-►Genel olarak yapılmış müdahalelerdir (uncontingent moves).

  • Anlaşmazlığın içine girilmesi,
  • Taraflar arasında iyi ilişkiler kurulmasının sağlanması,
  • Konuların yeni bir çerçeveye sokulması,
  • Bilgi toplanması ve anlaşmazlığın analiz edilmesi,
  • Bir arabuluculuk planının oluşturulması,
  • Bir gündem hazırlanması,
  • Tarafların temel menfaatlerinin belirlenmesi gibi.

-►Özel veya problemli durumlarda yapmış oldukları hareketler vardır (contingent moves).

  • Şiddetli öfke,
  • blöf,
  • kötü niyetli müzakere,
  • güvensizlik gibi durumlar bu kapsamda değerlendirilebilir.

Tarafların duyguları, sorunu çözmek için sınırlı motivasyonlarının olması, kavgacı tutumları ve genel olarak direnmeleri, en azimli ve bilgili arabulucunun bile işini zorlaştırıp onu umutsuzluğa sokabilir. Karşılaşılabilecek belli başlı zor durumlar şöyle örneklenebilir:

● Tarafların, aslında anlaşma niyetleri olmamasına rağmen, bilinçli olarak karşı tarafın zaman ve para kaybetmesini ve yargılamaya başvurma konusunda cesaretinin kırılmasını sağlamaya çalışmaları.

● Taraflar, yöntemi tehdit edici bir takım davranışlar içine girebilirler. Örneğin; yalan söyleyebilir, içkili olarak gelebilir, kaba veya tehditkâr olabilir, çok konuşabilir veya sağlıklı bir görüşmenin sınırlarını aşan hareketler sergileyebilirler. Arabulucunun bu durumları gereken şekilde bertaraf etmesi gerekir. Örneğin; arabulucu, taraflardan birinin yalan söylediği kanaatine ulaşmış ise mevcut duruma uygun olacak şekilde bu açıklamayı yok saymak veya tutarsızlıklarla ilgili sorular yöneltmek gibi yöntemler deneyebilir.

● Taraflar, arabulucuyu yöntemi düzgün yönetemediği, taraflı olduğu gibi pek çok şeyle, yanlış veya doğru olarak suçlayabilir. Arabulucu tarafların sözleri veya davranışları ile yaralansa veya öfkelense bile, bunu belli edecek davranışlardan kaçınmalı, varsa hatanın düzeltilmesi ve ilişkilerin geliştirilmesi için çaba harcamalıdır. Yapılan eleştiri karşısında en doğru hareket, böyle düşünülmesinin sebebi hakkında soru sormaktır. Böylelikle arabulucu, hem eleştirinin yaratmış olduğu sıkıntıyı dağıtabilir hem de eleştiri yapanı açıklama yapmaya zorlamış olur. Bu konuşma, aynı zamanda yeni bilgiler öğrenilmesi için bir fırsattır. Aktif dinleme ile söylenenler açıklığa kavuşturulup belirginleştirildikten sonra, gerekli durumda özür dilenmeli, eğer hareketin amacı ile karşı tarafın bunu yorumlayışı arasında bir fark varsa bu fark ortaya çıkarılmalıdır.

● Görüşmelerde şiddete başvurulma olasılığı: Şiddet geçmişi veya bu konuda bir tehlike sezilirse, tehlike taraf ile değerlendirilmelidir. Gerekli ise arabuluculuğa devam edilebilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Örneğin; ortak oturumlar yerine ayrı oturumların yapılması gibi. Ancak şiddet, hiçbir zaman arabuluculuğun konularından biri hâline getirilmemelidir. Örneğin; bir daha tokat atılmaması hâlinde, başka bir şeyin verileceğinin taahhüt edilmesi gibi. Eğer şiddet geçmişi, taraflardan birinin korkmadan pazarlık edebilmesini engelliyorsa, bu durum dosyanın / uyuşmazlığın arabuluculuk için uygun olmadığını gösterir.

Anlaşmaya varma mücadelesi sırasında, olumsuz duyguların bastırılması kadar olumlu duyguların ön plana çıkarılması da önemlidir. Bu, farklı şekillerde yapılabilir. Bunlardan birisi, tarafların geçmişte birbirlerine olumlu duygular besledikleri zamanlardan bahsetmelerinin istenmesidir. Bunun dışında, uyuşmazlık sonucu doğan etkileşim, duygular ve konular olumlu olsa idi nasıl bir geçmişin olabileceği tartışılabilir. Bir de olumlu bir geleceğin canlandırılması denenebilir. Gelecekte olması arzu edilen ilişkilerin ve duyguların neler olabileceğinin belirlenmesi, olumsuz duyguları kaybedip, olumlu bakış açılarını oluşturabilir.

Bütün bunlardan bağımsız olarak arabulucu, kendi sınırlarını belirlemeli ve bunu taraflara en baştan iletmelidir. Sınır ihlali, bütün iletişim ilişkilerinde ciddi bir sorundur ve bu sorunun ortadan kalkmasının en basit ve etkin çözümü ihlale izin vermemektir. Sınırın nerede çizileceği ise arabulucunun kontrolünde olmalıdır.

2.4 Gündem Oluşturulması

2.4.1 Amaç ve Kapsam

Açılış konuşmalarının ardından arabulucu, tarafların birbirlerini dinlemeleri ve mümkünse birbirleri arasında bilgi alışverişi yapmalarından sonra, genelde taraflardan hangi konuların tartışılacağına dair bir gündem yapmalarını ister.

Gündem;

● Tarafların arabulucu tarafın dinlenildiği ve anlaşıldığını hissettirir,

● Taraflarca ortaya konulan sorunları hatırlattır ve bunlara değinileceğini temin eder,

● İleride tartışılacak ve uyuşmazlığın temelini oluşturan konuları sıralar,

● Uyuşmazlığı baş edilebilecek kısımlara ayırır,

● Taraflara arabuluculuğun yapıcı bir şekilde ve belirli takvimde gerçekleşeceğini gösterir.

Gündem oluştururken öncelikle tartışılacak konuların ve sorunların belirlenmesi gerekir. Bunun yanında görüşülecek alt başlıklar üzerinde de bir belirleme yapılmalıdır. İçerik belirlendikten sonra bunların hangi sıra ile inceleneceği üzerinde anlaşma sağlanmalıdır.

Gündemin hazırlanması, her zaman çabuk ve kolay olmayabilir. Bunda konuların sayısı ve karmaşıklığı, tarafların uyuşmazlığın esasına ilişkin farklı bakışları, konular hakkında tarafların yaptıkları sunumların açıklığı, tarafların farklı bir konuyu kabullenme kapasitesi ve karşı tarafı bir konunun gündeme dâhil olması konusunda ikna gücünün derecesi rol oynar. Ayrıca, taraflardan biri veya tamamının, işbirliğine karşı psikolojik veya diğer bir nedenle direnmesi, gündemin belirlenmesi esnasında etkili olur.

2.4.2 Gündem Oluştururken İzlenebilecek Yol

Gündem oluşturulurken arabulucuların tercihi, çözülmesi daha kolay görünen konuların daha önce görüşülmesidir. Zira bu sayede uyuşmazlık noktalarının ne kadar kısa zamanda çözüme kavuştuğunu gören taraflar, daha da cesaretleneceklerdir. Üstelik bu kadar emek vererek bir noktaya geldikten sonra, ileride karşılaşılabilecek bir çıkmazda anlaşmadan vazgeçilmesi daha zor olacaktır.

Gündemin oluşturulması sırasında bazen de mantık önem kazanır. Eğer bir konu çözümlenmeden diğeri çözümlenemeyecek ise mantıken önce çözülmesi gerekenden başlanmalıdır.

Bunun dışında, eğer bir konunun anlaşmaya bağlanması için zaman kısıtlaması varsa, o takdirde bu konuya öncelik vermek gerekecektir. Bir de her iki taraf için ortak olan endişelerin giderilmesini sağlayacak konular öncelikli olmalıdır.

Arabulucu gündemin hazırlanmasına yardım ederken, taraflarca ileri sürülmemiş hususları ortaya atmamaya dikkat etmelidir. Ancak o hususun görüşülmemesi ileride tekrar uyuşmazlık çıkmasına neden olacaksa o zaman bu durumu belirtebilir.

2.5 Özel Oturumlar

Arabulucunun uyuşmazlığın taraflarıyla ayrı ayrı yaptığı görüşmelere özel oturum adı verilir. Arabulucu veya taraflardan biri özel oturum düzenlenmesini talep edebilir. Taraflar, herhangi bir aşamada özel oturum isteyebilir. Arabulucu da uygun bulursa özel oturum yapmak isteyebilir. Özel oturumlarda herhangi bir zaman sınırı yoktur; bir arabuluculuk sürecinde kaç tane özel oturum yapılabileceği konusunda da sınır yoktur.

Arabulucular, arabuluculuk sürecinin başında özel oturumun ne olduğunu ve arabuluculuk süreci sırasında özel oturumlar yapılabileceğini açıklamalıdır.

Gizlilik, özel oturum yöntemine başvurmadan önce değerlendirilmesi gereken temel konulardandır. Arabulucunun ve tarafların, özel oturumların gizliliği konusunda açık bir anlaşmaya varması önemlidir. Bu, arabuluculuk anlaşması hazırlanırken veya arabuluculuk süreci sırasında yapılabilir. Arabulucu, özel oturum sırasında söylenenlerin, taraflar ortak görüşme için tekrar bir araya geldiğinde gizli tutulmasını sağlar. Bazı arabulucuların kullandığı yönteme göre, sadece tarafların özel olarak gizli olduğunu belirttiği bilgiler gizli tutulur.

Tarafların, arabulucunun özel oturumlar sırasında bile tamamen tarafsız kalacağını anlaması çok önemlidir.

Arabulucu, tarafların kendisine duyduğu güveni devam ettirebilmelidir. Arabulucu, özel oturuma girmeyen tarafın şüphelenebileceğini unutmamalıdır. Güven ortamının devam ettirilebilmesi için, taraflarla eşit sayıda özel oturum yapılmalıdır. Arabulucu, özel oturumların süresini de aşağı yukarı aynı tutarsa iyi olur. Tarafların sürece aktif katılımını sağlamak için, özel oturumların süresinin genellikle sınırlı tutulması, 10 ile 30 dakika arasında olması tavsiye edilir.

Özel oturumda olmayan tarafa dinlenecek veya çalışacak rahat bir yer sağlamak önemlidir. Bazen arabulucu diğer tarafla görüşürken, bekleyen tarafa bir görev vermek işe yarayabilir. Örneğin; bir veya birden çok çözüm önerisi bulmaları veya kolayca anlaşılabilecek konuların listesini çıkarmaları istenebilir.

Özel oturumların faydaları:

● Sürece verimli bir ara vermek.

● Yanlış anlaşılmaları açıklığa kavuşturmak.

● Başka türlü ortaya çıkmayacak bilgiler edinmek.

● Uyuşmazlık hakkında hassas detayları açıklamak.

● Tarafların menfaatlerini yeniden belirlemek ve pozisyonlarına açıklık getirmek.

● Tarafların güçlü ve zayıf yönlerini ve görüşlerini daha derinlemesine anlamak.

● Çözüm alternatiflerini değerlendirmek.

● Durum değerlendirmesi yapmak.

Özel oturumların önemli avantajları vardır:

● Tarafların ayrılması sayesinde, özel oturumdaki taraf ile arabulucu arasında daha açık iletişim kurulabilir.

● Arabulucu, söz konusu tarafın bakış açısını daha iyi anlar ve süreci ilerletebilir.

● Özel oturumda olan taraf, diğer tarafın bulunmadığı bir ortamda daha az kızgın ve daha az savunmada olur, daha esnek ve yaratıcı davranır.

● Özel oturumda olan taraf, menfaatleri ve varsayımları konusunda bilgi verir, çözüme yönelik yeni fikirler ileri sürme konusunda kendini daha rahat hisseder.

2.6 Yeniden Çerçeveleme

Arabuluculukta asıl olan, tarafın soruna veya uyuşmazlığa olan algısı ve bakış açısıdır. Zira uyuşmazlığa sebep olan nedeni ortadan kaldırmak mümkün olmayabilir; ama en azından tarafların uyuşmazlığa ve birbirlerine olan bakış açısı değiştirilirse sonuç çok farklı olabilir.

Yeniden çerçeveleme değişik şekillerde yapılabilir. Bunlardan biri, aşırı duygusallık ve olumsuzluk içeren ifadelerin yapıcı bir dile dönüştürülmesidir. Örneğin; “Bu kadar dedikoducu ve saf olmasaydın o paraları kaptırmazdın. Aptallığın yüzünden ben de insan içine çıkamaz oldum” şeklindeki ifade “insanlara güvenmeye açık olmanız sebebiyle para kaybetmeniz ve borcunuzu ödeyememeniz karşı tarafı sıkıntıya sokmuş” gibi. Taraflardan birinin diğerini, örneğin icra takibi yapmakla tehdit etmesi hâlinde, asıl amacın icra işlemleri ile uğraşmak değil, borç verilen paranın tahsili ve belli bir geri ödeme planı üzerinde anlaşmak olduğu vurgulanabilir. Benzer şekilde, gece müzik dinlenilmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta talep, günün diğer saatlerinde müzik dinlenebileceği şeklinde sunulabilir. Yeni bir çerçeve oluşturmanın tek amacı, karşı tarafın sözlerinin yumuşatılması değil, aynı zamanda arabuluculuğa yeni bir hareket sağlanmasıdır. Böylelikle arabuluculuğun odağı, sorumluluk ve suçluluktan problem çözmeye, geçmişten geleceğe, olan durumdan menfaatlere, ültimatomdan isteklere yönelir.

Yeniden çerçevelemede bir diğer şekil, talep veya menfaatlerin yeniden çerçevelenmesidir. Burada iki yol izlenebilir. Bazen tarafların menfaatleri veya uyuşmazlık konuları genişletilebilir. Örneğin; işçi-işveren uyuşmazlığında uyuşmazlık konusu işçiye ödenen ücret iken, bu ücret yanında bazı sosyal hakların da görüşmelere dâhil edilmesi hâlinde bu konularda bir esneklik olup olmadığı anlaşılabilir. Bir diğer yol ise tam tersine uyuşmazlık konularının daraltılması şeklinde olabilir. Taleplerin özellikle yer, zaman gibi belli kısıtlarda karşılanması, müzakereleri olumlu etkileyebilir. Bunun yanında, taraf açısından müzakerenin başarılı geçip geçmediği konusunda değerlendirme yapılırken başarının tek bir ölçüte bağlanmamasına dikkat etmek gerekir.

Değerlere ilişkin uyuşmazlıkların yeniden çerçevelenmesi, diğer uyuşmazlıklara göre daha zordur. Bu durumda arabulucunun izleyebileceği birkaç yol vardır.

-►Bunlardan ilki, tansiyonu ve düşmanlığı düşürecek değer içeren konuların temellerine dokunmayan bazı konularda düzenlemeler yapılmasıdır. Örneğin; ırkçılık veya cinsiyetçilik nedeniyle yapılan ayrımcı eylemde, ayrımcı davranışın kaldırılması ile ilgili çalışmalar yapılması gibi.

-►Bunun yanında, tarafların değerlerini tartışmaya açmadan, onların birbirlerine olan davranışlarını, tavırlarını, ilişki kurdukları çerçeveyi ve sosyalleşme kurallarını değiştirmek gerekebilir. Farklı düşünceleri anlama kapasite ve toleransının artırılması da düşünülebilir. Bu amaçla, tarafların birbirlerine kendi değerleri hakkında bilgi vermeleri teşvik edilebilir; birbirleri için değerlerin taşıdığı önemi anlamaları sağlanabilirse, duygusal empati kurmaları, farklılıklarını kabul ederek ve fakat bir kenara iterek, uyuşmazlığa odaklanmaları mümkün olabilir.

-►Bazen de, kimin değerinin nerede baskın olacağı konusunda anlaşma sağlanabilir. İnsana ait değerler, belli bir hiyerarşi içindedir ve taraflar, birbirlerinin değerlerini anlayıp kavradıktan sonra, hangi değerlere öncelik vereceklerini seçebilirler.

-►Son olarak, her iki taraf için geçerli bir üst amaç bulunmaya çalışılabilir.

-►Kimi durumlarda ise değer uyuşmazlıklarına hiç değinmemek daha uygun olur çünkü bu konuda arabulmak zor bir iştir. Bu nedenle arabulucular, bazen bu konuları bir kenara bırakıp, sadece uyuşmazlığın menfaatlere yönelik kısımlarıyla ilgilenirler.

Arabuluculuk sanatının özelliklerinden biri, uyuşmazlığı, mevcut hâline göre daha idare edilebilir bir hâle getirmektir. Birbiriyle müzakere etmeye çalışan iki kişi, birbirini problem olarak görecektir. Fakat arabulucunun yapması gereken, bu düşünceyi ortadan kaldırıp, dikkatleri kişilerin üzerinden almak, onların dışında üçüncü bir şeye, yani bizzat probleme yöneltmektir. Altının çizilmesi gereken, problem üzerinde sert, birbirleri üzerinde nazik olmaları (fortiter in re suaviter in modo) gereğidir. Bu noktada arabulucu şuna dikkat etmelidir. Yeniden çerçevelendirmede amaç; *anlam, *ihtiyaç, *menfaat ve *endişelerdeki yapıcı olmayan ifadeyi farklı ve pozitif şekle dönüştürmektir. Temel amaç, işin özünü netleştirmektir, özü değiştirmek değil. Arabulucunun kendi aklından geçenleri, yeniden ifade sırasında yansıtmamaya çok dikkat etmesi gerekir. Ne bir tarafı üstün tutucu ne de diğerini suçlayıcı ifadeler kullanmamaya özen gösterilmelidir.

MODÜL 9 ARABULUCULUĞUN AŞAMALARI: MÜZAKERE AŞAMASI (4)

Modülün Amacı; Arabuluculuğun müzakere aşamasında, tarafların uyuşmazlık konusunu karşılıklı müzakereler ile ortak ihtiyaçları doğrultusunda çözebilmelerine olanak sağlamak amacıyla uygun bir ortam sağlanması temel amaçtır. Bu aşamada arabulucu,

-►Uyuşmazlık konusunda seçenekler oluşturulmasını,

-►Seçeneklerin değerlendirilmesini ve

-► Olası çözüm seçenekleri arasından taraflar için ortak faydayı sağlayabilecek en uygun olanın seçilmesini sağlamaktadır.

MÜZAKERE NEDİR?

Müzakere, “arabuluculuk” gibi başlı başına bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Bu yöntemde taraflar, karşılıklı olarak uyuşmazlıklarını çözmek için görüşmeler yaparlar. Bununla birlikte, üçüncü bir uzman tarafın bu uyuşmazlık çözüm sürecine katkısının faydalı olabileceği değerlendirilerek, “arabuluculuk” da bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu kapsamda “arabuluculuk”, yardımlı bir müzakere sürecidir. Bu bölümde ele alınan ve odaklanılan konu, arabuluculuğun aşamalarından birisi olarak, çözüm seçeneklerinin *üretildiği, *tartışıldığı, *değerlendirildiği ve seçildiği “müzakere” aşamasıdır.

Bu kitapta müzakere, başlı başına ayrı bir uyuşmazlık çözüm süreci olarak değil arabuluculuğun bir safhası olarak ele alınmaktadır. Arabuluculuk sürecinde “müzakere”; karşılıklı görüşmelerin ve tartışmaların yaşandığı, uyuşmazlık kapsamında çözüm seçeneklerinin üretildiği ve karşılıklı görüşmelerle çözüm seçenekleri arasından değerlendirmenin yapıldığı ve çözüm konusunda ortaklaşa kararın verildiği bir safha olarak ele alınmaktadır. Arabuluculuğun aşamaları kapsamında, inceleme aşaması sonrasında, tarafların karşılıklı olarak; *teklif verme ve alma-*değerlendirme-*karşı teklif verme ve alma sürecine, yani, “Müzakere Aşaması”na gelinmiştir. Müzakere aşamasında taraflar, arabulucunun yardımı ile uyuşmazlık konularını görüşür ve anlaşmaya varmaya çalışır. Gündem daha önceden hazır olduğundan arabulucu, taraflardan olası seçenekler hakkında konuşmalarını ister. Arabulucu, taraflardan çözüm seçeneklerini sıralamalarını, her bir seçeneğin nasıl uygulanabilir olduğunu ortaya koymalarını ve alternatifler üzerinden sorunu çözmeye çalışmalarını teşvik eder. Müzakerelerde son olarak katılımcılar, kararlarını gözden geçirir, ayrıntıları tartışır ve ilgili seçeneklerin işe yarayıp yaramayacağı ve ortak ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamayacağını değerlendirerek anlaşmaya varmaya çalışırlar.

Arabulucular, uzman ve tarafsız bir üçüncü kişi olarak yönetmek durumunda oldukları müzakere sürecini iyi anlamalıdır. Müzakere, arabuluculuk sürecinin içerisindeki bir uyuşmazlık çözüm aracı ve yöntemidir. Onun için, bu bölümde yer alan kapsam, temel olarak arabuluculuk sürecinin içerisindeki müzakere sürecidir. Arabuluculuk sürecinin bir parçası olarak müzakere;

● Arabuluculuğa konu olan bir uyuşmazlıkta,

● Taraflarca kabul edilebilir tatmin edici bir uzlaşma / anlaşmaya varmak için,

● Karşılıklı olarak tekliflerin alınıp-verildiği,

● İhtiyaçların değiş-tokuş edildiği,

● Karşılıklı kazanç için farklı yolların keşfedildiği bir görüşme sürecidir.

İnceleme aşaması sonrasında, tarafların *karşılıklı olarak teklif verme ve alma-*değerlendirme-*taviz-*karşı teklif verme ve alma süreci olan “Müzakere Aşamasına” gelinmiştir. Arabuluculuk sürecinde “müzakere”;

● Karşılıklı görüşmelerin ve tartışmaların yaşandığı,

● Uyuşmazlık kapsamında çözüm seçeneklerinin üretildiği,

● Karşılıklı görüşmelerle çözüm seçeneklerinin değerlendirmelerinin yapıldığı,

● Seçenekler arasından her iki tarafın menfaatini sağlayacak en uygununun seçildiği,

● Çözüm konusunda ortaklaşa kararın verildiği bir safha olarak ele alınmaktadır.

Arabuluculuk, üçüncü kişi yardımı ile yapılan bir tür kolaylaştırılmış müzakere sürecidir. Arabulucular, arabuluculuğun bir safhası olan müzakere sürecinde neler yaşanabileceğini iyi bilmelidirler. Öncelikle arabulucu, bu safhada yönettiği müzakere sürecini iyi tanımak ve müzakereci olan tarafları daha iyi anlayarak onlarla “empati kurabilmek” ve “aynı dili konuşabilmek” için de müzakere sürecini iyi bilmeli ve etkili müzakerelerin uygulanmasını teşvik edebilmelidirler.

Müzakere safhası dışında arabuluculuğun birçok diğer safhasında da müzakerenin izlerine rastlamak mümkündür. Örneğin “inceleme” safhasında, özel oturumların yapılmasında ve soruların sorulması ile birlikte gelişen süreçler de müzakerecilik becerilerinden olumlu etkilenebilecektir. Öyleyse, müzakerecilik bilgi ve becerilerinin, arabulucuların işine özellikle müzakere ve araştırma-keşfetme safhasında işe yarayacağı açıktır. Anlaşılacağı üzere, iyi bir arabulucu olma yolunda müzakere bilgisine neden gerek vardır? Çünkü;

● Arabulucunun, uyuşmazlık çözüm sürecinde “masadaki müzakerelerin nasıl işlediği” konusundaki farkındalığını artırması,

● Müzakeredeki tarafları daha iyi anlamasını sağlaması,

● Arabulucunun, müzakerede “ne zaman devreye girmesi” ve “ne yapabileceği” konusunu geliştirmesi,

● Masada etkili müzakerenin tesisini sağlaması ve müzakerecilere “nasıl daha yapıcı müzakerelerin yapılabileceği konusunda” bir metot sunması,

● Arabulucunun, müzakere masasında “kullanabileceği taktikleri” artırması ve arabuluculuk alet çantasını doldurması için müzakerecilik bilgisi ve becerisi gereklidir.

Müzakere safhası dışında arabuluculuğun birçok diğer safhasında da müzakerenin izlerine rastlamak mümkündür. Örneğin “inceleme” safhasında, özel oturumların yapılmasında ve soruların sorulması ile birlikte gelişen süreçler de müzakerecilik becerilerinden olumlu etkilenebilecektir. Öyleyse, müzakerecilik bilgi ve becerilerinin, arabulucuların işine özellikle müzakere ve araştırma-keşfetme safhasında işe yarayacağı açıktır. Anlaşılacağı üzere, iyi bir arabulucu olma yolunda müzakere bilgisine neden gerek vardır? Çünkü;

● Arabulucunun, uyuşmazlık çözüm sürecinde “masadaki müzakerelerin nasıl işlediği” konusundaki farkındalığını artırması,

● Müzakeredeki tarafları daha iyi anlamasını sağlaması,

● Arabulucunun, müzakerede “ne zaman devreye girmesi” ve “ne yapabileceği” konusunu geliştirmesi,

● Masada etkili müzakerenin tesisini sağlaması ve müzakerecilere “nasıl daha yapıcı müzakerelerin yapılabileceği konusunda” bir metot sunması,

● Arabulucunun, müzakere masasında “kullanabileceği taktikleri” artırması ve arabuluculuk alet çantasını doldurması için müzakerecilik bilgisi ve becerisi gereklidir.

1. MÜZAKERENİN İCRASI          

Arabuluculuk sürecinde müzakere, uyuşmazlığın çözümü için önemli bir safhadır. Bu aşamada, tarafların ihtiyaçlarını tatmin edecek çözüm seçenekleri geliştirilmekte, seçenekler tartışılarak değerlendirilmekte ve seçenekler arasından her iki tarafın ihtiyaçları tatmin edecek çözümler seçilmektedir. Bu safhada; uyuşmazlığın analizi ve yeniden tanımlanması sonucunda ortaya çıkan uyuşmazlık çözümü için olumlu ve uygun çözüm seçeneklerinin üretilmesi, taraflarca uygulanabilir çözüm seçeneklerinin belirlenmesi ve her iki taraf için uygun bir çözümün seçilmesi ve anlaşmaya varılması faaliyetleri yaşanmaktadır.

Arabulucu açısından müzakere sürecinde önemli olan husus, daha önce belirlenmiş olan gündemi uygulamaya sokmaktır. Arabuluculuk sürecinde karşılıklı olarak müzakerede ilk teklifin-karşı teklifin verilmesi aşamasına geçilir. Müzakere taktiklerinin karşılıklı olarak kullanılması, ortak menfaate ulaşmak için tavizlerin alınıp-verilmesi gibi hususlar müzakerelerin yürütülmesinde önemlidir. Bu aşamada taraflar, ikna ve etkileme süreçlerine ağırlık vererek, kendilerinin sonuçları elde etme alanını genişletmeye çalışırlar. Arabulucu, müzakerelerin başladığı bu safhada, süreci kontrol altında tutmak için, tarafların sert taktikler kullanmasını kontrol altında tutar ve taraflar arasında iletişim kanallarının sürekli olarak açık tutulmasını sağlar. Ayrıca taraflar, tekliflerinin hukukun emredici kurallarına aykırı olması durumunda, uyarılmalıdır.

Bu aşamada arabulucu tarafından yapılması gereken önemli işlerden birisi de, müzakerelerde psikolojiyi olumsuz etkileyen hususlarla mücadele etmektir. Arabulucu, uygun zamanlarda taraflara olumlu ve teşvik edici motivasyon konuşmaları da yapmalıdır. Yoğun yaşanan duygularla baş etmek için, temel kurallar konmalı, ara sıra mizah katılmalı, aktif dinleme yapılmalı, açık uçlu soru sorulmalı, duygusal taşmalar kontrol edilmeli ve gerginlikler yatıştırılmalıdır. Müzakerede psikolojiyi olumsuz etkileyen yanlış anlamalar ve kalıp yargılar ile mücadele etmek için, arabuluculuk sürecinde etkili iletişim ve güven tesis edilmesi önemlidir. Arabulucunun müzakerede yaşadığı bir diğer sorun olan meşruiyet sorunları ile baş etmek için de arabulucunun tarafların karşılıklı olarak birbirlerinin varlığını, ihtiyaçlarını ve argümanlarını tanıma ve dikkate alma konusunda farkındalıklarını artırması gerekmektedir. Arabulucu, tarafları karşılıklı olarak birbirleriyle empati kurmaya ve karşılıklı saygıya dayalı bir dil kullanmaya teşvik etmeli ve taraflarca olası manipülasyonları önlemelidir.

Bu süreçte arabulucunun taraflar arasında güç dengesizliği olup olmadığını değerlendirmesi gerekir. Güç; istediğini elde etme veya birşeyi yaptırma kapasitesidir. Arabulucu, müzakere safhasında taraflar arasında “güç dengesizliği” olup olmadığını değerlendirir çünkü taraflar arasındaki güç dengesizliği, bir tarafın girişken diğer tarafın daha az girişken olmasına neden olarak müzakere sürecini olumsuz etkileyebilir. Müzakere eşitler arasında değildir ama arabulucu, süreçte uyguladığı usul-esaslarda eşitliği sağlamalıdır. Taraflar arasındaki güç dengesizliği, bir tarafın girişken diğer tarafın daha az girişken olmasına neden olarak müzakere sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu açıdan arabulucu, gücün dağılımının her bir vakada farklılaşabileceğini dikkate alarak değerlendirme yapabilmek için farklı güç türlerini bilmeli, aşağıdaki hususları bu süreçte değerlendirmeli ve uzun vadeli müşterek ihtiyaçlara vurgu yaparak güç dengesizliğini mümkün olduğunca giderebilmelidir (Baylis ve Carroll, 2005):

: ● Kaynak gücü (finansal güç, bilgi, beceri veya eğitimle gelen güç, sürece aşina olmanın getirdiği güç),

● Stratejik güç (anlaşmaya varılmama durumunda kaybedileceklerin bir taraf için daha az olması),

● Duygusal veya psikolojik güç (zekâ, sosyal statü, karşısındakini etkileme / ikna etme gücü),

● Kültürel güç (kişinin toplumda güçlü konumda yer alan etnik köken gibi özellikleri nedeniyle elde ettiği güç),

● Fiziksel güç (fiziksel ya da duygusal şiddet uygulama ya da tehdit oluşturma gücü),

Arabuluculuk sürecindeki müzakerelerde, uyuşmazlık çözümü için seçenekleri artırmak önemli bir konudur. Ne kadar çok alternatif üretilirse, aralarından seçilen çözüm de o derecede kaliteli olabilecektir. Uyuşmazlık çözümü için farklı seçenekler üretmeyi sağlamak amacıyla bu aşamada tarafların yaratıcı düşünmeye teşvik edilmesi önemlidir. Yaratıcı düşünmeyi sağlamanın yollarından birisi -►Edward De Bono tarafından önerilen “Altı Şapkalı Düşünme Tekniği” dir. Bono’ya göre kişi farklı şapkaları takmak suretiyle, probleme farklı perspektiflerden bakılabilir ve böylelikle problemin çözümü için masadaki seçenekler artırılabilir. Seçeneklerin artırılması da, daha etkili ve kalıcı bir çözüme ulaşmak için bir avantaj sağlamaktadır. Bu yaklaşım ile müzakerelerde farklı perspektifler kullanılarak, nasıl farklı bakış açılarının oluşturulabileceği konusu arasında ilişki kurulacaktır. Bir örnek vermek gerekirse, bu teknikteki “yeşil renkli şapka”, “yenilikçi bakışı” temsil etmektedir. Örneğin bunun bir arabuluculuğa uygulamasına bir örnek verilecek olursa; işçi-işveren arasında, işçinin artan yaşı ve azalan performansı nedeniyle işten çıkarılması nedeniyle haklarını alma yönünde arabuluculuk sürecinde; tazminat miktarının ve koşullarının konuşulmasının yanı sıra, işçinin çocuğunun şirkette işe alınması ihtimalinin değerlendirilmesi, yenilikçi bakış açısıyla ortaya konabilecek bir çözüm seçeneği olarak değerlendirilebilir. Yeşil şapkayı takarak yani yenilikçi bakış açısıyla çözüm arama yaklaşımı, bizi kalıpların dışına çıkarabilmeyi başarabilmede taraflara yardım edebilecektir.

Ayrıntılı olarak belirtilen uyuşmazlık çözümünde seçenek geliştirme yöntemine (Altı Şapkalı Düşünme Tekniği) ilave olarak aşağıdaki yöntemler de kullanılabilir:

• Sorunu küçük parçalara bölme ve parçaları teker teker ele alan çözümlerin üretilmesi,

• Birleştirici yaklaşım ile çözüm seçeneklerinin üretilmesi,

• Açık uçlu ve odaklanmış tartışmalarla çözüm seçeneklerinin üretilmesi,

• Beyin fırtınası ile çözüm seçeneklerinin üretilmesi,

• Sorunlar arasında bağlantı kurulması ile çözüm seçeneklerinin üretilmesi,

• Geçmişteki örnek anlaşmaları inceleme ile çözüm seçeneklerinin üretilmesi,

• Teklif-karşı teklif mekanizması işletme ve kademeli yakınlaşma ile çözüm seçeneklerinin üretilmesi,

• Dış uzmanlardan tavsiye alma ile çözüm seçeneklerinin üretilmesi,

• Varsayıma dayalı senaryolar geliştirmek ile çözüm seçeneklerinin üretilmesi,

• Sıçrama sağlayacak son dakika önerileri ile çözüm seçeneklerinin üretilmesi.

Belirtilen yöntemler vasıtasıyla üretilebilecek olan uyuşmazlık çözüm seçeneklerinin “değerlendirilmesi ve taraflarca en uygun olanın seçilmesi” için aşağıdaki yöntemler uygulanabilir:

• İhtiyaç ve menfaatlerle ilgili ortak anlayışın geliştirilmesi,

• Pozitif anlaşma aralığının olup-olmadığının belirlenmesi ve uygulanması,

• Nesnel kriterlerin belirlenmesi ve geliştirilmesi,

• Tarafların bireysel ve ortak menfaatlerini hem belli spesifik konularda ve hem de müzakerenin bütününde değerlendirilmesi,

• Tarafların menfaatlerini sağlamak için değiş-tokuş yapılabilecek şekilde konuların birleştirilmesi,

• Tarafların tatmin düzeylerinin karşılaştırılması,

• Varsayıma dayalı olası bir anlaşma üzerinden ilerlenmesi,

• Temel (asli), psikolojik (ilişkisel) ve yöntemsel sonuçlar açısından seçeneklerin ayrı ayrı değerlendirilmesi,

• Seçeneklerin süreç içerisinde iyileştirilmesi.

Arabulucu, taraflar arasındaki müzakerelere danışmanlık yapan ve uyuşmazlık çözümü için müzakereleri yöneten kişidir. Bu nedenle, tarafların müzakerecilik bilgileri ve müzakere yapma kültürleri ne kadar çok gelişmiş olursa, masada daha etkili müzakerelerin yapılarak uyuşmazlık çözümüne daha kısa zamanda ve kolaylıkla ulaşılması mümkün olabilecektir. Bu kapsamda; müzakereci taraflar olarak bir müzakereye hazırlanırken dikkate alınması önerilen faaliyetler “kontrol listesi” şeklinde EK-1’de sunulmaktadır.

2. TEMEL MÜZAKERE TÜRLERİ: KAZANKAZAN VE KAZAN-KAYBET

Müzakerelerin doğasında kullanılabilecek olan temel müzakere türleri “kazan-kazan” ve “kazan-kaybet” olmakla birlikte, bu müzakere türlerinden arabuluculuk içerisinde taraflarca kullanılabilecek olan temel müzakere türü, “kazan-kazan” olmaktadır. Bu iki tür müzakere; hedefleri, motivasyon kaynakları, bilgi paylaşım düzeyi, ilgi-çıkar alanları, ilişkilere bakışı, ele aldıkları konu sayısı, çözüm türleri açısından birbirinden farklılaşmaktadır. Arabuluculuk sürecinde müzakerelerle uyuşmazlıkların çözümünde kazan-kazan yaklaşımının benimsenmesi gerekmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki “kazan-kaybet”; tarafların veya kişilerin kötü niyetli olmasından değil, müzakere süreçlerinde yapacakları bazı hatalardan da kaynaklanabilir. Kazan-kazan için ise sadece iyi niyete sahip olmak yeterli değildir, bu iyi niyetin etkili müzakerecilik becerileri kullanılarak desteklenmesi gerekmektedir.

Kazan-kazan sonuçların elde edileceği bir müzakere süreci öğrenilebilir niteliktedir. İşte bu nedenle arabulucular, müzakere sürecinde kazan-kazan müzakerelere giden yolda uyuşmazlık taraflarının farkındalıklarını ve becerilerini artırmalıdır. Kazan-kaybet ve kazan-kazan müzakerelerin karşılaştırması aşağıdadır (Sığrı ve Varoğlu, 2013 ve Sığrı ve Ercil, 2014):

Bu iki müzakerecilik türünden “kazan-kazan”, arabuluculuk sürecinin de temelini oluşturmaktadır. Arabulucuların kazan-kazan tarzı bir müzakere yönünde uyuşmazlık içerisindeki tarafları sürece yönlendirmeleri, arabuluculuk sürecinde olumlu sonuçlar elde etmede çok yardımcı olabilecektir. Bu kapsamda arabulucunun görevlerinden birisi, tarafların bilgi paylaşım düzeylerini, özel-ayrı oturumlarda paylaşılan bilgilerin izinli ve sınırlı olarak yine özel-ayrı oturumlarda diğer tarafa aktarılması ile artırarak, her iki tarafında kazanacağı müzakerelerin kapısını aralamaktır. Yine arabulucu, tarafların örtük ihtiyaçlarının ortaya çıkarılmasına onlarla yapacağı özel-ayrı oturumlarda destek olabilir. Örneğin, taraflardan birinin davetiyle ve belirli uyuşmazlık konularıyla arabulucuya başvurulduğunu ve arabuluculuk sürecinin başladığını düşünelim. Arabuluculuk sürecinde öyle durumlar gelişebilir ki, başlangıçta taraflarca ifade edilmeyen uyuşmazlık konuları sonradan ortaya çıkarılan örtük ihtiyaçlar kapsamında tatmin edilebilir. Bunlara ilaveten, önemli arabuluculuk faaliyetlerinden biri de, tarafların taleplerine saplanıp kalması ve olası anlaşmaların tıkanması durumunda, onların taleplerden kurtulup ihtiyaçlarına odaklanmalarını sağlamaktır. Talepler, diğerinin ihtiyaçlarına engel teşkil edebilir. Taleplere dayalı müzakere, sadece teklif-karşı teklifi işletir, olayları doğru-yanlış diye nitelendirir. Müzakere ve arabuluculuk süreçleri, ortak problem çözme süreci olduğundan, ihtiyaca dayalı müzakerelerle ortak ihtiyaçlar bulunmaya çalışılır.

3. ARABULUCULUKTA TEMEL MÜZAKERE STRATEJİLERİ

Arabuluculukta müzakereler ile uyuşmazlık çözümünde, taraflarca kullanılabilecek beş temel uyuşmazlık çözüm tarzından söz etmek mümkündür.

Şekil 1. İkili İlgi Modeli kapsamında Uyuşmazlık Çözüm Tarzları (Rubin, J.; Pruitt, D.; Kim S.H. (1994). Social Conflict: Escalation, Stalemate and Settlement. (2nd Edition), McGraw-Hill Companies).

Yukarıdaki şekilde görülen uyuşmazlık çözüm tarzlarından “tek bir en doğru” yoktur. Herkesin-her bir tarafın bir baskın veya tercih ettiği müzakere tarzı vardır. İçinde bulunulduğu duruma uygun olarak, her bir farklı tarzın avantajları ve dezavantajları olabilir. Bu kapsamda; duruma, zamana, kişilere göre takınılan müzakere tarzının uygunluğu değişebilmektedir. Bazı tarzlar elde edilen sonuçları artırırken karşı tarafla ilişkiye zarar vermekte; bazı tarzlar ise karşı tarafla ilişkiye önem verip geliştirirken kazanımların düşük seviyede kalmasına neden olmaktadır. Uyuşmazlığın türüne duruma-kişiye-zamana göre bir tarz daha uygun olabilir. Arabulucu, tarafların ihtiyaçlarını ortak olarak tatmin etmelerini sağlayacak bir kazan-kazan yaklaşımıyla konuların ele alınmasını sağlar.

Blake ve Mouton ve Pruit ve Rubin’in çalışmalarından esinlenen Thomas ve Kilmann (1977) da çatışmalarının yönetimindeki davranış tarzlarını temel olarak; ısrarcılık (assertiveness) ve işbirliği (cooperativeness) boyutları kapsamında ele almaktadır. Bu iki boyuttan “işbirliği”, bireyin, diğer bir birey veya grubun ihtiyaçlarını tatmin etmeye yönelik çabalarının düzeyini sergiler. “Israrcılık” ise bireyin kendi isteklerini tatmin etme konusundaki çabalarının düzeyi ile ilişkilidir. Bu iki boyut kapsamında aşağıda açıklanan beş temel davranış modeli ortaya çıkmaktadır. Farklı uyuşmazlık çözüm tarzlarının ne gibi durumlarda daha sıklıkla kullanılabileceği konusu aşağıda açıklanmaktadır. Önemli olan, uyuşmazlık konularının türünü, içinde bulunulan zamanı ve şartları dikkate alarak, taraflarca en uygun tarzın en uygun yerde kullanılmasını teşvik etmektir.

Arabuluculuk sürecinde kazan-kazan, temel olarak “problem çözücü” yaklaşımda ve belli düzeyde de “uzlaşmacı” yaklaşımda sağlanabilmektedir. Bununla birlikte, arabuluculukta uyuşmazlık çözümü için diğer yaklaşımlar da önemlidir. En iyi olarak nitelendirilebilecek bir tarz yoktur, her birinin avantajı-dezavantajı vardır. Uyuşmazlığın türüne, duruma, kişiye göre bir tarz daha fazla veya daha az uygun olabilir. Bu arabulucunun, tarafların ihtiyaçlarını hangi tarzla elde edebileceğini düşünmesini sağlar ve tarafları, farklı durum ve önceliklerde farklı müzakere tarzlarını kullanabilmeleri yönünde teşvik edebilir. Farklı durumlarda farklı müzakere tarzları kullanılabilir, müzakere tarzlarının avantajları artırılabilir, dezavantajları azaltılabilir. Böylelikle, taraflar bir müzakerenin başından sonuna kadar aynı müzakere tarzı ile sürdürülmemesi gerektiği yönünde bilince sahip olabilir ve böylelikle uyuşmazlık çözümünde kolaylaştırıcı bir etki yaratılabilir.

Örneğin; tek bir portakalın iki kişi tarafından paylaşılması durumunda; bağışıklık sistemini güçlendirmek için portakalın suyuna ihtiyaç duyan bir taraf, portakalın suyuna sahip olmak için rekabetçi davranabilirken, kabuğuna ihtiyaç duymayacağından bu konuda uyuşmacı davranabilir. Diğer taraftan, kek yapmak için portakalın kabuğuna ihtiyaç duyan bir taraf da kabuğu elde etmek için rekabetçi davranırken, ihtiyaç duymadığı portakal suyu için uyuşmacı tarz sergileyebilir. Görüldüğü üzere, farklı ihtiyaçlarda ve önceliklerde farklı tarzlar kullanılabilmektedir. Ancak bir tarafın portakal suyunu, diğer tarafın ise kabuğunu alarak uyuşmazlık çözülebilir. Bu çözümde her iki taraf da ihtiyaçlarını % 100 gerçekleştirir ve “pastayı büyüterek” tamamıyla tatmin olarak masadan ayrılabilirler.

Yine başka bir örnekte, on adet tarladan oluşan bir mirasın iki kardeş arasında paylaşılması müzakeresini inceleyelim. Varsayalım ki kardeşlerden biri tarım ile uğraşan ve köyde yaşayan kişi, diğer kardeş ise uzun yıllardır şehirde yaşayan bir memur olduğunu varsayalım. Bu tarlaların paylaşımında her iki tarafın ihtiyaçları ve bunların öncelikleri farklı olabilir. Örneğin; köydeki kardeş tarıma elverişli tarlaları tercih edebilirken, şehirde yaşayan kardeş için kolaylıkla satılıp nakde dönüştürülebilecek tarlaların tercih edilebilmesi olasılık dâhilindedir. Dolayısıyla her iki taraf birbirinden istediklerini alarak değiş-tokuş yapabilirler. Yani her iki tarafın da bazı konularda rekabetçi davranırken, bazı konularda uyuşmacı davranması (örneğin; tarıma elverişli tarlaları alırken, ranta yönelik tarlaları vermesi) söz konusu olabilir.

Blake ve Mouton ve Pruit ve Rubin’in çalışmalarından esinlenen Thomas ve Kilmann (1977) da çatışmalarının yönetimindeki davranış tarzları Thomas ve Kilmann tarafından temel olarak; ısrarcılık (kendi sonuçlarına ilgi gösterme) ve işbirliği (diğer tarafın sonuçlarına ilgi gösterme) boyutları kapsamında ele alınmaktadır. Bu iki boyuttan “işbirliği”, uyuşmazlık çözümünde diğer bir tarafın ihtiyaçlarını da dikkate almaya ve tatmin etmeye yönelik çabalarının düzeyini sergiler. “Israrcılık” ise bireyin, kendi isteklerini en üsten üst düzeyde tatmin etme konusundaki çabalarının düzeyi ile ilişkilidir. Bu iki boyut kapsamında aşağıda açıklanan beş temel davranış modeli ortaya çıkmaktadır. Farklı Uyuşmazlık Çözüm Tarzlarının ne gibi durumlarda daha sıklıkla kullanılabileceği konusu aşağıda açıklanmaktadır. Arabulucu açısından önemli olan, uyuşmazlık konularının türünü, içinde bulunulan zamanı ve şartları dikkate alarak, taraflarca en uygun tarzın en uygun yerde kullanılmasını teşvik etmektir.

Rekabetçi Yaklaşım

● Taraflardan biri, kendi çözüm yolunu karşı tarafa kabul ettirme çabasındadır.

● İsteğinde mutlak haklı olunduğu düşünülür.

● Karşı tarafın ne istediği önemli değildir.

● Sonuç, karşı taraf ile ilişkiden önemlidir.

● Mutlaka alınması gerekene odaklanır.

● Gerilimi tırmandırır, el yükseltir, karşı tarafı istismar edebilir.

Kaçınmacı Yaklaşım

● Çatışma görmezden gelinir, ertelenir.

● Çatışmanın ortaya çıkması istenmiyordur.

● Çatışmayla uğraşacak zaman-çaba yoktur.

● Gerilimi azaltmak için kullanılır.

● Bir şey yapmaz, etkileşimi azaltır.

Uyuşmacı Yaklaşım

● İlişkinin sürmesine öncelik verir.

● Kendi önceliklerini şimdilik göz ardı edebilir.

● İsteklerin tam ifade edilmemesi çatışmayı geçici olarak yatıştırır.

● Güven ve kredi kazanmak amaçlanır.

● Sonradan kazanmak amaçlanır.

● İnisiyatifi karşı tarafa verir.

Uzlaşmacı Yaklaşım

● Orta yollu çözümle ortada buluşulur.

● Aradaki farkı ikiye böler.

● Kazanan ve kaybeden yoktur.

● Taraflar tam bir tatmin sağlayamaz, durumu idare edebilir.

● Zaman baskısı olduğunda kullanılır.

● Bazen geçici çözümler için kullanılır.

İşbirlikçi-Problem Çözücü Yaklaşım

● Ortak problem çözme sürecidir.

● Hem konuya hem ilişkiye önem verir.

● Sorunun çözümüne yöneliktir.

● Her iki tarafça kabul edilen bir çözüm söz konusudur.

● Seçenekleri artırır ve en iyi çözümü bulmaya odaklanır.

● Karmaşık problemlerde iyidir, yaratıcı ve kalıcı çözümler sunar.

● Çok zaman / çaba gerektirebilir.

● İki taraf da istekli olmalıdır.

● Sürekli ve açık iletişim gerektirir.

4. HARVARD MÜZAKERE MODELİ

Harvard Üniversitesi Hukuk ve İşletme Fakültelerinin uyuşmazlık çözümü stratejileri çalışmaları kapsamında ortaya çıkan Harvard Müzakere Modeli; kişileri problemlerden ayrı tutma, talepler yerine ihtiyaçlara odaklanma, karşılıklı kazanç seçenekleri yaratma ve müzakerelerde nesnel kriterleri esas alma şeklinde sıralanabilecek dört temel niteliğe sahiptir. Bu dört temel özellik, arabuluculuk süreci ile uyuşmazlık çözümünde arabulucu tarafından da kullanılabilecek niteliktedir.

    │                                         │                                             │                                 │ 

Müzakerede Kişileri       Müzakerede Taleplere       Müzakerede Karşılıklı       Müzakerede

Problemlerden                Değil, İhtiyaçlara               Kazanç Seçenekleri           Nesnel Kriterler

Ayrı Tutmak                  Odaklanmak                       Yaratmak                          Uygulamak

4.1 Müzakerede Kişileri Problemlerden Ayrı Tutmak

“Kazan-kazan müzakereleri” (ihtiyaçlara-ilkelere dayalı müzakere); tarafların hem istediğini elde edebileceği hem de ilişkileri koruyabileceği bir müzakere biçimidir. Müzakerelerde, konular üzerinde tartışma ve değerlendirme yapılmalı, kişiler müzakerenin odak noktasına alınmamalı, temel ilke “kişilere karşı yumuşak-konulara karşı sert davranmak” olmalıdır (Fisher ve Ury, 2012).   

4.2 Müzakerede Taleplere Değil, İhtiyaçlara Odaklanmak

Talepler, müzakere masasında ne istendiği hakkındaki söylemleri ve bir tarafın masadaki isteklerini yansıtmaktadır. İhtiyaçlar ise gerçekte neye ihtiyaç duyulduğu, ihtiyacın neyle tatmin edildiği ve önceliklerin neler olduğudur. Talepler ile uğraşmak, ihtiyaçlar ile uğraşmaktan çok daha zor olduğundan ve ancak sınırlı seçenekler sunabildiğinden arabulucunun, müzakere masasındaki tarafları taleplerden-ihtiyaçlara doğru çekmesi, “kazan-kazan” için faydalı olacaktır. Müzakerelerde çoğu zaman taraflar, gerçek ihtiyaçlarını bilmeyebilir veya talebi ile ihtiyacını birbirine karıştırabilir. Bazen de taraflar, taleplerini-ihtiyaçları zannedebilir.

Talep altındaki ihtiyacı ve çıkarı bulmak için “Bu şey ne amaca hizmet ediyor?” sorusunu sormak gereklidir. Arabulucu açısından, daha önce ifade edildiği üzere, ihtiyaçlara odaklanmak, talepler ile uğraşmaktan daha avantajlıdır, bunun için ihtiyaçlara ve örtük taleplere odaklanılmalıdır. Ancak tarafları taleplerinden-ihtiyaçlarına doğru çekmek çok da kolay değildir; bunun için şu örnek vurgulama yapılabilir: “Değerli uyuşmazlık tarafları, zarar-zarar ile karşılanmaz, haklı çıkmaktan-egodan daha önemlisi ihtiyaçlardır. Bu süreçte ihtiyaç ve ihtiyaçlarımıza odaklanmamız, siz değerli tarafların tek tek ve karşılıklı olarak ihtiyacını sağlamada faydalı ve etkili olacaktır.”

Arabulucu olarak, tarafları talepten-ihtiyaca çekmek için;      

Uyuşmazlığı analiz edin ve yeniden tanımlayın. Örneğin: Arabulucu olarak, tarafların somut (para, kazanç vb.) ve psikolojik ihtiyaçları (kendini sevdirme, karşıdakini korkutma vb.) birbirinden ayırt etmesine yardımcı olun.

Masadaki çıkarları açık hâle getirin – somutlaştırın – vurgulayın. Örneğin: Arabulucu olarak taraflara, “haklı çıkmaktan daha çok, uyuşmazlığın çözümü önemlidir” vurgusunu yapın.

Taleplerin mevcudiyetinin farkında olun, onları kabul veya reddetmeyin. Konulara ihtiyaçlara-çıkarlara odaklanın ve taraflara talebin arkasındaki asıl ihtiyacı göstermeye çalışın. Örneğin: Arabulucu olarak taraflara, “zarar zararla karşılanmaz” vurgusu yapın. Tarafların talebe-karşı taleple gelmesini önleyin ve kısa zamanda teklif alınıp-verilmesi safhasına geçin. Örneğin; iki kurumsal şirket arasında bir senelik bir anlaşmanın yapılabilmesi sürecinde karşılaşılabilecek sorunlar karşısında, bu kez üç senelik bir sözleşmenin yapılma ihtimali de eski sorunları ortadan kaldırabilecek bir rol oynayabilecektir.

Problemi kişilerden ayırt edin. Örneğin: Arabulucu olarak taraflara “Egodan daha önemlisi çıkardır” hatırlatmasında bulunun.

4.3 Müzakerede Karşılıklı Kazanç Seçenekleri Yaratmak

Arabuluculukta müzakere sürecinde sadece talebe odaklanmak, bazı durumlarda ihtiyacı elde etmeye engel olabilir. Bu kapsamda, talebe dayalı müzakerelerden ihtiyaç ve ilkelere dayanan müzakerelere geçme konusunda arabulucu hazırlıklı olmalıdır. Örneğin; bir satıcının habersiz olarak bir markanın bayisi olduğunu beyan ederek yüksek oranda satışlar yapması durumunda, markanın hukuksuz olarak kullanımına yönelik usulsüzlüğün tartışılması yerine, her iki tarafa da ihtiyaç sağlayacak bir alternatifin oluşturularak, sahte bayinin gerçek bayi hâline dönüştürülerek satışların artırılması, karşılıklı kazancı sağlayacak bir alternatif olarak ortaya çıkmaktadır. Seçenekleri artırmak maksadıyla; beyin fırtınası veya altı şapkalı düşünme teknikleri gibi teknikler de kullanılabilir.

4.4 Müzakerede Nesnel Kriterler Uygulamak

Bu müzakere türünde pastayı büyütmek, her iki tarafın ihtiyaçlarına önem vermek, yüksek düzeyde bilgi paylaşımı yapmak, uzun vadeli ilişkiler kurmak, sürdürmek ve problemlere yaratıcı çözümler getirebilmek esastır. Bu müzakere biçimi, kişileri problemden ayırır, müzakereleri “objektif (nesnel) kriterlerle” yürütür. Örneğin; yıllık gelir paylaşımının hesabında anlaşamayan iki ortağın uyuşmazlığında egolardan daha çok “kârlılık ve hisse oranlarının esas alınması”, bir mali müşavirin danışmanlığında, satış gelirinin paylaşması konusunda yardım alınması gibi hususlar objektif kriterler sunmada sürece yardımcı olabilecektir. Nesnel kriterlerin getirilmesini müteakip; “karşılıklı kazanç” için yeni alternatifler tasarlar, “taleplere” değil, “ihtiyaçlara” odaklanır ve “ortak ihtiyaçlar” için seçenekler yaratabilir. Kazan-kazan müzakere, “bütünleştirici, birleştirici, ihtiyaca dayalı, sıfır toplamlı olmayan müzakere” adlarıyla da anılmaktadır (Sığrı ve Ercil, 2016).

Özetle kazan-kazan müzakereleri;

● Uyuşmazlıkları önleyebilir ve çözebilir,

● İlave değer yaratabilir,

● Psikolojiyi iyi yönetir, içeriği tam ve doğru olarak görüşür, zamanlamayı iyi yapabilir,

● Örtük ihtiyaç / çıkarları gün yüzüne çıkarabilir.

5. MÜZAKERELERDE TEMEL KAVRAMLAR VE DİNAMİKLER

Arabuluculuk ile uyuşmazlık çözümünde müzakere süreci statik değil, dinamik bir süreçtir. Bu dinamikliği sağlayan;

-►direnç noktası,

-►hedef noktası,

-►ilk teklif,

-►karşı teklif,

-►tavizler,

-►BATNA (alternatif B planı anlaşma),

-►anlaşma aralığı gibi kavramların müzakere süreci içerisindeki varlığıdır. Bu kavramların açıklanması, arabulucu açısından müzakere dinamiklerinin daha iyi anlaşılabilmesi açısından faydalı olabilecektir (Lewicki, Barry ve Saunders, 2010; Sığrı, 2008).

Müzakerede;

-►ilk teklifi verme,

-►karşı teklif oluşturma,

-►taviz verme,

-►alternatif teklif oluşturma,

-►direnç ve hedef noktaları belirleme gibi konular önemlidir.

Arabuluculukta devam eden müzakerelerde tüm bu konular kapsamında arabulucunun geliştireceği ve artıracağı farkındalık, taraflara çözüm konusunda yardım ederken onların elini de güçlendirecektir. Arabulucunun bu alanda yapması gerekenlerin başında ilk teklifi verme konusunda tedirgin davranan tarafı bu konuda teşvik etmek veya en son çare olarak ilk teklifin kendisi üzerinden iletilmesini sağlamak gelmektedir. Bu husus, ilk teklifi vermekten çekinen tarafa bir kolaylık sağlayacak ve arabuluculukta olası tıkanmaların önünü açacaktır.

Arabulucu, taviz verme konusunda direnç gösteren taraflara da, kendi üzerinden taviz verilmesini sağlayarak bir kolaylaştırıcı rol oynayabilir. Böylece, tarafların tavizi bir zayıflık olarak algılamasının ve olası tıkanıkların önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Yine arabulucunun, müzakerede taviz vermenin bir zayıflık olmadığı konusunda taraflara telkinde bulunması önemlidir. Bu telkinde bulunurken taraflar arasındaki güç dengesine de dikkat edilmelidir. Arabulucu, tarafların hedef noktaları ile masaya gelmelerini teşvik etmelidir. Aksi takdirde boşa zaman kaybedilebilir. Yine arabulucu, tarafların masadan kalkabilecekleri yeri iyi belirler ise etkili müzakerelerin tesisi konusunda avantaj elde edilebilir. Arabulucuya, uyuşmazlıkların çözümünde etkili müzakerelerin sürdürülebilmesi için yardımcı olabilecek “müzakerelerin temel dinamikleri” aşağıdaki ayrıntılarda ve şekilde incelenebilir:

-►Direnç Noktası: Duruma göre altında veya üzerinde bir teklif ile müzakerenin artık devam ettirilemeyeceği ve kabul edilebilecek en son noktadır. Arabulucunun tarafların direnç noktalarını anlamaya çalışması, sürecin olası tıkanıklarında önceden tedbir almaya yardımcı olabilecektir.

-►Hedef Noktası: Müzakerenin sonuçlandırılmak istendiği ve elde edilip masadan kalkılmak istenen nihai noktadır. Arabulucular tarafların hedef noktalarını belirleyerek masaya gelmelerine özen göstermelidirler, aksi hâlde “nereye ulaşmak istediğini bilemeyen” tarafların uzlaşmaya ulaşması zor olacaktır.

-►Müzakeredeki Anlaşmanın Alternatif B Planı – BATNA: Genellikle BATNA (BEST ALTERNATIVE TO A NEGOTIATED AGREEMENT) olarak da anılan bu kavram, karşı taraf sizle müzakereye girmezse veya mevcut müzakere başarısız olur ve anlaşma sağlanamazsa uygulanacak “alternatif B planı anlaşma” hareket tarzıdır (Fisher, Ury, Patton, 1991). Arabulucunun, uyuşmazlık taraflarının BATNA’larının olup-olmadığını bilmesi önemli bir bilgidir ve tarafların masada kalabilme sürelerinin ve dirençlerinin belirlenmesinde ve buna göre yönetiminde yardımcı olabilmektedir (Lewicki, Barry, Saunders, 2010).

-►İlk Teklif: Taraflardan birinin istediği ve belirttiği ilk istektir. İlk teklifin verilmesi, arabuluculuk sürecindeki müzakere safhasının dönüm noktasıdır. Arabulucu, ilk teklifi verme konusunda kaygı duyan tarafları, teklifin verilmesi konusunda teşvik edebilir ve sürecin tıkanmasına karşı tedbir alabilir.

-►Karşı Teklif: Taraflardan birinin verdiği ilk teklife karşılık verilen ilk karşılıktır.

-►Anlaşma Aralığı [Pazarlık Alanı/Anlaşma Alanı/Potansiyel Anlaşma Alanı: ZONE OF POTENTIAL AGREEMENT (ZOPA)]: Tarafların direnç noktaları arasında kalan aralıktır. Müzakereler bu aralıkta gerçekleşir. Bu aralığın sağlanamaması durumunda müzakereler tıkanabilir. Böyle bir durumda arabulucuya düşen, tarafların kendi durumlarını tekrar değerlendirerek masaya gelmelerini sağlamak ve pozitif bir anlaşma aralığını yakalayarak müzakerelerin gerçekleştirilmesidir.

Şekil 2. Müzakere Dinamiklerinin Grafik Üzerinde Gösterimi (Örnek: Bir alıcı-satıcı arasındaki müzakere)

6. ARABULUCULUKTA KULLANILABİLECEK MÜZAKERE TAKTİKLERİ VE ARABULUCUNUN MÜDAHALE YÖNTEMLERİ

Arabuluculukta müzakere sürecinde uyuşmazlığın çözümünde müzakere masasının parçası olarak ve arabulucu tarafından kullanılabilecek bazı taktikler mevcuttur. Bu taktikler, bir tarafın lehine-aleyhine değil, Kazan-kazan’a ulaşmak için kullanılır ve süreci daha etkili işletmeyi amaçlar. Normalde taraflar arasında sağlıklı işleyen bir müzakere sürecinde; taraflar konuların derinine iniyor, beraberce alternatif çözüm yolları üretiyor ve süreci etkili olarak işletiyorlar ise arabulucu yürüyen sürece karışmaz. Ancak arabulucu sürecin amacı dışına çıktığı durumlarda ne zaman devreye gireceğini ve ne yapacağını iyi bilmelidir.

Arabulucunun müdahale etmesi gereken durumlardaki bazı müdahale yöntemleri aşağıda verilmektedir.

    │         │            │        │                 │       │               │          │      │        │  

Gerçeklik Testi UygulamakMüzakerede Gerilimleri Yatıştırmak ve Ortamı SoğutmakMüzakerede Güç Dengesizliklerinden Kaynaklanabilecek Olumsuzlukları GidermekKilitlenmeleri Çözmek ve Müzakerede Tarafları Sonuca Birlikte GötürmekMüzakerede Manipülasyonu Önlemek İçin Gerektiğinde Açık Uçlu Sorular Sormak ve Ortama Gerçek Bilgi Aktarmak
    │ Müzakerede    Ortak Dil Yaratmak             │ Müzakerede Tarafları Taleplerinden (Pozisyonlarından Konumlarından) – İhtiyaçlarına Doğru Çekmek        │   Müzakerede Tarafların Örtük İhtiyaçlarını Ortaya Çıkarmak ve İlave Değer Yaratmak         │ Özetleme ve Çerçeveleme Yapmak        │ Tarafların İletişimlerini Düzenlemek

6.1 Gerçeklik Testi Uygulamak

Arabuluculukta, taraflara anlaşma olması veya olmaması durumunda neler kaybedileceğinin açık uçlu sorularla vurgulanarak anlatılması gerekir, bu müdahale yöntemine “gerçeklik testi” denmektedir. Arabuluculuk sürecine ve müzakere masasındaki bir anlaşmaya tarafların bağlılığını artırmak için, anlaşamamanın alternatif maliyetlerinin ortaya konması “gerçeklik testi” olarak anılır. Gerçeklik testi ayrıca tarafların -kısıtlarını da dikkate alarak- anlaşmaya tam olarak uyup-uyamayacaklarının da testinin yapılmasını sağlayabilir. Aksi takdirde dayanıklı olmayan ve uygulanamaz nitelikte anlaşmalar tarafları hiçbir yere götürmeyecektir. Örneğin; bir tarafın kendine fiziki zarar vermesi gibi bir anlaşma, emredici kural olarak şahsiyet haklarına aykırı olduğundan, olası böyle bir durumun önlenmesi arabulucunun sorumluluğundadır.

Gerçeklik testi uygulanan taraf / tarafların ayakları yere basar ve gerçeklikle yüzleşerek “pire için yorgan yakmak” hatasına düşmekten kurtulabilirler. Arabulucunun gerçeklik testi yapmada kullanabileceği bazı soru örnekleri:

● Uzlaşma sağlanamaması durumunda uyuşmazlığın mahkeme sürecine intikalinde, sonucun kontrolünün siz taraflardan çıkması durumunda ne hissedersiniz?

● Uzlaşma sağlanamaması durumunda uyuşmazlığın mahkeme sürecine intikalinde, karşı tarafla ilişkinin zedelenmesi konusunda ne düşünürsünüz?

● Uzlaşma sağlanamaması durumunda uyuşmazlığın mahkeme sürecine intikalinde, ihtiyacını tatmin etmen çok zaman alırsa ne hissedersiniz?

● Uzlaşma sağlanamaması durumunda uyuşmazlığın mahkeme sürecine intikalinde, ihtiyacını elde ettiğinde kavuştuğunda, elde ettiklerin önemini kaybederse ne hissedersiniz?

● Mahkeme sürecinde herkesin davayı duyabilmesinden ötürü itibar kaybedersen ne hissedersiniz?

● Aylık gelirinizin 2.000 TL olduğunu varsaydığınızda ve diğer zaruri harcamalarınızı da dikkate aldığınızda karşı tarafa aylık 1.000 TL ödeme yapmaya uygun olur musunuz?

6.2 Müzakerede Gerilimleri Yatıştırmak ve Ortamı Soğutmak

Zor konuları görüşmeyi sona bırakmak ve müzakereye zor konulardan başlamamak, başlangıçta gerilimi önleyebilecek bir arabulucu müdahale yöntemidir. Arabulucu gündemi hazırlarken zor konuyu sona alabilir. Böylelikle öncelikle iletişim ve güven tesis eden kolay konular ele alınabilir. Daha kolay konulardan başlanarak, bazı konularda çabuk anlaşmak iyidir, bu husus tarafların iletişim engellerini temizleyerek, sürecin devamını sağlayabilir ve anlaşmanın önünü açabilir. Buna rağmen gerilimin tırmandığı durumlarda, zor ve gerilimli bir konuyu devre dışı bırakarak sonra görüşülebilmesine imkân vermek, ortamı soğutmada arabulucunun kullanabileceği önemli araçlardandır. Gerilimleri yatıştırmanın bir yolu da, arabulucunun taraflara zaman zaman ölçülü övgü ve takdir edici ve teşvik edici konuşmalar yapmasıdır. Arabulucu, müzakere sürecinde tarafların iletişim engellerini aşağıdaki örnek uygulamalar ile temizlemeli ve iletişim kaynaklı gerilimleri önleyebilmelidir.

Toksik (zehirli) söylemi nötralize etme: Örneğin; taraflardan birinin karşıdakine “Sen yalancının tekisin, bana gerçekleri anlatmıyorsun” gibi sürece zarar verecek bir söylem kullanması üzerine arabulucu bunu “Diğer taraf kendilerine tüm ve tam doğruyu henüz tam olarak söylememiş olduğunuzu ifade etti” diyerek söylemin tonunu yumuşatabilir ve müzakerelerin devamını sağlayabilir.

Söylemi gelecek zaman dilimine çekmek: Taraflardan birisinin hep geçmişteki olayları dile getirip “Sen bunu demiştin, sen bunu yapmıştın” gibi söylemlerle ortamı gerdiği bir durumda arabulucu “Geçmişte her iki tarafın problemleri olabilir, ama güzel bir işbirliği sizleri bekliyor!” diyerek odak noktasını geçmiş zaman diliminden gelecek zaman dilimine çekmek suretiyle ortamı yumuşatabilir.

Söylemi özelden-genele çekmek: Taraflardan birisinin hep spesifik bazı olayları dile getirip “Şurada ve şu konuda şöyle şöyle olmuştu” gibi söylemlerle ortamı gerdiği bir durumda, arabulucu “Üzerinde anlaşılamayan bazı konular olmakla birlikte, genel olarak bir anlaşma yapmanın yollarını aramalıyız” diyerek odak noktasını, gerilim yaratan spesifik olaylardan daha genel bir perspektife çekmek suretiyle ortamı yumuşatabilir.

6.3 Müzakerede Güç Dengesizliklerinden Kaynaklanabilecek Olumsuzlukları Gidermek

Masaya gelen tarafların mutlaka aynı ve denk güç seviyelerinde bulunmaları zorunlu değildir. Ancak güç dengesizliklerinden kaynaklanabilecek olası olumsuzlukları önlemek arabulucunun görevidir. Arabulucunun bu konuda yapabileceklerinin başında, tarafları uzun vadeli kazançlara odaklayarak, kısa vadede güç dengesizliklerini istismar ederek karşı tarafla ilişkiye verilebilecek bazı zararların olumsuz etkilerinin taraflara vurgulamaktır. Arabulucu açısından, tarafların birbirleriyle uzun vadeli ilişkiler kurmayı düşünüp-düşünmedikleri veya eğer bir etkileşimleri mevcut ise bu etkileşimi uzun vadede devam ettirmek isteyip-istemedikleri önemlidir. “Uzun vadeli düşünen” tarafların “kazan-kazan” anlayışına daha yakın hareket etmesi ve ayrıca masada daha yapıcı yaklaşımlar göstermesi de doğal olacaktır.

6.4 Kilitlenmeleri Çözmek ve Müzakerede Tarafları Sonuca Birlikte Götürmek

Arabulucunun, uyuşmazlığın çözümünde müzakere sürecinde olası kilitlenmelerde arabulucunun yapması gereken hususlardan birisi, uyuşmazlık konusunun birden fazla hususunun masaya getirilmesiyle birlikte, her iki tarafın da hedeflediği en az bir konuyu elde etmesine imkân verecek şekilde masadaki konuların çeşitliliğinin sağlanmasıdır. Bu kapsamda arabulucu; masaya getirilen konuların nicelik ve niteliğini artırmaya gayret edebilir, tarafları buna teşvik edebilir, bu konular arasında köprü kurulabilmesini sağlayabilir ve değiş-tokuş yapılabilecek olası alanları taraflara vurgular.

Arabulucu tarafından tıkanıkları çözmenin bir diğer yolu uyuşmazlığa esas olan benzer konuların paket olarak birlikte ele alınmasını sağlamaktır. Bunun faydası, müzakeredeki hareket alanını büyütmesidir. Bundan farklı olarak, kilitlenmeleri aşmanın bir diğer yolu da, “paket tekniğinden” farklı olarak, konuları bir paket yerine tek tek ele almaktır. Bunun sebebi, tarafların uyuşmazlık konusunda “büyük evet” demekten korkmasıdır. Arabulucu, müzakere sürecinde buna benzer bir endişeye karşılık olarak tarafların ”büyük bir evet” yerine “küçük evet”ler verebilmesini-alabilmesini sağlamak maksadıyla sonuca parça anlaşmalarla gitmeyi tercih ederek olası tıkanıklıkları önlemeye çalışabilir.

6.5 Müzakerede Manipülasyonu Önlemek İçin Gerektiğinde Açık Uçlu Sorular Sormak ve Ortama Gerçek Bilgi Aktarmak

Arabulucunun müzakere sürecindeki temel gayreti, tarafları etkili bir şekilde dinlemek ve anlamaya çalışmak yönündedir. Arabulucu, kendisinin ve tarafların uyuşmazlık konularındaki bilgi düzeylerini artırarak çözüm için yeni seçenekler üretmenin kapısını aralamak için “açık uçlu sorular” sorabilir. Açık uçlu soruların sorulmasıyla birlikte aşağıdaki hususlar amaçlanmaktadır:

● Tarafların ihtiyaçlarını belirlemesine ve önceliklendirmesine yardımcı olmak

● Tarafların talep-çıkarlarını ayırt etmelerine yardımcı olmak

● Tarafları taleplerinden – ihtiyaçlarına doğru çekmek

● Taraflar arasında değiş-tokuş yapılabilecek ihtiyaçlara dikkat çekmek

● “Örtük ihtiyaçları” ortaya çıkarmak ve “ilave değer” yaratmak

● Taraflar arasında ortak bir dil oluşturmak

● Tarafların zihninde lamba yakmak

6.6 Müzakerede Ortak Dil Yaratmak

Arabuluculuk sürecinde sadece aynı dili konuşmak yeterli değildir, aynı zamanda arabuluculuk masasında karşılıklı mesajların anlam kaybına uğramadan alınıp-verildiği ortak bir dil oluşturulmalı ve kullanılmalıdır. Arabulucu, tarafların arasındaki mesajların değişiminde adeta bir tercüman işlevi görmektedir ancak bu tercümanlık işini içinde bulunulan durumu bilerek, kişileri tanıyarak ve konuyu iyi kavrayarak yaparsa daha etkili olabilir.

6.7 Müzakerede Tarafları Taleplerinden (Pozisyonlarından Konumlarından) – İhtiyaçlarına Doğru Çekmek

“Talepler”, tarafların masada istemiş oldukları hususları; “ihtiyaçlar” ise gerçekte neye ihtiyaç duyduklarını ortaya koymaktadır. Arabulucu olarak; tarafları talepten ihtiyaca çekmek önemlidir. Bir hususun talep mi, yoksa ihtiyaç mı olduğunu anlamak için, “Elde edilecek bu sonuç ne amaca hizmet ediyor?” sorusu sorulmalıdır. Bu soruya gelen cevap, arabulucuyu ve uyuşmazlık taraflarını, taleplere saplanma tehlikesinden kurtarabilecektir. Bunun yanı sıra, tarafları talepten-ihtiyaca çekmek için yapılabilecek olan diğer hususlar aşağıdadır:

● Taleplerin arkasındaki ihtiyacı taraflara göstermeye çalışın ve tarafların ihtiyaçlara odaklanmasına yardımcı olun. Örnek: “Zarar-zararla karşılanmaz, haklı çıkmaktan kendi dediğinizin gerçekleşmesinden ziyade, ortak amaçların gerçekleşerek her iki tarafın da uzlaşmayla masadan kalkması ve ihtiyaçlarını tatmin etmesi daha önemli olabilir”.

● Tarafların talebe-karşı talep ile gelmesini önleyin.

● Tarafların somut ve psikolojik ihtiyaçları birbirinden ayırt etmesine yardımcı olun.

● Uyuşmazlığı gerekirse yeniden tanımlayın ve tarafların problemi kişilerden ayırt etmesine yardımcı olun.

● Tarafların ihtiyaçlarını açık hâle getirmesine yardımcı olun.

6.8 Müzakerede Tarafların Örtük İhtiyaçlarını Ortaya Çıkarmak ve İlave Değer Yaratmak

Arabuluculuk sürecine gelen taraflar, müzakere masasına oturduklarında belli bir uyuşmazlığı çözmek için orada bulunurlar. Ancak uyuşmazlığın derinliklerine inilen “inceleme” safhasında elde edilen yeni bilgiler ışığında masaya geldikleri ihtiyaçlarından daha farklı ihtiyaçlarını keşfedebilir ve onları da tatmin ederek ihtiyaç elde etme imkânı bulabilirler. Bu şekilde elde edilen yeni artı değere “ilave değer yaratma” süreci denmektedir. Örneğin; iki taraf arasında bir senelik süreç için çözülemeyen bir uyuşmazlık konusu, belki de zaman süreci, örneğin üç sene olarak değerlendirildiğinde, çözüme ulaşma imkânı bulabilir. Veya ikinci bir örnekte, bir şirketin iki ortağının yıllık faaliyet karının paylaşımı konusundaki anlaşmazlığının, yıllık karın paylaşılma oranı sarmalından çıkarılarak, işin tasfiyesine ve sermayenin paylaşımına dönüştürülebilmesi, tarafların hem gelecekte olası sorunlardan kurutulmanın rahatlığını sağlayabileceği ve hem de acil para ve sermaye ihtiyaçlarının karşılanmasına imkân verebilecek bir alternatif olarak değerlendirilebilir.

6.9 Özetleme ve Çerçeveleme Yapmak

Arabuluculuk sürecindeki müzakerelerde uyuşmazlık konularının derinine inildikçe, konular zenginleşmekte ve karmaşıklaşmaktadır. Belli aralıklarla arabulucunun özetleme yapması, konuyu netleştirmeyi sağlayabilmektedir. Arabulucunun uyuşmazlık konusunun sınırlarını çizerek çerçeveleme yapması, konunun dağılması ihtimalini azaltmaktadır. Yine zaman zaman yapılabilecek özetlemeler, tarafların birbirlerine manipülasyon yapmalarına engel olabilmektedir.

6.10 Tarafların İletişimlerini Düzenlemek

Arabulucu, kendisinin taraflarla iletişiminden sorumlu olmakla birlikte tarafların birbirleriyle iletişimlerinin sağlıklı olarak sürdürülmesinden de sorumludur. İletişimin sağlıklı sürdürülmesinden aşağıdaki hususlar amaçlanmaktadır:

● Arabulucu, tarafların birbirleriyle empati kurmasını (birbirleriyle rol değişimini) sağlamalıdır.

● Arabulucu, iletişim engellerini temizleyerek, iletişim kanallarını açık tutmak (kafadakileri-konuşma balonlarını karşıya tahliye etmek)

● Arabulucu olarak tarafları aktif dinlemeli ve not almalıdır.

● Arabulucu, zaman zaman kendi üzerinden bilgi paylaşımına, teklif iletimine veya taviz verilmesine hazır olmalıdır.

● Arabulucu gerektiğinde taraflarla “özel-ayrı görüşmeler” yapmalı ve tarafların birbirleriyle paylaşmalarında çekince gösterebileceği bazı kritik konularda, özel-ayrı görüşmelerle onlardan bilgi almaya hazır olmalıdır.

● Arabulucu taraflarla iletişiminde farklı rollere girmeye hazırlıklı olmalıdır. Örneğin; ev sahibi, sunumcu, yönetici, kolaylaştırıcı, eğitmen gibi rolleri gerektiğinde kullanabilmelidir.

7 MÜZAKEREYİ SONUÇLANDIRMA AŞAMASI

Arabuluculuğun safhası olan müzakerelerin icrası esnasında yürütülen tüm faaliyetler, tarafların bir uzlaşma sağlaması üzerinedir. Tabii ki uzlaşamamak da müzakerede bir sonuçtur. İyi bir uzlaşma, kalıcı ve dayanıklı bir anlaşma olmalıdır. Müzakerenin sonuçlandırma sürecinde, diyalog-müzakere-mutabakat aşamalarının mutlaka tecrübe edildiği görülmektedir. Arabuluculukta ve arabuluculuk içindeki müzakere safhasında uzlaşma sağlanınca müzakereden sonra arabuluculuğun son safhası olan “anlaşma yapma” safhasına geçilecektir. Yani müzakere sürecinde zihinde oluşan uzlaşıya ve dillerde telaffuz edilen uzlaşmanın arabulucu tarafından kaleme alınması gerekmektedir (Sığrı, 2016). Sonuçta, müzakerede zihinlerde ve dillerde ulaşılan uzlaşma, arabuluculuğun son safhası olan “anlaşma yapma ve sonlandırma” safhasında tutanak altına alınacaktır.

Arabuluculuk sürecinde son tutanağı kaleme alacak olan kişiler; arabulucu, taraflar ve yasal olarak yetkili kılınan diğer kişilerdir. Arabulucunun tutanağa katkı verebilmesi için, müzakere sürecinde çok iyi not tutmuş olması gerekmektedir. Çünkü arabuluculuk süreci gizli bir süreç olduğundan, kayıt yapma veya dışarıdan birinin yardımını alma gibi bir durum söz konusu değildir. Aynı zamanda arabulucu, müzakere sürecinde tarafların da not tutmalarını sağlamalıdır. Ancak, not tutarken karşı tarafla iletişimin koparılmaması da önemlidir. Bir müzakere sürecinde belli konulara odaklanılırken, diğer konuların da mutlaka dikkate alınmasının ve özellikle müzakerenin anlaşma yapma sürecinde çok dikkatli olunmasının önemini ortaya koymaktadır. Anlaşma yapma konusundaki teknik ve ayrıntılı bilgiler ”Modül 10 – Arabuluculuğun Aşamaları: Sonuç / Anlaşma Aşaması”nda” ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.

ARABULUCULUĞUN AŞAMALARI: SONUÇ / ANLAŞMA AŞAMASI (5)

Modülün amacı; Arabuluculuk süreci, tarafların anlaşması veya anlaşamaması ile sona erer. Sürecin ne zaman sonlandırılması gerektiği; sürecin sonlandırılması hâlinde yapılması gerekenler, son tutanak ve anlaşma gerçekleşmiş ise anlaşma belgesinin hazırlanması gerekir. İyi bir arabulucu olmak için arabuluculuk sürecinin tüm aşamalarına ilişkin gerekli bilgiye sahip olmak ve becerileri kazanmak çok önemlidir.

SONUÇ / ANLAŞMA AŞAMASI

Arabuluculuk sürecinin beşinci ve son aşamasının amacı, arabuluculuk faaliyeti ve sonuçlarını etkili bir şekilde değerlendirmektir. Arabuluculuk süreci boyunca arabulucu, hazırlık aşamasından başlayarak tarafların ortak bir noktada buluşmaları için onlara yardımcı olacaktır. Verimli bir arabuluculuk için gerekli hazırlıkları yapan arabulucu, taraflarla görüşmeler yaparak arabulma faaliyetine başlayacak, uyuşmazlığın altında yatan temel sebep ve menfaatlere inerek inceleme yapılmasına çalışacak ve taraflar arasındaki müzakereleri kolaylaştıracaktır. Karşılıklı olarak tekliflerin alınıp-verildiği, menfaatlerin-ihtiyaçların değiş-tokuş edildiği, karşılıklı kazanç için anlaşmaya varmak amacıyla farklı yolların keşfedildiği ve müzakere aşaması sonrasında süreç, ya bir anlaşma ile ya da anlaşamama ile sona erecektir. Müzakerelerin nasıl sonuçlandığı konusu son tutanakta belgelenecek, eğer taraflar ortak bir noktada buluşabilmişlerse ve isterlerse bir anlaşma belgesi düzenlenecektir.

Bu aşamaya gelmeden önce sürecin sona yaklaştığını tarafın nasıl anlayabileceği sorusu ile karşılaşılmaktadır. Taraflar arasında müzakere aşamasındaki görüşmelerde sona gelindiğini uygulamada anlamak bir hayli zordur. Bu durumda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Arabuluculuğun belirli bir süre içinde yapılması kararlaştırılmış ve süre sonuna geliyorsa yapılan tekliflerin artık son teklifler olduğu değerlendirilebilir. Arabulucu da bir tarafa, diğer tarafın kırılma noktasına ulaştığını ifade edebilir veya taraf kendisi, teklifinin son teklif olduğunu belirtebilir. Elbette, bu durumda arabulucu teklifin son teklif olduğunu diğer taraf iletmelidir. Teklifin gerçekten son teklif olup olmadığını ilgili taraf değerlendirecektir.

ARABULUCULUK SÜRECİNİN SONA ERMESİ

Arabuluculuk süreci değişik şekillerde sona erebilir. Bu hâller şunlardır (HUAK, madde 17/1; HUAKY 20/1):

a) Tarafların uyuşmazlık konusu üzerinde anlaşması,

b) Taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi,

c) Taraflardan birinin, karşı tarafa veya arabulucuya faaliyetten çekildiğini bildirmesi;

d) Tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi,

e) Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi.

f) Süreç sırasında taraflardan birinin ölümü.

Süreç sona erdiğinde arabulucu, son tutanağı düzenler; tarafların ve arabulucunun imzasını taşıyan bu tutanak Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilir (HUAK, madde 17/2-4; HUAKY madde 2=/2-3). Son tutanak herhâlde tutulmalıdır; yani süreç anlaşma ile veya anlaşma olmaksızın sona erse de son tutanak düzenlenmeli ve Genel Müdürlüğe gönderilmelidir.

Arabulucu, tarafların anlaşamaması durumunda aralarındaki gerginliği yumuşatmak için, onların da kabul etmesi durumunda, oturumlara bir süre ara verebilir. Arabulucu daha sonra taraflarla tekrar bir araya gelip süreci devam ettirmeye çalışır veya sonuç olumsuz ise süreci karşılıklı saygı içinde ve taraflar arasındaki ilişki tamamen bozulmadan sona erdirmek için çaba gösterir. Bu durumda arabuluculuk süreci sona erse bile en azından tarafların ileride süreci tekrar başlatması imkân dâhilinde olacaktır. Süreç sonunda uyuşmazlık konularından bir kısmı çözülmüş ise çözülen hususlar konusunda kısmi taraf anlaşmasının mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi yerinde olacaktır.

Tarafların anlaşamaması hâlinde bir alternatif daha vardır; görüşmelere devam etmek. Arabulucunun görevi, taraflar açık ve kesin olarak görüşmenin durmasını istemedikçe veya taraflardan birinin fikrini değiştirmenin hiçbir yolu kalmadığı kanaatine varmadıkça çabalamaya devam etmektir. Ancak belirtilen bu koşullar gerçekleşirse, arabuluculuğun sona erdirilmesinden başka bir seçenek de bulunmamaktadır.

Bunun dışında, arabuluculuk, aile içi şiddet iddiaları içeren uyuşmazlıklar hariç olmak üzere tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuka tabi iş ve işlemler için başvurulabilen bir yol olduğu için, arabuluculuğa elverişli olmayan bir konuda arabuluculuğa başvurulması hâlinde sürecin sona erdirilmesi gerekecektir.

Arabuluculuk sürecinin olumlu bitmesi, yani anlaşma ile bitmesi durumunda arabulucu, tarafların anlaştıkları konuları bir belgeye yazabilir. Bu belgeye “anlaşma belgesi” denir. Sürecin olumlu şekilde sona ermesi hâlinde mutlaka bir anlaşma belgesi düzenlenmesi gerekmeyebilir. Taraflar edimlerin karşılıklı olarak ifa edileceğine inanıyorsa veya edimler derhâl ifa edilmişse veya herhangi bir edimin ifasına gerek olmaksızın, örneğin, sadece özür dilenmesi ile süreç sonlandırılabiliyorsa, bu veya benzeri durumlarda anlaşma belgesi düzenlenmesi gereği hissedilmeyebilir.

Anlaşma belgesini kural olarak taraflar düzenler. Anlaşma belgesinin hazırlanmasında arabulucu taraflara veya onların vekillerine yardımcı olabilir. Taraflar bu belgenin arabulucu tarafından düzenlenmesini isteyebilir. Arabulucu bu görevi kabul ederse belgeyi düzenleyip taraflara sunabilir. Arabulucu herhâlde belgede yer alan ve tarafların üzerinde anlaştıkları hususların tarafların anlaşmasını yansıttığı konusunu taraflara teyit ettirmelidir. Arabuluculuk süreci sona erdikten sonra arabulucu taraflarla bir kutlama yapabilir. Bu durum taraf anlaşmasını ve tarafların bu anlaşmayı yapmakla doğru bir harekette bulundukları hususlarını destekler.

2. KAPANIŞ KONUŞMASI

Arabulucu, süreç ister anlaşma ister anlaşamama ile sonuçlansın bir kapanış konuşması yapmalıdır. Bu konuşmada arabulucu öncelikle olumlu şeylerden bahsetmelidir. Arabulucu, tarafların başardığı hususlar konusunda tarafları takdir etmeli, taraf vekilleri ve diğer katılımcılara teşekkür etmelidir. Arabulucu, tarafları anlaşmaya uymaya teşvik edebilir. Arabulucu, sürecin gizliliği hususuna tarafların dikkatini çekebilir. Arabulucu, anlaşmanın uygulanması konusunda gerekirse taraflara yardımcı olabileceğini ve gerekirse tarafların tekrar arabuluculuğa başvurabileceğini belirtebilir.

3 SON TUTANAK

Son tutanak, arabuluculuk faaliyetinin sonunda ve tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya faaliyet başka sebeple sona erdi ise bu sebep yazılmak yoluyla düzenlenir (HUAK- madde 17/2 HUAKY, madde 20/2). Tutanak, arabuluculuk sürecinin sona erdiğini belgelemek için düzenlenir; arabulucu ve taraflar veya vekillerince imzalanır. Tutanak, taraflar veya vekillerince imzalanmazsa, sebebi belirtilmek suretiyle sadece arabulucu tarafından imzalanır.

Son tutanağa faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına taraflar karar verir (HUAK, madde 17/3, HUAKY, 20/2). Tutanak, temel bilgileri içerebileceği gibi ayrıntılı bilgiler de içerebilir. Tutanakta yer alacak temel bilgiler, tarafların kimler olduğu ve uyuşmazlık konusunun ne olduğuna ilişkindir. Tutanak düzenlenirken gizlilik ilkesinin ihlal edilmemesine dikkat edilir. Arabulucu, tutanak ve sonuçları konusunda taraflara gerekli açıklamaları yapar; sürecin sona erdiği hususu ile zaman aşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemeye devam ettiği hususlarını taraflara iletmesi yerinde olur. Gerekli açıklamaları yapma yükümlülüğü, tarafların aydınlatılması yükümlülüğünün bir uzantısıdır.

Arabulucu, faaliyetin sona ermesi hâlinde, faaliyete ilişkin kendisine yapılan bildirimi, tevdi edilen belgeleri ve tutanağı *beş yıl süreyle saklamak zorundadır (HUAK, madde 17/4; HUAKY, madde 20/4). Saklama yükümlülüğü, faaliyetin sona erdiğinin belgelendirilmesi ve ileride ortaya çıkabilecek tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlarını güder.

Son tutanak, taraf sayısından iki fazla olarak düzenlenir. Birer örneği taraflara verilir; bir örnek arabulucuda kalır; son örnek de tutanağın düzenleme tarihinden itibaren bir ay içinde Genel Müdürlüğe gönderilir (HUAK madde 17/4; HUAKY madde 20/4).

Son tutanak —————–-►taraflar

Verilir.        —————–-►taraflar

                    —————–-►Arabulucu —————–-►Arabuluculuk Gen. Müdürlüğü

                                                                       (1 ay içinde)

4 ANLAŞMA BELGESİ

Taraflarla yapılan özel veya ortak oturumlar sonrasında, arabuluculuk süreci başarı ile tamamlanır; yani ortak bir noktada fikir birliği sağlanırsa, taraflar bir anlaşmaya varmışlar demektir.

Taraflar sözlü anlaşmaya vardıkları oturumda, bunu yazıya dökerek imzalayabilirler veya arabuluculuk sonunda anlaşmanın ana hatlarını içeren bir taslağı hazırlayarak, bunu daha sonra imzalanmış asıl anlaşma metnine dönüştürecek olan avukatlara verebilirler.

Anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir ve anlaşma metni, taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır (HUAK, madde 18/1; HUAKY madde 21/1) (Ek-1 Anlaşma Belgesi Örneği). Bu konuda sıkı kurallar konulmamıştır. Ancak arabulucu, taraf anlaşmasının esaslarını yazıya dökebilir. Bu husus daha sonra anlaşılan hususlarda anlaşmazlık çıkmasının önüne geçer.

Anlaşmanın yazılı hâle getirilmesinden önce gerçeklik testi yapılmasında fayda vardır. Zayıf noktalar veya ileride problem yaratabilecek konular var ise imkân varken bunları düzeltmek doğru olur. Bu test sırasında tarafların temel menfaatleri karşılanıp karşılanmadığına bakılır. Eğer taraf, oluşturulan çözüm ile temel menfaatleri arasında bir eksiklik görüyorsa, planın aslında menfaatlerini nasıl karşılayacağı açıklanmalı veya iyileştirmelere gidilmelidir. Anlaşmanın uygulanabilir kurallarla olan uygunluğuna da bakmakta fayda vardır. Anlaşmadan etkilenecek veya anlaşmanın uygulanmasını etkileyebilecek dış taraflar var mı, var ise bunlar anlaşmayı bozabilirler mi incelemek gerekir. Anlaşma metni, tarafların açıkça anlayabileceği ve onların iradelerini doğru anlatır şekilde kaleme alınmalıdır. Örneğin, “Taraflar karşılıklı fedakârlıklarda bulunacaktır” ifadesini içeren bir anlaşmayı inceleyen hâkim, büyük ihtimalle bu ifadeyi bağlayıcı bir anlaşma oluşturmak için yeterli görmeyecektir. Bunun yerine daha objektif ifadeler kullanılmalıdır. Buna ek olarak , “kabul edilebilir” ve “makul bir şekilde” gibi ifadeler, kesinlik ve belirlilik taşımadıkları için tercih edilmemelidir. Zira ileride taraflardan biri bunu kendi lehine yorumlayıp anlaşmanın varlığını tehdit edebilir. Metinde tarafların gerçek iradelerinin hayat bulmasının önemi büyüktür. Kaldı ki, arabuluculuğun sürdürülebilir barışı sağlama özelliği, taraf iradeleri doğru olarak ortaya konursa mümkün olabilir.

Varılan anlaşma, hiçbir yanlış anlamaya sebep olmayacak kadar basit ve kolay anlaşılır olmadıkça arabulucu, metin hazırlanırken yardım almaları konusunda taraflara tavsiyede bulunmalıdır. Böylece kelimeler üzerinde tereddütler oluşması ve başka anlama gelen kelimeler nedeniyle ileride anlaşmanın tehlikeye girmesi engellenmeye çalışılmalıdır.

Anlaşma metni düzenlenirken, herkesin yükümlülüklerinin rahatça bulunabilmesine dikkat edilmelidir. Her iki tarafa da belli şekilde davranma yükümlülüğü getiren hükümler, diğer hükümlerin önünde yer almalıdır. Eğer şemalar ve grafikler kullanılacaksa, bunlar metinde özetlenmeli ve ek olarak metne ilave edilmelidir.

Varılan anlaşmanın birden farklı şekilde ifası mümkün ise bunun ne şekilde yapılacağı, taraflara en uygun olan seçilerek belirtilmelidir.

Tarafların isimleri açık ve doğru olarak metinde yer almalı, yanlış anlaşılmalara yer vermemek için zamirlerin kullanımı en aza indirilmelidir. En masum olduğu düşünülen kısaltmalar bile ileride sorun olabileceği için bunları kullanırken dikkatli olmak, mümkünse hiç kullanmamak gerekir. Oluşturulan metnin resmî görünmesinin önemi büyüktür. Rastgele karalamalar, çok sayıda düzeltme ve eklemeler içeren bir metin, anlaşmadan beklenen güven ve ciddiyeti zedeleyecektir.

Türk Hukuku açısından konu biraz daha hassastır. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18’inci maddesinin 2. fıkrasında icra edilebilirliğe ilişkin şerhi içeren anlaşma metninin, ilâm niteliğinde belge olacağı belirtilmiştir. Ayrıca Kanun’un 18’inci maddesinin 4’üncü fıkrasında taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılacağı belirtilmiştir. Bu nedenlerle, metnin kaleme alınmasında daha da dikkatli olmak gerekecektir. Öncelikle bu belgenin cebrî icraya elverişli bir içeriğe sahip olması sağlanmalıdır, yani hukuki bir ilişkinin tespitinden ziyade, taraflar arası mevcut uyuşmazlığı çözmeyi sağlayabilecek bir eda emri içermelidir. Belge icraya konulacağı zaman tereddüt içermemesi önem taşır. Zira HMK’nın 297. maddesinin 2. fıkrasında yer alan, hükmün “Taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” ifadesi göz önünde bulundurulmalıdır. Metinde uzlaşma sonucu olarak ifade edilebilecek bir kısım mutlaka yer almalı ve varılan anlaşmaya bağlı kalınmazsa icraya konulacak kısım, bir mahkeme hükmü gibi açık açık yazılmalıdır.

Bunun dışında, akılda bulundurulması gereken bir nokta da bir anlaşmanın gelecekte ortaya çıkabilecek bütün beklenmedik durumları kapsayacak şekilde kaleme alınmasının mümkün olmadığıdır. Anlaşma hazırlanırken, ileride beklenmedik olayların olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, anlaşma, uyuşmazlığı detaylı olarak sona erdiren bir metinden ziyade, gelecekte atılacak adımlar için bir yol haritası olacak şekilde hazırlanmalıdır. Bir anlaşmaya varılmış olması, gelecekte hiçbir problem olmayacağı anlamına gelmemektedir.

Taraflar anlaşmanın başarılı bir şekilde uygulandığını ölçmek için bazı kriterler üzerinde anlaşabilirler. Değişiklik gerektiği zaman bunda kimin söz yetkisine sahip olduğunun belirlenmesi ve anlaşma veya taraflarla ilgili değişiklikler yapılması gerekirse, bununla ilgili şartların düzenlenmesi de faydalı olabilecektir. Doğabilecek beklenmeyen veya istenmeyen problemlerle veya uygulama esnasında sözleşmenin ihlaliyle ilgili mücadele yolları da belirlenebilir. Anlaşma belgesinde şu hususlar yer alabilir:

a) Tarafların adı / soyadı, T.C. kimlik numarası / ticaret unvanı ve sicil numarası ve varsa vekillerinin adı, soyadı ve baro sicil numarası,

b) Anlaşma tarihi,

c) Anlaşma şartları,

d) Arabulucunun adı, soyadı ve imzaları Anlaşma belgesinin taraflar ve arabulucu tarafından imzalanması bir zorunluluktur (HUAK, madde 18/1; HUAKY, madde 21/1). Anlaşma belgesinin kaç nüsha ve kaç sayfa olarak hazırlandığının da belirtilmesi yararlı olacaktır. Anlaşma belgesinin taraf sayısından bir fazla olarak düzenlenip taraflara verilmesi mümkündür. Son nüshayı arabulucu saklayabilir. Anlaşma belgesi hazırlandıktan sonra arabulucu, kendisine ve sürece ilişkin olarak taraflardan geri bildirim alma yoluna gidebilir. Böylelikle arabulucu, kendisi ile ve süreç yönetimine ilişkin tarafların görüşlerini öğrenmiş olur. Geri bildirim arabulucunun kendisini ve süreç yönetiminin geliştirilmesinde arabulucuya yardımcı olur.

5. ANLAŞMA BELGESİNİN İCRA EDİLMESİ

Arabuluculukta anlaşmaya varma konusunda bir zorlama yoktur. Taraflar, ancak ortak bir karar elde ettikleri takdirde bir anlaşmaya varırlar. Kural olarak, başvurulması gönüllü olan prosedür, tarafların anlaşması hâlinde bağlayıcı bir anlaşma ile sona erer. Taraflar istedikleri, kendilerine ait bir karar olduğu için, bu anlaşmaya uyma olasılıkları oldukça yüksek olmaktadır. Bu noktada arabuluculuk, yargısal yollardan farklı özellikler içermektedir. Yargılamada, sonuçları devlet gücüyle yerine getirilebilen, kural olarak kesin ve hukuken bağlayıcı sonuçlar üretilir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarında ve bu arada arabuluculukta da tarafları bağlayıcı sonuçlara ulaşılabilir ve bazı hâllerde bunların mahkeme kararları gibi devlet gücüyle icra kabiliyetleri bulunmaktadır. Ancak bunun için uyuşmazlığın taraflarının arabuluculuk prosedürü sonrasında verilecek karara uyma konusunda anlaşmış olmaları gerekir. Uyuşmazlığı sona erdirecek bir çözüm üzerinde anlaşılamamış olması hâlinde, bağlayıcı bir sonuçtan da söz edilemeyecektir. Zira tarafların anlaşmak mecburiyetleri yoktur. Arabuluculuk, sadece bu yolda gösterilen bir çabadır. Tahkimde ise tarafların hakem kararına uyacakları konusunda önceden anlaşmaları yeterli olup, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinde olduğu gibi verilecek çözüm kararının bağlayıcı olması konusunda tekrar bir anlaşma yapılmasına gerek yoktur. Hakemin verdiği karar, yine hâkimin verdiği karara benzer şekilde icra kabiliyetine sahip olacaktır. Dolayısıyla tahkime gidilebilmesinin ve sonucunda verilen kararın bağlayıcı olabilmesinin ön şartı, bu konuda tarafların anlaşmış olmalarıdır. Kısaca özetleyecek olursak, tahkim ve arabuluculuk süreci, başlatılması açısından gönüllü iken, mahkemeye başvurulabilmesi için böyle bir rızaya gerek bulunmamaktadır. Bağlayıcılık açısından ise mahkeme ve tahkim kararları taraflar için bağlayıcıdır. Arabuluculuk sonrası verilen kararın bağlayıcı olması, yani zorla icra kabiliyetinin bulunması Kanun’a dayanmaktadır (HUAK, madde 18/2; HUAKY, madde 22). Zira HUAK’a göre arabuluculuk süreci sonunda yapılan anlaşma belgesi ilam niteliğinde belge haline getirilebilmektedir (HUAK madde 18/2). İlam niteliğinde belgeler ise İcra ve İflas Kanunu’nun 38. maddesine göre ilamlar gibi icra edilir. Yani ilamlı icra hükümlerine göre icra edilir. Anlaşma belgesi, ilam değildir. İlam niteliğinde belgedir.

Tıpkı diğerleri gibi arabuluculuk sonucunda yapılan sözleşme de, bir sözleşmede bulunması gereken temellerden birinin eksik olması hâlinde uygulanabilirliğini yitirir. Borçlar hukuku bakımından gerekli görülen asgari koşullar, arabuluculuk sonucu imzalanan sözleşmede sağlanmış olmalıdır. Diğer sözleşmelere karşı ileri sürülebilen hata, hile, tehdit gibi iddialar bu sözleşme için de geçerlidir, yani sözleşmeler hukuku uygulanır. Taraflardan birisi yapılan anlaşmanın kanuna aykırı olduğunu düşünürse, anlaşmanın geçersiz olduğu iddiası ile mahkemeye başvurabilir.

Arabuluculuk sürecine başvurulmuş ve sürecin sonunda bir anlaşma belgesi hazırlanmış olsa bile, bu belgenin mahkemede icra edilmesi her zaman gerekmeyebilir. Ancak belgenin icra edilmesi gerekir ise mahkemeye icra edilebilirlik şerhi almak için başvurulabilir (HUAK, madde 18/2; HUAKY, madde 22/2). Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden talep edilebilir. Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. (EK2 İcra Edilebilirlik Şerhi Örneği). Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır.

İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi, çekişmesiz yargı işidir ve buna ilişkin inceleme dosya üzerinden yapılır (HUAK, madde 18/3; HUAKY, madde 22/3). Ancak arabuluculuğa elverişli olan aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda inceleme duruşmalı olarak yapılır. Bu incelemenin kapsamı, anlaşmanın içeriğinin arabuluculuğa ve cebrî icraya elverişli olup olmadığı hususları ile sınırlıdır. Bu inceleme ile amaçlanan husus, arabuluculuğa elverişli olmayan konularda düzenlenecek anlaşma belgelerine icra edilebilirlik şerhinin verilmesinin önüne geçmektir.

Anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilmesi için mahkemeye yapılacak olan başvuru ile bunun üzerine verilecek kararlara karşı ilgili tarafından istinaf yoluna gidilmesi hâlinde, maktu harç alınır (HUAK, madde 22/3; HUAKY, madde 22/3). Taraflar anlaşma belgesini icra edilebilirlik şerhi verdirmeden başka bir resmî işlemde kullanmak isterlerse, damga vergisi de maktu olarak alınır.

Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır (HUAK, madde 18/4). Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz (HUAK, madde 18/5).

MODÜL 11 UYGULAMA EĞİTİMİ

Arabuluculuk, uygulama yaptıkça ustalaşılan bir meslektir. Arabuluculuk eğitimine katılanlar mesleğin yerine getirilmesi için gereken bilgileri eğiticinin anlatımı ve kendilerinin yapacağı araştırma ve okuma ile edinebilirler. Diğer yandan, arabuluculuk sürecinin tüm aşamalarına ilişkin öğrenilen bilgilerin ve yapılan etkinliklerin hayata geçirilmesi ancak yoğun ve ciddi bir uygulama eğitimi ile mümkün olabilir. Uygulama eğitimi sırasında yapılan etkinlikler öğrenilen spesifik bilgilerin pekişmesinde önemlidir. Uygulama eğitimi, eğitim programı kapsamında kazanılan bilgi ve becerilerin somut bir olay üzerinde katılımcıların bizzat kendileri tarafından uygulanması, gözlem yapması, geri bildirim vermesi ve alması gibi süreçleri içerdiğinden, eğitimin katılımcıları mesleğe hazırlayan en önemli aşamasıdır.

UYGULAMA EĞİTİMİNİN KAPSAMI

Uygulama eğitimi, temel arabuluculuk eğitimininin tüm aşamaları tamamlandıktan sonra yapılır.

1. UYGULAMA EĞİTİMİNİN PLANLANMASI 

1.1 Kimler Katılır?

Arabuluculuk uygulama eğitimi, arabuluculuk eğitiminin katılımcıları için düzenlenen bir çalışmadır. Destek alınabilecek dış katılımcılar, arabuluculuk eğitimini tamamlamış, arabuluculuk sınavını geçmiş ve arabuluculuk siciline kayıtlı arabulucular olabileceği gibi konuya ilgi duyan avukatlar da olabilir.

1.2 Oturumlar ve Süresi

Her oturum hazırlık, grup içi değerlendirme ve eğitmen geri bildirimi dâhil 120 dakikaya kadar sürebilir. Çalışma başlamadan önce katılımcılara 10-15 dakika hazırlık süresi verilir, canlandırma kısmı 70-80 dakika kadar sürebilir. Çalışma tamamlandığında grup içi değerlendirme yapılması, soruların yanıtlanması ve eğitmenin geri bildirimde bulunması için 20-30 dakika ayrılır. Sıradaki oturuma başlamadan önce mola verilir.

1.3 Grupların Oluşturulması

Canlandırmaya başlamadan önce katılımcıların gruplara ayrılması ve her canlandırma sonunda bu grupların belirli bir düzen içinde tekrar oluşturulması gerekir. Amaç, katılımcıların uygulama eğitimi boyunca farklı rollerde uygulama deneyimi kazanmasıdır.

Bu kapsamda her katılımcı uygulama eğitiminde en az birer kez;

● arabulucu

● eş arabulucu

● taraf

● gözlemci

rolleri alarak uygulama eğitimini tamamlar. Uygulama eğitimi boyunca, hazırlık aşamasından başlayıp son tutanak hazırlanmasına kadar olan süreci kapsayacak şekilde, en az dört canlandırma / oturum yapılır.

1.4 Arabuluculuk Oturumlarına Hazırlık

Eğitmenler, gruplara ayrılan katılımcılara senaryoları dağıtır ve kuralları açıklar. Şu hususlara dikkat edilir:

● Arabulucuya sadece uyuşmazlık ile ilgili genel bilgi verilir.

● Taraf rolü oynayacaklara, genel bilgiler, gizli bilgi ve müzakere pozisyonları ile varsa rol canlandırma önerilerini içeren senaryolar verilir.

● Arabulucu, tarafların rollerini, taraflar da birbirlerinin rollerini okumaz. Taraf ve arabulucu rolünü üstlenenler, okuma sırasında verilen olay hakkında konuşmaz / tartışmaz; mümkünse rolleri birbirlerinden uzakta okurlar. Varsa aynı tarafta bulunanlar, örneğin, taraf A1 ile taraf A2 kendi aralarında rollerini değiştirerek okuyabilirler; ama verilen bilgileri karşı tarafla paylaşmazlar.

● Taraflara verilen gizli bilgiler, rolün gerçekçi bir şekilde oynanmasına imkân verecek şekilde tasarlandıklarından, arabulucu rolü oynayacakların dinleme ve soru sorma becerilerini göstermelerine / geliştirmelerini sağlar.

● Taraflara verilen gizli bilgiler, senaryoda ilk bakışta açıkça görülemeyen seçeneklerin üretilmesini sağlar. Taraf rolü oynayacak katılımcılar, gizli bilgileri erken ifşa ederlerse, arabuluculuk sürecinde normal şartlarda yaşanması beklenen çatışma ortamı tam olarak canlandırılamaz ve arabulucunun da yeteneklerini sergileme / geliştirme olanağı azalır.

● Taraflar rol için yapacakları hazırlıkta, uyuşmazlığın hukuki yönünden ziyade, sürece ve arabulucunun becerilerini sergileyebileceği fırsatlara odaklanmalıdır.

1.5 Oturum Düzeni ve Lojistik

Canlandırma başlamadan önce arabulucu(lar), tarafların nerede ve nasıl oturması gerektiğini ve odanın düzenini arabuluculuğun hazırlık aşamasına dair modülde öğrenilenleri dikkate alarak tartışır; oturumda kullanılacak yazı tahtasını, kalem ve not kâğıtlarını, su, bardak gibi lojistik gereklilikleri kontrol eder. Hazırlık tamamlanınca taraf rolündekiler görüşme yerine davet edilir.

Gerektiğinde ikinci bir çalışma odası, canlandırmalar ve hazırlık çalışmaları için kullanılmak üzere ayrılabilir.

2 UYGULAMA ÇALIŞMASININ YAPILMASI

2.1 Arabulucunun Rolü

Arabulucu ve taraflar hazır olduklarında uygulama çalışması başlayabilir. Arabulucu, tarafları selamlar ve açılış konuşması yaparak sürece başlar. Rol canlandırması eğitim boyunca takip edilen hazırlık, başlangıç, araştırma / inceleme, müzakere ve sonuç / anlaşma şeklindeki arabuluculuğun aşamaları izlenerek yürütülür. Eğitim boyunca edinilen sözlü ve sözsüz iletişim becerileri ile müdahale yöntemleri mümkün olduğunca uygulanmaya çalışılır.

2.2 Tarafların Rolü

Canlandırmada taraf rolü oynayacak kişiler, kendilerine verilen uyuşmazlıkla ilgili genel ve özel bilgileri içeren senaryodaki rolü oynayacaktır. Rol, senaryodaki karaktere bağlı kalınarak ve dengeli bir şekilde oynanmalıdır. Taraflar mümkün olduğunca tarif edilen karakterin kültür, anlayış ve eğitim seviyesine bürünmeye çalışmalıdır. Senaryodaki olgular iyice gözden geçirilmeli, böylece nadir durumlar ve ayrıntılar dışında metni tekrar okumak gerekmemelidir. Buna karşılık rolün çok fazla prova edilmesi, gizli bilgilerin açığa çıkarılmasında, seçenek üretmede, senaryo gereği ortaya çıkacak beklenmeyen durumlarda zorluğa neden olabilir. Bu bakımdan rol, aynı zamanda senaryonun sağladığı esneklik içinde oynanmalıdır

Taraf rolünü oynayacak katılımcı, karakterin motivasyonunu düşünmeli, rolü gereği önemli hususları tespit etmeli, kendisini üzen veya arabuluculuğa katılmasına neden olan hususları belirlemelidir. Taraflar rol gereğince kafa karışıklığı, öfke, keder, acı, kayıtsız kalma veya konuşma isteksizliği gibi kendilerinden istenen duyguları mümkün olduğunca gerçekçi sergilemelidirler. Mantıklı olmak, mantıklı düşünmek ve konuşmak zorunluluğu yoktur. İstek ve ihtiyaçlar, karışık bir şekilde ifade edilebilir. Taraflar, gerçekte de olduğu gibi akıllarından son geçen fikirle konuşmaya başlayabilir, önemli konulara değinmeyebilirler. Böylece arabulucuya zorluklar çıkarılarak duyguları yönetme, tarafları olumlu yönde teşvik etme, becerileri sergileme ve müdahale etme fırsatı verilmelidir. Arabulucuya çıkarılan zorluk, zamanının tamamını yeteneklerini sergilemek yerine tarafları kontrol altında tutmaya harcamasına neden olmamalıdır.

Tarafların iletişim, seçenek üretme, problem çözme ve müzakere becerilerini, ego / kendine güvenlerini göstermeleri gerekir. Böylece arabulucu, kolaylaştırma ve tarafları çözüm için yüreklendirme işlevini geliştirme / yerine getirme fırsatı bulabilir. Taraflar, rollerini sergilerken hiç direnç göstermemek veya inatlaşmak arasında bir dengede kalmalı, verimli tartışmalara girmeyi sağlayan çizgiden çıkmamalıdır. Yine taraflar rolleri gereğince sergiledikleri karakteri “sürecin her aşamasında” gerçeğe yakın ve dengeli bir şekilde canlandırmalı, arabulucunun etkisi ile yaşadıkları değişiklikleri açıkça sergilemeye çalışmalıdırlar.

Taraflar ile arabulucu arasında canlandırma dışında bir etkileşim (örneğin, gülüşme, şakalaşma) veya konuşma (örneğin, role, bir sonraki adıma dair açıklama) olmamalı, gizli pozisyonlar paylaşılmamalıdır (örneğin, tarafın gizli metni arabulucuya verilmemelidir). Taraflar, molalar boyunca da mümkün olduğunca karaktere bağlı kalmalıdır. Böylece moladan sonra role gerçekçi bir şekilde devam edilebilir.

2.3 Eş Arabulucunun Rolü

Eş arabuluculuk, arabuluculuk sürecinin birden fazla arabulucu yardımıyla yürütülmesidir. Genellikle karmaşık / çok taraflı uyuşmazlıklarda tercih edilen eş arabuluculuk, aşağıda açıklanan nedenler yanında tecrübeli arabulucuların tecrübesiz arabulucuları yetiştirmesi için de başvurulan bir yoldur. Bu nedenle, arabulucuların eş arabuluculuk yeteneklerinin gelişmesi için yapılacak canlandırmada karmaşık / çok taraflı bir senaryo tercih edilebilir.

bulucu rolü oynayacak katılımcılar, canlandırma başlamadan önce, senaryo gereğince eş arabuluculuğa ihtiyaç duyulmasının nedenlerini dikkate alarak, sürecin yönetimine ilişkin planlama ve görev dağılımı yapmalıdır. Örneğin, açılış konuşmasına bir arabulucu başlayıp uygun bir yerinden itibaren konuşmaya diğeri devam edebilir. Bir arabulucu soru sorarken diğeri not alabilir ve gözlemleyebilir veya bir arabulucu ayrıntılara yoğunlaşırken, diğeri büyük resme odaklanabilir. Birden fazla arabulucunun varlığı, süreci hızlandırarak verimliliği artırır. Örneğin, bu sayede özel oturumlar aynı anda yapılabilir. Her arabulucu bazı becerilerin kullanımına daha yatkın olabilir ve süreçte bu yetenekleri kullanabilir. Örneğin, bir arabulucu duygu kontrolü, yansıtma, özetleme ve çerçeveleme konusunda iyi iken diğeri, açık uçlu soru sorma, gerçeklik analizi ve netleştirme konusunda başarılı olabilir. Çok tarafın olduğu uyuşmazlıklarda eş arabulucular, her bir katılımcıya daha fazla ilgi gösterebilir. Bu da tarafların duyulma ve görülme ihtiyaçlarını karşılar; onlarla arabulucular arasında güven ve yakınlık sağlanır. Ancak eş arabulucular gerekli hazırlıkları yapmadan arabuluculuğa başlarsa sürecin yönetimi kolaylaşmak yerine zorlaşır, eş arabulucular tarafların dikkatini dağıtır, bu da çözüm ihtimalini azaltabilir.

Uygulama eğitiminde eş arabuluculuk benzeri bir canlandırma, katılımcıların arabuluculuğun aşamalarını takip etme becerilerini geliştirmek için de yapılmaktadır. Bu kapsamda, arabulucu rolündeki iki katılımcıdan önce ilki arabuluculuğa başlar. İlk arabulucu hazırlık, başlangıç ve inceleme aşamasını yönetmekten sorumlu olur. Tarafların artık müzakere aşamasına geçtiği düşünüldüğünde görev, o ana kadar süreci ve ilk arabulucuyu gözlemekle birlikte, sürece katılmamış olan ikinci arabulucuya devredilir. Taraflar aynı arabulucu ile devam ediyormuş gibi süreç, kaldığı yerden devam eder. İkinci arabulucu, müzakere ve sonuç aşamasını yönetir. Bu çalışmanın amacı, özellikle inceleme aşamasının çok hızlı geçilmesi şeklinde uygulama eğittiminde gerçek hayatta sıkça yapılan bir hatayı önlemektir. Katılımcılar birbiri ardından arabuluculuk yaparak gelinen aşamayı devamlı gözlemiş, inceleme ve müzakere aşamasına gerektiği kadar zaman ayırma konusunda farkındalık geliştirmiş olur.

2.4 Özel Oturumlar

Gerçek bir arabuluculuk sürecinde “gerektiğinde” özel oturum yapılacak olsa da uygulama eğitiminin amacı gereğince tüm katılımcıların canlandırmalar sırasında mutlaka özel oturumlar yapması sağlanır. Özel oturum yapılan taraf masada kalır, diğer taraf masadan kalkar, mümkünse canlandırmanın yapıldığı ortamdan çıkar. Varsa eş arabulucu, oturumların organizasyonunda, (örneğin, tarafların tekrar ortak oturum yapılan yere davet edilmesinde) oturumu yöneten arabulucuya yardımcı olur. Gerçek bir arabuluculuk sürecinde eş arabuluculardan her biri, bir tarafla özel görüşme yapabilir ve özel görüşme Gerçek bir arabuluculuk sürecinde “gerektiğinde” özel oturum yapılacak olsa da uygulama eğitiminin amacı gereğince tüm katılımcıların canlandırmalar sırasında mutlaka özel oturumlar yapması sağlanır. Özel oturum yapılan taraf masada kalır, diğer taraf masadan kalkar, mümkünse canlandırmanın yapıldığı ortamdan çıkar. Varsa eş arabulucu, oturumların organizasyonunda, (örneğin, tarafların tekrar ortak oturum yapılan yere davet edilmesinde) oturumu yöneten arabulucuya yardımcı olur. Gerçek bir arabuluculuk sürecinde eş arabuluculardan her biri, bir tarafla özel görüşme yapabilir ve özel görüşme sonunda gelinen durumu değerlendirmek için bir araya gelmeleri gerekebilir. Ancak eğitim amaçlı arabuluculuk canlandırmalarında yapılacak özel oturumlarda eş arabulucular birlikte bulunmalıdır. Özel oturumda taraflarla eşit sürede görüşülmeye çalışılır.

2.5 Eğitmenin Rolü ve Gözetimi

Uygulama eğitiminde canlandırmalar, eğitmen gözetimi altında yapılmalıdır. Bu eğitimi veren eğitmen sayısı en az iki olmalıdır. Eğitmen(ler), arabuluculuk canlandırmalarını ve özel oturumları devamlı izler, kurallara uyulmasını gözetir; katılımcılardan gelebilecek soruları yanıtlar, gerektiğinde katılımcılara koçluk ve yardım eder; bununla beraber arabulucu ve taraf rolü oynayanların yoğunlaşmasını bozacak müdahalelerde bulunmaz. Değerlendirme ve geri bildirimler, canlandırma sonunda yapılır.

2.6 Sonlandırma

Canlandırmalar belirli bir süre boyunca yapılır. Tarafların bu süre içinde anlaşmaya varıp varamamalarının bir önemi yoktur. Aynı senaryoda farklı sonuçlar elde edilebilir. Taraflar anlaşma sağlamış ve zamanları kalmışsa anlaşma metnini de yazıp imzalayabilirler. Verilen süre sonunda eğitmen(ler) canlandırmayı durdurur.

MODÜL 12 ARABULUCULUK MEVZUATI

Modülün Amacı

Arabuluculuk mevzuatı yani esas olarak Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve bu Kanun’un Yönetmeliği, konuyu düzenleyen temel metinlerdir. Arabulucu, mevzuatı bilmekle yükümlüdür.

1.MEVZUATA GENEL BAKIŞ

  • 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (22.06.2012 tarih ve 28331 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır),
  • Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’dir (20.06.2018 tarih ve 30439 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır).
  • Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi (Her sene düzenleme yapılarak güncelleme yapılır.)
  • Türkiye Arabulucular Etik Kuralları
  • Arabuluculuk başvurusunun dava şartı olduğu bazı iş, ticari ve tüketici uyuşmazlıklarına ilişkin de üç ayrı düzenleme bulunmaktadır.
  • 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesine göre kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulması dava şartıdır.
  • 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca, Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
  • 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/A maddesi uyarınca, aynı maddede düzenlenen istisnalar hariç, tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.

Kanun hazırlanır iken dikkate alınması gereken kanunlar bunlardır.

  • UNCITRAL Model Kanun ve Avrupa Birliği Direktifi, Özel Hukukta Uyuşmazlık Çözümüne İlişkin Alternatif Usuller Hakkında Yeşil Kitap ile Avusturya Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuğa İlişkin Federal Kanunu (Kanunun hazırlanmasında doğrudan etkisi olmuştur.)
  • Almanya’nın 1999 yılında yürürlüğe giren Baden Württemberg Uzlaşma Kanunu ile Bavyera’nın 2000 yılında Kabul edilen Özel Hukukta Zorunlu Alternatif Uyuşmazlık Çözümü Kanunu, (Kanunun hazırlanmasında doğrudan etkisi olmuştur.)
  • Macaristan Arabuluculuk Kanunu ile son yıllarda kabul edilmeleri nedeniyle Bulgaristan ve Slovakya Arabuluculuk Kanunları dikkate alınmıştır.

Dikkate alınması gereken diğer düzenlemeler;

  • Hukuki ve Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuğun Belirli Yönlerine İlişkin 21 Mayıs 2008 Tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Yönergesi (2008/52/EC),
  • Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu (CEPEJ) Aile ve Hukuk Arabuluculuğuna İlişkin Tavsiye Kararlarının Daha İyi Uygulanmasına Yönelik Rehber İlkeler CEPEJ (2007) 14
  • Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Kadın, Sulh ve Güvenlik hakkındaki 1325 sayılı kararı, İstanbul Sözleşmesi,
  • Avrupa Konseyi’nin 1639 sayılı Aile Arabuluculuğu ve Cinsiyetler Arası Eşitlik Konusundaki Tavsiye Kararı

Bu kaynaklara ilave olarak, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, İtalya, İspanya ve Kanada gibi ülkelerin uzmanlarıyla çeşitli zamanlarda toplantılar yapılmış, Almanya, Hollanda ve Avusturya gibi ülkelerin uzmanları ve uygulamacılarıyla biraraya gelinerek,mukayeseli hukuktaki gelişmeleri izlenmiştir.

Özel hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuğa ilişkin birçok konu, Kanun ve Yönetmelik’te düzenlenmiştir. Bu konular şu başlıklarda yer almaktadır ve bundan sonraki bölümde sadece Kanun kapsamında bu konular incelenecek ancak dava şartı arabuluculuğa ilişkin düzenlemeler uzmanlık eğitimi kapsamında inceleneceği için ayrıntılı olarak incelenmeyecektir:

● Kanun’un amaç ve kapsamı;

● Tanımlar;

● Arabuluculuğa ilişkin temel ilkeler;

● Arabulucuların hak ve yükümlülükleri;

● Arabuluculuk faaliyeti;

● Arabulucular sicili;

● Arabuluculuk eğitimi ve eğitim kuruluşları;

● Kuruluş ve teşkilat;

● Ceza hükümleri;

● Son ve geçici hükümler.

Belirtilen konulardan bazıları tamamen veya kısmen diğer modüllerde yeralmaktadır. Bunlar; tanımlar, arabuluculuğa ilişkin temel ilkeler, arabulucuların hak ve yükümlülükleri ve ceza hükümleridir. Anılan konulara bu modülde tekrar değinilmeyecektir.

2 KANUN’UN AMAÇ VE KAPSAMI

Kanun’un amacı, hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esasları düzenlemektir. Kanun, hem millî hem de yabancılık unsuru taşıyan, yani milletlerarası nitelikteki uyuşmazlıklarda uygulanır. Kanun’un uygulanması için uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olması gerekir. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuk uyuşmazlıkları, arabuluculuğa elverişli kabul edilmiştir. Ancak aile içi şiddet iddiası içeren uyuşmazlıklar, arabuluculuğa elverişli değildir (HUAK madde 1/2).

3 ARABULUCULUK FAALİYETİ

3.1 Arabulucuya Başvuru

Arabulucuya başvuru konusunda zaman ve usul tarafların iradesine bırakılmıştır (İradilik ilkesi) – (HUAK madde 13/1, HUAKY madde 17/1). Taraflar, dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler. Bu anlaşma, taraflar arasında yapılmış ayrıca bir sözleşme ile veya uyuşmazlığın esasına ilişkin sözleşmeye konulacak bir hükümle sağlanmış olabilir. Arabuluculuğa başvuru için taraflarca daha önce bir anlaşma yapılmamış olsa da, bir taraf diğerine uyuşmazlıklarını arabuluculuk yoluyla çözmeyi teklif edebilir (HUAK madde 13/2, HUAKY madde 17/2). Aksi kararlaştırılmadıkça, bu teklife otuz gün içinde olumlu cevap verilmez ise teklif reddedilmiş sayılır.

Dava açıldıktan sonar arabulucuya başvuru, mahkeme tarafından da teşvik edilebilir (HUAK madde 13, HUAKY madde 17/1). Mahkeme bu teşviki arabuluculuğa elverişli uyuşmazlıklarda tarafları, arabuluculuğun esasları, süreci ve hukuki sonuçları hakkında aydınlatıp, arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözümünün sosyal, ekonomik ve psikolojik faydalarını hatırlatarak yapar. HUAK madde 13’teki düzenlemeye benzer bir hüküm Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 137. maddesinde yer almaktadır. Bu hükme göre, “Mahkeme, …. tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir.” HMK, hâkime bu noktada bir ödev yüklenmiş, mahkemenin tarafları arabulucuya başvuru konusunda teşvik etmesini istemiştir. Yine devam eden hükümlerde (HMK madde 140/1,2) “Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder; bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin eder. Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır.” Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür” ifadesi yer almaktadır.

Arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh mahkemesinin kararıyla adli yardımdan yararlanabilir (HUAK madde 13/3; HUAKY madde 15/3).

Arabuluculuğa elverişli olabilecek uyuşmazlık için kriterler, mahkemeler için hazırlanan rehberde yer almaktadır.

3.2 Arabulucunun Seçilmesi

Başkaca bir usul kararlaştırılmadıkça arabulucu veya arabulucular taraflarca seçilir (HUAK madde 14; HUAKY madde 168). Taraflar, arabulucunun nasıl seçileceğini, sözleşmeye konulacak bir arabuluculuk şartı veya yapılacak müstakil/bağımsız bir arabuluculuk sözleşmesi ile önceden kararlaştırabilirler. Taraflar, hazırlayacakları şart veya sözleşme ile arabulucunun seçimi için bir kurum veya kişiyi yetkilendirebilirler. Her durumda, seçilecek arabulucu, tarafsız ve bağımsız olmalı ve Modül 2- Arabuluculuk Nedir’de belirtilen diğer şartları taşımalıdır. Unutulmamalıdır ki, Kanunun 20. maddesinde yer alan şartları taşımayan bir kişi ile gerçekleştirilen faaliyet, HUAK’daki hüküm ve sonuçları doğurmayacaktır.

3.3 Arabuluculuk Faaliyetinin Yürütülmesi

Taraflar, arabuluculuk faaliyetinin nasıl yürütüleceğini, emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kaydıyla, serbestçe kararlaştırabilir (HUAK madde 15/2, HUAKY madde 17/2). Taraflarca aksi kararlaştırılmayan durumlarda faaliyetin nasıl yürütüleceği, Kanun ve Yönetmelikte düzenlenmiştir (HUAK madde 15, HUAKY madde 17).

Arabulucu, seçildikten sonra ve en kısa sürede tarafları ilk toplantıya davet eder. Arabulucu, faaliyeti yürütürken, uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alır (HUAK madde 15/3, HUAKY madde 17/3).

Arabuluculuk faaliyetine tarafların bizzat katılması, tarafların istek ve ihtiyaçlarına en uygun çözüme ulaşılması için ideal bir yaklaşım olur. Zira bir kişinin gerçek istek, ihtiyaç ve menfaatlerini en iyi kendisi bilir. Ancak faaliyete taraflar, kanuni temsilcileri veya vekilleri vasıtasıyla da katılabilir (HUAK madde 15/6 ,HUAKY madde 17/8). Bu durumda vekillerin özel yetki sahibi olması gereklidir. (HMK madde 74). Tarafların açık rızasıyla uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayabilecek uzman kişiler de müzakerelerde hazır bulundurulabilir (HUAKY madde 17/8).

Arabulucular, yargı organları ve elektronik altyapısını tamamlamış kamu kurum ve kuruluşları ile bilgi ve belge alışverişini elektronik ortamda yapabilirler (HUAKY madde 17/10).

Arabulucunun yapamayacağı bazı faaliyet ve işler de vardır. Arabulucu, keşif, bilirkişiye başvurma ve tanık dinleme gibi niteliği gereği yargısal bir yetkinin kullanımı olarak sadece hakim tarafından yapılabilecek işlemleri yapamaz (HUAK madde 15/4, HUAKY madde 19). Aslında arabuluculuk bir yargılama faaliyeti olmadığından arabulucunun anılan yetkileri kullanmasına gerek de yoktur. Arabulucu, arabuluculuk sürecini yürütürken tarafların temel çıkar ve gereksinimlerini ortaya koymaları ve bu doğrultuda menfaat temelli anlaşma sağlamaları için çaba gösterir. Arabulucu bu aşamada çözüm önerisinde bulunamaz. Ancak tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde arabulucu menfaat temelli bir çözüm önerisinde bulunabilir (HUAK madde 15/7; HUAKY madde 17/6). Bununla beraber tarafları bir çözüm önerisi ya da öneriler dizisini kabule zorlayamaz. Ancak, taraflardan birinin uyuşmazlığın çözümü bağlamında sunmuş olduğu bir önerinin arabulucu tarafından, diğer tarafa iletilmesi ve onun bu konudaki beyanının alınması bu kapsamda değerlendirilemez.

İdarenin taraf olduğu davalara ilişkin de özel hükümler yer almaktadır. Arabuluculuk müzakerelerinde idareyi, üst yönetici tarafından belirlenen iki üye ile hukuk birimi amiri veya onun belirleyeceği bir avukat ya da hukuk müşavirinden oluşan komisyon temsil eder (HUAK madde 15/8; HUAKY madde 18/1). Hukuk biriminin veya kurum avukatının olmadığı hallerde komisyon üyelerinin tamamı üst yönetici tarafından belirlenir. Yedek komisyon üyeleri de aynı usulle seçilir.

            İdare

Üst yöneticinin belirlediği

İki üye ile hukuk birimi amiri         (Arabuluculuk müzakeresi)

           Veya

Onun belirleyeceği bir avukat      —————–——————–►karşı taraf

          Ya da

Hukuk müşavirliğinden

Oluşan komisyon temsil eder.

Hukuk Birimi veya Kurum

Avukatlığı yok ise komisyon

Üyelerinin tamamı üst yöneticilerden

Seçilir. Yedek komisyon üyeleri de aynı

Usulle seçilir.

İdare, arabuluculuk davetlerinin yapılacağı adres, kayıtlı elektronik posta adresi ve telefon numarasını, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde internet sitesinde yayınlar (HUAKY madde 18/2).

Arabulucular görüşmeler kapsamında yapacakları davetlerde öncelikle bu bilgileri esas alır. Komisyonda 2 yıl süreyle görev yapmak üzere asıl ve yedek üyeler belirlenir. İdare merkezde veya taşra teşkilatlarında komisyonlar kurabilir (HUAKY madde 18/3).

Süresi dolan üye yeniden seçilebilir (HUAKY madde 18/4). Asıl üyenin katılamadığı toplantıya yedek üye katılır. Komisyon kararlarını oy birliği ile alır.

Belirlenen komisyon üyeleri arabuluculuk sürecinde karar alma konusunda tam yetkilidir (HUAKY madde 18/5). Komisyon, arabuluculuk müzakereleri sonunda gerekçeli bir rapor düzenler ve beş yıl boyunca saklar (HUAKY madde 18/6). Komisyonun sekretarya hizmetlerini yürüten birim tarafından gerekçeli raporların saklanmasına ilişkin gerekli tedbirler alınır.

Komisyon üyeleri, bu madde kapsamındaki görevleri uyarınca aldıkları kararlar ve yaptıkları işlemler nedeniyle görevinin gereklerine aykırı davrandıklarının mahkeme kararıyla tespit edilmesi dışında, mali ve idari yönden sorumlu tutulamazlar (HUAKY madde 18/7).

Komisyon üyelerinin arabuluculuk faaliyeti kapsamında yaptıkları işler ve aldıkları kararlar sebebiyle açılacak tazminat davaları, ancak Devlet aleyhine açılabilir (HUAK madde 15/9; HUAKY madde 18/8). Devlet ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan üyelere ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.

Devlet aleyhine tazminat davası açılması hâlinde mahkeme ilgili komisyon üyelerine davayı re’sen ihbar eder (HUAKY madde 18/9).

Komisyonun ve sekretaryasının çalışma usul ve esasları idareler tarafından belirlenir (HUAKY madde 18/10).

Komisyon üyeleri bu madde kapsamındaki görevleri uyarınca ilgili özel ve kamu kurum ve kuruluşları ile sekretarya aracılığıyla yazışma yetkisine sahiptir. Kurum ve kuruluşlar tarafından komisyona ivedi olarak cevap verilir (HUAKY madde 18/11).

İdarelerin taraf olduğu özel hukuk uyuşmazlıklarında, arabuluculuk sürecinde idarenin temsili, anlaşma belgesinin düzenlenmesi ve diğer hususlarda 7036 sayılı Kanun ile bu Yönetmelik hükümleri uygulanır (HUAKY madde 18/12).

Arabuluculuğa dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra başvurulabileceğini belirtmiştik. Dava açıldıktan sonra tarafların birlikte arabulucuya başvuracaklarını beyan etmeleri hâlinde yargılama, mahkemece üç ayı geçmemek üzere ertelenir (HUAK madde 15/5, HUAKY madde 19/6). Bu süre, tarafların birlikte başvurusu üzerine bir defaya mahsus olmak üzere üç aya kadar uzatılabilir. Taraf, beyanı yazılı yapılabileceği gibi duruşma sırasında sözlü olarak da yapılabilir. Bu son durumda beyan, duruşma tutanağına geçirilir ve tarafların beyana ilişkin imzaları alınır.

3.4 Arabuluculuk Sürecinin Başlaması ve Sürelere Etkisi

Arabuluculuk sürecinin hak düşürücü süre ve zaman aşımı sürelerine etkisi, dava açılmadan once veya açıldıktan sonra sürece başvuruya gore ikili bir ayrıma gidilerek düzenlenmiştir (HUAK madde16; HUAKY madde 20).

a) Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

b) Dava açılmasından sonra arabulucuya başvuru hâlinde ise süreç, mahkemenin ta rafları arabuluculuğa davetinin taraflarca kabul edilmesi veya tarafların arabulucuya başvurma konusunda anlaşmaya vardıklarını duruşma dışında mahkemeye yazılı olarak beyan ettikleri veya duruşmada bu beyanlarının tutanağa geçirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

Arabuluculuk sürecinin başlamasından (son tutanakla tespit edilen) sona ermesine kadar geçen süre, zaman aşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.

3.5 Arabuluculuğun Sona Ermesi

Arabuluculuk sürecinin hangi hâllerde sona ereceği özel olarak düzenlenmiştir (HUAK madde 17/1, HUAKY madde 21/1,6). Bu hâller:

a) Tarafların uyuşmazlık konusu üzerinde anlaşmaya varması. Sürecin anlaşma ile bitmesi en doğal sonuçtur.

b) Taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi. Arabulucu, sürecin devamında bir yarar görmez ise önce taraflara düşünmeleri için süre verebilir. Bu süre sonunda uyuş mazlığın arabuluculuk yoluyla çözümü mümkün görülmez ise sürece son verilir.

c) Taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi. Arabuluculuğun iradiliği ilkesi gereği taraf, her zaman süreçten çekilebilir; bu durumda sürece son verilir.

ç) Tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi. İradilik ilkesi gereği taraf tek başına süreçten çekilebileceği gibi sürecin sonlandırılması konusunda taraflar birlikte de karar verebilir.

d) Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığın tespit edilmesi

Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı son tutanak ile belgelendirilir (HUAKY madde 20/2). Arabulucu tarafından düzenlenecek bu tutanak; arabulucu, taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanır. Tutanak; taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanmazsa, sebebi belirtilmek sureti ile sadece arabulucu tarafından imzalanır.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı bir tutanak ile belgelendirilir (HUAK madde 17/2, HUAKY madde 20/3). Bu belgeye son tutanak denir. Arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen son tutanağa, faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına taraflar karar verir. Arabulucu, bu tutanak ve sonuçları konusunda taraflara gerekli açıklamaları yapar (HUAKY madde 20/3). Arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi hâlinde, arabulucu, bu faaliyete ilişkin kendisine yapılan bildirimi, tevdi edilen ve elinde bulunan belgeleri, ikinci fıkraya göre düzenlenen tutanağı beş yıl süre ile saklamak zorundadır (HUAKY madde 20/4). Arabulucu, arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlediği son tutanağın birer örneğini taraflara verir. Tutanağın bir örneğini de arabuluculuk faaliyetinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde Arabulucu Bilgi Sistemi üzerinden Genel Müdürlüğe gönderir.

Arabulucu, arabuluculuk sürecinde hukuki ve fiili sebeplerle görevini yapamayacak hâle gelirse, tarafların üzerinde anlaştığı yeni bir arabulucu ile süreç kaldığı yerden devam ettirilebilir (HUAKY madde 20/5). Önceki yapılan işlemler geçerliliğini korur.

4 DAVA ŞARTI OLARAK ARABULUCULUK

Yukarıda açıklandığı gibi hali hazırda bazı kanunlarda belirli tip uyuşmazlıkların (şu an için bazı iş, ticari ve tüketici uyuşmazlıklarının) çözümünde arabuluculuğa başvurmak dava şartı olarak kabul edilmiştir. İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine Kanun’da yer alan hükümler uygulanır.

Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır (HUAK madde 18/A/2). Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.

Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabuluculardan bu madde uyarınca arabuluculuk yapmak isteyenleri, varsa uzmanlık alanlarını da belirterek, görev yapmak istedikleri adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarına göre listeler ve listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına bildirir (HUAK madde 18/A/3). Komisyon başkanlıkları, bu listeleri kendi yargı çevrelerindeki arabuluculuk bürolarına, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirecekleri sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne gönderir.

Başvuru, uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yer arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır (HUAK madde 18/A/4). Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenir (HUAK madde 18/A/5). Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları hâlinde bu arabulucu görevlendirilir. Başvuran taraf, kendisine ve elinde bulunması hâlinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna verir (HUAK madde 18/A/6). Büro, tarafların resmî kayıtlarda yer alan iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkilidir. İlgili kurum ve kuruluşlar, büro tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür.

Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir (HUAK madde 18/A/7). Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar.

Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz (HUAK madde 18/A/8). Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yetkiye ilişkin belgeleri sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda en geç bir hafta içinde yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder. Mahkeme kararı büro tarafından 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca taraflara tebliğ edilir. Yetki itirazının reddi durumunda aynı arabulucu yeniden görevlendirilir ve dokuzuncu fıkrada belirtilen süreler yeni görevlendirme tarihinden başlar. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir. Yetkili büro, beşinci fıkra uyarınca arabulucu görevlendirir.

Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir (HUAK madde 18/A/9).

Arabulucu; taraflara ulaşılamaması veya taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması ya da tarafların anlaşması yahut tarafların anlaşamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir (HUAK madde 18/A/10).

Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır (HUAK madde 18/A/11). Bu fıkra tüketici aleyhine uygulanmaz (6502 sayılı Kanun madde 73/A/2).

Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır (HUAK madde 18/A/12). Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır (HUAK madde 18/A/13).

Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya tarafların anlaşmaları ya da anlaşamamaları halinde tüketicinin ödemesi gereken arabuluculuk ücreti, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır. Ancak belirtilen hallerde arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin Birinci Kısmına göre iki saatlik ücret tutarını geçemez (6502 sayılı Kanun madde 73/A/3).

Arabuluculuk faaliyeti sonunda açılan davanın tüketici lehine sonuçlanması hâlinde arabuluculuk ücreti, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre davalıdan tahsil olunarak bütçeye gelir kaydedilir (6502 sayılı Kanun madde 73/A/4).

Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır (HUAK madde 18/A/14).

Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez (HUAK madde 18/A/15).

Dava açılmadan önce ihtiyati tedbir kararı verilmesi hâlinde 6100 sayılı Kanunun 397 nci maddesinin birinci fıkrasında, ihtiyati haciz kararı verilmesi hâlinde ise 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen dava açma süresi, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar işlemez (HUAK madde 18/A/16).

Arabuluculuk görüşmeleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, arabulucuyu görevlendiren büronun bağlı bulunduğu adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunun yetki alanı içinde yürütülür (HUAK madde 18/A/17).

Özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz (HUAK madde 18/A/18).

İlgili kanunlarda dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin kabul edilen özel hükümler saklıdır (HUAK madde 18/A/19).

Kanun’un bu bölümünde hüküm bulunmayan hâllerde niteliğine uygun düştüğü ölçüde bu Kanunun diğer hükümleri uygulanır (HUAK madde 18/A/20).

5 ARABULUCULAR SİCİLİ

5.1 Arabulucular SicilininTutulması

Arabuluculuk Daire Başkanlığı, özel hukuk uyuşmazlıkların da arabuluculuk yapma yetkisini kazanmış kişilerin sicillerini, sicil numarası vermek yoluyla tutar (HUAK madde 19/1 HUAKY madde 29/1). Sicilde kişinin ad ve soyadı, doğum tarihi,mesleği, iş adresi ve akademik unvanı gibi şahsi bilgileri yer alır (HUAK madde 19/1, HUAKY madde 23/2). Ayrıca, kişi ister ve bildirirse arabuluculukla ilgili özel çalışma ve uzmanlık alanları da sicilinde yer alabilir. Bu bilgiler internet sitesinde duyurulur.

Arabulucu, sicilde yer alan kendisine ait bilgilerde meydana gelen her türlü değişikliği, bir ay içinde varsa belgesi ile birlikte Genel Müdürlüğe bildirmek zorundadır (HUAKY madde 23/3). Bu değişiklikler sicile işlenir ve internet sitesinde duyurulur.

Arabuluculuk Daire Başkanlığı, arabulucular hakkında elektronik ortamda şahsi sicil dosyası tutar (HUAKY madde 29/4). Bu dosyaya arabulucunun kimliği, öğrenim ve meslek durumu, yabancı dil bilgisi, mesleki eserleri ve yazıları, aile durumu, disiplin ve ceza soruşturması ve sonuçları, başka görevlerde geçen hizmet gibi hususlara ilişkin belgeler konulur.

5.2 Arabulucular Siciline Kayıt Şartları

Arabulucu, sicile kayıt tarihinden itibaren faaliyetine başlayabilir (HUAK madde 20/3, HUAKY madde 30/7).

Sicile kayıt, ilgilinin yazılı olarak başvurması ve şartları taşıdığının anlaşılması üzerine yapılır (HUAK madde 20/1, HUAKY madde 24/1).

Arabulucular siciline kaydedilebilmek için şu şartlar gereklidir (HUAK madde 20/2, HUAKY madde 24/3):

a) Türk vatandaşı olmak,

b) Mesleğinde en az beş yıllık kıdeme sahip hukuk fakültesi mezunu olmak,

c) Tam ehliyetli olmak, ç) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma, yalan tanıklık ve yalan yere yemin suçlarından mahkûm olmamak,

d) Terör örgütüyle iltisaklı veya irtibatlı olmamak,

e) Arabuluculuk eğitimini tamamlamak ve Bakanlıkça yapılan yazılı sınavda başarılı olmak.

Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabulucuları, görev yapmak istedikleri adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarına göre listeler ve listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına gönderir. Bir arabulucu, en fazla üç komisyon listesine kaydolabilir (HUAK madde 20/4; HUAKY madde 30/9).

İlgili, başvuru sırasında Kanun’un 29 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şahsi bilgilerini içeren belgeler ile bu maddenin ikinci fıkrasındaki şartları taşıdığına dair belgeleri elektronik ortamda iletir (HUAKY madde 30/3).

Başvuru tarihi itibarı ile fiilen avukatlık mesleğini veya bir kamu görevini ifa etmeyen başvuru sahiplerinin, arabuluculuk mesleğini yapmalarına ruhen ve bedenen engel bir hâllerinin bulunmadığını sağlık kuruluşlarından alacakları raporlarla belgelendirmeleri gerekir (HUAKY madde 30/4).

Sicile kayıt için başvuruda bulunan kişi, Kanun’un 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendindeki şartı taşıdığını ve dördüncü fıkrada bahsedilen sağlık durumunu düzenlenme tarihi itibarı ile altı aydan daha eski tarihli olmayan belgelerle ispatlamak zorundadır (HUAKY madde 30/5).

Yukarıda sayılan sicile kayıt şartlarını taşıdığı anlaşılan ve belgelerinde eksiklik bulunmayan başvuru sahiplerinin sicile kayıtlarının yapılacağı hususu ile şartları taşımadığı anlaşılan veya verilen bir aylık süreye rağmen eksik belgelerini sunmayan başvuru sahiplerinin sicile kayıtlarının yapılamayacağı hususunda, Daire Başkanlığınca başvuru tarihinden veya eksik belgenin ikmalinden itibaren iki ay içinde karar verilir (HUAKY madde 24/8). Bu kararlar ilgilisine de tebliğ edilir. Bu kişiler belge eksikliklerini ikmal ettiklerinde yeniden sicile kayıt için başvuruda bulunabilirler.

Arabulucu, yukarıda sayılan şartlarla ilgili olarak kendisine ait bilgilerde meydana gelen her türlü değişikliği bir ay içinde varsa belgesi ile birlikte Genel Müdürlüğe bildirmek zorundadır (HUAKY madde 30/68). Bu değişiklikler ile ilgili olarak sicilde ve elektronik ortamda gerekli düzeltmeler yapılır.

5.3 Arabulucular Sicilinden Silinme

Arabuluculuk için aranan koşulları taşımadığı hâlde sicile kaydedilen veya daha sonra bu koşulları kaybeden arabulucunun kaydı, *Daire Başkanlığınca sicilden silinir (HUAK madde 21/1, HUAKY madde 31/1). Arabulucunun ölümü hâlinde de aynı işlem yapılır. Silinme işleminden önce, arabulucunun yazılı savunması alınır (HUAK madde 21/2, HUAKY madde 31/2). Arabulucu, yazılı savunmada bulunması için kendisine yapılan yazılı bildirimin tebliğinden itibaren *on günlük sure içinde savunmasını vermek zorundadır. Tebliğden imtina eden veya bu sure içinde savunmada bulunmayan arabulucu, savunma hakkından vaz geçmiş sayılır.

Arabuluculuk Daire Başkanlığı, Kanun’un öngördüğü yükümlülükleri önemli ölçüde veya sürekli yerine getirmediğini tespit ettiği arabulucuyu yazılı olarak uyarır; uyarıya uyulmaması hâlinde, arabulucunun savunmasını da aldıktan sonra, gerekirse adının sicilden silinmesini *Arabuluculuk Kurulundan talep eder (HUAK madde 21/3, HUAKY madde 31/2). Kurul tarafından sicilden silinmeye yönelik bir karar verilirse *Arabuluculuk Daire Başkanlığınca bu karar ilgilisine tebliğ edilir.

Arabulucuda sicilden kaydının silinmesini her zaman isteyebilir (HUAK madde 21/3, HUAKY madde 31/34). Bu durumda olanlar sınav şartları dışındaki şartları haiz ise yeniden sicile kayıt yaptırabilirler.

6 ARABULUCULUK EĞİTİMİ VE EĞİTİM KURULUŞLARI

6.1 Arabuluculuk Eğitimi

Arabuluculuk eğitimi; temel eğitim ve yenileme eğitimi olmak üzere ikiye ayrılır. Arabuluculuk eğitimine katılan kimse, *beş yıllık mesleki kıdeme sahip *hukuk fakültesi mezunu olmalıdır (HUAK madde 20/1, HUAKY madde 32/1). Bu eğitimde, arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesi ile arabuluculuğun yerine getirilmesi için gerekli becerilerin katılımcıya kazandırılması amaçlanır.

Arabulucu olacak kişilere *altmış sekiz saati teorik ve *onaltı saati uygulamalı olmak üzere asgari toplam *seksen dört saat arabuluculuk eğitimi verilir (HUAKY madde 32/2). Teorik ve uygulamalı eğitimin verilmesinde, eğitim modulü esas alınır (HUAKY madde 32/3). Eğitime katılanların, belgeye dayalı ve eğitim kuruluşlarınca kabul edilen haklı bir mazeretleri olmadıkça arabuluculuk eğitimi süresince verilen ders ve çalışmalara katılımları zorunludur (HUAKY madde 32/4). Eğitim kuruluşlarınca, adayların derslere devam durumunu gösteren çizelge düzenlenir ve derslerin *1/12’sine devam etmeyenlerin eğitim programıyla ilişiği kesilir. Daire Başkanlığı, arabulucuların uzmanlık alanlarını ve uzmanlığa ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir (HUAKY madde 32/5). Arabuluculara, arabuluculuk eğitim izni verilen kuruluşlarca teorik ve uygulamalı, toplam *sekiz saatten az olmamak üzere *üç yılda bir defa yenileme eğitimi verilir (HUAKY madde 32/6). Arabulucular yenileme eğitimine sicile kaydedildiği tarihten itibaren *üçüncü yılın içinde katılmak zorundadır. Yenileme eğitiminde; arabuluculuğa ilişkin mevzuat ve içtihat değişiklikleri ile arabuluculuk becerilerinin geliştirilmesine yönelik eğitim verilir (HUAKY madde 32/7).

Eğitim kuruluşlarınca, eğitimlerini başarı ile tamamlayan kişilere *en geç bir ay içinde Arabuluculuk eğitimini tamamladıklarına dair katılım belgesi verilir (HUAKY madde 33).

6.2 Eğitim Kuruluşlarına İzin Verilmesi

Arabuluculuk eğitimi verecek kuruluşlar mevzuatta belirtilmiştir. Buna göre, arabuluculuk eğitimi, *üniversitelerin hukuk fakülteleri, *Türkiye Barolar Birliği ve *Türkiye Adalet Akademisi tarafından verilir (HUAK madde 23/1, HUAKY madde 28/1). Bu kuruluşlar *Bakanlıktan izin alarak eğitim verebilirler. İzin verilen eğitim kuruluşlarının listesi elektronik ortamda yayımlanır.

Eğitim kuruluşları izin için yazılı olarak başvuru yapar (HUAK madde 23/2, HUAKY madde 34). Başvuruda; eğitimin içeriği ve sürelerini kapsar şekilde eğitim programı, eğiticilerin sayısı, unvanları ve uzmanlıkları ile yeterlikleri ve eğitim programının finansman kaynakları ile eğitim verilecek mekânlar hakkında gerekçeli ve yeterli bilgiler verilir.

Eğitim kuruluşları tarafından yapılan başvuruda sunulan belgelere dayalı olarak, eğitimin amacına ulaşacağı, eğitimin yapılacağı mekânların uygunluğu ve eğitim kuruluşlarında eğitim faaliyetinin devamlılığının sağlanacağı tespit edilirse, ilgili eğitim kuruluşuna *en çok üç yıl için geçerli olmak üzere izin verilir. İzin verilen eğitim kuruluşu, eğitim kuruluşları siciline kaydedilir (HUAK madde 23/3, HUAKY madde 34/3). Anılan nitelikleri taşımadığı anlaşılan eğitim kuruluşunun başvurusu, *başvuru talebinin Bakanlığa ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde incelenerek reddedilir ve karar ilgilisine tebliğ edilir (HUAKY madde 28/4). *Bakanlıkça iki ay içinde karar verilemediği takdirde talep reddedilmiş sayılır.

Eğitim kuruluşları tarafından yapılan başvuruda sunulan belgelere dayalı olarak, eğitimin amacına ulaşacağı, eğitimin yapılacağı mekânların uygunluğu ve eğitim kuruluşlarında eğitim faaliyetinin devamlılığının sağlanacağı tespit edilirse, ilgili eğitim kuruluşuna en çok üç yıl için geçerli olmak üzere izin verilir. İzin verilen eğitim kuruluşu,eğitim kuruluşları siciline kaydedilir (HUAK madde 23/3, HUAKY madde 34/3). Anılan nitelikleri taşımadığı anlaşılan eğitim kuruluşunun başvurusu, başvuru talebinin Bakanlığa ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde incelenerek reddedilir ve karar ilgilisine tebliğ edilir (HUAKY madde 28/4). Bakanlıkça iki ay içinde karar verilemediği takdirde talep reddedilmiş sayılır.

İzin süresi uzatılmayan veya izni iptal edilen eğitim kuruluşu, eğitim kuruluşları sicilinden ve elektronik listeden silinir (HUAKY madde 34/5). Bu eğitim kuruluşuna ait belgeler dosyasında saklanır.

6.3 İzin Süresinin Uzatılması

Eğitim kuruluşları, verilen iznin uzatılması için talepte bulunabilir (HUAK madde 24/1, HUAKY madde 35/1). Sicile kayıtlı olan bir eğitim kuruluşu *kayıt süresinin bitiminden en erken bir yıl ve en geç üç ay önce, eğitim kuruluşları sicilindeki kaydının geçerlilik süresinin uzatılmasını yazılı olarak talep edebilir. Eğitim kuruluşunun mevzuata gore sunduğu raporlardan, arabuluculuk eğitiminin başarılı şekilde devam ettiğinin anlaşıldığı ve verilen iznin iptalini gerektiren herhangi bir sebebin bulunmadığı hâllerde, verilmiş bulunan iznin geçerlilik süresi *her defasında üç yıl uzatılabilir. Eğitim kuruluşları, süresi içinde yaptığı başvuru hakkında karar verilinceye kadar listede kayıtlı kalır. İzin süresinin uzatılmasına ilişkin talepler, *talebin Arabuluculuk Daire Başkanlığı’na ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde incelenerek karara bağlanır ve karar ilgilisine tebliğ edilir (HUAKY madde 35/2).

6.4 Daire Başkanlığına Bilgi Verme Yükümlülüğü

Eğitim kuruluşları, faaliyetleri konusunda *her yıl ocak ayında *Arabuluculuk Daire Başkanlığına bir rapor sunar (HUAK madde 26/1, HUAKY madde 36/1). Bu raporda, faaliyetin içeriği ve başarısı konuları yer alır. Rapor sunmayan eğitim kuruluşuna yazılı ihtarda bulunularak *bir aylık sure verilir (HUAKY madde 30/2). İhtarda, raporun verilen süreye rağmen sunulmaması hâlinde eğitim verme izninin iptal edileceği hususu belirtilir.

6.5 Eğitim Kuruluşlarına Verilen İznin İptali

Eğitim kuruluşlarına verilen izinler bazı hâllerde *Bakanlığın talebi üzerine Arabuluculuk Kurulu tarafından iptal edilir. İptal sebepleri şunlardır (HUAK madde 27/1, HUAKY madde 31/1):

a) İzin verilebilmesi için aranan şartlardan birinin ortadan kalkmış olduğunun veya mevcut olmadığının tespiti.

b) Eğitimin yeterli şekilde verilemediğinin tespiti.

c) Arabuluculuk eğitimi başarı belgesi düzenlenmesinde sahtecilik veya önemli hatalar yapılması.

d) Eğitim kuruluşu tarafından rapor verme yükümlülüğünün yapılan ihtara rağmen yerine getirilmemesi.

e) Eğitim faaliyetinin devamlılığının sağlanmadığının tespiti.

Arabuluculuk Kurulu, eğitim kuruluşunun yazılı talebi üzerine her zaman eğitim izninin iptaline karar verebilir (HUAKY madde 31/2).

Eğitim izninin iptaline ilişkin talepler, Arabuluculuk Kurulunun yapacağı ilk toplantıda değerlendirilerek karara bağlanır (HUAKY madde 55/1).

7 SINAV KURULUNUN OLUŞUMU VE GÖREVLERİ

Kanun’un 20/2’inci maddesinin (d) bendine göre, arabuluculuk eğitimini tamamlayan ve arabulucu olma şartlarını taşıyan kimseler sicile kayıt olmak için *Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından yapılan yazılı sınavda başarılı olmalıdır (HUAKY madde 32/1). Başarılı olanların sınav sonuçları, sicile kayıt işlemleri tamamlanıncaya kadar geçerliliğini korur (HUAKY madde 32/2).

7.1 Sınavlar

7.1.1 Yazılı Sınav

Sınavın yapılacağı yer, tarih ve saat Daire Başkanlığınca belirlenir. Sınavın yeri, tarihi ve saati Genel Müdürlüğün resmî internet sayfasında yayımlanmak suretiyle duyurulur (HUAKY madde 39/2).

Sınav, Kanun’un 32 nci maddesi uyarınca arabuluculuk eğitimi sırasında verilen konuları kapsar (HUAKY madde 40).

Daire Başkanlığı sınavla ilgili soruların hazırlattırılması, sınavın ilanı, süresi, sınav tutanaklarının düzenlenmesi ile sınavlara ilişkin diğer işlemlerin yürütülmesini sağlar (HUAKY madde 41).

  • Sınava Başvuru           

Sınava girmek isteyenlerin Kanun’un 30 uncu maddenin ikinci fıkrasının (a), (b), (c), (ç) ve (d) bentlerinde belirtilen şartları taşıması ve arabuluculuk eğitimini tamamlaması gerekir (HUAKY madde 42/1). Sınava başvurular, Arabulucu Bilgi Sistemi üzerinden elektronik imza ya da e-Devlet şifresi kullanmak suretiyle, T.C. kimlik numarasını gösteren belge, adli sicil beyanı veya belgesi, arabuluculuk eğitimini tamamladığını gösteren katılım belgesi, hukuk fakültesi mezunu ve mesleğinde *en az beş yıllık kıdeme sahip olduğunu gösterir belgenin son başvuru günü bitimine kadar sisteme yüklenmesi suretiyle yapılır (HUAKY madde 42/2). Başvuruya ilişkin diğer usul ve esaslar sınav ilanında belirtilir (HUAKY madde 42/3).

7.1.3 Başvurunun İncelenmesi

Başvuru, ilgilinin sınava girebilme şartlarını taşıyıp taşımadığının tespiti açısından incelenir (HUAKY madde 43/1). Başvuru sırasında istenen belgeleri sisteme eksik veya hatalı yüklemiş olanların ya da sınava girebilme şartlarını taşımadığı tespit edilenlerin başvuruları reddedilip, bu durum kendilerine bildirilir (HUAKY madde 43/2). Sınava girebilme şartlarını taşıyanlara ilişkin gerekli bilgiler, sınavı yapacak kuruma iletilir (HUAKY madde 43/3).

7.1.4 Sınavların Yapılışı

Sınav, *klasik veya *test usulü şeklinde yapılır (HUAKY madde 44/1). Bu sınav, *Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM), Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü veya yükseköğretim kurumları arasından Bakanlıkça belirlenecek bir kuruluşa yaptırılabilir (HUAKY madde 44/2).

Sınavda yüz tam puan üzerinden *en az yetmiş puan alan adaylar başarılı sayılır. Ancak Bakanlıkça, ihtiyaç durumuna göre başarılı sayılacak aday sayısı belirlenebilir. Bu durumda, arabulucu ihtiyaç sayısı sınav ilanında duyurulur (HUAKY madde 45/1). İhtiyaç sayısının Bakanlıkça belirlenmesi halinde, sınavda yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan alması koşuluyla en yüksek puan alan adaydan başlamak üzere sınav ilanında belirtilen arabulucu ihtiyaç sayısı kadar aday, sınavda başarılı sayılır. Başarılı sayılan en düşük puanlı adayla aynı puanı alan adaylar da başarılı sayılır (HUAKY madde 45/2).

7.1.5 Sınav Sonuçlarının Açıklanması ve İtiraz

Daire Başkanlığı, sınav sonuçlarını, *sınav sonuçlarının kendisine intikal ettiği tarihten itibaren bir ay içinde ilan eder (HUAKY madde 46/1). Sınava yapılan itirazlar, sınavı yapan kurum tarafından karara bağlanır (HUAKY madde 46/4).

7.1.6 Sınavın Geçersiz Sayılması

Sınava girenlerden;

a) İzin almadan sınav salonu veya yerini terk edenler,

b) Sınavlarda kopya çekenler veya kopya çekmeye teşebbüs edenler,

c) Sınavlarda kopya verenler veya kopya vermeye teşebbüs edenler,

d) Kendi yerine başkasının sınavlara girmesini sağlayanlar,

e) Sınavların düzenine aykırı davranışta bulunanlar, Hakkında tutanak düzenlenir ve bunların sınavları geçersiz sayılır (HUAKY madde 43/1).

Sınavı kazananlardan başvuru formunda gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu tespit edilenlerin sınavları da geçersiz sayılır. Bu durumda olanlar hiç bir hak talebinde bulunamazlar. Ayrıca gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu tespit edilenler hakkında idari ve yasal işlemler yapılır (HUAKY madde 47/1).

7.1.7 Sınavlarda Başarısız Kabul Edilme

Sınava başvuranlardan;

a) 45 inci maddedeki sınav başarı koşulunu sağlamayanlar,

b) Sınavları geçersiz sayılanlar,

c) Sınavlara katılmayanlar, başarısız kabul edilirler (HUAKY madde 48).

7.1.8 Yeni Sınav Hakkı

Yukarıda belirtildiği gibi Yönetmeliğin 47’ınci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince sınavları geçersiz sayılanlar ile 484 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri gereğince sınavlarda başarısız Kabul edilenler, sınavlara tekrardan girebilme hakkına sahiptirler (HUAKY madde 49).

8 DENETİM

Denetim, arabuluculuk hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin tüm işlem ve uygulamalar ile arabuluculuk eğitim kuruluşları arabuluculuk büroları ve arabulucular üzerinde yapılır. Denetimin temel amacı, yapılan işlem, uygulama ve eğitimlerin Kanun ve Yönetmelik hükümlerine uygunluğunu denetlemektir. Dolayısıyla Arabuluculuk Daire Başkanlığı, Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilip getirilmediğini, yasak uygulama ve davranışların bulunup bulunmadığını ve amaç dışında faaliyet gösterilip gösterilmediğini tespit etmek amacı ile denetim yapar.

8.1 Denetim Yetkisi

Başkanlık tarafından, *arabulucular, *arabuluculuk büroları ve *arabuluculuk eğitim izni verilen kuruluşlar Arabuluculuk Daire Başkanlığının denetimi altındadır. (HUAKY madde 50/1).

8.2 Denetim Kapsamı

Eğitim kuruluşları, *arabulucular ve *arabuluculuk büroları, *Kanun, *Yönetmelik ve *ilgili mevzuat uyarınca çıkarılan diğer düzenleyici işlemlere uygun hareket edip etmediği yönünden denetlenir (HUAKY madde 51/1). Denetim sonucunda tespit edilen eksiklikler duruma göre *Daire Başkanlığınca ilgili kişi ve kuruluşlara yazılı bir şekilde bildirilerek bu eksikliklerin giderilmesi için eksikliğin niteliğine göre uygun bir süre verilir (HUAKY madde 51/2). Verilen süre sonunda eksiklikler giderilmediği takdirde veya denetim sonucu, konusu suç teşkil eden uygulamalar tespit edildiğinde arabulucu veya eğitim kuruluşları hakkında Kanun, Yönetmelik ve bu mevzuat uyarınca çıkarılan diğer düzenleyici işlemler uyarınca işlem yapılır ve gerekirse adli mercilere bildirimde bulunulur.

9 KURULUŞ VE TEŞKİLAT

9.1 Genel Olarak

Arabuluculuk teşkilatı, *Adalet Bakanlığı, *Hukuk İşleri Genel Müdürlüğüne bağlı Arabuluculuk Daire Başkanlığı ve *Arabuluculuk Kurulundan oluşur.

9.2 Arabuluculuk Daire Başkanlığı ve Görevleri

Arabuluculuk Daire Başkanlığı, bir daire başkanı, yeteri kadar tetkik hâkimi ve diğer personelden oluşur (HUAK madde 29/1, HUAKY madde 51/1). Daire Başkanlığı nezdinde, Kanun ve bu Yönetmelikle verilen arabuluculuk faaliyetleri ile ilgili görevleri yerine getirmek üzere; Arabuluculuk Hizmetleri Bürosu, Sicil Bürosu ve Eğitim Bürosu gibi bürolar başta olmak üzere hizmetin gereklerine uygun olarak yeterli sayıda bürolar oluşturulur (HUAKY madde 51/2).

Daire Başkanlığının görevleri genel olarak şunlardır (HUAK madde 30/1, HUAKY madde 52/1):

a) Arabuluculuk hizmetlerinin düzenli ve verimli olarak yürütülmesini sağlamak,

b) Arabuluculukla ilgili yayın yapmak, bu konudaki bilimsel çalışmaları teşvik etmek ve desteklemek,

c) Kurulun çalışması ile ilgili her türlü karar ve işlemi yürütmek ve görevleri ile ilgili bakanlık, diğer kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu yararına çalışan vakıf ve dernekler ile uygun görülen gönüllü gerçek ve tüzel kişilerle işbirliği yapmak,

d) Arabuluculuk kurumunun tanıtımını yapmak, bu konuda kamu oyunu bilgilendirmek ulusal ve uluslararası kongre, sempozyum ve seminer gibi bilimsel organizasyonları düzenlemek veya desteklemek,

e) Ülke genelinde arabuluculuk uygulamalarını izlemek, ilgili istatistikleri tutmak ve yayımlamak.

f) Arabuluculuk eğitimi verecek kuruluşlar tarafından bu amaçla yapılan başvuru ile eğitim kuruluşları sicilindeki kaydın geçerlilik süresinin uzatılması talebinin karara bağlanmasını Bakanlığın onayına sunmak, arabuluculuk eğitimi verecek eğitim kuruluşlarını listelemek ve elektronik ortamda yayımlamak,

g) Arabulucu sicilini tutmak, sicile kayıt taleplerini karara bağlamak,

yukarıda 3.3. başlık altında incelenen Yönetmeliğin 25. Maddesinin bir ve dördüncü fıkraları kapsamında arabulucunun sicilden silinmesine karar vermek ve bu sicilde yer alan kişilere ilişkin bilgileri elektronik ortamda duyurmak,

h) Arabulucular tarafından arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen son tutanakların kayıtlarını tutmak ve birer örneklerini saklamak,

ı) Görev alanına giren kanun ve düzenleyici işlemler hakkında inceleme ve araştırma yaparak Genel Müdürlüğe öneride bulunmak,

i) Yıllık faaliyet raporunu ve izleyen yıl faaliyet planını hazırlayarak Kurulun bilgisine sunmak,

j) Yıllık Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesini hazırlamak.

9.3 Arabuluculuk Kurulu ve Görevleri

Arabuluculuk Kurulu aşağıdaki üyelerden oluşur (HUAK madde 31/1, HUAKY madde 54/1): a) Hukuk İşleri Genel Müdürü,

b) Arabuluculuk Daire Başkanı,

c) Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından hukuk mahkemelerinde görev yapmakta olan birinci sınıfa ayrılmış hâkimler arasından seçilecek iki hâkim,

ç) Türkiye Barolar Birliğinden üç temsilci,

d) Türkiye Noterler Birliğinden bir temsilci,

e) Yüksek öğretim Kurulu tarafından seçilen özel hukuk alanından bir öğretim üyesi,

f) Adalet Bakanı tarafından seçilecek üç arabulucu,

g) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden bir temsilci,

h) Kendisine mensup işçi sayısı en çok olan üç işçi sendikaları konfederasyonunca seçilecek birer temsilci,

i) En çok işveren mensubu olan işveren sendikaları konfederasyonunca seçilecek temsilci,

j) Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonundan bir temsilci,

k) Türkiye Adalet Akademisi Eğitim Merkezi Müdürü, Arabuluculuk Kurul Başkanı, Genel Müdürdür. Genel Müdürün bulunmadığı toplantılarda Başkanlık görevi Arabuluculuk Daire Başkanı tarafından yerine getirilir (HUAK madde 31/3, HUAKY madde 54/3). Arabuluculuk Kurulu Başkanı ihtiyaca göre Kurul toplantılarına uzman kişileri çağırabilir (HUAK madde 31/2, HUAKY madde 53/2).

Kurul, *Mart ve *Eylül aylarında olmak üzere yılda en az *iki kez toplanır. Ayrıca, Başkanın veya en az beş üyenin talebiyle Kurul her zaman toplantıya çağrılabilir (HUAK madde 31/4, HUAKY madde 53/4).

Kurulun toplantı yeter sayısı *on kişidir (HUAK madde 31/5, HUAKY madde 54/5). Kurul *üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar alır (HUAK madde 31/6, HUAKY madde 54/6). Karara muhalif kalan üyelerin görüşlerini yazılı olarak sunma hakları vardır. Karara muhalif üyeler, muhalefet gerekçelerini *en geç on gün içinde Kurul başkanlığına ibraz ederler.

Mazeretsiz olarak artarda *iki toplantıya katılmayan Kurul üyesinin üyeliği düşer (HUAK madde 31/8, HUAKY madde 54/7). Üyeliği düşen kişinin yerine, kalan süreyi tamamlamak üzere kurum veya kuruluşunca yeni bir üye görevlendirilir. Üyenin istifası veya ölümü hâlinde de aynı hüküm geçerlidir.

Arabuluculuk Kurulunun Bakanlık dışından görevlendirilen üyelerinin görev süresi *üç yıldır (HUAK madde 31/9, HUAKY madde 54/8). Görev süresi dolan üyeler yeniden görevlendirilebilir. Eski kurulun görevi yeni kurul oluşuncaya kadar devam eder.

Arabuluculuk Kurulunun görevleri şunlardır (HUAK madde 32/1, HUAKY madde 55/1):

a) Arabuluculuk hizmetlerine ilişkin temel ilkeler ile arabuluculuk meslek kurallarını belirlemek,

b) Arabuluculuk eğitimine ve eğitim kuruluşlarının nitelikler ile çalışma usul ve esaslarına yönelik ilke ve standartlar ile arabuluculuk eğitimi sonunda yapılacak olan sınava ilişkin temel ilke ve standartları tespit etmek,

c) Arabulucuların denetimine ilişkin kuralları belirlemek,

ç) Kanuna göre çıkarılması gereken ve Genel Müdürlük tarafından hazırlanan yönetmelik taslaklarına, gerekirse değişiklik yaparak son şeklini vermek,

d) Eğitim kuruluşlarının eğitim izinlerini iptal etmek,

e) Yukarıda 3.3. başlık altında incelenen Yönetmeliğin 31’inci maddenin üçüncü fıkrası kapsamında arabulucunun sicilden silinmesine karar vermek,

f) Arabulucuların ödeyecekleri sicile kayıt aidatını ve yıllık aidatları tespit etmek,

g) Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesini gerekiyorsa değişiklik yapmak suretiyle onaylamak,

h) Daire Başkanlığı tarafından yürütülecek faaliyetlerin etkinliğini artırmak üzere tavsiyelerde bulunmak,

i) Daire Başkanlığının yıllık faaliyet raporu ve planı hakkında görüş bildirmek,

j) Daire Başkanlığının faaliyet planında yer alan konularla ilgili kurum ve kuruluşların uygulamaya sağlayabileceği katkıları belirlemek,

k) Arabuluculuk hizmetlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak gerek Daire Başkanlığınca bildirilen gerekse resen öğrenilen genel ve önemli sorunları görüşüp, çözüm önerilerinde bulunmak.

MODÜL 13 ARABULUCULUKTA ETİK

Modülün Amacı Etik genel olarak ahlaken doğru insanların sergilemesi ve bağlı kalması gereken standartların ve belirli görevlerin varlığını akla getirir. Meslek etiği ise kişilerin bir mesleğin icrasında uyması gereken davranış kuralları bütününü oluşturur. Geleneksel arabuluculuktan modern arabuluculuğa geçiş ile birlikte arabuluculuk mesleğinin icrasına yön veren organizasyonlar da arabuluculuk etik kuralları veya davranış kuralları yayınlamışlardır.

ARABULUCULUKTA ETİK: TÜRKİYE ARABULUCULAR ETİK KURALLARI

Etik sözlük anlamıyla genel olarak “Felsefenin ödev, yükümlülük, sorumluluk ve erdem gibi kavramlarını analiz eden, doğruluk veya yanlışlık ile iyi veya kötüyle ilgili ahlaki yargıları ele alan, ahlâki eylemin doğasını soruşturan ve iyi bir yaşamın nasıl olması gerektiğini açıklamaya çalışan dalı” olarak tanımlanmaktadır.

Etik; insanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, kuralları, doğru-yanlış veya iyi-kötü gibi ahlaki açıdan araştıran bir felsefe disiplinidir. Etik kavramı; ahlaken doğru insanların sergilemesi ve bağlı kalması gereken standartların ve belirli görevlerin varlığını akla getirir. Meslek etiği ise etik disiplininin bir alt dalıdır. Meslek yaşamının da kendine göre kuralları ve bir etik anlayışı vardır. Meslek etiğinin en önemli yanlarından biri dünyanın her yerinde ayrı meslekte çalışanların bu davranış kurallarına uygun davranmaları gerektiğidir. Hukuk mesleğinin bir uygulama biçimi olan arabuluculuk da hekimlik gibi her zaman etikle yakın ilişki içindedir.

Geleneksel arabuluculuktan modern arabuluculuğa geçiş ile birlikte arabuluculuk kurumu bir takım hukuki düzenlemelere konu olmuş ve bunun yanı sıra arabuluculuk mesleğini icra eden organizasyonlar da arabuluculuk etik kuralları veya davranış kuralları yayınlamışlardır. Arabuluculukta etik kuralların tam bir yeknesaklık içinde olmaması arabulucunun rolü ile ilgili farklı yaklaşımlardan kaynaklanmaktadır. Arabulucunun arabuluculuk sürecindeki rolü, taraflar arasında kopan veya zayıflayan iletişimin yeniden tesis edilmesi ve bu sayede tarafların serbest iradeleriyle çözüme ulaşmalarını sağlamak olarak tanımlandığında; etik kuralların temeli tarafların serbest iradesi üzerine atılacaktır. Ancak arabulucunun rolü, her ne pahasına olursa olsun anlaşma değil, tarafların adil bir anlaşmaya ulaşması olarak tanımlandığında, arabuluculuk etik kurallarını belirlemek daha karmaşık bir hâl alacaktır.

ETİK KURALLAR

    │   │               │ │                 │ │                 │ │                   │                         │

EŞİTLİĞİ GÖZETME YÜKÜM- LÜLÜĞÜKENDİ KARARINI VERME HAKKITARAFSIZLIKMENFAAT İLİŞKİSİ VEYA ÇATIŞMASISÜRECİN NİTELİĞİ VE GÖREVİN ÖZENLE YERİNE GETİRİLMESİGİZLİLİK
           │ MESLEKİ YETERLİLİK          │ UNVAN KULLANIMI, REKLAM VE TANITIM        │   ÜCRET VE DİĞER MASRAFLAR         │ ARABULUCULUK UYGULAMASININ GELİŞTİRİLMESİ        │ Tarafların İletişimlerini Düzenlemek

EŞİTLİĞİ GÖZETME YÜKÜMLÜLÜĞÜ (MADDE 1)

1. Arabulucu, süreç boyunca taraflara eşit davranma ve onların gereksinimleri doğrultusunda adil olma ilkelerini gözetmekle yükümlüdür.

KENDİ KARARINI VERME HAKKI (MADDE 2)

1. Kendi kararını verme hakkı, tarafların sürece başlamadan, süreç içerisinde ve sonuç aşamasında özgür ve aydınlanmış iradeleriyle, gönüllü ve baskı altında kalmadan karar vermelerini kapsar.

2. Arabulucu, *arabulucunun seçimi, *sürecin yürütülmesi, *sürece katılım, *süreçten çekilme ve *süreci sonlandırma dâhil olmak üzere, arabuluculuğun her aşamasında tarafların kendi kararlarını verme hakkını gözetmekle yükümlüdür.

3. Arabulucu, hazırlık aşaması veya ilk arabuluculuk toplantısında kendisinin arabuluculuk sürecindeki rolü hakkında taraflara bilgi vermek zorundadır. Arabulucu karar verme yetkisinin kendisinde değil, taraflarda olduğu hususunu vurgulamalıdır.

4. Arabulucu, hukuki uyuşmazlıkla ilgili olarak taraflara hukuki veya mesleki tavsiyelerde bulunamaz. Ancak gerekli ve uygun olduğunda aydınlanmış iradeyle seçim yapmalarına yardımcı olmak üzere uzmanlara danışmalarının önemini taraflara hatırlatmalı ve bu konuda tarafları bilgilendirmelidir.

5. Arabulucu, daha yüksek bir anlaşma bedeli veya arabuluculuk ücreti sağlamak amacıyla, taraflardan herhangi birinin kendi kararını verme hakkına etki etmemelidir.

TARAFSIZLIK (MADDE 3)

1. Tarafsızlık, arabulucunun taraf tutmamasını ve taraflar hakkında önyargılı olmamasını kapsar.

2. Arabulucu, taraflardan birinin kişiliğine, geçmişine, inanç ve değerlerine ve arabuluculuk sürecindeki tutum ve davranışlarına veya başka bir sebebe dayanarak taraf tutmamalı ve önyargılı davranmamalıdır.

3. Arabulucu, arabuluculuk sürecini yürütürken tarafsız olmak ve tarafsızlığını şüpheli hâle getirecek davranışlardan kaçınmak zorundadır. Arabulucu, kendisinin davranış ve görünüşteki tarafsızlığından şüphe duyulmasına yol açacak şekilde, taraflara değerli bir hediye, yardım, borç veya değerli başka bir mal vermemeli ve onlardan da kabul etmemelidir.

4. Arabulucu, arabuluculuğu tarafsız bir şekilde yönetemeyecek ise arabulucu olma teklifini reddetmeli ve hangi aşamada olursa olsun arabuluculuktan çekilmelidir.

5. Arabulucunun tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirecek önemli hâl ve şartların varlığının söz konusu olması veya sonradan ortaya çıkması hâlinde, bu hususta tarafları bilgilendirmesine rağmen, taraflar, arabulucudan görevi üstlenmesini birlikte talep ederlerse, arabulucu bu görevi üstlenebilir veya üstlenmiş olduğu görevi sürdürebilir.

6. Arabulucu, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, arabuluculuk sürecini arabuluculuğa uygun tarafsız bir yerde yürütmelidir.

MENFAAT İLİŞKİSİ VEYA ÇATIŞMASI (MADDE 4)

1. Arabulucu ile taraflar arasında herhangi bir menfaat ilişkisi veya çatışması bulunmamalıdır. Arabulucu, taraflar ile arasında menfaat ilişkisi veya çatışması bulunduğu görünümü vermekten kaçınmalıdır.

2. Arabulucu ile taraflar arasındaki menfaat ilişkisi veya çatışması, tarafların arabuluculuğa başvurmasından sonra ortaya çıkabileceği gibi; arabulucu ile taraflar arasındaki mevcut veya geçmişteki, kişisel ya da mesleki herhangi bir ilişkiden dolayı önceden de var olabilir.

3. Arabulucu, arabuluculuk sürecini yürütmesi bakımından, iyi niyetli üçüncü bir kişinin, taraflar ile arasında doğmuş veya doğabilecek bir menfaat ilişkisi veya çatışması bulunduğunu düşünmesine yol açacak bir olay olup olmadığını belirlemek üzere makul bir araştırma ve inceleme yapmalıdır. Arabulucunun, taraflar ile arasında doğmuş veya doğabilecek bir menfaat ilişkisi veya çatışmasını ortaya çıkarmak için yapacağı araştırma, somut olayın koşullarına göre değişebilir.

4. Arabulucu, kendisi tarafından makul koşullarda bilinebilecek ve tarafsızlığı hakkında şüphe uyandırabilecek, doğmuş veya doğabilecek menfaat ilişkisi veya çatışmaları hakkında, mümkün olan en kısa sürede tarafları bilgilendirmelidir.

5. Arabulucu ile taraflar arasındaki doğmuş veya doğabilecek menfaat ilişkisi veya çatışması, arabulucunun tarafsızlığına ve arabuluculuk sürecine açıkça zarar verecek nitelikteyse; arabulucu, tarafların aksi yöndeki talepleri ve anlaşmasına bakılmaksızın, arabuluculuk teklifini reddetmeli ve hangi aşamada olursa olsun arabuluculuktan çekilmelidir.

6. Arabulucu, bu sıfatla görev yaptığı uyuşmazlık ile ilgili olarak açılan davada, daha sonra, avukat olarak görev üstlenemez. Ancak, taraflar açık ve yazılı onayları ile birlikte talep ederlerse, açılan tahkim yargılamasında hakemlik yapabilir.

SÜRECİN NİTELİĞİ VE GÖREVİN ÖZENLE YERİNE GETİRİLMESİ (MADDE 5)

(1) Arabulucu, görevini şahsen, özenle, makul sürede, güven içinde, tarafların etkin katılımıyla, hakkaniyete uygun, taraflara yeterli söz hakkı vererek ve katılımcılar arasında karşılıklı saygı gösterilmesini sağlayacak biçimde yerine getirmelidir.

(2) Arabulucu, arabuluculuk görevini, arabuluculuk süreci ile ilgili tüm ön hazırlıkları tamamladıktan sonra ve arabuluculuk sürecini yürütmek için gerekli zamana sahip olduğunda kabul etmelidir.

(3) Arabulucu, arabuluculuk süreci boyunca mesleğin gerekliliklerine uygun biçimde davranmak zorundadır. Arabulucu, kendisine ya da arabuluculuk sistemine duyulacak güven ve itibarına zarar verebilecek bir davranış içerisinde bulunamaz. Arabulucu, toplumsal cinsiyet rollerinin taraflara ve özellikle arabuluculuk sürecine etkisi yanında; taraflar ve taraflarla kendisi arasındaki sosyo-ekonomik ve kültürel farklılıklara karşı da duyarlı olmalıdır.

(4) Arabulucu, arabuluculuk süreci boyunca taraflar arasında dürüstlüğü, saygıyı, samimiyeti ve nezaketi teşvik etmeli ve kendisi de arabuluculuk sürecinde taraflara herhangi bir belge, olay veya durum hakkında bilerek ve isteyerek yanlış bilgi vermemelidir.

(5) Arabulucunun görev ve işlevi, diğer mesleklerden önemli ölçüde farklıdır. Arabulucunun işleviyle diğer bir mesleğin işlevi birbirine karıştırılmamalıdır. Arabulucu, mesleklerinin işlevlerini birbirinden ayırmalıdır. Arabulucu, ancak arabuluculuk ile bağdaşması şartıyla taraflara eğitim ve tecrübesine dayanarak bilgi verebilir.

(6) Arabulucu, arabuluculuk sürecinde arabuluculuktan başka bir uyuşmazlık çözüm yöntemini yürütemez. Arabuluculuk mevzuatından kaynaklanan avantajları kullanmak amacıyla herhangi bir çözüm yolunu arabuluculuk olarak adlandıramaz. Ancak, arabulucu, gerekli ve uygun gördüğünde, taraflara uyuşmazlıklarını tahkim, tarafsız değerlendirme, danışmanlık veya diğer uyuşmazlık çözüm yöntemleriyle çözmeyi düşünmelerini önerebilir.

(7) Arabuluculuk bir suç işlemek amacıyla kullanılırsa, arabulucu uygun adımları derhâl atmalı ve hangi aşamada olursa olsun arabuluculuktan çekilmelidir.

(8) Taraflardan biri arabuluculuk sürecini, uyuşmazlık konularını ve uzlaşma seçeneklerini kavramakta güçlük çekerse veya arabuluculuğa etkin bir biçimde katılmakta zorlanırsa; arabulucu, böyle bir durumdaki tarafın katılma, anlama ve kendi kararını verme hakkına uygun olacak şekilde, hukuki yardım almasını önermek de dahil olmak üzere gerekli değişiklik önerilerini getirmeli, hatta gerekiyorsa arabuluculuğu bitirmelidir.

(9) Arabulucu, kendisi de dâhil olmak üzere bir katılımcının davranışının, arabuluculuk sürecinin yürütülmesine zarar verebileceğini düşünürse, gerektiğinde arabuluculuğu ertelemek, arabuluculuktan çekilmek veya arabuluculuğu bitirmek de dâhil olmak üzere gerekli tedbirleri derhâl almalıdır.

GİZLİLİK (MADDE 6)

1. Arabulucu, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile kayıtları gizli tutmak zorundadır.

2. Arabulucu, tarafların arabuluculuk sürecinde nasıl hareket ettiği hakkında, sürece katılmayan üçüncü kişilere bilgi vermemelidir.

3. Arabuluculuk sürecinde taraflardan biriyle özel oturumda bir araya gelen arabulucu, bu özel oturumda edindiği hiçbir bilgiyi, bilgiyi veren tarafın rızası olmadan, doğrudan veya dolaylı olarak diğer tarafa aktarmamalıdır.

4. Arabulucu, bir arabuluculuk sürecine eğitim veya araştırma amacıyla katılım sağlarsa, tarafların kimlik bilgileri de dahil olmak üzere gizliliğe ilişkin haklı beklentilerine uygun davranmalıdır.

UNVAN KULLANIMI, REKLAM VE TANITIM (MADDE 8)

1. Arabulucu, arabuluculuk faaliyeti sırasında bu unvanını belirtmek zorundadır.

2. Arabulucu, tabela ve basılı kâğıtlarının kullanımında arabuluculuk mevzuatına uygun hareket etmelidir.

3. Arabulucu, reklam ve tanıtım yaparken dürüstlük kuralına uygun bir tutum ve davranış sergilemelidir. Arabulucunun, kendi nitelikleri, tecrübesi, hizmetleri ve ücreti konusunda vereceği bilgiler doğru olmalıdır. (Danıştay Onuncu Dairesinin 16/07/2018 tarihli ve Esas No: 2018/62 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir.)

4. Arabulucu, tabela ve basılı kâğıtlarında veya elektronik ortamdaki reklam ve tanıtıma yönelik iletişimlerinde, arabuluculuk sürecinin sonucu ve başarısı hakkında kısmen de olsa söz vermemelidir. (Danıştay Onuncu Dairesinin 16/07/2018 tarihli ve Esas No: 2018/62 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir.)

5. Arabulucu, hiçbir şekilde etik kurallarla çelişecek nitelikte reklam yapamaz. (Danıştay Onuncu Dairesinin 16/07/2018 tarihli ve Esas No: 2018/62 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir.).

ÜCRET VE DİĞER MASRAFLAR (MADDE 9)

1. Arabulucu yapmış olduğu faaliyet karşılığı ücret ve masrafları isteme hakkına sahiptir. Keza, ücret ve masraflar için avans da talep edebilir.

2. Arabulucu, arabuluculuk ücreti ve arabuluculuk süreciyle ilgili olarak ortaya çıkabilecek diğer masraflar hakkında, arabulucu olarak atanmasını müteakip mümkün olan en kısa sürede tarafları bilgilendirmelidir.

3. Arabulucu, arabuluculuk süreci başlamadan önce, arabuluculuk ücreti ve masraflarıyla ilgili olarak tarafların bir anlaşma yapmalarını sağlamalıdır.

4. Arabulucu, ücretini belirlerken; kendi niteliklerini, uyuşmazlığın niteliğini ve karmaşıklığını, arabuluculuk sürecinde gereken süreyi ve tüm diğer etkenleri dikkate almak, asgari ücret tarifesinin altında olmamak ve hak arama hürriyetini engellememek koşuluyla, hakkaniyete ve dürüstlüğe uygun bir şekilde hareket etmelidir.

5. Arabulucu, tarafların kendi aralarında eşit olmayan miktarda ücret ödemesini kabul ettiği hâllerde; tarafsızlığından ödün vermemeli, fazla ücret vereni diğerine göre üstün tutacak tutum ve davranışlarda bulunmamalıdır.

ARABULUCULUK UYGULAMASININ GELİŞTİRİLMESİ (MADDE 10)

1. Arabulucu, arabuluculuğun geliştirilmesi ve arabuluculuğun barışçıl bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak kabul edilmesi ve konuya dair toplumsal farkındalığın oluşturulması, arttırılması ve kurumun tanıtılmasından sorumludur.

2. Arabulucu, arabuluculuk faaliyetinde bulunurken, arabuluculuk uygulamasını geliştirecek şekilde hareket etmeye dikkat ve özen göstermelidir. Arabuluculuğun farklı uyuşmazlık türlerinde uygulanabilmesine yönelik çalışmalar yapmalıdır.

3. Arabulucu, arabuluculuk alanındaki değişik görüşlere saygı göstermeli ve hem mesleğini geliştirmek hem de uyuşmazlığa düşen taraflara daha iyi hizmet sunmak amacıyla, diğer arabulucularla karşılıklı olarak bilgi alışverişinde bulunmalı ve onlarla birlikte bilimsel ve mesleki çalışmalar yapmalıdır.

4. Arabulucular kendi aralarında bu kurallara uygun şekilde hareket edilmesi hususunda birbirlerini teşvik etmelidirler.

MODÜL14 ARABULUCULUKTA TARAF VEKİLLİĞİ

Modülün Amacı

Arabuluculuk sürecindeki en etkin rollerden biri kuşkusuz taraf vekillerine aittir. Arabuluculuk uygulamaları arttıkça bu süreçlere katılan vekillerin bilgi ve becerileri önem kazanmaktadır. Mesleki faaliyetleri nedeniyle yasal olarak pek çok yükümlülük ve sorumluluk taşıyan avukatların hem sorumlulukları hem de etkin ve başarılı bir taraf vekilliği yürütmeleri açısından dikkat edilmesi gereken konular hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır.

1 ARABULUCULUKTA TARAF VEKİLLİĞİNE GENEL BAKIŞ

1.1 Taraf Vekilliği Kavramı

Arabuluculuğun ve alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının uygulaması arttıkça bu hususta toplumsal farkındalık ve bilinç de oluşmaya başlamakta, bu gelişmelere paralel olarak dava ve yargılama süreçlerinde müvekkillerini temsil eden avukatlara bu kapsamda yeni bir görev ve misyon yüklenmektedir. Avukatların arabuluculuk süreçlerinde müvekkillerini etkili ve yetkin bir taraf vekili olarak, uygun şekilde temsil etmesinin gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Bu kapsamda, avukatların müvekkilleri adına takip ettikleri dava süreçlerinde edindikleri ve uyguladıkları bilgi ve becerilerine ve süreç içerisindeki görev ve sorumluluklarına ilave olarak, kendilerinden alternatif uyuşmazlık çözüm yolları alanında da taraf vekilliği konusunda etkili yaklaşımlar göstermeleri beklenmektedir.

Uygulamalar göstermektedir ki; uyuşmazlık hakkında bütün yönleri ile bilgi sahibi olan, müvekkilinin menfaat ve ihtiyaçlarını tespit edebilen, süreç öncesi gerekli hazırlıkları tamamlayarak, karar alma süreçlerine müvekkillerini de dahil eden taraf vekili, bu süreçlerde başarı göstermekte ve sürece katkı sağlamaktadır. Bu niteliklerde gerçekleştirilmeyen taraf vekilliği ise sürece katkı sunmak yerine süreçten beklenen verimin önünde bir engel oluşturabilmektedir.

Arabuluculuk sürecinde etkili taraf vekilliği yaklaşımının gösterilebilmesi için arabuluculuk süreci ve hukuki işleyişi hakkında doğru bilgilenmiş, süreç içerisindeki süjeler (müvekkil, arabulucu, diğer taraf, diğer taraf vekili) ile iletişim sağlayabilen, arabuluculuk konusu uyuşmazlığın müzakere edilebilmesi için gerekli hazırlıkları, analiz ve değerlendirmeleri yapabilen, etkili müzakere ve iletişim becerisine sahip taraf vekillerinin varlığı gerekmektedir.

Arabuluculuk sürecini doğru ve başarılı bir şekilde yönetebilen bir arabulucu, taraf vekili rolünde yer aldığı başka bir uyuşmazlıkta, arabuluculuk müzakerelerinin sağlıklı yürütülebilmesi bağlamında, müvekkilinin hak ve menfaatlerinin şekillenmesi ve dile getirilmesi bakımından etkin bir şekilde katkı sağlayabilecektir.

Bu modülde, arabuluculuk sürecinde etkili taraf vekilliği yaklaşımı bakımından, sahip olunan mesleki yükümlülükler ve avukatlık mevzuatı bağlamında konunun değerlendirilmesi sağlanacak; avukatın müvekkili ile ilk temasından başlayarak sürece ne şekilde hazırlanması gerektiği ve sürecin icrası sırasında dikkat etmesi gereken önemli noktalara değinilecek, ayrıca arabuluculuk sürecinin sonlanması ve bir anlaşma belgesinin düzenlenmesine kadar olan süreçte dikkat edilmesi gereken konular üzerinde durulacaktır.

1.2 Müzakere / Arabuluculuk Avukatı / Taraf Vekili Kimdir?

Arabuluculuk sürecinde taraf vekili olarak görev alan avukat, *bilgi ve beceriyi özümsemek ve geliştirmek, *mesaj kalıplarını görmek, *dilsel ipuçlarını ve sosyal olarak yapılandırılmış anlamları bulmak üzere eğitilen; *bir çatışma durumunda insanların kullandığı bilişsel çerçevelere ilişkin yaptığı analizle çatışmanın dinamiklerine ilişkin değerlendirme sunabilen ve *daha iyi anlaşılmasını sağlayan; *aynı zamanda metodolojik düşünebilen, *multidisipliner alanlara hâkim ve *farklı analiz araçlarını kullanıp yorumlama yeteneğine sahip *profesyonel kişidir.

Taraf vekilleri bu donanımları sayesinde, mesleki olarak uyuşmazlıkların *hangi yolla, *ne kadar zamanda, *ne kadar masrafla, *mevcut yasal düzenlemeler ve içtihatlara göre nasıl bir sonuç ile neticelenebileceği ihtimallerini seçenekli olarak değerlendirme becerisine sahiptir. Bu konuda müvekkiline ihtiyaç duyduğu hukuki desteği verebilecek ve en uygun yöntemi belirleyebilecek kişidir.

1.3 Taraf Vekili Açısından Arabuluculuğun Avantajları

Uyuşmazlıkların çözümlenmesi ile ilgili olarak son yıllarda dünyada ve ülkemizde yaşanan gelişmeler ile birlikte, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına olan ilgi ve uygulama giderek artmakta, özellikle de arabuluculuk yöntemi yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu kapsamda avukatların uyuşmazlık çözüm süreçlerinde yer almaları, bu alanda yeni bir pratik ve mesleki deneyim kazanmalarını sağlamaktadır.

Arabuluculuğun uyuşmazlık çözüm yöntemleri içerisindeki yeri ve uyuşmazlığın taraflarına sağlayacağı avantajlar kitabın (2.) Arabuluculuk Nedir? Modülünde açıklanmaktadır.

Taraf vekili bakımından konuya bakıldığında buna paralel olarak, bir uyuşmazlığın yargılama süreçleri yerine arabuluculuk yolu ile çözümlenmesi, bu mesleği icra eden profesyonel kişi olan avukat bakımından da çeşitli avantajlar (belirli, hızlı, gizli, ekonomik vs.,) sağlayacaktır.

Arabuluculuk süreçlerinin yargılama süreçlerine göre çok daha hızlı olması, çok sayıda kişi ya da kuruluşun vekilliği/temsili görevini aynı anda yürüten avukatlar için kendine özgü avantajları da beraberinde getirmektedir.

· Müvekkil bakımından yargı süreçlerindeki belirsizlikler yerine, taraf vekilinin de süreçteki varlığı ve katkısı ile müzakere edilmiş, taraf iradelerine, menfaatlerine ve ihtiyaçlarına uygun yaratıcı seçeneklerin üretilebildiği anlaşmaların ortaya çıkması itibarıyla mesleki risklerin (davanın tamamen ya da kısmen kaybedilmesi, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin etkisi, hatalı ya da eksik talepli dava açılması, iddia ve olguların mahkemenin karar vermesini sağlayacak düzeyde ispat edilememesi, yanlış karar verilmesi vs) azaltılması,

· Tarafların anlaşma sağlaması durumunda, varılan anlaşma şartlarına bağlı olarak tatmin edici ve uygulanabilir bir sonuç elde edebilme imkânı (arabuluculuk anlaşma belgelerinin ilâm niteliğinde belge kuvvetine kavuşması)

· Uyuşmazlık süreci tamamlanan ve iradesine uygun seçeneği elde etmesi nedeniyle memnun olan bir müvekkilin varlığı,

· Yeni iş potansiyellerinin ortaya çıkma imkânı,

· Avukatın zamanını etkin kullanabilmesi ve uzun süren bir uyuşmazlık ve yargılama yerine, kısa sürede neticelenen bir süreç sonrasında başka işlere zaman ayırabilecek olması,

· Mesleki faaliyeti nedeniyle hak ettiği ücretini hızlı bir biçimde elde edebilmesi, gibi avantajlar taşımaktadır.

2. TARAF VEKİLİ BAKIMINDAN ARABULUCULUK SÜRECİNİN TEMEL KONULARI

Arabuluculuk süreçleri, uzun zaman alan yargı süreçlerinin aksine çok daha kısa zaman içinde tarafların, kendi kontrol ve iradeleri ile uygun çözüm seçeneklerine ulaşmalarını mümkün kılan süreçlerdir. Ancak bu niteliği gereği, aynı zamanda hızlı ve dinamik süreçlerdir. Bu sürece katılacak olan taraf vekilinin de süreçte etkin olabilmesi için, yapacağı hazırlık, dava/yargılama süreci hazırlığından daha az bir hazırlık olmayacaktır.

Arabuluculuk süreçleri, yargılama süreçlerindeki gibi zamana yayılmayan, daha kısa sürede tamamlanan süreçlerdir. Yeterince hazırlık yapmadan arabuluculuk süreçlerine katılan taraf veya taraf vekili uyuşmazlığın hangi tarafında olursa olsun ne uygun bir teklif sunabilecek ne de uygun bir teklifi kabul edebilecektir, dolayısıyla arabuluculuk süreçleri verimsiz bir şekilde sonuçlanacaktır.

Arabuluculuk ülkemizde 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında ihtiyari arabuluculuk ve bazı özel yasal düzenlemeler kapsamında dava şartı arabuluculuk olmak üzere iki şekilde uygulanmaktadır. Gerek ihtiyari gerekse dava şartı arabuluculuk sürecinin yürütülebilmesi için uyuşmazlığın her hâlde arabuluculuğa elverişli olması gerekmektedir.

Taraf vekilinin, arabuluculuğa elverişli uyuşmazlıkların ve dava şartı arabuluculuk kapsamındaki uyuşmazlıkların kapsamı, başvuru şekilleri ve süreçleri, arabuluculuk sürecinin işleyişi, sürecin sonunda elde edilebilecek olan sonuçlar ve hukuki neticeleri hakkında da bilgi sahibi olması gerekmektedir. Örneğin, dava şartı arabuluculuğa tâbi uyuşmazlıklar için arabuluculuk yoluna gidilmeden dava açılması durumunda davanın dava şartının yokluğu nedeniyle usulden reddi söz konusu olacağından, bu durumun bilinmemesinin yaptırımsal bazı hukuki neticeleri olabilecektir; benzer şekilde, dava şartı arabuluculuk sürecinde ilk oturuma geçerli bir mazeret bildirmeden katılmayan taraf, son tutanakta belirtilecek ve ilk oturuma mazeretsiz olarak katılmayan taraf daha sonra açılacak davada kısmen ya da tamamen haklı çıksa bile yargılama giderleri üzerinde bırakılacak, lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyecektir.

2.1 İhtiyari Arabuluculuğun Kapsamı

İhtiyari arabuluculuk, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun “Amaç ve kapsam” başlıklı 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtildiği şekliyle, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümünde uygulanmaktadır.

Bu düzenlemeyle, kamu hukuku çerçevesinde ceza yargısının ve idari yargının görev alanına giren uyuşmazlıkların arabuluculuk faaliyetinin uygulama alanı dışında bırakıldığı ve arabuluculuğa özel hukuka ilişkin uyuşmazlıklarda başvurulabildiği, bunlardan da ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri, bir başka ifadeyle sulh olmak suretiyle sona erdirebilecekleri hukuk uyuşmazlıkları için başvurulabileceği açıklanmaktadır. Dolayısıyla bu aşamada bir uyuşmazlığın arabuluculuk faaliyeti ile çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle o uyuşmazlığın özel hukuk uyuşmazlığı olup olmadığı tespit edilmeli, ardından özel hukuka ilişkin olduğu tespit edilen uyuşmazlığın da tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği iş veya işlemlerden doğup doğmadığı belirlenmelidir.

2.2 Dava Şartı Arabuluculuğun Kapsamı

Ülkemizde son yıllarda yapılan yasal düzenlemeler ve uygulamalar ile toplumda ve avukatlar nezdinde arabuluculuk süreçlerine dair farkındalığın önemli seviyede artmasına neden olan dava şartı arabuluculuğa ilişkin düzenlemeler şunlardır:

· 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu madde 3,

· 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 5/A

· 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun madde 73/A

Her üç düzenleme de “Dava şartı olarak arabuluculuk” üst başlığını taşımaktadır. Yine 6325 Sayılı Kanun’a eklenen 18/A maddesi ile dava şartı arabuluculuk uygulamalarına ilişkin genel düzenleme yapılmıştır.

Dava şartı arabuluculuğa ilişkin ilk düzenleme, bazı iş uyuşmazlıkları hakkında uygulanmak üzere İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3 üncü maddesi ile yapılmıştır. İş Mahkemeleri Kanunu’nda dava şartı arabuluculuğun usulüne ilişkin özel hükümlere de yer verilmiştir. Bu hükümler, dava şartı arabuluculuğun usulüne ilişkin genel hüküm mahiyetinde bulunan HUAK m. 18/A hükmünden önce uygulanacaktır.

Dava şartı arabuluculuğa ilişkin ikinci düzenleme, ticari uyuşmazlıklar bakımından dava şartı arabuluculuğa ilişkin düzenlemelerdir, Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesinde yer almaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi ile dava şartı arabuluculuk kapsamında kalan uyuşmazlıklar düzenlenmiştir.

Dava şartı arabuluculuğa ilişkin üçüncü düzenleme, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile eklenen 73/A maddesi ile tüketici uyuşmazlıklarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiş, tarafların yasada belirlenen istisnalar dışındaki tüketici uyuşmazlıkları ile ilgili olarak tüketici mahkemesine başvurmadan önce arabulucuya başvuru zorunluluğunun kapsamı belirlenmiştir.

Dava şartı arabuluculuğun uygulandığı hallerde, bu yol tüketilmeden dava açılması halinde dava, taraflara bu eksikliğin tamamlanması için süre verilmeksizin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmektedir.

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18A/2 maddesinde, anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış suretinin dava dilekçesine eklenmesi zorunluluğunun yerine getirilmemesi halinde, bu eksikliğin giderilmesi için bir haftalık süre verilmesi öngörülmüştür. Ancak burada sürenin verilmesinin amacı, dava şartı arabuluculuğa ilişkin eksikliğin tamamlanması olmayıp, başvurulmuş ve tamamlanmış arabuluculuk süreçlerindeki anlaşamama son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış suretinin dava dilekçesine eklenmesi zorunluluğuna ilişkin eksikliğin tamamlanmasıdır. Zira ilgili hüküm açıkça arabulucuya başvurulmaksızın dava açıldığının tespiti halinde başkaca hiçbir işlem yapılmaksızın davanın usûlden reddedilmesi gerektiğini düzenlemektedir.

Görülmektedir ki, uyuşmazlık ister ihtiyari, ister dava şartı arabuluculuk kapsamında olsun, hukuki uyuşmazlığın nitelendirilmesinin yapılmasından sonra, taraf vekilinin görevinin bir parçası olarak yukarıda açıklanan ayrımlara uygun şekilde yol haritasının belirlenmesi konusunda müvekkillerine karşı mesleki görev ve sorumlulukları bulunmaktadır.

3 ARABULUCULUKTA TARAF VEKİLİNİN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ

3.1 Genel Bakış

Müzakere avukatı olarak süreçte yer alan taraf vekilinin hak ve yükümlülükleri, yürütmekte olduğu vekillik görevi, Avukatlık Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve avukatlık meslek kurullarına tâbidir.

Bir avukatın müvekkili adına vekil sıfatıyla mesleki faaliyetini yürütebilmesi bakımından vekâlet ilişkisinin kurulması ve uygun yetkinin alınması şüphesiz önem arz etmektedir. Vekâlet sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 502 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. TBK m. 502/I’de verilen tanıma göre, vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. İlgili düzenlemeye göre Vekâlet Sözleşmesinin Zorunlu Unsurları şunlardır:

* Bir işin görülmesi veya bir hizmetin ifası

* İş görmenin veya hizmet ifasının müvekkilin yararına ve iradesine uygun olarak yapılması

* Vekilin başarılı sonuç rizikosu taşımaması

* Vekilin, iş veya hizmeti bağımsız olarak ve bir zaman kaydına bağlı olmaksızın gerçekleştirmesi

* Tarafların anlaşması

1136 sayılı Avukatlık Kanunu kapsamında avukatın müvekkilini yargılama faaliyetinde temsil etmesi, onun adına işlemler yapması, vekâlet akdinin konusunu oluşturmakta olup, vekil sözleşme ile kendisine yüklenen işin idaresini veya kabul ettiği hizmetin ifasını borçlanır. Bu sebeple avukatlık sözleşmesine, öncelikle Avukatlık Kanunu hükümleri, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde Türk Borçlar Kanunu’nun vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde uygulanacaktır. Ayrıca, avukatlık sözleşmesinde hüküm bulunmayan hallerde, Avukatlık Meslek Kurallarından da yararlanılacaktır. Taraf vekilinin alternatif uyuşmazlık çözüm yollarında da müvekkillerinin yanında ya da müvekkilleri adına bu süreçleri yürütürken mesleki hak ve yükümlülüklerini gözetmesi ve bu kurallara uygun davranması gerekmektedir.

Avukatlık Kanunu’nun altıncı bölümünde 34 üncü madde vd. avukatın hak ve ödevleri düzenlenmiştir. Uyuşmazlık yaşayan taraf, avukatına müracaat ederek uyuşmazlık konusu ile ilgili olarak hukuki destek almak istediğinde öncelikle uyuşmazlığın türü itibarıyla taraf vekilinin alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının denenmesinin mümkün olup olmadığı konusunu saptaması ve bu kapsamda müvekkilini bilgilendirip aydınlatması önem taşımaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde hangi yöntemin seçileceği, müvekkilin zamanı ve parası, müvekkilin karşı tarafla ilişkisi, müvekkilin mahremiyeti ve kişisel memnuniyeti üzerinde önemli etkiler ortaya çıkarmaktadır. Bu etki, avukatın mesleki yükümlülükleri bakımından, Avukatlık Kanunu’nun 34 üncü maddesinde yer alan “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” düzenlemesi kapsamında değerlendirilecektir.

Avukatlık Kanunu’nun 53 üncü maddesinde yer alan “Avukat, iş için yaptığı görüşmelerden gerekli saydıklarını bir tutanakla tespit eder. Tutanağın altı, görüşmede bulunanlar tarafından imzalanır.” düzenlemesi de dikkate alınarak, taraf vekili bakımından, kendisine müracaat eden müvekkilini, şayet arabuluculuğa elverişli bir uyuşmazlık söz konusu ise, bu hususta bilgilendirip aydınlatması ve uyuşmazlığın çözümünde en uygun yöntemi birlikte belirlemeleri mesleki özen yükümlülüğünün bir parçası olarak görülmelidir. Bu kapsamda avukatın müvekkili ile görüşmesi ve müvekkilini uygun şekilde bilgilendirdiğine dair tutanak hazırlaması önem taşımaktadır. Arabuluculuk uygulamaları ile ilgili yaşanan gelişmeler, arabuluculuk ile ilgili farkındalık seviyesinin artması, beraberinde müvekkillerin bu konuda avukatlarından bilgi alma isteğini ve ihtiyacını; taraf vekilinin de bu konularda uygun bilgilendirme ve aydınlatmayı yapması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.

3. 2. Arabuluculukta Taraf Vekilinin Ücreti

Taraf vekilleri bakımından, uyuşmazlıkların alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ile çözümlenmesinin önemli bir sonucu da dava süreçleri söz konusu olmadan nihayete eren uyuşmazlıklar kapsamında mesleki kazançlarının nasıl belirleneceği hususudur.

Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin “Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret” başlıklı 16 maddesi “(1) 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.

(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:

a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 9.000,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 1.350,00 TL (2022 yılı için) maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.

b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.

c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.350,00 TL (2022 yılı için) maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.

ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Bu kapsamda, arabuluculuk sonucunda, konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücretinin, arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, tarifenin üçüncü kısmına göre yani parasal değer üzerinden yüzdelik dilimli tarifeye göre hesaplanacağı, anlaşma sağlanamayan arabuluculuk süreçlerine katılan taraf vekili için ise maktu ücret olarak belirleneceği düzenlenmiştir.

Tarifenin bu maddesinin doğru bir biçimde uygulanabilmesi için avukatların müvekkilleri ile yapacakları avukatlık ücret sözleşmelerinde bu hususun açıkça belirtilmesi ve müvekkillerinin bu konuda bilgilendirilmesi doğru bir uygulama olacaktır.

Taraf vekili, uyuşmazlık konusu iş ile ilgili vekâletname alarak sürece başladığında uyuşmazlığın ihtiyari ya da dava şartı arabuluculuk kapsamında çözümlenip çözümlenemeyeceğini bu aşamada bilemeyecektir. Ancak süreç içerisinde uyuşmazlığın, dava açılmadan dava öncesi aşamada ya da dava açıldıktan sonra davanın görüldüğü aşamada arabuluculuk yolu ile çözümlenmesinin mümkün olabileceğini değerlendirebilecektir. Bu durumda, belki de çok kısa bir süre içerisinde uyuşmazlığın çözüme kavuşması ve sona ermesi söz konusu olabilecektir. Bu takdirde ücret sözleşmesi düzenlemeyen ya da müvekkilini bu konuda bilgilendirmeyen taraf vekili ile müvekkil arasında taraf vekiline ödenecek ücrete ilişkin ihtilaflar ortaya çıkabilecektir. Her ne kadar doğru bir yaklaşım olmasa da hızlı neticelenen bir uyuşmazlıkta müvekkiller, avukatın emek ve mesaisini bir dava süreci ile mukayese ederek sorgulama eğiliminde olabilmektedirler. Esasen burada önemli olan husus, uyuşmazlığın ne şekilde (arabuluculuk ya da dava yolu) çözümlendiği değil, uyuşmazlığın çözümlenmiş olması ve müvekkilin de istediği sonuca kavuşmuş olmasıdır.

Bu nedenle sürecin en başında ücret sözleşmesi düzenlenmesi, uyuşmazlığın arabuluculuk ya da dava yolu ile çözümlenmesi durumuna göre avukatın müvekkilinden talep edeceği ücrete ilişkin esasların belirlenmesi en uygun yaklaşım olacaktır.

Avukatların arabuluculuk süreçlerindeki varlığı ve etkin katılımı şüphesiz çok önemlidir. Uyuşmazlık yaşayan taraflara hukuki destek veren taraf vekillerinin süreçteki varlığı, arabuluculuk sürecine katılan tarafların içinde bulundukları süreci ve sonuçlarını anlayarak, taraf hâkimiyeti sağlanmış bir şekilde, müzakere edilmiş en iyi anlaşma şartlarını belirleyebilmeleri bakımından büyük önem taşımaktadır.

Avukatların alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına müracaat etmek ve uyuşmazlıkları yargısal yollar yerine barışçıl yollarla ve müzakere ederek çözmek konusunda ekonomik olarak teşvik edilmeleri de önem taşımaktadır.

Bu kapsamda, ülkemizde avukatların arabuluculuk sürecine katılımını teşvik etmek üzere, Katma Değer Vergisi ile ilgili bir düzenlemede yapılmıştır. Arabuluculuk ve avukatlık hizmetleri genel olarak yüzde 18 oranında KDV’ye tâbidir. Ancak iş uyuşmazlıklarında dava şartı olarak arabuluculuktaki avukatlık hizmetleri ile buna bağlı ilamlı icra takipleri kapsamında verilen avukatlık hizmetlerinin yüzde 8 KDV’ye tâbi olacağı düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile arabuluculukta anlaşma sağlanması halinde taraf vekili olan avukat, o uyuşmazlık için müvekkilinden alacağı ücret için daha az KDV hesaplayacaktır. Buna göre; 1/10/2019 tarihli ve 1594 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) eki Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Karar eki (II) sayılı listenin (B) bölümüne 32 nci sırasına “Aile mahkemeleri, tüketici mahkemeleri ve çocuk mahkemelerinin görev alanına giren davalar ve işler, vesayet davaları ve işleri; bu davalara bağlı kanun yolları; iş uyuşmazlıklarında dava şartı olarak arabuluculuk ile bunlara bağlı ilamlı icra takipleri kapsamında verilen avukatlık hizmetleri” eklenmiş ve söz konusu Kararın Resmi Gazetede yayımlandığı 2/10/2019 tarihinden itibaren sayılan avukatlık hizmetlerine %8 oranında KDV uygulanmaya başlanmıştır.

4 ARABULUCULUKTA TARAF VEKİLİNİN ROLÜ

Uyuşmazlığın ihtiyari ya da dava şartı arabuluculuk sürecine tâbi olmasına göre değişiklik gösterebilen, arabuluculuğa başvuru şartları, usulü, süresi, uygulanacak mevzuat hakkında kitabın farklı bölümlerinde gerekli açıklamalar yapılmış olduğundan bu bölümde ilgili bilgiler tekrar edilmeyecektir. Bu bölümde, özellikle taraf vekilinin süreçteki rolü üzerinde durulacaktır.

Taraf vekilinin arabuluculuk sürecinde yer alan süjeler ile ilişkileri ve sürece nasıl hazırlanması gerektiğini açıklamak, genel olarak taraf vekilinin rolünü belirlemek bakımından yararlı olacaktır.

4.1 Taraf Vekilinin Müvekkil ile İlişkisi

4.1.1 Müvekkilin Süreç İle İlgili Bilgilendirilmesi ve Aydınlatılması

Taraf vekili, müvekkilinin hukuki yardım talebiyle kendisine müracaat etmesi ile birlikte, uyuşmazlığın çözümü için izlenecek yol ve yöntemin belirlenmesi amacıyla ilk görüşmeleri başlatır.

Bu aşamada, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının denenmesine karar verilmiş ise, uygun bir stratejinin oluşturulabilmesinin ön adımı müvekkilin doğru bilgilendirmesi ve aydınlatmasıdır.

Müvekkilin,

• Sürecin İşleyişi

• Süreler

• Zamanın Kullanımı

• Maliyet Hesaplamaları

• Olası çözüm seçenekleri hakkında aydınlatılması ve bilgilendirilmesinden sonra, müvekkilden alınacak geri bildirim de dikkate alınarak, uygun bir stratejinin oluşturulabilmesi mümkün olabilecektir.

4.1.2 Müvekkilin Beklenti,

Menfaat ve İhtiyaçlarının Netleştirilmesi Bilgilendirme ve aydınlatma sürecinin tamamlanmasından sonra, müvekkilin beklenti, menfaat ve ihtiyaçlarının netleştirilmesi ikinci basamak olarak karşımıza çıkmaktadır. Uyuşmazlık türlerinin farklılığı ve çeşitliliği kadar, uyuşmazlık yaşayan tarafların yani müvekkillerin süreç içerisindeki davranış, tutum, beklenti, menfaat ve ihtiyaçları da farklılaşabilmektedir. Avukatlar, müvekkillerinin bu farklılaşan beklenti, menfaat ve ihtiyaçlarına en uygun yaklaşımı göstermek konusunda mesleki becerilerini geliştirmelidirler.

Somut uyuşmazlığın türüne göre, uyuşmazlığın taraflarının, ticari, ailevi, kişisel ilişkileri çerçevesinde konulara bakışı, değerlendirme ve anlamlandırmaları ile yaşanan uyuşmazlığın nasıl çözümlenmesini istediklerine dair beklentileri farklılaşabilmektedir.

Yargılama süreçlerinde uyuşmazlık yaşayan taraflar sürecin başında genellikle davayı kazanma veya kaybetme ya da kısmen kazanma ve kaybetme sonucuna odaklı olarak düşünürler. Çoğu zaman kişiler çatışmaya yaklaşım biçimlerine de bağlı olarak kaybetme ihtimalini ya da olumsuz bir neticenin onları nasıl etkileyeceğini düşünmek istemezler.

Ayrıca, yaşanan uyuşmazlıkların; örneğin stres, uykusuzluk, gerginlik gibi, taraflara mal olacak kişisel maliyetleri sıklıkla göz ardı edilir.

Uyuşmazlığın taraflarınca çoğu zaman ilk aşamada hiç düşünülmemesine rağmen, uyuşmazlığın dinamiklerinin kendine özgü yapısı nedeniyle ortaya çıkabilen, ilişkilerin bozulması, sürecin uzaması, verilen yargısal kararın uygulanabilir olmaması, artan masraf ve giderler gibi, beklentilerin karşılanmadığı durumlarla da sıklıkla karşılaşılabilmektedir.

İşte bu durumda müvekkilin beklenti, menfaat ve ihtiyaçlarının netleştirilmesi noktasında mesleki ve uzmanlık bilgisi ile sürece dâhil olan bir avukatın süreç içerisindeki varlığı önem taşıyacaktır.

Tarafların içinde bulundukları hukuki durumu tam olarak değerlendirip kavrayabilmelerinin ve mevcut risk ve belirsizlikleri tanımlayıp anlayabilmelerinin sağlanması ve bir yol haritası oluşturarak hak ve menfaatlerinin korunması için kendilerine en uygun yolun önerilmesi avukatın temel fonksiyonudur.

 Taraflar arasındaki ilişkilerin mevcut durumda ve gelecekte devam edebildiği, bir araya gelme şansını elde ederek sorunların birlikte çözülebildiği, yıllardır süregelen ticari ilişkilerin sonlanması yerine güçlenerek gelecekte de devam edebildiği arabuluculuk süreçlerinde rol alan taraf vekiline müvekkilinin bakış açısı da olumlu olacaktır.

4.1.3 Uyuşmazlık Yönetim Stratejisinin Belirlenmesi

Uyuşmazlık yönetim stratejisinin belirlenmesi, esas olarak her bir uyuşmazlık için en uygun yöntemin belirlenmesi amacına hizmet etmektedir. Uygun bir stratejinin belirlenebilmesi amacıyla, taraf vekili öncelikle uyuşmazlığı tüm yönleri ile anlamak için müvekkili ile bir dizi görüşme gerçekleştirir. Bu görüşmeler yüz yüze yapılabildiği gibi gerektiğinde telefon görüşmeleri veya çevrim içi görüşmeler ya da yazışmalar yoluyla yapılabilmektedir. Bu görüşmelerin amacı, uyuşmazlığı tanımlamak, uyuşmazlığın kronolojisini çıkarmak, uyuşmazlığın temel dinamiklerini anlamak, risk ve belirsizliklerin tespit edilebilmesi, müvekkilin beklenti, menfaat ve ihtiyaçlarının analiz edilebilmesi, sonuç olasılıklarının ve olası etkilerinin değerlendirilmesi ve stratejinin adımlarının planlanması olarak açıklanabilir.

Bu aşamada taraf vekili, aktif dinleme yaparak ve özellikle soru sorma becerisiyle süreci yürütür. Taraf vekilinin sahip olduğu temel iletişim becerileri de önem taşımaktadır. Taraf vekilinin bu aşamada kullanabileceği kontrol listesi (Ek 1) örneği modülün ekinde yerinde yer almaktadır.

4.1.4 Taraf Vekilinin Arabuluculuk Sürecinde Kullanabileceği Analizler

4.1.4.1 Karar Ağacı Analizi

Karar Ağacı Analizi Nedir?

Karar ağacı analizi (karar analizi), müvekkilin beklenti, menfaat ve ihtiyaçlarının belirlenmesi ve etkili bir uyuşmazlık çözümü yönetimi stratejisinin oluşturulabilmesi için yararlı bir analiz yöntemidir.

Karar ağacı analizi, temel olarak akış şemaları olarak da adlandırılmaktadır. Esasen bu analiz, uyuşmazlık sürecinde avukatların erken aşamada değerlendirme yapmalarına ve olası sonuçları planlamalarına yardımcı olur.

Uzun süredir iş dünyasında işletmecilerce kullanılan karar ağacı analizi tekniği, karar süreçlerini olası sonuçları ile değerlendirmeyi sağlar.

Karar ağacı analizi, uyuşmazlık konularını ve olası sonuçları anlamayı kolaylaştıran, bir model oluşturarak ve her sonuca matematiksel olasılıklar verilerek uygulanır.

Uyuşmazlıklar, kendi dinamikleri ve tarafları nedeniyle esasen benzersiz bir nitelik taşımaktadır. Bununla birlikte, bir uyuşmazlık sonucunda beklenen değer, 100 özdeş davanın açılmasının ortalama sonucu olarak düşünülebilir.

Uyuşmazlık çözüm sürecinin matematiksel ve ekonomik olarak değerlendirilmesi, sadece usûl ekonomisi yönünden değerlendirilmesinden ibaret olmayıp, bunun yanı sıra yargılamanın etkililiği, uyuşmazlık çözüm sürecinin ekonomikliği ve tarafların alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına erişimini de kapsamaktadır. Uyuşmazlıkların dava yolu ile çözümlenmesi süreçlerinde, yargılama harç ve giderleri tarafların dava yolunu değerlendirmelerinde, dava yerine anlaşma ile uyuşmazlıkların çözümünü tercih etmelerinde etkili bir unsurdur. Uyuşmazlığa düşen kişiler, uyuşmazlık çözüm sürecinde kararlar vermek zorunda kalırlar. Bu kapsamda uyuşmazlığın tarafları, anlaşmak amacıyla, doğrudan ya da bir arabulucunun yardımıyla müzakere ederek, önlerindeki seçenekleri en doğru şekilde değerlendirerek kendi menfaatlerine en uygun kararı verebilirler.

Karar ağacı analizi, tarafların önlerindeki alternatifleri değerlendirebilmeleri için önemli bir fırsat sunar. Uyuşmazlık konusu hakkında doğru bir karar verme konusunda sistematik bir düşünce tarzı olan karar analizi, arabulucular ve arabuluculuk süreçlerinde yer alan taraflar ve taraf vekilleri için önem taşıyan yöntemler arasındadır. Arabuluculuk süreçlerinde uyuşmazlıkların sadece nicelik bakımından değerlendirilerek karara varılması yeterli olmayacaktır. Talebine karşı sunulan teklifi malî bakımdan değerlendiren taraf, ayrıca teklifi manevi beklentileri ve kişisel hassasiyetleri bakımından da değerlendirecektir.

Alternatifleri değerlendirerek anlaşma ve/veya dava yolunun olası sonuçlarını, risklerini değerlendiren taraflar ve avukatları, uyuşmazlık için risk analizi yaparak daha doğru ve isabetli kararı verebileceklerdir. Özetle hukuk uyuşmazlıklarında karar ağacı analizi, karmaşık bir kararın şema halinde gösterilerek öngörülemeyen, belirsizlikler taşıyan ve karmaşık sorunları içeren süreçlerde verilecek kararların nicelik yönünden değerlendirilmesi ile anlaşma seçeneklerini veya anlaşma sağlanamazsa olası yargılama süreçlerinde ne olabileceğini değerlendirmeleri için kullanılır.

Karar ağacı analizi terimi, alınabilecek kararların neler olduğunu ve bunların bünyesinde bulunan belirsizlikleri, ağaç şeklindeki modellerle gösteren analizi ifade eder. Bu anlamda karar analizi, sistematik bir düşünce yöntemidir.

Karar ağacı analizi ile risk analizi uygulamada zaman zaman kavramsal olarak birbirinin yerine kullanılmakla birlikte, esasen karar ağacı analizi, risk analizine göre daha kapsamlıdır. Karar ağacı analizinde, yalnız riskler ve belirsizlikler değil, tarafların alabilecekleri alternatif kararlar da değerlendirilebilmektedir.

Karar ağacı analizi süreçlerinde değerlendirilen riskler, gerçekleşme ihtimali olan sonuçların yol açacağı giderleri tahlil ettiği için, ağacın “risk analizi” kısmını oluşturur. Arabuluculuk süreçlerinde bir uyuşmazlık ile ilgili olarak anlaşma ihtimalleri değerlendirilirken göz önüne alınan riskler ve belirsizlikler risk analizi olarak tanımlanmaktadır.

Risk analizi, arabuluculuk sürecinde arabulucunun, uyuşmazlık yaşayan tarafların içinde bulundukları durumu daha iyi anlayabilmeleri, anlaşma seçeneklerini menfaat temelli olarak değerlendirebilmeleri, arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamaması durumunda ortaya çıkabilecek alternatifleri düşünmelerini sağlamak amacıyla sorular sorarak uyguladığı tekniklerden biri olmakla birlikte; bu yöntemi henüz arabuluculuk süreçlerine başlanmadan taraf vekillerinin müvekkilleri ile birlikte uygulaması, böylece uyuşmazlık için arabuluculuk mu dava yolu mu denenmeli sorusuna yanıt verebilmeleri, şayet dava yoluna gidilecek ise karşılaşılabilecek ihtimallerin neler olduğu, şayet arabuluculuk sürecinde anlaşma söz konusu olacak ise en uygun anlaşma şartları ve limitlerinin neler olduğu gibi temel noktaların belirlenmesini sağlayacağından faydalı olacaktır.

Karar Ağacı Analizi Nasıl Yapılır?

Karar ağacı analizi genel olarak, bir ağacın dalları şeklinde karar düğümlerinden türeyen dallarda değişik olasılıkların ve sonuçların gösterilmesi yöntemidir ve ismini de buradan almaktadır.

Başlangıçta bütün noktalar ağacın kökünde toplanır. Tahmini veriler kullanılır ve doğabilecek sonuçlar, seçilen olasılıklara göre çeşitlendirilir.

1. Karar düğümü (decision node) (ağaç üzerinde kare ile gösterilir), karar verecek kişinin, iki veya daha fazla seçenekten biri arasında seçim yapmak zorunda olduğu noktayı gösterir.

2. Şans düğümü (chance node) (ağaç üzerinde daireler ile gösterilir), karar verecek kişinin irade ve kontrolüne bağlı olmayan, gerçekleşme ihtimali olan sonuçların çıkış noktasını gösterir. Şans düğümünün ardındaki her dalda, gerçekleşme ihtimalleriyle birlikte karşılaşılabilecek olasılıklar belirtilir.

3. Uç düğümü (terminal node) (ağaç üzerinde üçgenler ile gösterilir), sonuç noktasını gösterir. Ağacın nihaî noktası olan uç düğümünden sonra, karar ile ilgili olarak göz önüne alınacak hiçbir olay kalmaz. Ağacın en son noktası olan uç düğümlerinde, o daldaki olasılığın gerçekleşmesi halinde, bunun taraflara maliyetinin miktar veya değeri yazılır. Örneğin aşağıdaki karar ağacı modeli, maddî tazminat talep eden bir kişinin, dava açarak 100.000-TL tazminat alma şansıyla, anlaşarak 30.000-TL alma seçenekleri arasında karar verme durumunu temsil etmektedir.

Talep sahibinin, “dava açma” veya “anlaşma” şeklinde iki seçeneği vardır. Bu seçenekler, karar düğümünün ardından gelen iki ayrı dal (dava ve anlaşma dalı) üzerinde gösterilmiştir. Talep sahibi anlaşır ise, 30.000-TL alır ve uyuşmazlık sona erer. Talep sahibi dava açmayı seçerse, şans düğümünün ardından gelen, davayı kazanma (100.000-TL’lik uç düğümüyle gösterilmiştir) veya davayı kaybetme (0-TL’lik uç düğümüyle gösterilmiştir) şeklinde iki olasılıkla karşı karşıya kalır. Bu örnekte, yargılama harç ve giderleri, davanın kısmen kabulü veya karşı dava açılması gibi dava sürecinin içinde bulunan diğer belirsizliklere yer verilmemiştir.

Talep sahibi, doğru bir karar vermek için, davayı kazanma şansını iyi değerlendirmelidir. Talep sahibinin davayı kazanma şansı yüksekse, 30.000-TL tutarındaki anlaşma teklifi yetersiz kalır ve diğer tarafın teklifini yükseltmesi gerekir. Aksi halde talep sahibi, anlaşma teklifini reddederek dava açmayı tercih edecektir. Buna karşılık davayı kazanma şansı düşükse, bu tutardaki teklif talep sahibi için cazip olabilir. Bu konuda daha emin olabilmek amacıyla, ağaç üzerinde şematize edilen belirsizliklerin olasılık oranları tayin edilmelidir.

Bu örnekte davayı kazanma şansı daha yüksek olduğu için, risk üstlenerek anlaşma yerine dava açılması daha tercih edilebilir görünmektedir. Bu değerlendirme, “beklenen parasal değer” (veya beklenen değer) kavramına dayanılarak yapılmıştır. Bir düğümün beklenen parasal değeri, o düğümün sonundaki dalda geçerli olan olasılığa göre, elde edilme ihtimali olan para miktarıdır. Davanın birçok defa görülmesi halinde elde edilecek ortalama değer, beklenen parasal değeri ifade eder. Buna göre, dava yüz defa görülürse, yaklaşık 60 defası davanın kazanılmasıyla sonuçlanırken, 40 defası kaybedilmesiyle sonuçlanabilir. Bu durumda ele geçecek ortalama miktar (beklenen parasal değer), 60 defa kazanılan davada dava başına 100.000-TL olmak üzere, toplam (60×100.000=) 6.000.000-TL’dir. Buna karşılık 40 defa kaybedilen davada 0-TL ele geçecektir. O halde her iki değerin toplanarak (6.000.000+0=6.000.000) 100’e bölünmesi suretiyle bulunan ortalama beklenen parasal değer 60.000-TL’dir.

Karar Ağacı Analizinin Faydaları ve Sonuçları

Avukatlar müvekkilleri ile ilgili yapmış oldukları görüşmeler neticesinde uyuşmazlık hakkında bilgi sahibi olurlar; ancak, müvekkilinin etkisiyle ve süreç içerisinde tek taraflı bilgi almaları nedeniyle uyuşmazlık hakkında tam anlamıyla objektif olamayabilirler.

Oysaki avukatla müvekkil, karar ağacı analizi yöntemini birlikte oluşturarak, söz konusu uyuşmazlık ile ilgili daha gerçekçi değerlendirmeler yapabilir ve metodolojik bir düşünce yapısı ortaya koyabilirler.

Karar ağacı sayesinde oluşan düşünce yapısıyla, hukukî ve maddî olgular üzerinde yoğunlaşabileceğinden, uyuşmazlık sonucu ile ilgili olarak da tahminlerde bulunabilmek mümkün olabilecektir. Karar ağacı analizi ile olası seçenekler değerlendirilerek, avukatın müvekkilini aydınlatma yükümlülüğü kapsamında olası seçenekler konusunda daha doğru değerlendirmeler yapabilmesi sağlanır. Böylece belirsizliklerin açıklığa kavuşturulması, seçenekler arasında karar vermenin kolaylaştırılması, müvekkilin beklentilerine yön verilmesi ve muhtemel anlaşma seçeneklerinin düşünülmesi sağlanarak uyuşmazlık tarafları arasında her iki tarafın da kabul edebileceği menfaat temelli bir anlaşma seçeneği üzerinde uzlaşmalarına katkı sağlanacaktır.

Bazı durumlarda karar ağacı analizi yapılırken beklenen ve elde edilen sonucun etkilerinin değerlendirilmesi, müvekkilin içinde bulunduğu şartlarla ve diğer tarafın süreç boyunca ve sürecin sonunda içinde bulunduğu durumla ilgili olabilir.

Örneğin;

• Güçlü bir mali yapıya sahip olmayan müvekkil dava sonunda elde etmek istediği sonuca kavuşuncaya kadar mali açıdan dayanma gücüne sahip mi?

Yargılama süreçlerinde sonuca ulaşılması uzun sürecekse ve geçen zaman nedeniyle ilave maliyetler artacaksa, kazanılan bir dava bile kazanan taraf açısından her zaman iyi bir sonuç anlamına gelmeyebilecektir. Bu örneğe diğer yönden bakıldığında, mali açıdan zayıf olan ya da durumu belirsiz olan karşı taraf, süreç içerisinde tahsilat olanaklarını kaybedebilecek, ödeme güçlüğüne düşebilecek ya da aradan geçen zamanı lehine bir şekilde değerlendirerek yükümlülüklerini yerine getirmemek için çeşitli hamleler yapabilecektir. Böyle bir durumda, yargılama neticesinde tahmin edilen sonuç alınsa bile, söz konusu karar lehine olan taraf bakımından sonuç getirmeyebilecektir.

Karar ağacı analizi hazırlanırken;

• Uyuşmazlığın Netleştirilmesi

• Somut Hukuki Durumun Değerlendirilmesi

• İlgili Yasal Düzenlemeler

• Delil Durumu ve İspat Süreci

• Uyuşmazlığın Karşı Tarafının Durumu

• Emsal Kararlar / İçtihatlar

• Maliyetler / Giderler

• Kazanma ve Kaybetme İhtimalleri

• Uyuşmazlığın Dava Veya Diğer Uyuşmazlık Çözüm Yöntemlerine Göre Parasal Sonuçları

• Yargılama Süreçlerinin Avantaj ve Dezavantajları

Avukatlar, arabuluculuğun avantaj ve dezavantajlarına dair etkilerin ve seçeneklerin gösterildiği bir karar ağacı hazırlayarak, müvekkillerinin, talepleri konusunda daha tutarlı ve dikkatli düşünmelerini sağlayabilirler.

Karar ağacı analizinin temel faydası, uyuşmazlık yaşayan tarafın duygusal etkilerden kurtulması, gerçeklikten uzak beklenti ve isteklerinin ortadan kaldırılması; böylece daha sakin karar alması olarak açıklanabilir. Bu kapsamda, uyuşmazlık önüne gelen bir taraf vekilinin karar ağacı analizi yapması, uyuşmazlık çözümü süreçlerinde daha doğru kararlar alınmasını sağlayacaktır.

4.1.4.2 Hassasiyet Analizi

Tarafların uyuşmazlıklara farklı bakış açılarıyla yaklaşmaları nedeniyle, her uyuşmazlığın farklı dinamikleri olduğu hususu daha önceki kısımda açıklanmıştı. Bu açıklamaya ek olarak, taraf vekillerinin uyuşmazlıkla ilgili müvekkillerinin hassasiyetlerini ölçmesi, karar süreçlerinin şekillenmesinde faydalı olacaktır.

Bu bağlamda, müvekkiller avukatlara bu kapsamda çeşitli sorular yöneltirler. Bu sorular şunlardır:

• Bu davada kazanma şansım nedir?

• Karşılaşacağım en iyi sonuç nedir?

• Karşılaşacağım en kötü sonuç nedir?

• Kazanma şansım 0-100 arasında nedir?

• Katlanmam gereken maliyetler nelerdir?

• Tüm bu süreç ne kadar zamanda sona erecek? Amerika Birleşik Devletleri’nde, nazarî bir davada tarafların hukukî durumuna yönelik bu tür yorumların müvekkiller üzerindeki etkileri hakkında, 1990 yılından sonra belli bir süre zarfında belli bir grup üzerinde yapılan bir araştırmada çarpıcı sonuçlar elde edilmiştir. Bu araştırmada avukatlar, müvekkillerine, “davayı kazanma olasılığımız çok yüksek”, “davada çok güçlüyüz”, “davayı kazanmamız gerek” gibi yorumlar yapmışlardır. Katılımcılardan her defasında davadaki başarı şansları konusunda bu açıklamaları duyduklarında, kazanma şansları hakkında ne düşündüklerini rakam olarak yazmaları; yani bu yorumun kendilerinde uyandırdığı düşünceyi, rakamla yaklaşık olarak ifade etmeleri istenmiştir.

Sonuçta, avukatların yorumlarının hiçbirinde, müvekkillerinin başarı şansına ilişkin algılamalarının %15’in altında olmadığı görülmüştür. Başarı şansı, avukatın yorumuna bağlı olarak, genelde müvekkilce %20 ilâ %30 arasında tahmin edilmiş ve bu tahmin bazen orta noktaya kaymıştır. Örneğin, “davada çok güçlüyüz” şeklindeki bir beyan, müvekkilde %65 ilâ %90 arasında bir başarı hissi uyandırmıştır. “Davayı kazanmamız gerek” şeklindeki bir yorumun etkisi ise %30 ilâ %60 arasında olmuştur.

Taraf vekilleri uyuşmazlık konusu ile ilgili olarak müvekkillerine açıklamalar yaparken onların hassasiyetlerini gözetmekle birlikte, gerçeklikten uzak beklentilere kapılmamaları için yeterli seviyede ve anlaşılabilir nitelikte açıklama yapmaya özen göstermelidir.

4.2 Taraf Vekilinin Arabuluculuk Sürecine Hazırlığı

Taraf vekilinin arabuluculuk süreci içerisindeki rolü, tüm sürecin etkin ve verimli geçirilmesi bakımından önem taşımaktadır.

Arabuluculuk sürecinin kendi içerisinde 5 aşamadan oluştuğu (hazırlık, başlangıç, inceleme, müzakere ve sonuç aşamaları), bu aşamaların amaçları ve özellikleri ile aşamalarda dikkat edilmesi gereken hususlar kitabın önceki modüllerinde detaylı bir biçimde açıklanmaktadır. Ancak bu açıklamalar, konuyu daha çok arabulucu bakımından ele almaktadır.

Arabuluculuk sürecinin aşamaları içerisinde taraf vekilinin süreçteki konumunun doğru belirlenmesi ve sürecin verimli geçmesi için dikkat edilmesi gereken hususlar bulunmaktadır. Bu kapsamda, taraf vekilinin aşağıdaki hazırlık listesine uygun adımlar atması önem taşımaktadır.

  • Vekâlet sözleşmesinin hazırlanması ve bu kapsamda arabuluculuk için özel yetki alınması (HMK m. 74), avukatlık ücret sözleşmesinin yapılması
  • Uyuşmazlığın konusunun belirlenmesi
  • Uyuşmazlığın taraflarının belirlenmesi
  •  Müzakere edilmek istenilen konuların belirlenmesi
  • Müvekkilin menfaat ve ihtiyaçlarının belirlenmesi
  • Karar ağacı analizinin yapılması
  • Uyuşmazlığın taraflarının güçlü ve zayıf yönlerinin belirlenmesi
  • Dosyanın incelenerek temel belgelerin toplanması
  • Gerekirse uzman raporlarının alınmasının sağlanması
  • Süreç içerisindeki masraf ve giderlerin belirlenmesi
  • Arabuluculuk sürecinden beklentilerin netleştirilmesi
  • Müzakere stratejisinin belirlenmesi
  • Müvekkilden müzakere sınırlarını belirleyen yazılı talimat alınması (Av K. m. 53).,

4.3 Taraf Vekilinin Arabulucu ile İletişimi

Arabuluculuk sürecinde sürecin yöneticisi konumunda bulunan arabulucu ile taraf vekilinin başvuru aşamasından itibaren başlayan iletişim süreci, arabuluculuk sürecinin verimli ve işlevsel bir biçimde ilerleyebilmesi bakımından önem taşımaktadır. Arabulucular görevlerinin bir gereği olarak taraf ve taraf vekili ile hazırlık aşamasında ilk teması kurarak iletişim sağlarlar.

Bu aşamada taraf vekilinin, *arabulucuyu, uyuşmazlık konusu, talepler ve beklentiler hakkında bilgilendirmesi; *arabulucunun uyuşmazlık konusuna hazırlanmasını sağlamak amacıyla, gerekirse uyuşmazlık özeti hazırlayarak arabulucuya sunması; *arabulucunun iletişim kurması suretiyle sürecin başlatılması konusunda karşı tarafın bilgilendirilmesini sağlaması; *arabuluculuk sürecine katılmaya uygun vekâletname sunması; *müvekkilin özel durum ve ihtiyaçları (engellilik, hamilelik, diyabet vb) varsa, toplantı planlanması aşamasından önce arabulucuya bildirilmesi uygun olacaktır. Ayrıca, taraf vekilinin arabuluculuk sürecinin verimli geçmesi için sergilemesi gereken davranış ve tutum ile ilgili şunlar söylenebilir:

  • Arabulucuya ve karşı tarafa yönelik işbirlikçi bir tutum göstermesi,
  • Konunun arabulucunun uzmanlığına uygun olup olmadığının tespiti,
  • Uyuşmazlığın doğru şekilde müzakere edilmesine odaklanılmasını sağlaması
  • Arabulucunun süreç yönetiminde faydalanabileceği temel bilgilerin verilmesi, böylece uyuşmazlık konusunun arabulucu tarafından tam olarak anlaşılmasının sağlanması,
  • Olası çözüm seçeneklerinin mümkün olduğunca önceden düşünülerek alternatiflerin oluşturulması, böylece süreçte ortaya çıkabilecek tıkanıklıkların giderilmesi için uygun yaklaşımın gösterilmesi,
  • Bir müzakere stratejisi olarak kötü niyetli iddialarda bulunulmaması,
  • Müvekkilin menfaat ve ihtiyaçlarının ön plana çıkarılmasını sağlaması.

Taraf vekili bakımından, süreçte yer alan arabulucu alt edilmesi gereken bir kişi değil, sürece yardımcı olmaya çalışan kişi olarak görülmeli; böylece gereken işbirliği sağlanarak arabulucunun uyuşmazlık çözümünde kendi mesleki bilgi ve becerisi ile daha iyi bir performans göstermesi sağlanabilir. Taraf vekilince bu gerçek unutulmadan hareket edilmesinde yarar vardır.

Öte yanda taraf vekilinin arabulucudan süreçle ilgili temin edebileceği bilgiler de bulunmaktadır. Örneğin,

  • Karşı taraf adına toplantıya kimler ve nasıl katılım sağlayacak? Asıl taraf ve avukatı görüşmeye katılacak mı?
  • Karşı tarafı kimler temsil edecek? Toplantıda karar verici kim olacak?
  • Uyuşmazlık ile ilgili karşı tarafça herhangi bir bilgi ve belge sunuldu mu?
  • Sunulan bilgi ve belgeler süreç öncesinde veya içerisinde aktarılacak mı?
  • Karşı tarafça uzman kişi raporu ve/veya katılımı talep edildi mi?

4.4 Taraf Vekilinin Karşı Taraf ve Karşı Taraf Vekili ile İletişimi

Arabuluculuk, müzakere temelli bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olması nedeniyle, yargılama süreçlerinden farklılaşmaktadır. Yargılama süreçlerinde taraf vekilinin karşı taraf ya da vekili ile iletişim kurmaması ya da çok sınırlı bir şekilde iletişim kuruması uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.

Bununla birlikte, arabuluculuk süreci bir masanın etrafında, uyuşmazlık konusu ile ilgili müzakere ederek her iki tarafın kabul edebileceği bir anlaşma seçeneği oluşturma çabası olduğundan karşı taraf ya da vekili ile iletişim kurmak gayet doğaldır. Bu iletişim yürütülürken, aşağıdaki ilkelere uygun davranılması sürecin daha verimli geçmesini sağlayacaktır:

  • Nazik ve saygılı davranma,
  • Kişilere değil sürecin nihai hedefine odaklanma,
  • Gerçekten ne söylemek istenildiğinin açıkça ifade edilmesi,
  • Karşı tarafı dinleme ve gerçekten ne demek istediğini anlamaya çalışma,
  • Güç dengesizliğinin varlığı durumunda bu konuda görüş bildirme ve hassasiyetlerin açıklanmasını sağlama
  • Sürecin gizliliğine riayet etme ve karşı tarafın da riayet etmesi konusunda ihtiyaç duyulması hâlinde hatırlatma yapılmasının sağlama

5 TARAF VEKİLİNİN ARABULUCULUK MÜZAKERELERİNE KATILIMI

Arabuluculuk toplantıları, arabulucu tarafından, ihtiyari ve dava şartı arabuluculuk süreçlerinin gerekleri ve ilgili yasal düzenlemeler dikkate alınarak planlanmakta ve yürütülmektedir. Bu aşamada, taraf vekilinin müvekkili ile kendi hazırlıkları esnasında belirlediği esaslarda olmak üzere, toplantılara müvekkili ile birlikte ya da tek başına katılımı söz konusu olabilecektir. Amacı, menfaatlere ulaşarak taraf iradesine dayalı bir anlaşma zemini bulmak olan arabuluculuk sürecinde, uygun ve beklenilen yaklaşım tarafların iradelerinin arabuluculuk müzakerelerine yansıtılması olduğundan, kendilerinin de bu görüşmelere avukatları ile birlikte katılmaları teşvik edilmektedir. Bu husus, arabulucu tarafından taraf ve taraf vekillerine toplantı planlama sürecinde hatırlatılmaktadır. Taraf vekilinin, bu hatırlatmayı yapan arabulucuya tepkisel bir tutum göstermek yerine, sürecin planlanmasına en uygun ve amaca hizmet edecek şekilde katkı sağlaması doğru bir yaklaşım olacaktır.

Öte yandan taraf vekili, müvekkilinin menfaatlerini ve içinde bulunduğu durumu en iyi analiz edebilecek kişi olduğundan, kendisinden toplantı süreçlerinin buna uygun olarak planlanması ve arabuluculuk görüşmelerinin en etkin ve verimli şekilde yürütülmesi için çaba sarf etmesi beklenmektedir.

Örneğin, aşırı duygusal ya da sinirli bir müvekkilin görüşmelere katılması bazen fayda yerine zarar da getirebilecektir. Bazen de arabuluculuk sürecinde kendisini ifade etme fırsatı bulabilen müvekkil süreci daha tatmin edici bir biçimde deneyimleyebilir. Dava süreçlerinde tarafların duruşmalara katılmaları ve kendilerini ifade edebilme fırsatı bulabilmeleri, yargılama süreçlerinin işleyişi ve zaman darlığı nedeniyle çoğu zaman mümkün olamamakta ya da çok sınırlı seviyede gerçekleşebilmektedir. Arabuluculuk süreçlerinde ise, tarafların vekilleri ile birlikte sürece katılmaları, görüşmeler esnasında konuşulan konuları doğrudan duyup anlama imkânına sahip olmaları, düşünce ve duygularını kendi açılarından ifade edebilmeleri uyuşmazlığın çözümlenmesine katkı sağlayabilecektir.

Öte yandan arabulucunun müzakere süreçleri içerisinde, bağımsız ve tarafsız bir üçüncü kişi sıfatıyla sorular sorması, gerçeklik testi ve risk analizi yapması, bazen taraf vekilinin müvekkiline açıklamakta zorladığı konular ile ilgili daha etkili sonuçlar elde edilmesini ve böylece anlaşma seçeneklerinin daha iyi değerlendirilmesini sağlayabilir.

Taraf vekillerinin, her uyuşmazlığın kendine özgü dinamiklerini ve müvekkillerinin özel durum ve beklentilerini dikkate alarak değerlendirme yapması ve sürece katılım sağlaması önem taşımaktadır.

Taraf vekilleri, avukatlık meslek uygulamaları kapsamında etkili bir iletişim becerisine sahiptirler. Yargılama süreç ve usullerinden farklı olarak, arabuluculuk süreçlerinde duruşma düzeni içerisinde ve çoğu zaman dilekçelerin sunulmasından ibaret olan bir yargılama usulü geçerli olmadığından, etkili iletişim becerisinin önemi daha somut bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Unutulmamalıdır ki bir uyuşmazlık ile ilgili sadece iyi bir hukuki bilgiye sahip olmak tek başına yeterli olamayacaktır. Bunun yanı sıra *etkili bir biçimde müzakere becerisine sahip olmak, arabuluculuk süreçlerinde taraf vekili bakımından ayırt edici bir özellik olarak görülmektedir. Bu beceri temel olarak şu şekilde tanımlanabilir:

  • Etkili dinlemek,
  • Bir konu hakkında etkili bir anlatım becerine sahip olmak,
  • Önemli konuları etkili bir biçimde açıklayabilmek,
  • Kendi müvekkilinin ve karşı tarafın güçlü ve zayıf yönlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyabilmek,
  • Uyuşmazlığın temel dinamiklerini analiz edebilme, anlama ve anlatma kapasitesine sahip olmak,
  • Karşı tarafı ve vekilini sürece dâhil etmek,
  • Tekliflerin doğru tasarlanmasını sağlamak,
  • Duyguları önemsemek ve ortaya konulabilmesini sağlamak,
  • Kınamak ve itham etmek yerine uyuşmazlığı doğru tanımlamak,
  • Tüm süreç boyunca sabırlı ve özenli davranmak,
  • Özetlemek ve yeniden çerçeveleme ile yanlış anlaşılan konuların doğru anlaşılmasına imkân vermek,
  • Empati yapabilmek,
  • Klişeler kullanmaktan kaçınmak veya söz ve beden dili ile yargılayıcı olmamak,
  • Bir anlaşmaya varmadan önce, anlaşmayı gerekçelendirmek ve desteklemek için gereken zamanı ve emeği ayırmak.

Etkili iletişim becerileri çerçevesinde, tarafların süreç içerisinde sahip oldukları ilk intiba, süreçte yer alan insanlara dair oluşan olumlu veya olumsuz izlenim nedeniyle arabuluculuğun tamamını etkileyebilmektedir. Arabuluculuk süreci, anlık sözsüz mesajların da karşı tarafa iletilmesini sağladığı için, sözcüklerin çok ötesinde yan anlamlar üretilmesine neden olabilmektedir. İletişim esnasında karşı taraftan gelen tüm geri bildirimlerin bir bütünlük içinde değerlendirilmesi, tarafların birbirlerini daha iyi anlamalarına, sağlıklı ve kalıcı ilişkilerin kurulmasına katkı sağlayacaktır.

Taraf vekili, o aşamaya kadar sadece müvekkilinin vermiş olduğu bilgilerden hareket ederek değerlendirme yapabilmişken, arabuluculuk görüşmeleri esnasında bir de karşı tarafı dinleme imkânı bulacağı için, bu süreci bir fırsat olarak görmeli ve bu doğrultuda değerlendirme yapmalıdır.

Stratejik müzakerenin bir parçası olarak görülen, arabuluculuk ortak oturumlarında toplantının başında tarafın ve taraf vekilinin yapacakları açılış konuşmaları için ön hazırlık yapması gerekir.

Karşı tarafın açılış konuşmasını dikkatlice ve etkin dinleme tekniği ile dinlemek, gerekiyorsa önemli konularda notlar almak, var olan bilgileri teyit etmek ( kişi, yer, tarih, rakam vs.) yararlı olacaktır.

Karşı tarafa gerektiğinde konuyu netleştirmek için sorular sormak ve müvekkiline yöneltilen sorulara müzakere stratejisi çerçevesinde net yanıtlar vermek; ayrıca, arabulucunun karşı tarafa sorduğu sorulara ve verilen cevaplara odaklanarak bunlar çerçevesinde müzakere stratejisini yeniden gözden geçirmek, gerekiyorsa revize etmek taraf vekilinin performansına olumlu yönde etki edecektir.

Arabuluculuk toplantılarında ortak oturumlar yapılabileceği gibi, arabulucu gerek gördüğünde ya da taraflar ihtiyaç duyduğunda özel oturumlar da yapılabilir.

Özel oturumlarda taraflar ile arabulucu arasında daha açık bir iletişim kurulması, arabulucunun tarafların bakış açılarını daha iyi anlayabilmesi ve bu doğrultuda daha etkin bir biçimde sürecin ilerlemesini sağlaması mümkündür.

Özel oturumlarda, tarafların menfaatleri ve anlaşma fırsatları konusunda kendilerini daha rahat hissetmelerinin sağlanması, özel oturumları arabuluculuk sürecinin en dinamik ve ilerleme kaydedilen yeri yapabilmektedir.

Özel oturumlar da kendi içinde gizli olduğu için, taraf vekilinin müvekkilini bu konuda aydınlatması ve rahat müzakere edebilmesi konusunda kendisini teşvik etmesi önem taşımaktadır.

Özel oturumlarda arabulucunun uyuşmazlık ile ilgili gerçeklik testi ve risk analizi yaptırması ve bu çerçevede yönelteceği soruların taraflar ve vekillerince açık ve samimi bir şekilde cevaplandırılması, uyuşmazlığın çözümlenmesi konusunda olumlu bir etki yaratacaktır. Bu nedenle, taraf vekilinin özel oturumlar için de müvekkili ile bir strateji belirlemesi ve karar ağacı analizi yapılırken dikkate alınan konularda görüşmeler yapması fayda olacaktır.

6 TARAF VEKİLİNİN ARABULUCULUK SÜRECİNİN SONUÇLANMASINDA DİKKAT ETMESİ GEREKENLER

6.1 Arabuluculuk Sürecinin Sonunda Anlaşma Sağlanamazsa

Arabuluculuk sürecinin sonunda bir anlaşma sağlanamazsa, arabuluculuk faaliyetinin sonunda hazırlanan son tutanağın eksiksiz bir şekilde düzenlenmesi, özellikle dava şartı arabuluculuk kapsamındaki uyuşmazlıklarda, taraf vekilinin dikkat etmesi gereken önemli konulardandır. Zira arabuluculuk sonrasında açılacak olan davada kullanılacak olan bu son tutanakta, dava konusu edilecek uyuşmazlığın ya da uyuşmazlık kalemlerinin eksizsiz olarak yer alması herhangi bir hak kaybı yaşanmaması bakımından önem taşımaktadır.

Arabuluculuk süreçlerinde uyuşmazlık konuları netleştirilirken taraf vekilinin süreçteki varlığı, hukuki uyuşmazlığın tam olarak belirlenmesi ve doğru bir şekilde açıklanması, arabuluculuk başvuru formunda belirtilen uyuşmazlık konularının ve varsa süreç içerisinde müzakere edilen uyuşmazlık konularının son tutanağa kalem kalem ve eksiksiz olarak yazılması; arabulucular bakımından önem taşıdığı kadar, müteakip süreçlerde son tutanağa göre açılacak davada herhangi bir hak kaybının yaşanmaması, yanlış, hatalı ve eksik bir taleple dava açılmaması bakımından avukatın mesleki sorumluluğu bağlamında da dikkat edilmesi gereken bir noktadır.

6.2 Arabuluculuk Sürecinin Sonunda Anlaşma Sağlanmışsa

Arabuluculuk sürecinin sonunda anlaşma sağlanmışsa, üzerinde anlaşma sağlanan konuların da son tutanakta yine eksiksiz bir biçimde yer alması ve anlaşma sağlanan konuların netleştirilmesi bakımından taraf vekilinin süreçteki varlığı önem taşımaktadır. Anlaşma belgesinin doğru ve eksiksiz bir biçimde düzenlenmesi gerekliliği, taraf vekilinin mesleki sorumluluğu bakımından da sonuç doğuracaktır.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır. Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilâm niteliğinde belge sayılır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz (HUAK m. 18).

Uygulamada tutanaklar yanında, anlaşma belgesinin de genellikle arabulucular tarafından kaleme alındığı görülmektedir. Bununla birlikte, taraf vekillerinin de varılan anlaşmanın müvekkillerinin iradesine uygunluğunu, edimlerin karşılıklı olarak belirlenmesini, anlaşmanın icra edilebilir nitelikte olup olmadığını değerlendirmesi gerekmektedir. Ayrıca, anlaşma belgesinin *müzakere edilen hususları tam olarak kapsayıp kapsamadığı, *eğer parasal edimler kararlaştırılmışsa -ödeme yeri, -cinsi, -miktarı, -vadesi, -net- brüt olup olmadığı, -taksitlendirme yapılıp yapılmayacağı, -muacceliyet şartının konulup konulmayacağı, -faiz ya da ceza koşulu gibi hususların yer alıp almayacağı, müvekkilinin menfaatlerine uygun olarak taraf vekilinin değerlendirmesi gereken hususlardır.

Anlaşma belgesinin taraf vekili tarafından tek başına imzalanacak olması durumunda anlaşma sağlanan konular ile ilgili olarak müvekkilinden, belirlenen anlaşma şartlarına göre uygun yetkiyi yazılı olarak alması uygun olacaktır.

Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilâm niteliğinde belge sayılacağı düzenlemesi ile arabuluculuk görüşmelerine avukatla katılımın teşvik edildiği görülmektedir.

Ek 1. Arabuluculukta Taraf Vekili Kontrol Listesi

ARABULUCULUKTA TARAF VEKİLİ KONTROL LİSTESİ

Müvekkil ile Görüşme Aşaması:

[……] Uyuşmazlık konusu nedir?

[……] Uyuşmazlık konusu arabuluculuğa elverişli mi?

 [……] Uyuşmazlık konusu dava şartı arabuluculuk kapsamında mı?

[……] Müvekkilden uyuşmazlık özeti yazılı olarak alındı mı?

[……] Müvekkille ücret dâhil vekâlet sözleşmesi yapıldı mı?

[……] Uyuşmazlık hangi aşamada?

[……] Bugüne kadar ne gibi hukuki işlemler, başvurular yapılmış?

[……] Uyuşmazlığın giderilmesi için başka yöntemler denenmiş mi?

[……] Bugüne kadar yapılan masrafların maliyeti ne kadar?

[……] Müvekkilin uyuşmazlığın çözümüne yönelik beklenti, menfaat ve ihtiyaçları nelerdir?

[……] Karşı tarafın muhtemel beklenti, menfaat ve ihtiyaçları nelerdir?

[……] Uyuşmazlık taraflarının güçlü ve zayıf yönleri nelerdir?

[……] Uyuşmazlığın ticari ve ekonomik değeri nedir?

[……] Uyuşmazlık temelindeki hukuki olguların tespiti sağlandı mı?

[……] Müvekkil dava yolu ile birlikte diğer alternatif uyuşmazlık çözüm yolları hakkında bilgilendirildi mi? Hazırlık Aşaması:

[……] Müvekkilden uygun yetki alındı mı?

[……] Uyuşmazlık konuları belirlendi mi?

[……] Müvekkilin uyuşmazlığın çözümüne yönelik beklenti, menfaat ve ihtiyaçları belirlendi mi?

[……] Süreç içerisinde ortaya çıkabilecek masraf ve giderler belirlendi mi?

[……] Arabuluculuk sürecinden beklentiler netleştirildi mi?

[……] Karar ağacı analizi yapıldı mı?

[……] Uyuşmazlık taraflarının güçlü ve zayıf yönleri değerlendirildi mi?

[……] Uyuşmazlık ile ilgili temel ve destekleyici belgeler temin edildi mi?

[……] Uzman raporu ihtiyacı var mı? Varsa alındı mı?

[……] Arabuluculuk sürecine katılması gereken taraflar ve temsilcileri belirlendi mi?

[……] Müzakere stratejisi belirlendi mi?

[……] Arabulucuya talepler, beklenti, menfaat ve ihtiyaçlar hakkında bilgi verildi mi?

[……] Toplantı yeri ve zamanı ihtiyacı karşılar nitelikte mi? İş planına uygun mu?

Başlangıç Aşaması:

[……] Arabulucu sözleşmesi hazırlandı mı?

[……] Vekilin ve katılıyorsa müvekkilin açılış konuşması hazırlandı mı?

[……] Toplantıya katılanların temsile ve karar almaya ilişkin yetki belgeleri var mı? Uygun mu?

[……] İlk oturum ve bilgilendirme tutanağı düzenlendi mi?

İnceleme Aşaması:

[……] Uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayacak özel belgelerin karşılıklı değişimi yapılacak mı?

[……] Uzman raporu ihtiyacı var mı? Varsa ayrı ayrı mı ortak mı alınacak?

[……] Uyuşmazlık ile ilgili karşı tarafa sorulacak sorular hazırlandı mı? Soruldu mu?

[……] Adil bir anlaşma için karşı taraftan ne talep edilmeli? Bu talep ortaya konulabildi mi?

Müzakere Aşaması:

[……] Müzakere edilecek konular, beklenti, menfaat ve ihtiyaçlar belirlendi mi?

[……] Anlaşma seçenekleri üretildi mi?

[……] İlk teklif/karşı teklif belirlendi mi?

[……] Müzakere stratejisi netleştirildi mi?

[……] Direnç noktaları (Zopa) belirlendi mi?

[……] Anlaşmama olmaması hâlindeki en iyi alternatif (Batna) belirlendi mi?

[……] Olası en kötü senaryonun (Watna) değerlendirilmesi yapıldı mı?

[……] Anlaşma için üretilen seçenekler süreç içerisinde edinilen bilgilerle geliştirildi mi? [……] Adil bir anlaşma aralığı için diğer taraftan hangi bilginin edinilmesi gerektiği tespit edildi mi?

[……] Müvekkil için başarının ve başarısızlığın anlam ve sonuçları nelerdir?

[……] Hangi sonuç aralığı (yüksek/orta/düşük) dâhilinde anlaşma sağlanabileceği müvekkil ile değerlendirildi mi?

Sonuç/Anlaşma Aşaması:

[……] Son tutanak usulüne uygun bir şekilde düzenlendi mi?

[……] Anlaşma belgesi düzenlendi mi? Müvekkilin iradesine uygun mu?

[……] Anlaşma belgesinde yer almayacak; ama, anlaşmaya dâhil hususlar var mı?

[……] Anlaşma belgesi icra edilebilir mi? Bunun için mevzuatın aradığı koşullar tam mı?

[……] Anlaşma belgesini tek başına imzalamak için müvekkilden uygun yetki alındı mı?

Yorum yapın